KENT YAZILARI | ALPER ENDER FIRAT
İstanbul Kemerburgaz’da çekilmiş fotoğrafı gördüğüm zaman fotomontaj sandım. Toplumda çevre duyarlılığını artırmak için birbirinden farklı iki fotoğrafı birleştirdiklerini zannettim ama değilmiş. Yukarıdan çekilmiş fotoğrafta dere üzerine yapılmış bir bent var ve göletin bitiminde de, dere yatağına yapılmakta olan evlerin inşaatı görünüyor.
Bu öyle bir fotoğraf ki insanoğlunun ne kadar küstah ve ders almaz bir canlı olduğunun tek başına kanıtı olabilir. Yüzbinlerce senedir, yeri ve zamanı geldiğinde denize ulaşmak için aynı yolu kullanan suya, hadsiz bir meydan okumadan başka bir şey değil. Beton dökerek doğayı alt edebileceğini hatta onu kendi istediği şekle sokabileceğini zanneden cahiller sürüsü. Kendisinden başka hiçbir canlının yaşama hakkına saygı göstermediği gibi, doğaya da saygı duymuyor.
Hadi diyelim para müteahhitlerin gözünü döndürmüş hiçbir şeyi hesaplamıyor; ya bu evlerde oturacaklar hangi cesaretle bent önünde ve dere yatağında yapılmış evde oturmayı göze alıyorlar.
Türkiye’de dere yatağına yapılmış evler yüzünden maruz kalınan sel felaketlerini yazmaya mürekkep yetmez. Ama kuşkusuz ilk akla gelen 2009 yılında İstanbul’da Ayamama Deresi’nin sebep olduğu faciadır.
9 Eylül 2009 tarihinde sabahın erken vakitlerinde başlayan yoğun yağışla ortaya çıkan büyük su kitlesi, çarpık yapılaşma yüzünden tahliye olamayınca büyük bir faciaya yol açmıştı. Sel, Ayamama dere yatağına yapılmış İstanbul’un en yoğun arterlerinden biri olan Basın Ekspres yolunda, suyun metrelerce yükselmesine neden oldu.
Daha önce de her şiddetli yağmurda taşan ve çevreye tehlike oluşturan Ayamama, bu kez intikam alırcasına taşmıştı. Sel suları dere kenarında bulunan fabrika ve işyerlerini su altında bıraktı; bazı binaların 3. katına kadar ulaştı. Dere kenarındaki Tır Garajı sel altında kalınca, araçlarında uyuyan 10 tır şoförü kurtarılamadı. Can kaybı bununla bitmedi, sele kapılan servis aracındaki 7 tekstil işçisinin de aralarında olduğu toplam 31 kişi hayatını kaybetti.
Bütün dünya canlı yayında tabiatın geri dönüşünü izliyordu. Geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da yapan, dönemin Başbakanı Recep T. Erdoğan o günkü olayı ‘Derenin intikamı ağır olur’ diye yorumlamıştı.
Korkunç felaketten sonra kamuoyu günlerce dere yataklarındaki yapılaşmayı, çarpık kentleşmeyi konuştu; başta dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş olmak üzere kenti ve ülkeyi yönetenler kimsenin gözünün yaşına bakmadan gerekenlerin yapılacağını söylediler. Ancak kamuoyu ilgisi bitince hiç bir şey yapılmadan, felaket sanki hiç yaşanmamış gibi oldu ve boş görünen her yere bina yapmaya devam edildi.
Erdoğan, sel zamanı ‘derenin intikamı’ dillendirmişti ama yatakları imara açmaktan ya da payını aldıktan sonra bu yapılaşmaya göz yummaktan hiç vazgeçmedi. Hatta ondan sonra yasaların, mevzuatların, ÇED raporlarının, inşaat lobisinin önünü engellememesi için bütün beton dökme işlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının uhdesinde topladı. Kuzey İstanbul’un imara açılabilmesi için dünyanın en güzel havaalanlarından biri olan Atatürk Havalimanı’nı kapatıp, Karadeniz kıyısında devasa bir havaalanı bile inşaa etti.
Dere yataklarına, ormanlara, boş buldukları her yere beton döküp, kuraklığa, sellere, facialara maruz kalan ama ertesi gün hiçbir şey yaşamamış gibi hunharca talana devam eden ülkeye Türkiye diyorlar.
Şimdi de göstere göstere dere kenarında yeni bir site kuruyorlar. Bakalım tabiat Kemerburgaz’da intikamını ne zaman ve nasıl alacak?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***