ANKARA – Kobanê eylemlerine “finans” davasında söz alan avukat Kenan Maçoğlu, iddia makamının Kobanê Davası savcısı Ahmet Altun’un olmasına dikkat çekerek, “Gizli tanık ifadelerinde saat bile yok. Aynı gün içinde 328 sayfa teşhis yapılmış” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemlerini “finanse etmek” iddiasıyla 19’u tutuklu 89 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasının 2’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Ankara 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüt propagandası”, “örgüt kurma” ve “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla açılan davanın duruşmayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Kemal Peköz ve Fatma Kurtulan ile çok sayıda siyasetçi izledi.
Mahkeme heyetinin yetkisine dönük itirazda bulunduklarını, söz konusu dosyanın Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdüğü belirterek, yargılamanın mükerrer olduğunu söyledi. Kılınç, “Burada ileri sürülen iddialar ile o dosyada sürülen iddialar birebir aynıdır. İddianamede 16 sayfa ayrılmış, 8 sayfası toplatma kararı çıkarılmış kitaplara ayrılmış. Bir insanın kitap okuması ile örgüt yöneticiliği iddiası ile suçlanması abes bir durumdur. Tanık beyanları müvekkilim ile ilgili tanıkların beyanları ciddiye alınacak beyanlar değildir. Verilen tarihlerde cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. Söz konusu dönemde yeni tahliye olmuş, 3 yıl tutuklu kalmış. Çıktığında haftada iki kere adli kontrol için imza atmış. Bu sürede Türkiye dışına çıktığı bir durum yoktur. Müvekkilimin adli kontrolü ihlal ettiğine dair bir delil yok. Müvekkilim adına hiç bir şirket olmadığı, kara ve deniz taşıtının bulunmadığı MASAK kayıtlarında mevcut. Üzerinde 5 dönüm arazisi mevcut. Raporu hazırlayan hazine ve maliye uzmanı, 2005 yılında 1,5 milyonluk işlemi, şu anki bir 1,5 milyon lira olarak raporluyor. Uzmanın paradan 6 sıfırın atıldığından haberi yok. HTS kayıtları başka delille desteklenmiyor. Buna dair Yargıtay kararları da var” dedi.
TUTUKLULUK MAĞDURİYET YARATIYOR
Dosyanın 3 esastan oluştuğunu belirten Atalay Bayrak’ın avukatı Çiğdem Kozan, “Gizli tanığın vermiş olduğu beyanlar tamamen yanlış. Müvekkilimin PKK’den yattığını söylemiş ama müvekkilim adli suçtan yatmış. 2013 yılında evlendiğini beyan etmiş ama müvekkilim 2016 yılında evlenmiş, yasadışı yollarla Suriye’ye gittiğini beyan etmiş ama müvekkilim ticari izin ile serbest şekilde Suriye’ye giriş çıkışı mevcuttur. Bu beyanlarda bulunan bir gizli tanık beyanları ile tutuklu bulunmakta. Beyanlar resmi evraklarla boşa düşmekte. Tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim personeline gönderdiği, sigortacısına gönderdiği paralar MASAK raporlarına konu edinmiş. Müvekkilimin bu tutukluluk süresi ticari hayatını sarmış durumda. Hesaplarına konulan blokeler yüzünden ödemeleri dahi yapılamamakta. Yakalandığı gün 800 bin liralık bir sözleşme imzalamış ve tutuklanlandığında büyük bir maddi zarara uğramıştır” diye belirtti.
‘DELİLLER YASAL DEĞİL’
Berat Anlı’nın avukatı Murat Özkan, dosyada yer alan delillerin yasal olmadığını söyleyerek, “MASAK raporlarında yer alan konular hiç yaşanmamıştır. Müvekkilim hala İstanbul’da iki mahkemede yargılanmaktadır. Deliller toplanmış, etki etmesi mümkün değildir. Aracı ve evi üzerinde tedbir konulmuştur. En azından mal varlığı üzerinde bulunan fiili el koyma kararının kaldırılmasını ve tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
‘GİZLİ TANIK BEYANLARI İFTİRA’
Siyasetçi Erdal Avcı, gizli tanık Ulaş’ın beyanları üzerine gözaltına alındığını hatırlatarak, “Benim 2017 yılına kadar adı geçen şirkette çalıştığım, sonra Duran Kalkan tarafından görevden alındığım, yerime eşimin getirildiği beyanını vermiş. 2017 yılında eşim hamile, çalışması mümkün değil ve SGK kayıtları da mevcut, zaten başka bir şirkette evden çalışıyor. Gizli tanığın beyanları da bu şekilde boşa düşüyor” dedi.
