WAN – Cezaevlerindeki hak ihlallerinin tutukluların yaşamlarına kast eden boyutta olduğunu belirten avukat Nedim Sarısaç, “İhlaller öyle bir boyuta ulaşmış ki tutukluların can güvenliği ortadan kalktı” dedi.
Türkiye’de cezaevlerinde işkenceye varan uygulamalar ve hak ihlalleri yaşam hakkını ihlal eden boyutlara ulaştı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre; cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle 2022 yılında en az 76 tutuklu yaşamını yitirdi. Tahliyeleri engellenen hasta tutuklu sayısı bin 600’lere yükseldi.
İHD Wan Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Nedim Sarısaç, tutukluların yaşam hakkını tehdit eden söz konusu ihlallere dair değerlendirmelerde bulundu.
İHLALLER ARTIYOR
Yaptıkları çalışmalar neticesinde cezaevlerindeki hak ihlallerinin her geçen gün arttığını gözlemlediklerini söyleyen Sarısaç, “Yaptığımız çalışmalarda, tutukluların sağlık hakkından mahrum bırakıldıkları, hastane sevklerinin yapılmadığı ya da geç yapıldığı, yemeklerin az olduğu veya bazı yemeklerin yenilemeyecek kadar kötü olduğu, su kotasının uygulandığı, bazı gardiyanların provoke edici yaklaşımları, Kürtçe yayınların verilmemesi, kendilerine ait radyoların toplatılmasına kadar birçok sorun ve sıkıntı tespit edildi. Yine cezaevi yönetiminin keyfi olarak koğuşlarda sürekli arama yapması da bu hak ihlaller arasında gösterebiliriz. En önemli hak ihlallerinden biri de infazını tamamlayan tutukluların bırakılmamasıdır” dedi.
YAŞAM HAKKI GASP EDİLİYOR
Son bir yıl içerisinde yaşamını yitiren tutukluları hatırlatan Sarısaç, “Cezaevlerinde hak ihlalleri öyle bir noktaya gelmiş ki tutukluların yaşam hakkının bile ellerinden alındığını görüyoruz. Bu ihlaller öyle bir boyuta ulaşmış ki tutukluların can güvenliği ortadan kalktı. İktidarın da, buna son vermek için herhangi bir adım atmadığını görüyoruz” diye belirtti.
TECRİT İÇİNDE TECRİT
Cezaevlerinde tecrit içinde tecrit uygulandığına dikkat çeken Sarısaç, şöyle dedi: “Mahpuslara, daha önce ortak olarak kullandıkları koridor ve havalandırma alanları dahi yasaklanmış durumda. Bu yasaklar kendi kanunların da bile yok. Yani kendi kanunlarını da uygulamıyorlar. Cezaevlerinde mahpuslara uygulananlar hem ulusal hem uluslararası kanunlara tamamen aykırıdır. Cezaevi yönetimi bu uygulamaları, iktidarın talimatıyla yapmaktadır. Hiçbir cezaevi yönetimi kendi kafasına göre hareket edemez. Özellikle Adli Tıp Kurumu (ATK) denen bir kurum var. Bu kurum hükümetin direktiflerine göre hareket etmektedir. ATK, cezaevinde yaşamını sürdüremeyecek bir mahpusa, yasalara aykırı bir şekilde ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verebiliyor. Yani yasalara göre değil iktidarın talimatına göre raporlar veriyor.”
Tespitlerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklunun olduğunu belirten Sarısaç, “Bu hasta mahpusların hastane sevkleri başta olmak üzere sağlık hizmetlerinden tam olarak yararlanamıyorlar. 80-90 yaşlarında insanlar bile cezaevinde tutularak adeta işkence ediliyor. Resmen ölmelerini bekliyorlar. Var olan tüm uygulamaların temelinde ise tecrit yatıyor. İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecrit, bu gün tüm cezaevlerinde en ağır haliyle uygulanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***