Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Artı Gerçek – 28 Şubat davası kapsamında hükümlü olan emekli Korgeneral Vural Avar’ın cezaevinde hayatını kaybetmesi, bir kez daha hasta mahpuslar sorununu gündeme getirdi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Avar’ın ölümünün ardından, “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler”e yönelik bir genelge yayımladı.
Genelgede en dikkat çeken kısım ise Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) yetkilerinin azaltılması oldu. Genelgeye göre, hasta tutuklu ve hükümlülerin tahliyelerin önündeki en büyük engel olan ATK’nın yetkileri azaltıldı. ATK, sadece sürekli hastalık, sakatlık ve kocama halinin bulunup bulunmadığını tespit etmekle yetinecek. Artık tam teşekküllü devlet hastanesinden rapor alınacak ve ATK da bu konuda kendi görüşünü savcılıklara gönderecek.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı’nın af yetkisi için artık hükümlülerin başvuru şartı aranmayacak. Genelgeyle, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104’üncü maddesi çerçevesinde cezaların hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler, hükümlülerin talebi olmadan res’en de başlatılabilecek.
Peki Türkiye’de hasta mahpuslar sorunu ne durumda? Sorunun sebepleri neler? Yayınlanan genelge soruna çözüm olabilir mi?
2022’DE 35 KİŞİ HASTALIKTAN KAYNAKLI HAYATINI KAYBETTİ
Adalet Bakanlığının verilerine göre, Türkiye’de 286 bin 797 kapasiteli 396 infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin sayısı 336 bini aşmış durumda. Yaklaşık 50 bin kişi kapasite fazlası olarak cezaevlerinde tutuluyor.
İnsan Hakları Derneği verilerine göre ise, hapishanelerde 651’i ağır olmak üzere 1517 mahpus bulunmakta. Sayının daha fazla olabileceğini dile getiren İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 2022 yılında hapishanelerde 76 kişinin hayatını kaybettiğini ve 35 kişinin ölümünün hastalıklardan kaynaklı olduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı’nın af yetkisi Anayasanın 104’üncü maddesinde düzenlenmiş durumda. Yetki maddeye göre, “Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır” şeklinde tanımlanıyor.
Adalet Bakanlığı, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin soru önergesine verdiği cevapta, Anayasanın 104. Maddesince, Kenan Evren’in 27, Turgut Özal’ın 21, Süleyman Demirel’in 100, Ahmet Necdet Sezer’in 263, Abdullah Gül’ün 30 ve Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 mahpusu affettiğini söyledi.
Yayınlanan genelgeye göre, Cumhurbaşkanı’nın af yetkisi için artık hükümlülerin başvuru şartı aranmayacak. Genelgeyle, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104’üncü maddesi çerçevesinde cezaların hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler, hükümlülerin talebi olmadan res’en de başlatılabilecek.
‘UMARIZ AYRIMSIZ OLARAK AF YETKİSİ KULLANILIR’
Bu durumun oldukça önemli ve iyi olarak değerlendirilecek bir adım olduğunu söyleyen Türkdoğan, bu şekilde hapishanelerde tutulan sürekli hastalığını bulunan, engelliliği ya da kocam sebebi ile hapishanede kalamayacak mahpusların tam olarak listesinin çıkarılabilecek ve salıverilmeleri ile ilgili gerçekçi bir sürecin başlatılabileceğini belirtti. Türkdoğan, “Umarız bu genelgeyle birlikte Cumhurbaşkanı hapishanelerdeki ağır hasta mahpusların tamamıyla ilgili ayrımsız olarak bu af yetkisini kullanır ve bu sorunu en aza indirir” dedi.
‘ATK’NIN MERCİ OLMAKTAN ÇIKARILMASI ÖNEMLİ’
Genelgeyle birlikte, ATK’nın da yetkileri azaltıldı. ATK artık yalnızca ilgili hastalıkların olup olmadığının tespitini yapmakla yükümlü hale geldi. ATK’nın durumuna ilişkin uzun zamandır çağrıda bulunduklarını hatırlatan Türkdoğan, tam teşekküllü devlet hastanesi raporu yeterli görülmesinin ve ATK’nın merci olmaktan çıkarılmasının önemli olduğunu belirtti.
Genelge ile birlikte önemli bir ilk düzenleme getirilerek, tutuklular bakımından da aynı prosedürün işletilmesi gerektiğinin anlatıldığını söyleyen Türkdoğan, cezaevinde bugüne kadar 5 kez kalp krizi geçiren ve hastanenin verdiği “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporlarlar göz önünde bulundurularak tahliye edilmeyen 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ı hatırlattı.
Mehmet Emin Özkan’ı tahliye etmeyen mahkemenin suç işlediğini vurgulayan Türkdoğan, genelgeyle birlikte Özkan hakkında tahliye kararı verilmesini beklediklerini ifade etti.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. maddesine göre, hapishanede kalamayacak düzeyde ağır hastalığı bulunan kişiler ATK raporu ile infazları geri bırakılarak tedavileri için salıverilme yetkisi düzenlendi. Ancak 2013 yılının Ocak ayında, “cezaevinde yaşamını tek başına idame ettirememe” ve “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmamak” kriteri eklendi.
Uygulama bakıldığında ciddi sorunlarla karşılaştıklarını ifade eden Türkdoğan, özellikle TMK kapsamında mahpuslara rapor verilmeme ya da “cezaevinde kalabilir” olarak rapor verilerek ayrımcılık yapıldığını dile getirdi.
Ayrıca Kovid-19 sürecinde çıkarılan 7242 sayılı infaz Kanunu Değişikliği ile TMK kapsamındaki mahpusların aleyhine düzenlemeler yapıldığının altını çizen Türkdoğan, “Adli mahpusları salıverdiler. Dönemin Adalet Bakanları suç örgütü liderlerini, uyuşturucu baronlarını bahane ederek ‘toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmamak’ kriterini eklediklerini söylemişlerdi. Bu insanları salıverdiler ancak Halil Güneş hapishanede yaşamını yitirdi. İnfaz kanunundaki garabetlerin mutlaka düzeltilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘TÜRKİYE TMK BELASINDAN KURTULMALI’
Türkdoğan’ın dikkat çektiği noktalardan biri de genelgenin 5. maddesi. Hakkında rapor verilen mahpus ile ilgili olarak kolluk marifeti ile mesleğinin, şahsi durumunun ve aile durumunun araştırılacak olmasının sıkı takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan’a göre, TMK kapsamındaki mahpuslar bakımından bu tarz araştırmalar genellikle subjektif kanaat içeriyor.
Türkdoğan, şunları söyledi: “TMK belasından Türkiye’nin mutlaka kurtulması gerekiyor. Her türlü suç işlemiş insanlar şuanda itibarlı kişi olarak dolaşıyorlar ama düşüncesini açıklamış Osman Kavala, Can Atalay, Selcuk Kozağaçlı, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş içeride. Bu kişiler hangi şiddet eylemini gerçekleştirdiler? TMK ve bu İnfaz Kanunu varken bu arkadaşlarımızla ilgili hiçbir işlem yapılamayacak.”
Bakanlığın genelgesini başlangıç olarak önemli bulduklarını ancak yetersiz olduğunu dile getiren Türkdoğan, çok sayıda İnfaz Kanunu maddesi değişikliği gerektiği görüşünde. Türkdoğan ayrıca, TTB, Barolar Birliği, İnsan Hakları Örgütleri ile birlikte konunun tartışılarak bir süreç ilerletilmesini gerektiğini belirtti.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***