Rusya’nın Ukrayna işgalini başlatmasından bir ay kadar önce, Putin’in üst düzey ekonomi danışmanları, Batı merkezli yaptırımların olası sonuçları hakkında bilgilendirme yapmak için başkanın Novo-Ogaryovo’daki konutunu ziyaret ettiler.
Putin, Herman Gref ve beraberindeki ekip tarafından sunulan 39 sayfalık bir bildiriyi dinledi. Bildiri, halihazırda oldukça hararetli olan Ukrayna geriliminin daha da tırmanırsa feci sonuçlara yol açacağı konusunda birçok uyarı barındırıyordu.
1990’lı yıllardan beri Putin’le yakın bir ilişki içerisinde olan Gref, Rus oligarkın çevresindeki en liberal üye olmakla birlikte, aynı zamanda doğru bildiğini ne olursa olsun dile getirmesiyle meşhur biridir.
O günlerde teknokratlar, Putin’in Ukrayna’nın Donbas bölgesindeki iki ayrılıkçı devletçiği tanımasından korkuyorlardı. Dahası, bunun Rusya’nın ekonomisini felç edebilecek türden şiddetli yaptırımlara yol açacağına da inanıyorlardı.
Saygıdeğer bir figür olan merkez bankası başkanı Elvira Nabiullina ve diğer katılımcılar Putin ile endişelerini paylaştılar. Diğer katılımcılar sunumun hazırlanmasına yardımcı olmalarına rağmen, ağırlıklı olarak Gref’in söz almasını istediler.
Sunum, Putin’i olası yaptırımların finansal piyasalarda panik yaratacağı ve potansiyel olarak Rusya ekonomisini onlarca yıl geriye götüreceği konusunda çok ciddi bir şekilde uyardı.
Gayri safi yurtiçi hasıla iki yıl içinde dolar bazında yüzde 30 düşebilir. Enflasyon ise faizlerin yüzde 35’e yükselmesine neden olabilir ve reel gelirler beşte bir oranında azalabilir.
İthalat üzerindeki kısıtlamalar Rusya’yı yalnızca teknoloji tedariğinde değil, aynı zamanda ilaç ve gıda gibi temel ihtiyaç maddelerini tedarik etmekte de zorlayacağından, Rusların yaşam kalitesi gelişmekte olan ülkelerin bile gerisinde kalma riskiyle karşı karşıya.
O esnada orada olan birçok kişinin aktardığına göre, Gref yaptırımların olası sonuçlarını anlatırken, Putin onun sözünü kesti ve Rusya’nın yaptırımlardan kaçınmak için ne yapması gerektiğini sordu.
Putin’i askeri bir saldırı başlatmaması hususunda uyaramayacak kadar çekingen olan teknokratlar net bir çözüme sahip değillerdi. Doğal olarak Putin’e jeopolitik bir felakete yol açma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyemediler.
İnsanlar, toplantıda Putin’in tam olarak ne planladığını yahut dile getirilen uyarıları dikkate alıp almadığı konusunda hiçbir şey bilmeden ayrıldılar.
“Putin gibi ‘büyük bir patron’dan toplantı talep edecek kadar cesurlardı ama oturum süresince kendisine doğru düzgün bir mesaj iletemediler” diye belirtiyor oturuma katılan yetkililerden biri.
Putin’in Donbass bölgesindeki ayrılıkçıları tanımasından tam üç gün sonra, 24 Şubat tarihinde Ukrayna’ya yönelik başlatılan geniş ölçekli saldırı, teknotratların en büyük korkularının çok ötesindeydi. Putin’in gerçek niyetini dünyanın geri kalanıyla birlikte televizyondan öğrendiler. Teknokratlar, Putin kendilerini dinlemediği için perişan vaziyetteydi.
Konuyla ilgili Gref’le görüşen eski bir yönetici, şunları dile getiriyor:
“Gref’i daha önce hiç böyle görmemiştim. Tam bir şok halindeydi ve bitap durumdaydı. Herkes bu yaşananların bir felaket olduğunu düşünüyor, özellikle de Gref.”
Savaştan dört gün sonra, Putin’in ekonomik beyin takımı Kremlin’deki uzun bir masanın bir ucunda bir araya geldi ve Putin onlara yaptırımları nasıl hafifleteceklerini sordu.
Batılı ülkeler Rusya’yı küresel finans piyasalarından ve tedarik zincirlerinden çıkarmaya başlayınca, teknokratlar krizi yatıştırmak için ekonomik yönetim becerilerini devreye sokarak Kremlin’in imdadına koştu. Bu süreç içeriside, kafalarındaki kıyamet senaryosunun gerçekleşmemesini sağladılar.
