ANKARA – HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Demokratik İslam Masası, “İslam’da emek, barış ve adalet” kampanyasını değerlendirmek üzere toplantı gerçekleştirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu Demokratik İslam Masası, 7 Ocak’ta gerçekleştirdiği toplantıyla “İslam’da emek, barış ve adalet” kampanyasını değerlendirdi. Demokratik İslam Masası, toplantının sonuç bildirgesinde HDP’ye yönelik kapatma davasına karşı partiyi sahipleneceklerini vurgulayarak, “Partimizin kapatılmasına yönelik sürecin hızlandırılmaya çalışıldığı bu dönemde, AYM’nin hukuksuz bir şekilde verdiği partimizin 2023 bütçesine bloke koyma kararı demokratik siyasetin tarihine vurulan kara bir lekedir. AKP-MHP iktidarının siyaseten yenemediği partimizi, yargı sopasıyla yenmeye çalışması hukuksuzluktur, vicdansızlıktır. Seçim öncesi ekonomik olarak kısıtlayarak sekteye uğratma çabasının halklar nezdinde karşılığı yoktur. Halkın iradesi, seçme-seçilme hakkı, HDP’ye oy verenlerin vergileri, adil ve demokratik bir seçim süreci gasp ediliyor. Bu hukuksuzluğa, vicdansızlığa karşı partimizi toplumsal dinamiklerle beraber sahiplenerek; buna karşı daha büyük bir inançla mücadele ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
‘İMRALI TECRİDİ KALDIRILMALIDIR’
Hasta tutukluların tahliyesinin engellenmesine değinilen bildirgede, “Ağır hasta mahpusların tedavi olmaları engelleniyor. Cezaevinde kalamayacak kadar hasta ve yaşlı olan tutsaklar tahliye edilmiyor. En son Adalet Bakanlığı’nın hasta ve yaşlı tutsaklarla ilgili yayınladığı genelge pratikte yeterince karşılık bulamıyor. Bir an önce hasta ve yaşlı tutsaklar için adalet tecelli etmelidir. Ayrıca İmralı’da devam eden ve zalim iktidarın bir yönetme biçimi haline dönüşen tecrit bir an önce kaldırılmadır. Bu zalimliği Anayasa kabul etmediği gibi inancımız da vicdanımız da kabul edemez” denildi.
‘ADALET VE VİCDANI EGEMEN KILACAĞIZ’
Bildirgenin devamında şunlar kaydedildi: “İslam toplumu ve tüm insanlık için ölüye saygı, defin hakkı çok önemli değerlerdir. Ancak zulümde sınır tanımayan bu iktidar ölülerin defin hakkına müdahale edecek kadar zalimliğini artırmıştır. En son Paris katliamında yaşamını kaybeden Mir Perver’in Muş’taki cenaze töreninde yaşandığı gibi cenazelere devlet eliyle saldırılar sistematik hale getiriliyor. Bunu hiçbir din, mezhep, inanç, insanlık, vicdan kabul edemez. Vicdan sahibi her yurttaş gibi ölüye dahi saygı göstermeyen zalimlerin düzenini asla kabul etmiyoruz. Ve bu düzene karşı hukuku, adaleti ve vicdanı egemen kılacağız.
KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR
Ülke ağır bir ekonomik krizin içindedir ve yurttaş aç, barınamıyor, fatura ödeyemiyor. Saray ve çevresi aşırı bolluk ve lüks içinde yaşarken; ‘Mümin sabreder’, ‘Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır’ gibi fetvalarla/telkinlerle toplumu teskin etmeye çalışılması günahların, vicdansızlığın en büyüğüdür. ‘Nass’ı dahi çocuk oyuncağı haline getiren, dini değerleri lüks ve şatafatlarını korumak için tahrif etmekte beis görmeyen bu iktidara karşı adaleti savunmak, hiçbir yurttaşımız aç ve açıkta kalmayana dek mücadele etmek haktır.
JÎNA EMINÎ’Yİ SAYGIYLA ANIYORUZ
İran rejiminin kadınların hak ve özgürlüklerine yönelik uyguladığı baskı ve şiddet, Jina Mahsa Amini’nin şahsında isyana dönüştü. Birçok ayette, kadın ve erkek birlikte zikredilerek, hak ve sorumluluklar açısından birbirlerine eşit oldukları vurgulanmıştır. Buna rağmen İslam’ı siyasallaştırmaya çalışan anlayışlar/rejimler kadınlara baskı uyguluyor, katlediyor. Baskıların olduğu her yerde kadınların da mücadelesi güçleniyor. Jina’yı saygıyla anıyoruz.
ÇOCUKLARI EVLENDİREN ANLAYIŞA KARŞI SUSMAYACAĞIZ
Hiranur Vakfı’nda yaşanmış ve bir süre önce açığa çıkan 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesi akılla, vicdanla, imanla bağdaşamaz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu konuyu bildiği halde iki sene hiçbir işlem gerçekleştirmemiştir. Bu ve benzeri kimi vakıflarda çocuk istismarı haberleri daha sık ortaya çıkıyor. Kamuoyu zorlamadığı sürece yetkililer izleyici kalıyor. Sistemde ve etik değerlerdeki çürümüşlük bu iktidar döneminde daha fazla arttı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu çürük anlayışla mücadele edeceğiz, çocuklara sonuna kadar sahip çıkacağız.
KAMPANYA DEVAM EDİYOR
23 Ekim’de başlattığımız ‘İslam’da Emek, Barış ve Adalet’ kampanyamız devam ediyor. Kampanya kapsamında yürütülen halk buluşmalarında emek, barış ve adalet konusunda can çekişen coğrafyamızın sorunlarına daha çok tanıklık ettik. Toplum çalışmak, barınmak çocuğunu tok ve rahat bir şekilde okula göndermek istiyor. Toplum Kürt sorunun çözülmesini, savaş ve çatışmaların durmasını; cehennem ateşine çevrilmiş topraklarımızda adaletin her alanda tecelli etmesini istiyor. Toplumun talepleri bizlerin talebidir.
Tekçi, inkârcı, asimilasyoncu egemenlik sistemine karşı, tüm halkların, kimliklerin, dillerin, kültürlerin, inançların eşitliğini özgürce yaşaması; din ve vicdan özgürlüğünün, adaletin yaşam bulması için baskılara rağmen yolumuza kararlıca devam ediyoruz. Bu bilinç ve inançla kampanyamızı devam ettiriyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***