RIHA – Türkiye’nin Suriye temaslarını “taktik plan” olarak değerlendiren PYD Başkanlık Komitesi üyesi Foza Yusif, “Türkiye işgalci stratejisinden vazgeçmedi. Kimse yanlış hesap içerisinde olmamalı” dedi.
Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan, 28 Aralık’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile bir araya geldi. Söz konusu görüşmeyle birlikte Türkiye, 11 yılın ardından Suriye ile ilk teması Moskova’da gerçekleştirmiş oldu. Toplantıda, Suriye’de yaşanan gelişmeler, mülteciler ve “ortak mücadele” konularının ele alındığı açıklandı. Toplantıya dair, “Suriye ve bölgede istikrarın temin edilmesi ve sürdürülmesi için üçlü formattaki toplantıların devamı konusunda mutabık kalındığı” açıklaması yapıldı.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Komitesi üyesi Foza Yusif, 11 yılın ardından gerçekleşen ilk resmi görüşmeye dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
Türkiye, 2011’de Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle birlikte Esad’ı düşman ilan etmişti. Ancak 11 yıl sonra resmi görüşmeler başlatıldı. Türkiye’yi böylesi bir görüşmeye iten nedenler nedir?
Türkiye, başaramadığı planlarını yeni bir taktikle gerçekleştirmek istiyor. Türkiye işgalci stratejisinden vazgeçmedi ve bu atılan adımlar taktik değiştirmedir.
Türkiye devleti bugüne kadar DAİŞ ve çeteler eliyle Suriye’nin huzurunu bozarak Misak-ı Milli sınırlarına geri dönmek istedi. Yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetiminin projesini başarısız kılmak, soykırım planlarını gerçekleştirmek istedi. Bunları başaramadığını anlayınca, yeni bir taktikle Suriye rejimi ile bu planlarını gerçekleştirmek istiyor. Bu plan Suriye’de iç karışıklık çıkaracak olan bir plandır. Türk devleti, Kürt ve Arapları birbirine vurdurtarak, kendi amaçlarına ulaşmayı hedefliyor. Böylelikle kendi iktidarını uzatmak istiyor. Bu kirli oyuna karşı Suriye hükümetinin duruşu önemlidir. İnanıyoruz ki Şam bu oyunun farkındadır ve tecrübesiyle bu oyunu boşa çıkaracaktır. Suriye barışının garantisi, Özerk Yönetim ve Şam arasındaki kalıcı diyalogdur. Türkiye bu planlarıyla Suriye’nin istikrarını bozuyor. Suriye’nin toprağını işgal etmiş, o işgal ettiği topraklardan çıkması gerekiyor. Türkiye her gün Suriye topraklarında katliam yapıyor. Herkes bunu bilmelidir ki Türkiye işgalci stratejisinden vazgeçmedi ve bu atılan adımlar taktik değiştirmedir.
Suriye de 11 yıllık süreçte Türkiye ile temas kurmadı ve Türkiye’nin desteklediği gruplarla savaştı. Suriye’yi bu noktaya getiren nedenler nedir?
Şam hükümeti üzerinde büyük bir baskı olduğu görünüyor. Bu baskı da ‘zorunlu evlilik’ gibidir. Suriye hükümeti iyi biliyor ki bu hükümet Esad’a dost olmayacaktır. Suriye krizinin başındaki Erdoğan, Emevi camiinde namaz kılacağını söylemişti. İnanıyorum ki Esad ve Suriye hükümeti ulusal bilince sahiptir ve bunu unutmamıştır. Onun için bu görüşme çoğu kişinin öngördüğü gibi güçlü olmayacaktır. Çünkü Türkiye Suriye’ye karşı çok suç işledi. Türkiye işgalci bir devlettir, onun için Suriye’nin bu durumu kolaylıkla gözardı edebileceğini düşünmüyorum.
Türkiye Efrîn, Girê Spî, Cerablus, Bab, Ezaz, Serêkaniyê gibi kontrol altında tuttuğu kentlere gittikçe yerleşiyor. Şam hükümeti bunları kabul eder mi? Türkiye bu konuda ne tür adımlar atabilir?
Türkiye, İdlib, Serêkaniyê, Cerablus, Girê Spî ve Bab’da soykırımcı politikalar uyguluyor. Attığı adımlarla demografik yapıyı değiştiriyor. Bunların hepsi suçtur. Şam hükümetinin bunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Şam hükümeti, Türkiye’yi işgalci bir devlet olarak kabul ediyor. Türkiye oralardan çekilmediği müddetçe Şam’ın bunu kabul edeceğini düşünmüyorum.
İç savaş sonrası Suriye rejimi ile çatışmayan ve diyalog yollarını sürekli açık tutan Özerk Yönetim bu durumu nasıl ele alıyor?
Özerk Yönetim, her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünü savundu. Türkiye, huzuru bozup, Suriye’nin bileşenleri arasında iç karışıklık çıkarmak istiyor.
Kürtlerin doğru bir siyaset uyguladığı her geçen gün kendini kanıtlıyor. Suriye’nin kendisini Türkiye’nin korumasına aldığı bir pozisyonda ne duruma geldiği ortada, her gün satılıyor. Biz daha en başta Suriye’nin sorunu, Suriye içerisinde çözülmeli dedik. Biz kendi bağımsız gücümüzle demokratik ulus projesini geliştirdik. Kürt halkı ve Özerk Yönetim her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmuş ve bu prensibinden hiç taviz vermemiştir. Kürt halkı ile Kuzey ve Doğu Suriye bileşenleri, Türk işgalciliğinin karşısındadırlar. Türk devleti Suriye’nin huzurunu bozmak, Özerk Yönetimin karşıtlığını yapmak, Suriye’nin bileşenleri arasında fitne ve iç karışıklık çıkarmak istiyor. Kürt halkı ve Özerk Yönetim bunun karşısında olup, aynı zamanda bu tür durumlara karşı mücadele edip direneceklerdir.
Kürtler rejim ile görüşüyor mu?
Şam ile diyalogumuz hiçbir zaman kesilmedi ve her zaman Şam ile ilişkiler kurduk. Çünkü biz inanıyoruz ki diyalog ve müzakere yolu ile birçok temel soruna çözüm geliştirebiliriz. Bu minvalde barışa dayalı ve demokratik çabalarımız devam edecek.
Türkiye-Suriye görüşmesinden Kürtlere statüsüzlük ve 2011 yılı öncesine dönülmesi gibi sonuçlar çıkabileceği belirtiliyor. Eğer böyle bir durum ortaya çıkarsa Kürtlerin tutumu ne olur?
Biz kan dökerek, hep beraber demokratik bir sistem inşa ettik. İrademizi tanımayan, bizi inkar eden her siyasete karşı kendimizi koruyacağız.
Siyasette her ihtimal var. 2002 yılında Adana İttifakı düzenlendi, bu ittifak Suriye’ye büyük bir zarar verdi. Bu anlaşma Suriye’yi parçaladı, zayıflattı. Ama bilmemiz gerekiyor ki durum 2011’deki gibi değil, birçok şey değişti. Çünkü biz Kürtler, Araplar, Suriyeliler ve Türkmenler beraber kan döktük ve hep beraber demokratik bir sistem inşa ettik. Onun için şüphesiz, irademizi tanımayan, bizi inkar eden her siyasete karşı kendimizi koruyacağız. Bu nedenle temennimiz kimsenin yanlış hesaplar içerisinde olmamasıdır. İsteğimiz, Suriye olarak sorunlarımızı demokratik çerçevede çözmektir. Bunun için de hazırız. Çabalarımız da bu esaslar üzerinde olacak.
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***