Rus siyasi elitinin dar sınırları göz önüne alındığında, Gref ve Nabiullina gibi teknokratlar bir zamanlar modernist ve Siloviki’ye karşı reformist bir denge olarak görülüyorlardı.
Ancak, serbest piyasaya olan inançlarını savunmak ve savaşa karşı seslerini yükseltmek için tarihi bir fırsat elde ettiklerini anlayınca, çok açık bir biçimde seslerini yükselttiler.
Putin’le aralarına mesafe koymak yerine, uzmanlıklarını yaptırımların Rus ekonomisi üzerindeki etkilerini yumuşatmak ve ülkenin savaş dönemi ekonomisini bir arada tutmak için kullanarak Putin’in işine yarayan figürler olarak rollerini sağlamlaştırdılar.
Rus ekonomisi, Batılı iktisatçıların – ve bizzat teknokratların – yaptırımların etkisi hakkında yaptıkları tahminlerin etkilerinden kaçınmayı başardı ve GSYİH’nın de bu yıl yüzde 3,5-5,5 düzeyinde olması muhtemel.
Rusya, küresel bankacılık ve ödeme sistemlerinden büyük ölçüde çıkarılmış olsa da, ekonomi, teknokratlar tarafından yaratılan alternatif takviyelerle öyle ya da böyle iyileştirildi.
Konuya ilişin eski bir üst düzey Rus yetkili şunları belirtiyor:
“Ekonomi ekibi Putin’i gerçekten kurtarmayı başardı. Tam da bu yüzden onları yanından asla ayırmıyor. Eğer Siloviki eskisi gibi ekonominin kontrolünü elinde tutsaydı, GSYİH düşüşü yüzde 10-15 bandında olurdu. Putin bir deli değil, bu yüzden teknokratları görevlendirdi.”
Financial Time ekibi olarak, teknokratların ikilemini (dilemma) aktaran gerek mevcut gerek de eski 20’den fazla Rus yetkili, oligark, bankacı ve ekonomistle konuştuk. Kremlin, Rusya merkez bankası ve Sberbank konuya dair soruları yanıtsız bıraktılar.
Eleştirmenler, savaş konusunda teknokratlar sessiz kalmayı tercih ettikleri için onların bu tutumlarının savaşa dönük bir onay olarak okunması gerektiğini söylüyorlar. Dahası, bu tavırları nedeniyle savaşın suç ortaklarından biri haline geldiklerini de belirtiyorlar.
Merkez Bankası Eski Başkan Yardımcısı Sergei Aleksashenko, “Putin’in ekibinde olmak, onun değerlerini, ilkelerini paylaşmayı ve ona son derece sadık olmayı gerektirir, diyor.
“Eğer bir nebze bile sadakatsizliğiniz varsa, Putin’in ekibinde olmak mümkün değildir, Bu yüzden hepsinin kalmaya karar vermesine gerçekten hiç şaşırmadım.”
Ortodoks Bir Eksene Doğru
Nabiullina, neredeyse on yıl boyunca Rusya Merkez Bankasının yönetim kurulu içerisinde Kremlin’in en iyi teknokratı olarak büyük bir itibar kazandı. Rusya’yı 2014 ekonomik krizinden çıkardı, uygulamaya koyduğu para politikasıyla enflasyonu dengeli bir bağlama çekti ve yozlaşmış bankacılık sektörünü ehilleştirdi.
Nabiullina, katı bir milliyetçiliği ve komplo teorilerini destekleyen Sergei Glazyev ve içerisinde olduğu oligarşik lobiye rağmen Putin’in güvenini kazandı. Geçen yılın Aralık ayında Putin, Nabiullina’yı muarızlarına karşı açıkça destekledi ve Rusya’nın işletmelere daha ucuz kredi açmak için enflasyon hedeflemesinden vazgeçmesi durumunda sonunun Türkiye gibi olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Türkiye temel olarak ortodoks olmayan bir ekonomi politikası uyguladığı için Türk Lirası oldukça hızlı bir biçimde değer kaybediyor.
Özellikle 2014’te Kırım’ın ilhak edilmesinden sonraki süreç de dahil olmak üzere Ukrayna meselesi hususunda Batıyla gerilimin yükseldiği bir dönemde, Nabiullina bağımsız bir ödeme sistemi geliştirerek ve döviz rezervleri için 643 milyar dolarlık bir “savaş stoğu”nu devreye sokarak Rusya’yı yaptırımların etkisinden korumaya çalıştı.
Ancak eski bir Merkez Bankası yetkilisi olan Alexandra Prokopenko’ya göre, işgalin büyüklüğü ve buna karşı uygulanan Batı merkezli yaptırımlar Nabiullina’yı dumura uğrattı:
“Kimse Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini aklına getirmedi. Daha öncesinde hiç kimse tam ölçekli bir askeri çatışmaya ve bu düzeyde yaptırımların uygulandığına şahit olmadı.”
