YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Sürekli birbirleriyle maç yapan iki futbol takımı düşünün. Bir takım sürekli aynı taktikle ve rakibinin yaptığı benzer hatalarla her maçı kazanıyor. Yenilen takım önceki maçlardan hiçbir ders çıkarmadan, bütün maçlara aynı şekilde hazırlanıp, aynı hataları yapıyor, aynı tarz golleri yiyip aynı şekilde maçtan yenik ayrılıyor.
Takımın teknik heyeti yenildiği maçları önüne koyup ‘nerelerde hata yapıyoruz, o hataları nasıl tekrar etmeyiz, rakip hücumlarını nasıl savuşturup, nasıl daha dirençli bir takım haline gelebiliriz’ diye hiç kafa yormuyor. Taktik ve strateji değiştirmiyor ama her maça son derece iddialı bir şekilde, tek hedef galibiyet demeçleriyle çıkmayı, taraftarlarına yapabildikleri kadar umut dağıtmayı ihmal etmiyorlar. Maç esnasında geçmiş yenilgilerden ders almadıkları anlaşılıyor ve taraftarlarına bir kere daha hezimeti yaşatıyor.
İşte o takımlardan sürekli yenen AKP, hatalardan ısrarla ders çıkarmayıp, aynı şekilde yenilen de muhalefet oluyor.
Türkiye için hayat memat meselesi olan bir seçime günler kala, muhalefet yine geçmiş seçimlerden zerre kadar ders çıkarmadan girmeye hazırlanıyor.
Ellerini arkalarına bağlamış, ıslık çala çala seçimi beklerken tek dayandıkları şey “tencerenin götüremeyeceği hiçbir iktidar yoktur” cümlesi. 35 yıl öncenin sosyolojik gerçekleriyle söylenmiş bu sözün günümüzde hiçbir geçerliliğinin kalmadığını anlayacak durumda da değiller.
Hükümeti zor durumda bırakacak hiçbir girişimde bulunmuyorlar. Mesela uluslararası tecrit ve baskı altında tutulan Sedat Peker’i koruma altına almak için hiçbir girişim yapmadıkları gibi elindeki belgeler nedir diye göz ucuyla bile bakmıyorlar. Peker geçmişte şunu yapmış bunu yapmış olabilir fakat şu anda tanık koruma programına alınıp cansiperane korunması gereken bir isim durumunda değil midir? Sedat Peker hiçbir şey bilmiyor diyelim en azından şebekenin pek çok kirli işlerini biliyor.
Sedat hayatını ortaya koysun, Yakup yıllarca hapis yatsın, Ömer ve yüzlerce polis, savcı, hakim hırsızları yakalamanın bedelini aileleriyle birlikte demir parmaklıklar arkasında ödesin, ama muhalefet Recep’in çizdiği çizginin dışına bir adım bile çıkmasın. Seçim armudu pişip bunların ağzına düşsün. En fazla Anayasa Mahkemesine şikayet edip kenara çekilen bu muhalefete sormak lazım senin hiçbir şekilde girmediğin riske Anayasa Mahkemesi üyeleri neden girsin?
Kamuoyu adına buradan soralım, ülkenin geleceğinin söz konusu olduğu bu seçimlere muhalefet hazır mı ya da nasıl hazırlanıyor? Mesela mükerrer oy kullanmalarını engelleyecek nasıl bir gayreti var? Ya da muhalif insanlar sesini nasıl ve hangi mecradan duyuracak?
Seçim sandıklarına nasıl sahip çıkacaklar ve toplum iradesinin sandık sonuçlarına yansımasını nasıl garanti edecekler? AKP iktidarının geçmiş her seçimde yaptığı seçim hilelerine karşı nasıl bir tedbir alıyorlar?
Bunlarla ilgili somut bir çalışma olduğu bugüne kadar kamuoyuna yansımadı. Mesela mükerrer oy kullanımını engellemek için parmak boyasının tekrar getirilmesi önerilerine muhalefetten hiç kimse kulak asmadı. Recep T. Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanlığına aday olamayacağı konusu da muhalefetin umurunda görünmüyor. Seçimlere birkaç ay kala muhalefetin tek odaklandığı konu adayın kim olacağı ve bir de AKP içinde kimlerin cemaat dershanesine, okuluna gittiğinin deşifre edilmesi. Seçimle ilgili başkaca bir konuyla ilgileniyormuş gibi görünmüyorlar.
Kendilerine uzatılan her mikrofona her seçim öncesinde yaptıkları gibi sandığa sahip çıkacağız cümlesini kuruyorlar lakin bunun nasıl olacağını kendileri dahil kimse bilmiyor.
Türkiye’nin temel sorunu siyasetin toplumsal muhalefete önderlik etmiyor, edecek dirayeti de göstermiyor olmasında yatıyor.
Siyasetin kasıtlı denecek bir şekilde muhalefet görevini yapmadığı yerde kalkıp sağa sola suç yakıştırmak en iyi ifadeyle densizliktir.
7 yıldır süren soykırıma, yüzbinlerce insanın işinden edilip hapsedilmesine, binlerce insanın katledilmesine rağmen vay efendim “bu senaryo cemaatle AKP’nin işbirliğiyle düzenlediği bir senaryodur. Bu cemaatle AKP’nin birlikte planladığı bir komplodur” diye ahmakça komplo teorileri üretenlerin önce dönüp kendilerinin de içinde olduğu bu muvazaalı muhalefete bir söz söylemesi gerekmez mi?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***