18 Ocak’ta ‘Yalçınkaya V. Türkiye’ dosyasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nde görüşülmesi sırasında AİHM Yargıcı Saadet Yüksel’in yaklaşımı merak konusuydu.
Zira Yüksel, 2012 yılında yayınladığı tezinde ve aynı konuyu ele aldığı makalesinde ‘istihbari amaçla elde edilen bilgilerin yargılamalarda ‘delil’ olarak kullanılamayacağını evrensel hukuk kurallarını hatırlatarak uzun uzun anlatmıştı.
AKP hükümetini savunan avukatlarla teması nedeniyle tarafsızlığını yitirdiği şeklinde eleştirilerle karşılaşan Yüksel, Bylock haberleşme programıyla ilgili Yalçınkaya’ya yönelttiği sorularda hükümetin tezlerine destek verdi.
Hukukçu Gökhan Güneş, ‘Yalçınkaya V. Türkiye’ dosyasının görüşmesinde AİHM yargıcı Saadet Yüksel’in, doktora tezinde dile getirdiği görüşlerin aksini savunduğunu kaydetti:
“Yazdığı doktora tezinde haberleşme verilerinin süresinde imhasının çok önemli olduğunu ve aksine davranışın AİHS’in 8. maddesini ve hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal edeceğini söyleyen Saadet Yüksel, 2. mevzuatta belirtilen 1 yıllık süreden daha fazla saklanıp Yalçınkaya’nın cezalandırılmasına gerekçe yapılan “6 farklı günde 308 kez” Bylock sunucusuna bağlantı iddiasına konu CGNAT kayıtlarının süresinde silinmemesini görmezden gelerek bu skandal soruyu sormuştur.
Yine, internet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Bylock ile ilgili CMK m.135’in uygulanması gerekirken, bu madde de yazılı sürelerin çoktan geçtiğini bilen rejim yargısı tarafından kanun dolanılarak CMK m.134’ten işlem yapılmasını görmezden gelerek bu skandal soruyu sormuştur.
Aynı şekilde, tez de geçmişe dönük bir denetim kararı verilemeyeceğini belirten Yüksel, 134. maddeden ilerleyebilmek için Bylock’la ilgili bir arama ve el koyma kararı olmadığını bilen rejim yargısı tarafından, sunucunun ele geçirilmesinden 1 yıl sonra verilen ve o da “imaj almaya” ilişkin olan kararın “geçmişe dönük arama” olarak kabulüne itiraz etmek yerine bu skandal soruyu sormuştur.
Tezinde ve sonrasında yazdığı makalede, MİT’e verilen yetkilerin sadece istihbari amaçlar için kullanılabileceğini ve MİT’in faaliyetleri sırasında elde ettiği bilgi ve belgelerin adli soruşturma ve kovuşturmalarda delil olarak kullanılamayacağını belirten Yüksel, başta MİT olmak üzere tüm yüksek mahkemelerin Bylock’un istihbari çalışmayla elde edilip sonradan bir soruşturmaya dahil edildiği itirafını ve tezinde belirttiği bu evrensel hukuk ilkesine aykırı davranarak ihlal iddialarını bir kez daha görmezden gelerek bu soruyu sormuştur.
Tezde yazdıklarını unutarak sorduğu skandal soru ile dosya hakkındaki görüşünü açıkça ortaya koyan ve duruşma öncesi Hükümet ajanı @HAliAcikgul ile diğer hakimlerin önünde konuşmaktan çekinmeyen Saadet Yüksel’in dosyadan çekilmesini ve AİHM’in olaya müdahil olmasını bekliyoruz.“
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***