Nabiullina hızlı bir biçimde eski politikalarını rafa kaldırmaya koyuldu. Batılı ülkeler, Rusya’nın döviz rezervlerinin yaklaşık yarısını ele geçirdiğinden, Nabiullina’nın ekonomiyi türbülanstan koruduğunu düşündüğü en gerekli araçlardan biri bu durumda kullanılamaz hale geldi. Rusya, bankalara hücumu durdurmak ve ruble üzerindeki baskıyı hafifletmek için kur kontrollerini uygulamaya koydu. Bu para politikası daha önceki dönemlerde Nabiullina’yı istifaya zorlamak için dile getirilen önlemlerden biriydi. Nabiullina’nın yakınlarından biri, “10 yılda inşa ettiğimiz her şeyi yıktık” diye belirtiyor.
Chicago Üniversitesi’nden ekonomist Konstantin Sonin, Nabiullina’nın makro-ekonomik politikadan sorumlu en büyük yardımcısı olan Ksenia Yudayeva’ya şifreli bir mesajlaşma uygulaması olan Signal üzerinden ulaştı. Sonin, Yudayeva’yı savaşı körüklediği için uyardı ve onu Adolf Hitler yönetimindeki Almanya’nın Reichsbank başkanı Hjalmar Schacht’a benzeterek istifa etmeye çağırdı.
Yudayeva, Rusya Merkez Bankası’nda kalmanın kendisi için ahlaki bir yükümlülük olduğu konusunda ısrar etti. Yudayeva, bankanın en iyi teknokratlarının savaşı protesto etme amacıyla istifa etmesi halinde, Putin’in Glazyev gibi bağnazları bu insanların yerine atayacağını düşünüyordu. Dahası, Glazyev gibi kişilerin fiyatların sabitlenmesi gibi devletçi politikalarla Rusları yoksullaştıracağını iddia etti. Bütün bu olanlardan çok rahatsız olan Sonin, Signal’i sildi ve Yudayeva ile bir daha asla konuşmak istemediğini açıkladı.
Mevcut ve eski bir Rus yetkiliye göre, Nabiullina’nın rezervlerin dondurulacağını tahmin edemediği için silovikiler onun görevden alınması için baskı kurdu ve Glazyev benzeri aktörlerin onun yerine geçmesi için söylemlerde bulundu. Ancak Nabiullina’nın Rusya’yı bu ekonomik badireden kurtaracağına inanan ve güvenen Putin, onu bir kez daha göreve atadı.
Konuya ilişkin eski bir yetkili şunları söylüyor:
“Sistemde her şey merkez bankasına bağlı. Merkez Bankası düzgün çalışmazsa, tüm ekonomi tamamen mahvolur. Glazyev başa gelseydi rubleyi kağıda bile basamazdık.”
Nabiullina, merkez bankası çalışanlarının, sıradan Rusların savaşın yarattığı mali şoklardan kurtulmasına yardımcı olmalarını ve bir araya gelmelerini istiyordu. Hatta bunun için açıkça yalvarmıştı.
Öte yandan işler Nabiullina’nın istediği gibi gitmedi. Birçoğu artık onunla devam edemeyeceğine karar verdi.
Anne babası Ukraynalı olan Prokopenko, savaşın ilk birkaç haftasında Yudayeva’nın danışmanlığını yaptığı işinden istifa ederek Rusya’yı terk etti. Birkaç genç ve kariyerinin daha ortasındaki yetkili, Merkez Bankasını ve Rusya’nın ekonomi bakanlıklarını sessizce bıraksa da, Rusya’nın neredeyse tüm kıdemli teknokratları görevlerinde kalmaya devam ediyor.
Konuya ilişkin bir Rus oligark şunları dile getiriyor:
“Bu insanlar ahlaki olarak istifa etmek zorunda kaldılar. Öte yandan Nabiullina işini yaptığını ve yapması gerekeni yaptığını düşünüyor.”
Baharın sonlarına doğru mevcut panik hali büyük ölçüde yatışmıştı. Merkez Bankasının ödeme sistemleri oldukça gelişmişti ve bu gelişmişlik düzeyi yıllarca süren bir emeğin sonucuydu. Her ne kadar yaptırımlar Rusya’yı dış dünyadan büyük ölçüde kesse bile, böylesi bir gelişmişlik düzeyi yurtiçi transferlerin serbestçe akmasına izin verdi.
