MÊRDÎN – PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecride karşı bedenini ateşe veren Bubo Taş, aynı koğuşta kaldığı Hayri Durmuş’tan çok etkilendi, 1980’den bu yana mücadeleyi hep daha ileri taşımak istedi.
Bedenini ateşe vermeden önce Kürt Bilgesi Musa Anter’in “Ben bu davanın hem tanığı hem de sanığıyım” sözlerini hatırlatan Bubo Taş, yaşamını yitirdiği eyleminin gerekçesini “Ben kendi şahsımda bu eylemi bu gece gerçekleştiriyorum. Bu eylemim Kurdistan’ın başkanı Abdullah Öcalan içindir. 22 aydır tecrit altında. Ben bu tecridi lanetliyorum. 22 ayda tecrit altında olsa bir insan konuşamıyorsa, biz Kürtler burada Başkanımıza sahip çıkmalıyız. Yoksa bu yolda hepimiz tek tek yok ediliriz” sözleriyle açıkladı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecride karşı bedenini ateşe veren 66 yaşındaki Bubo Taş, hayatını kaybetmeden önce çektiği görüntülerde Kürt Sanatçı Xelîl Xemgîn’den de eylemine dair Kürtçe bir şarkı hazırlaması talebinde bulundu.
12 Eylül askeri darbesi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra Amed 5 Nolu Cezaevi’nde PKK’nin öncü kadrolarından Mehmet Hayri Durmuş’un da olduğu koğuşa konulan Bubo Taş, 1986 yılına kadar cezaevinde tutuldu. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde tutulan birçok isim gibi ağır işkencelerden geçirilen Bubo Taş, cezaevinden çıktıktan sonra siyasi çalışmalarına devam ettirdi. 1990’lı yıllarda DEP ile başlayan siyasi çalışmalarını daha sonra HADEP ve DEHAP ile sürdüren Bubo Taş, DTP ve DBP’de de görevler üstlendi. 2009 ile 2014 yılları arasında DBP listesinden Artuklu Belediye Meclis üyeliği de yapan Bubo Taş, 78’liler Derneği’nde de aktif yer aldı. En son siyasi gerekçelerle yargılandığı bir dava kapsamında Ekim 2021 yılında girdiği cezaevinden 2022 yılının Haziran ayında tahliye oldu.
‘FEDAKAR VE YARATICIYDI’
Bubo Taş ile birlikte uzun yıllar BDP’de siyaset yapan isimlerden Mehmet Şükrü Değirmenci, Bubo Taş’ın hayatının tamamında siyasi çalışmaların içinde olduğunu dile getirerek, “Akıllı bir insandı. Hiçbir zaman çalışmaktan geri durmaz, fedakardı. Bir o kadar da saf, temizdi, Dürüsttü. Hiçbir zaman kötü bir şeyi aklından geçirmezdi. Bu temelde çalışmalarını yürütüp, bu esaslar çerçevesinde insanları örgütlemeyi esas alıyordu. Bütün emeğini halkı için harcamayı, halkı için çabalamayı istiyordu. Bu nedenle bazı günler çocuklarını, ailesini biler göremiyordu. Her zaman çalışmaların içindeydi. Ekonomik olarak zorlansak da fırsat olmasa da yaratıcıydı. Bazı günler sabahlara kadar yaya bir şekilde sokaklarda çalışmalar yürüttü. Önüne ne iş konulursa onun için ‘olmaz’ yoktu. Canı gönülden, keyifle, hep güler yüzle çalışmasını yürütürdü. Eksiklik olsun istemezdi. Bir eksikliğe düştüğünde eleştirildiğinde çok mutlu oluyordu. ‘Eleştiri bizi büyütecek. Bizi ileriye taşıyacak’ diyordu. Eleştiriyi kendi üzerine alıyor, o eleştiriyle daha fazla gelişmeyi önüne koyuyordu” dedi.
‘ANLATTIKLARIYLA GÜÇ VERİRDİ’
Bubo Taş’ın 12 Eylül askeri darbesi ve sonrasında Amed Zindanı’nda yaşadıklarını anlatmasıyla kendilerine güç verdiğini kaydeden Değirmenci, “En fazla Hayri (Durmuş) arkadaşın etkisinde kalmıştı. Birçok arkadaşı anlatırdı ama özellikle Hayri arkadaşı anlatıyordu. Hayri arkadaş cezaevinde kendisiyle çok ilgilenmişti. Onu yalnız bırakmamış, yardımcı olmuştu. Aslında Bubo arkadaşın yaşamında her şey birbirine bağlıydı. Diyalektikte olduğu gibi. 80’den bu yana kendisi için yaşamadı. Kendisi için bir yaşam kurmadı. Ona başlangıçta rehberlik eden şey hayatının sonunda da rehberlik etti” diye konuştu.
‘BAŞIMIZ DİK’
Bubo Taş’ın yeğeni Necdet Taş ise, “Onun yaşamında ailesi ikinci sıradaydı. Birinci hedefi, amacı, çalışması parti çizgisi, hareketti. 14 yaşından bu yana bu mücadeleyi veriyor, bu çalışmaları yürütüyordu. O kadar cezaevine girdi, 6 ay önce de cezaevindeydi. Hiçbir zaman taviz vermedi, çizgisini değiştirmedi. Kendisine çok yardımcı olamadık, ne kadar yardımcı olduk, bunun düşüncesi içindeyiz. Bu nedenle üzülüyoruz. İsteğini zaten dile getiriyor. Üzgünüz belki ama başımız da dik. Çünkü maddi bir şey için ya da şahsi bir şey için değil, kutsal bir amaç için, şerefli bir yolda yürüdü. Saygıyla anıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘GÖREVİNİ YERİNE GETİRDİ’
Bubo Taş’ın yaşamındaki duruşu, siyasi çalışmalarındaki tutumu, komşuları ve dostlarıyla ilişkilerinde, toplumda sözü geçen bir kişi olduğunu kaydeden Taş, “Bir sorun olduğunda ortaya girer, Bubo arkadaş araya girdiğinde bir mesele kalmıyordu. Bilen insandı. Amed Zindanı’nda arkadaşlarla kalmış, çok önemli bilgiler yanına almış, çok şey öğrenmiş, bunları yayıyordu. Bizi de bu çizgide yetiştirdi” dedi. Bubo Taş’ın 1980’de cezaevinde olduğu dönem kendisinin henüz 7 yaşında olduğunu dile getiren Taş, “Bilmeyen bir toplumduk. Bu insanların hayrına, bu partinin sayesinde insanlarımız iyi oldu. Ben inanıyorum ki, Bubo görevini yerine getirdi” ifadelerini kullandı.
‘TECRİDE KARŞI NEFER OLDU’
Bubo Taş’ın yatağında yatarken ölmek istemediğini, her zaman başı dik, Kürt halkına hizmet ederken yaşamının sona ermesini istediğini dile getiren Taş, “Sürekli bunları dile getiriyordu. Söylediği gibi de yaptı” dedi. Bubo Taş’ın eylemiyle yoldaşlarının açtığı yolun takipçisi olduğunu kaydeden Taş, “Daha önce de arkadaşlar çok sayıda canfeda eylemler gerçekleştirdi. O da bu yolun bir neferiydi. 22 aydır Önderliğimiz üzerinde devam eden tecride karşı bir nefer olarak bu eylemi gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.
MA / Ahmet Kanbal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***