KOBANÊ DAVASI SAVCISININ TANIKLARI
Duruşmada söz alan avukatlardan Kenan Maçoğlu, “Müvekkilim Hüseyin Daş ile ilgili dün mükerrer ile ilgili itirazlarda bulunduk. Müvekklim Hüseyin Vural hakkında tek bir gizli tanık beyanında bulunmuş durumda, kendisi hakkında açık bir dosya yok. Gizli tanık beyanı başka delillerle desteklenmedikçe uygun değildir. Bu dosyayı neden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor, bu savcı Kobanê Kumpas Davası’nın savcısı. Savcı Ahmet Altun, gizli tanıklar ile dosya yürütmeyi seviyor. Savcının aldığı gizli tanık ifadelerinde saat bile yok, nasıl almış anlamış değiliz. Aynı gün içinde 328 sayfa teşhis yapılmış. Keşke sizde bunları inceleyebilseniz” diyerek dosyadaki çelişkilere dikkat çekti.
HASTA TUTUKLU SEGBİS’E YARDIMLA KATILDI
Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlanan hasta tutuklu Mehmet Salih Zümrüt, tutuklu arkadaşlarının yardımıyla SEGBİS odasına gelebildiğini söyledi. Sağlık sorunlarını aktaran Zümrüt, “Günde 10 ilaç kullanıyorum. Açık kalp ameliyatı oldum” diyerek tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından devam eden duruşmada, Nizamettin Onar söz aldı. Onar, 9 aydır tutuklu bulunduğunu, tutuklanma gerekçesi olan tanıkların verdiği beyanlarda söz konusu tarihlerde başka bir dosyadan tutuklu olduğunu söyleyerek, tahliye talebinde bulundu.
KÜRTÇE TERCÜMAN YOK
Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanan Şefik Çevik, ana dilinde savunma yapmak istediğini belirtti ancak tercüman olmadığı ileri sürüldü.
Sungurlu T Tipi Cezaevi’nden duruşmaya bağlanan Murat Kaçar, iddianamede dijital verilerle ilgili çelişkilerin olduğuna dikkat çekerek, “Delillerde Ali Tunç, bir yerde Ali Oruç oluyor. İsviçre’den bürokratik sebeplerle geldiğim söyleniyor ama ben Norveç’ten geldim. Üzerime verilen ifadelerde, belgelerde iftira. Ciddi bir haksızlık var, kasıtlı olarak yapılıyor” şeklinde konuştu.
Avukatların iddianameye dair değerlendirmede bulunmasını engelleyen mahkeme heyeti, tahliye talebine yönelik söz kurulmasını istedi.
‘HDP’li OLMAK YARGILANIYOR’
Heyete tepki gösteren avukat Bişeng Eriğ, “Müvekkilimin Adana’da yargılandığı hazır bir dosya bulunuyor. Müvekkilim aynı zamanda babam. Kendisi HDP Adana İl Eş Başkanlığı yapmıştır. Kuvvetli şüphe olmadan, ‘olabileceği’ gibi iddialarla tutuklandı. Burada HDP’li olmanın yargılandığı bir süreç yaşanıyor. Burada HDP’li olmak illegalize edilmekte” diye kaydetti.
Avukat Sipan Cizreli, dava kapsamında verilen mal varlıklarına el koyma kararlarının kaldırılmasını talep ederek, miras olarak kalan mal varlıklarına, emekli maaşına tedbirler konulmasının müvekkiller açısından mağduriyete neden olduğunu söyledi.
Söz alan iddia makamı, tahliye ve tutuklamaya yönelik kararların kaldırılması taleplerinin reddine, el konulan ve tedbir konulan mal ve haklara ilişkin esas hüküm ile karara bağlandığında karar verilmesine, Mehmet Salih Zümrütün sağlık sorunları göz önüne alınarak ev hapsi ve yurt dışı yasağıyla tahliyesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, verilen 3 saat aranın ardından Mehmet Salih Zümrüt’ün tahliyesine, yargılanan diğer isimler yönünden tutukluluk hallerinin devamına karar verdi, Metin Klavuz’un ev hapsi adli kontrolünü kaldıran heyet, yakalama kararı bulunan Selami Turhan’a ev hapsi adli kontrol uygulamasına karar vererek diğer tüm talepleri reddetti. Bir sonraki duruşma 12 Ocak’a ertelendi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***