Mühdan SAĞLAM
Ankara – Yeni bir yılın getirecekleri henüz belirginleşmiş değil, ancak geçen yıl küresel ekonomide yaşananlar kadar enerji alanında meydana gelen gelişmeler 2023’e dair beklentilerin şekillenmesinde yönlendirici olacak. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ardından bunun fiziki bir savaşa dönüşmesi enerji piyasasını çalkaladı. Fiziki savaştan önce ve onunla beraber Rusya’yı ekonomik anlamda sıkıştıran yaptırımlar beraberinde ciddi tartışmaları getirdi. Rusya ekonomisinin belkemiğini enerjinin oluşturması, ihracatçı kimliğiyle birleşerek zemini sarstı.
Peki geçen yıl enerjide dikkat çeken başlıklar nelerdi? Fosil üreticilerin gelirleri nasıl seyretti? Yoksulların enerjiye erişiminde nasıl bir değişim gözlendi? Bu gelişmelerin 2023 için bakiyesi ne?
Bu analizde, mevcut sorulara, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Dünya Enerji Görünümü 2022 Raporu üzerinden yanıt arayacağız.
FOSİL YAKIT ÜRETİCİLERİNİN GELİRİ 2 TRİLYON DOLARI GEÇTİ
Pandemiden çıkan küresel ekonomilerin geneli, iki yıl önce başlattıkları parasal genişleme ve teşvik adımlarının ekonomide toparlama sağlayamadığını görerek, yol ayırımına geldi ve bir yön değişikliği yaşadı.
ABD Merkez Bankası (Fed) öncülüğünde AB’den İngiltere’ye, Brezilya’dan Güney Afrika’ya pek çok ülkenin merkez bankaları ardı ardına faiz artırma kararı aldı. Dünya’nın en büyük ekonomisi ABD’nin Mart 2022’de başlayan varlık alımlarını sınırlandırma kararını, haziranda 75 baz puanlık faiz artışı izledi. Bu faiz artışıyla yüzde 1,50-1,75 seviyesine çıkan faizler ara artışlarla beraber yıl sonunda yüzde 4,25-4,50 bandına ulaştı. Faiz artırımı kararlarında, ABD’de son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları etkili oldu. Benzer bir enflasyon sarmalı, Almanya, Fransa, Japonya, İngiltere gibi ülkelerde de görüldü.
Artan enflasyonda en yüksek pay, neredeyse her ülkeyi yatay kesecek şekilde kabaran enerji giderleri faturasıydı. ABD haricinde enerji tüketicileri cephesinde bunlar yaşanırken, fosil yakıt üreticilerinin net gelirleri 2021’deki seviyenin üzerine çıkarak 2 trilyon dolar gibi devasa bir düzeye ulaştı.
ELEKTRİK FATURASINI ÖDEMEYEN KİŞİ SAYISI 75 MİLYONU BULABİLİR
Üreticiler cephesinde kasalar dolarken, tüketiciler açısından aynı iddiada bulunmak oldukça zor. Şöyle ki artan enerji maliyetleri başta gıda olmak üzere temel ihtiyaç maddelerine erişimi zorlaştırdı, enerjiye erişimiyse gölgeledi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) raporuna göre, 2022’de 75 milyon kişi (neredeyse Türkiye kadar bir nüfus) elektrik faturasını ödeyebilme gücünü yitirdi, yitiriyor.
Ajansa göre, 775 milyon kişi zaten elektriğe erişemezken buna sadece 2022’de 20 milyon kişi daha eklendi. Üstelik söz konusu rakam, IEA’nin son 20 yılda yaptığı ölçümden bu yana olan ilk artış. Son ekonomik durgunluk dalgasıyla bunun 75 milyona çıkması işten bile değil.
Benzer biçimde özellikle yemek pişirmede odun yerine daha sağlıklı çözüm arayışları sürerken, ekonomik krizde payı olmayanların bu dalgadan en çok etkilenenler olması gerçeği değişmiyor ve 2023’te 100 milyon kişinin daha mutfakta odun kullanmaya dönmesi bekleniyor. Bu durum elektriğe erişimin kısıtlanmasıyla birleştiğinde daha yakıcı sonuçların geleceği beklentisi gittikçe meşrulaşıyor.
