Remzi BUDANCİR
DİYARBAKIR – Türkiye 2023 seçimlerine kilitlenmiş durumda. Muhalefetin erken seçim çağrısı iktidar cephesi tarafından sürekli reddeliyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Mevsim şartlarını dikkate alarak belki birazcık öne çekerek” açıklaması ile erken seçim tartışmaları iktidar cephesinde de konuşulmaya başlandı. Seçimlere yönelik çalışmalarını sürdüren muhalefet cephesinden Altılı Masa ise hâlâ adayını açıklamış değil. Seçim tartışmaların iyice arttığı bu dönemde hakkında kapatma davası süren meclisin üçüncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi (HDP), 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını açıkladı. HDP’nin aday çıkarması tartışmaları da beraberinde getirdi.
Kamuoyu araştırmalarına göre seçimin sonucunu özelde HDP, genel de ise Kürt seçmen belirleyecek. HDP’nin hali hazırda alacağı oy oranı yüzde 15 olarak ifade ediliyor. Akademisyen Dr. Cuma Çiçek ve Doç. Dr. Vahap Coşkun, HDP’nin aday çıkara kararını, bu kararın Kürt seçmen üzerindeki etkisi, seçimlere nasıl yansıyacağı ve muhalefet cephesinin tutumunu ’e değerlendirdi.
‘HDP ELİNDEN GELENİ YAPTI’
HDP’nin muhalefet ile ortak bir aday konusunda uzlaşmak için elinden geleni yaptığını söyleyen Doç. Dr. Vahap Coşkun, HDP’nin Eylül 2021’de açıkladığı 11 maddelik ‘Demokrasi Tutum Belgesi’ni örnek gösterdi. Tutum belgesi ile nerede durduğunu göstererek, ortak adayda uzlaşmak için şartlarını sıraladığı ifadelerini kullanan Coşkun, “Bu şartlar çok ağır şartlar değildi. HDP şeffaf bir müzakere diyalog talep ettiğini açıkladı. Buna rağmen muhalefet kendileriyle böyle bir diyalog kuramadı. Bu noktada HDP’nin kendi adayını çıkaracağını söylemesi son derece doğal” dedi.
‘MUHALEFETTE ‘HDP BİZİM SİYASETİMİZE MAHKUM’ ALGISI VAR’
HDP’nin çağrısına cevap verilmemesini “Muhalefetin bir kesiminde HDP’nin her hâlükârda muhalefete mahkum olduğu ve muhalefetin siyasetini destekleme mecburiyetinde olduğu gibi bir algı var” sözleri ile nitelendiren Coşkun şunları söyledi:
“Oysa HDP kendi başına bir parti. Kendisinin siyasi hedefleri, seçmenlerinin talepleri var. Dolayısıyla öncelikle kendi hedeflerini, kendi seçmenlerinin taleplerini gözetlemek durumundadır. HDP’de bunu yaptı. Muhalefet HDP ile ortak aday konusunda herhangi bir siyaset geliştirmeyecekse HDP’nin de kendi adayını çıkaracağını söylemesi, ilan etmesi, siyaseten atılmış doğru ve normal bir adımdır”
‘HDP ASILIRSA SEÇİM İKİNCİ TURA KALIR’
HDP’nin aday çıkarmasının anlaşılabilir olduğuna işaret eden Coşkun, bu kararın seçmen üzerindeki etkisine de değindi. Karardan sonra HDP’nin kimi aday göstereceği ve seçim sürecinde nasıl bir strateji izleyeceğinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Coşkun, seçim süreci ile ilgili şunları söyledi:
“Eğer HDP hareket içerisinde etkili, sembolik değeri olan bir ismi aday gösterip, Cumhurbaşkanlığı seçiminin HDP’nin siyasi ağırlığının test edileceği, ölçüleceği bir seçim haline getirirse, seçmenlerinden bu bilinçle hareket etmesini isterse, o zaman seçmenleri çok daha rahat hareket eder. Çok daha rahat mobilize eder. Yine şunu biliyoruz ki HDP seçmeninin partisine bağlılığı çok yüksek oranda seyrediyor. Dolayısıyla partisinin aldığı bu kararı çok büyük bir oranda destekleyecektir. Eğer HDP muhalefetle ilerleyen süreçte herhangi bir mutabakat oluşturamazsa ve seçimlere asılırsa, şunu rahatlıkla öngörebiliyoruz ki Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda bitmez. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalır”
