Uzun dönem sürdürülebilir, çevre ile barışık ekonomik büyümenin çok sayıda gerekli girdisi var ama emin olabilirsiniz, 21. yüzyılda sürdürülebilir ekonomik büyümenin en önemli iki girdisi hukuk ve eğitim olacak. Bir ülkede mukayeseli hukuk devleti kriterlerinde ve eğitimde (hem nicelik hem nitelik olarak) nispi ya da mutlak gerileme varsa o ülkenin ekonomisinin düzelme olanağı yoktur. Herkes bunu çok net görmeli ve bu iki konuda, hukuk devleti ve eğitim, doğru adımların atılmasının şart olduğu bilinmeli.
Yukarıda eğitimle ilgili olarak “hem nicelik hem nitelik” ifadesini kullandım, bu konuyu da açmam gerekebilir, son senelerde eğitimle ilgili mukayeseli çalışmalarda vatandaşların ortalama eğitim yaşları (kaç sene eğitim gördükleri) bir kriter olarak kullanılıyor, bir ölçüye kadar sorun yok ama bazı ülkelerde eğitimin kalitesi o kadar kötü ki, eğitim yaşının artışının olumlu sonuçlarının refah düzeyine yansıması niteliksizlik yüzünden çok zorlaşabiliyor; Türkiye de muhtemelen bu grup ülkeler içinde.
HUKUK ENDEKSİNDE 117. SIRADAYIZ
Türkiye’de kişi başına gelir düzeyi hala on bin doların altında, üstelik yaklaşık son on senedir kişi başına gelir geriliyor, on sene önce 13 bin dolara yaklaşan kişi başına gelir şimdi on bin doların altında. Bu çok sevimsiz gerçeğin çok yanlış iktisat politikaları, kurumların çöküşü gibi çok sayıda nedeni olabilir ama bugünkü yazımda sadece hukuk ve eğitim konularına odaklanalım.
Her sene yayınlanan hukuk devleti endeksinde (Rule of Law Index, 2021) son yayınlanan endekse göre Türkiye endekse giren 139 ülke arasında 117. sırada. Bu duruma baktığımızda meşhur fıkrada ordu komutanının imparatora yenilginin nedenlerini anlatırken ilk sebep olarak “barutumuz bitti” demesinden sonra imparatorun “gerisine gerek yok zaten” diye yanıt vermesine benziyor.
Yukarıda kurumların çöküşünden bahsettik, Türkiye yolsuzluk endeksinde 180 ülke içinde 96. sırada.
Böyle bir hukuksuzluk ve yolsuzluk ortamında ekonominin sürdürülebilir yüksek bir büyüme oranı yakalaması zaten olanaksız ama biz yine de eğitim konusuna da girelim.
Kaynak olarak da sadece TÜİK’in yayınladığı “Eğitim harcamaları” araştırmasını göstereceğim.
Eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı 2011-2021 arasında yüzde 5.5’den yüzde 4.8’e düşmüş.
Devlet eğitim harcamalarının aynı dönemde GSYİH içindeki payı yüzde yüzde 4.2’den yüzde 3.4’e inmiş.
ABD doları bazında ise toplam eğitim harcamaları 2011-2021 arasında 46 milyar dolardan 39 milyar dolara düşmüş.
Muhtemelen en vahimi ise öğrenci başına eğitim harcamasının aynı dönemde (2011-2021) 2389 ABD dolarından 1747 ABD dolarına düşmesi.
Erdoğan, AKP iktidarları ve AKP’nin Milli Eğitim Bakanları eğitim harcamalarında bu çöküşe neden olmuşlar.
OECD’nin üç yılda bir gerçekleştirdi son PISA araştırmasında 15 yaş grubu çocuklarımız 37 OECD ülkesi arasında 31. olmuşlardı; ne bekliyorduk ki.
2022 PISA araştırması aynı yaş grubu çocuklarda “eleştirel düşünce” kabiliyetini ölçüyor, sonuçları iki sene içinde alacağız, bakalım bizim eğitim sistemimiz eleştirel düşünceyi ne kadar geliştiriyor!
Hukuk devleti bitmiş, eğitim baş aşağı gidiyor.
Ve bazıları bu manzaraya rağmen sürdürülebilir büyüme trendlerinden bahsediyorlar.
Allah akıl, fikir versin.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***