ENERJİ GEÇİŞİNDE BEKLENTİLER KARŞILANAMIYOR
Enerji piyasasında ekonomik, jeopolitik ve sistem kaynaklı sorunlar öyle önemli bir eşikte ortaya çıktı ki, belki sadece bu kurulu denklemi değil tüm sistemi gözden geçirmek gerekiyor. Yeni bir enerji paradigması gerekli çıkışları alandaki çalışmalara damgasını vurmaya başlamış durumda. Her kriz dönemi ortaya çıkışı, yaşattığı dinamik süreç ve ardında bıraktıklarıyla sisteme, devlete ve onunla ilişkili topluma dair önemli veriler, analiz alanları ve teorik zemin sunar. 2020’lerde yaşan bu çalkantıysa diğerinden şu açıdan ayrılabilir: Yok olmanın eşiğinde bir dünya ve buna dönük önlem paketlerinin başında gelmesiyle…
Dünyanın ortalama sıcaklık artışının, sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyle sınırlandırılması çabası, temelde hem BM hem de COP’un öncelikli hedefi. Ancak şimdiden dünya 1,2 derece sınırını aştı bile. Bu çerçevede pek çok devlet 2030 ve 2050 için hedeflerini açıkladı. Ancak 2022’de burada iki ciddi sıkıntı görüldü. İlk olarak COP 27’de açıkça ortaya çıktı ki, gelişmiş zengin ülkeler, ki bugünkü krizin esas aktörleridir, üzerlerine düşeni yapmadıkları gibi, cin gözlülükle süreci de sekteye uğratıyor. Kayıp ve Hasar Fonu’na sunulması gereken ve yoksul ülkelerin enerji geçişi ile iklim krizi kaynaklı hasarlarına dönük kullanılacak kaynağın 2025’e kadar yıllık 100 milyar dolar olması gerekiyordu, ancak toplanan yalnızca 30 milyar dolardı. Üstelik dünyaya borcu olanlar yeni krizi bahane ederek 2023’te de bundan farklı bir tutum takınmayacaklarını ima etti.
ENERJİ TALEBİ ARTAN NOKTALAR
2022’de küresel enerji talebi artan ülkeler arasında Hindistan, Güney Asya, Afrika ve Orta Doğu önemli merkezler oldu. Öte yandan AB gibi önemli tüketicilerde kömür tüketimi yeniden artarken, Rusya’dan gelen gazın alternatifi ağırlıklı olarak yine gaz oldu, ancak yöntem boru hatları yerine gemiler olarak güncellendi.
Artan enerji şoku, özellikle Afrika başta olmak üzere odun tüketimini perçinledi. Nükleer, hiç olmadığı kadar gündeme geldi ve hidrojen ile beraber geleceğin yeşil enerjisi olarak görüldü. AB, geçiş sürecinde doğal gazı, hidrokarbon olmasına karşı yeşil enerji kategorisine aldı. Küresel yenilenebilir enerji yatırımları artsa da 2030’a kadar hidro karbon sektörüne yıllık 650 milyar dolarlık yatırım gelmesi bekleniyor. Artan enerji maliyeti bazı yerlerde yenilenebilir girişimini tetikledi, çoğundaysa arzı artırma mantığı uyarınca petrol ve doğal gaza dönük girişimleri. Yani beklenen geçiş planlamasıyla yaşanan birbirini tutmuyor.
ASIL SORUN KAYNAKLARIN BÖLÜŞÜMÜNDE
Özetle 2022 ekonomiden, siyasete, savaştan iklime zor bir yıl oldu. Ancak öyle soru işaretleri bıraktı ki 2023 daha iyi bir yıl olacak beklentisinin gittikçe altı boşaldı. Bu yıl görüldü ki hükümetler yaşanan şoklar konusunda en iyi bildiklerini, günü kurtarma, geleceği ise sonraya bırakma stratejisi uyguluyor. 2023’te bunun değişeceğini düşünmek aşırı naifçe olur. Her yıl yoksul olanlar için zordur, ancak 2022’de en az 20 milyon kişi elektriği hayatından çıkarmaya itildi, yemeğini ömrünü törpülediği açık alan yöntemlerle pişirmek zorunda kaldı. Öte yandan var sorunun kaynak yetersizliği değil, bölüşümü olduğunu gösterircesine fosil enerji üreticileri 2 trilyon dolardan daha fazla gelir elde etti. Örneğin iklim geçişi için yoksul ülkelere 2025’e kadar ayrılan 100 milyar dolarlık katkının toplamı (300 milyar dolar) bir yıllık bu kazancın yaklaşık yüzde 15’i. 2023’te enerji başta olmak üzere belki de bu bölüşüm sorununa odaklanmak gerekir, çünkü ekonomi gibi enerji de iddia edilenin aksine politik bir zeminde yükseldi ve öyle olmaya devam edecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***