‘HDP PAZARLIK ŞANSINI ARTTIRDI’
Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa HDP açısından durum ne olur? Bu durumun HDP açısından yeni siyaset kapılarının açılması anlamına gelebileceği tespitinde bulunan Coşkun, bunun gerekçesini şu sözlerle açıkladı:
“Çünkü ikinci turda sadece iki aday olacaktır. Her iki adayda yüzde 50+1’i almak, seçilmek için HDP ile görüşme mecburiyetinde kalacaktır. HDP ile müzakere etmek durumunda kalacaktır. Dolayısıyla bu durum yüzde 10-12 gibi bir blok oya hükmeden HDP’nin kendi siyasi pazarlık şansını arttırmasına sebebiyet verebilir. Dolayısıyla burada HDP için siyaseten yeni kapıların açıldığı bir dönem olacaktır. Ondan sonraki süreç artık o adayların HDP ile nasıl bir ilişki kurduklarına bağlı olarak değişecektir”
‘MUHALEFETİN TAVRI SEÇİM GİDİŞATINI BELİRLEYECEK’
Gelinen aşamada HDP’nin seçimlerde aday çıkarmasının neredeyse kesin olduğunu ifade eden Coşkun, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamaya vurgu yaptı ve muhalefetin tutumunun belirleyici olacağını söyledi:
“Mithat Sancar ‘kendi adayımızı açıklayacağız’ dedi. Bu neredeyse kesinleşmiş bir durum. Ayrıca ‘Muhalefet bizimle görüşmek isterse biz görüşmeye hayır demeyiz. Eğer bir mutabakat oluşturursa bir takım formüller üretilebilir’ dedi. Hala kapıyı açık bıraktı. Dolayısıyla burada bu seçim sürecinin nasıl ilerleyeceği HDP kadar, muhalefetin izleyeceği siyasete de bağlı. HDP kendi yol haritasını net bir şekilde ortaya koydu. Artık bu haritaya muhalefet nasıl müdahil olacak, veya müdahil olup olmayacak mı, ona bakacağız. Muhalefettin tavrı aynı zamanda seçimin gidişatını da etkileyecek”
‘MESELENİN ESASI KÜRT MESELESİDİR’
HDP’ye yaklaşım konusunda iktidar ve muhalefetin benzer bir tutum içinde olduğuna işaret eden Dr. Cuma Çiçek, bu konunun Kürt meselesi ile bağlantılı olduğuna dikkat çekti. HDP ile ilişki kurulmamasının Kürt meselesi ile ilgili olduğunu ifade eden Çiçek, “Kürt meselesinin esası, Kürtlerin bir kolektif özne olarak tanınıp tanınmama meselesidir. HDP ile kurulan ilişkilere baktığımızda hem hükümet cephesi, hem de muhalefet cephesinin esasında bir yok sayma üzerinden işlediklerini görüyoruz. Dolayasıyla Kürtlerin yüzyıllık bir kolektif özne olarak tanınma ve kabul görme halini reddeden, bunu görmezden gelen bir tutum var” dedi.
‘MUHALEFET 15 AYDIR HDP’YE CEVAP VERMEDİ’
HDP’nin seçimlerle ilgili tutumunu 2021 yılı Eylül ayında açıkladığını hatırlatan Çiçek, 15 aya yakın bir zaman geçmesine rağmen muhalefetten buna yönelik bir cevap gelmediğini söyledi. HDP’nin açıkladığı bildirinin ortalama bir sosyal demokrat çizgisindeki herhangi bir derneğin, sivil inisiyatif girişiminin ortaya koyduğu ölçekte esnek ve yumuşak çerçevede olduğunu belirten Çiçek, “Kürt meselesi bağlamında Kürtlerin taleplerini tam da karşılamayan bir çerçeveydi. Müzakereye açık, üzerine konuşulması kolay bir çerçeveydi. Buna rağmen bu 15 aylık hükümetin yaratmış olduğu izolasyona muhalefette dâhil oldu. Bunun dışına çıkmadı açıkçası” dedi.
‘ADAY ÇIKARMA YOK SAYMAYA KARŞI BİR CEVAPTIR’
Seçim meselesi olan bu durumun tam bir Kürt meselesi hikâyesini hatırlattığı ifadelerini kullanan Çiçek, bu yok saymanın Kürt toplumu içerisinde, kolektif hafızada Kürt mesesi ile ilgili olduğunu söyledi. HDP’nin aday belirleme kararının bu yok saymaya itirazı olarak gördüğünü belirten Çiçek, “Benim de görebildiğim insanlarda bir karşılığı var. Son kertede siyaset dediğimiz şey farklı kimlikleri, farklı çıkarları olan, sembolik yada maddi aktörlerin bir öznellik sergilediği bir alanda teması, müzakeresi, bir mutabakat inşasıdır. Yada belli ölçülerde bir mücadele sahasıdır. Mesela burada öznellik meselesi çok merkezi bir yerde. İşin bir boyutu bu olduğu kanaati içerisindeyim” dedi.
‘HDP PASİF AKTÖR GÖRÜNTÜSÜNDEKİ HAVAYI KIRDI’
Aday çıkarma kararının bir başka boyutunun HDP’nin kendi kitlesi ile ilgili olduğunu ifade eden Çiçek, bu kararın kitlesini mobilize etmesine katkı sağlayacağını söyledi. Seçimde cumhurbaşkanlığı gibi parlamento seçimlerinin de olacağını hatırlatan Çiçek, parlamentoda HDP’nin kaç vekille, yüzde kaç oyla temsil edileceğinin de önemli olduğuna işaret etti. Bu başarının HDP’nin siyaset yapma kapasitesine bağlı olduğunu hatırlatan Çiçek şöyle konuştu, partinin aday çıkarması kararını da kapatılma davasına karşı da önleyici bir tutum olduğuna dikkat çekti:
“Tam da politik öznelliğine bağlı olan bir şey. Kitlesiyle etkili bir iletişim kurması ve iyi bir seçim kampanyası örgütlemesine bağlı. Dolayısıyla bu kadar izole olmuş bir aktörün iki ana bloğu izleyip pasif aktör olarak kalması, kitlesini demobilize eden, pasifleştiren bir hava da yaratmıştı açıkçası. İzlediğim kadarıyla (aday çıkaracağını açıklaması) bunun kırılmasına katkı sağladı. Bu muhtemelen HDP’nin parlamento seçimlerinde daha yüksek bir oyla, daha büyük bir sayıyla girme şansını arttırabilir. Bir de HDP’nin kapatılma meselesi var. Sonuçta HDP’nin kapatılma davası da siyasi bir dava. HDP oraya da dahil olmaya çalışıyor. Hem muhalefetin dengelerini biraz sarsarak, hem de iktidarın dengelerini sarsarak kendi kapatılma sürecinde biraz daha önleyici, daha proaktif bir pozisyon almaya başladı”
‘HDP ADAY KARARIYLA SİYASET ALANINI GENİŞLETTİ’
HDP’nin aldığı bu kararın hem muhalefet hem de iktidarın tutumu üzerine etkisi olacağına dikkat çeken Çiçek bu olası etkilerle ilgili şöyle konuştu:
“Çünkü sonuçta siyasal alanda karşı tarafla müzakere etmek istiyorsanız bir politik aktör olarak var olmanız gerekiyor. Politik aktörlüğü eylemlerle kararlarla almanız gerekiyor. HDP biraz kendi siyaset alanını genişletti aldığı kararla. Bu siyaset alanı muhtemelen muhalefete de, hükümete de yansıyacaktır. Örnek vereyim. Muhalefet muhtemelen artık adayını hızlandıracak, muhtemelen HDP’nin aldığı karar üzerinden bir aday düşünecektir. Alınan karar muhalefetin hangi adayı belirleyeceğine etkisi olacaktır. Bu olumu da olabilir, olumsuz da olabilir. HDP’nin hiç oy vermeyeceği Mansur Yavaş gibi daha sağ milliyetçi gelenekten gelen bir sima üzerinden de muhalefetin tutumu netleşebilir. HDP’nin desteğini merkeze alan daha sosyal demokrat profilli bir aday da çıkabilir”
‘A PLAN MANSUR YAVAŞ. KÜRTLERE MUHTAÇ OLMADAN SEÇİMİ KAZANMAK İSTEYEBİLİRLER’
“Muhalefet HDP seçmeninin destek vermeyecek bir aday riskini alabilir mi” sorusuna Çiçek, “İşin doğrusu ben Millet İttifakı’nın A planının bu olduğunu düşünüyorum.” dedi ve bunun gerekçesini şöyle açıkladı:
“A planı HDP’den gelebilecek ortalama yüzde 10-12 oyluk bir potansiyeli, Mansur Yavaş gibi sağ milliyetçi bir profile sahip bir adayla MHP’den ve Ak Partiden alma planı bu. Yani HDP’den yüzde 12 oy alıp HDP’ye muhtaç olacağımıza, Mesut Yeğen hocanın tabiriyle Kürtlere borçlu olacakları bir siyasal yenilenme alanı yerine, Kürtlere ihtiyaç duymadan bir yol izleyebilir. MHP’nin yüzde 7-8’lik seçmenin yarısı, Ak Parti içerisindeki daha milliyetçi kanattan 5-6 puan alma ihtimali var. Belki HDP’de bu ekonomik krizde ‘Tayyip gitsin kim olursa olsun’ diyecek yüzde 1-2’lik pay gidebilir. HDP’ye muhtaç olmadan HDP’den gidecek yüzde 10’luk oyu Mansur Yavaş gibi adayla HDP’nin 1-2’sini, MHP’nin 4-5’ni, Ak Parti’nin 4-5’ini, hatta Zafer Partisi, Memleket Partisi gibi son dönemde daha ulusalcı söylemle siyaset yapan aktörlerden de bir iki puan alarak ikame edebiliriz diyebilirler. Benim gördüğüm A plan bu”
‘MUHALEFET YÜZDE 50’Yİ AŞABİLECEĞİNİ GÖRÜRSE HDP İLE DİYALOĞU KESEBİLİR’
Yavaş’ın MHP ve diğer partilerden oy alması durumunda yüzde 50’yi geçebileceği düşüncesinde olduğunu ifade eden Çiçek, bu durumda muhalefetin HDP ile diyaloğu kesebileceği öngörüsünde bulundu:
“Şu anda muhtemelen Millet İttifakı olarak alttan bir iki anket yapıyorlardır. Seçim takvimine yaklaştıkça A planı riskli değilse, yüzde 51 bandının üstüne çıktığı anda bence Millet İttifakı’nın HDP ile bir diyaloğu olmayacak. Mansur Yavaş benzeri bir aday bence birinci turda da yüzde 50’yi aşabilir. Bu hem yeni hükümete Kürtlere borçlanmadan hükümet olmasını sağlayabilir. Aslında bir anlamıyla da 15 Temmuz’dan bu yana başlayan, daha milliyetçi siyasal hattın da sürdürülmesini sağlayabilir böyle bir ittifakla. Bu seçeneğin yüzde 50’ye yakın bir bandı alabileceğini düşünüyorum. Böyle bir seçenek var ancak biraz riskli. Tam kazanma ihtimali yüksek olan bir opsiyon değil. Burada HDP’nin yapacağı siyaset önemli. Oy oranı yüzde 12 görünüyor ama yüzde 15’e çıkma potansiyeli var”
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***