Yüksek enerji fiyatları, Rusya’nın – yarısı petrol ve gazdan gelen – bütçe gelirini Ocak’tan Nisan’a kadar yıllık bazda yüzde 34 artırmasına olanak sağladı ve rublenin dolar karşısındaki hızlı düşüşünü engellemeyi başardı.
Ancak bu, teknokratların eylemlerine bağlı yaşanan bir şey değildi. Rusya’nın enerji satışlarından elde ettiği dolar geliri her ne kadar artsa da, yaptırımlar Rusya’nın ithalat yapmasını çok daha zorlaştırdı ve ekonominin önemli bir ticaret fazlası vermesine yol açtı. Bu, ruble üzerindeki baskıyı hafifletti ve Nabiullina’nın döviz üzerindeki kontrolleri gevşetmesine ve faiz oranlarını düşürmeye başlamasına olanak sağladı.
Paris’teki Sciences Po Üniversitesi’nden Profesör Sergei Guriev, “Merkez Bankası ilk gün yaşanan paniği iyi bir biçimde azaltabildi” diyor.
Ancak Guriev şunları da ekliyor:
“Merkez bankası çevik kuvvet polisi tarafından destekleniyor. Nasıl mı? Bir yıl önce bana ‘hükümet paranızı bankadan çekemeyeceğinizi söylerse ne olur?’ diye sorsaydınız, ‘kitlesel bir protesto olurdu’ derdim. Öte yandan bu özel koşullar içerisinde vatandaşlar, herhangi bir protestoya yeltenirlerse hapse gireceklerini ya da darp edileceklerini anladılar.”
Rusya’daki bazı teknokratlar, benzer bir kadere maruz kalabileceklerinden endişe ediyor. Prokopenko, birçok teknokratta “eğer ayrılırsam beni bir hain olarak görecekleri ve tutuklayacakları korkusu var” diyor.
Ancak savaş uzadıkça, birçok yetkili işlerini bir tür “vatanseverlik görevi” olarak görmeye başladı.
Liberal bir radio kanalı olan Ekho Moskvy’nin eski Genel Yayın Yönetmeni Alexei Venediktov, konuya ilişkin şunları aktardı:
“İlk 10 gün boyunca Rus elitlerinin tamamı tam bir şok halindeydi. Şok olmuşlardı ve yaşananlar nedeniyle kendilerini çok kötü hissediyorlardı. İşte tam da bu yüzden yaptıkları işleri haklı çıkarmak için birçok gerekçe bulmaya çalıştılar. Bu profesyonel ve entelektüel açıdan zorluğu olan bir durumdu zira bir bankanın nasıl yönetileceği ve nasıl bir bütçe oluşturulacağı kolay değildir. Putin ise onlara bu konularda istediklerini yapma özgürlüğü sundu.”
Herkes Oradaydı
İşgalden bir ay sonra, eski başbakan yardımcısı Arkady Dvorkovich, 50. yaş gününü kutlamak için bir parti verdi. Parti, Moskova’nın güneydoğusundaki bir çatı katındaydı ve birçok arkadaşı gelmişti. Katılan üç kişi açısından etkinlik, Rus teknokratların yeni savaş zamanı normlarına nasıl uyum sağladığını sembolize ediyordu.
Dvorkovich, eski Cumhurbaşkanı Dmitry Medvedev 2018’de hükümetten ayrılıp Kremlin’in desteğiyle Fide‘yi devralana kadar onun yardımcılığını yaptı.
Partiye iki haftadan az bir süre kala, Dvorkovich ihtiyatlı bir şekilde de olsa savaşa karşı sesini yükselten en yüksek profilli Rus teknokrat oldu. Birkaç gün içinde ise görevinden istifa etti.
Ancak partide, savaşa karşı oldukları için içten içe ıstırap çeken konuklar, savaşı açıkça destekleyen meslektaşlarıyla rahat bir şekilde kaynaştı. Bir konuk, “herkes oradaydı” diyor. Medvedev’in kabinesindeki bir diğer eski Başbakan Yardımcısı Igor Shuvalov, üzerinde savaş yanlısı bir sembol olan Z harfinin bulunduğu bir tişört giymiş ve elitlerin Putin’in etrafında nasıl birleşmesi gerektiğine dair bir konuşma yapmıştı. Daha sonra konuklar, gece boyunca çalan bir bando eşliğinde içki içip dans etti.
Rusya’nın Ukrayna’daki ‘özel askeri harekâtını’ desteklemek için Moskova’daki Rus Dışişleri Bbakanlığı’nın önüne asılan bir afiş
Orada bulunan başka bir eski üst düzey yetkili, “gerçekten yaşananlar çok tatsızdı” diyor.
Diğer bir eski yetkili ise şunları aktardı:
“Parti, Rus teknokratların Kremlin savaş makinesindeki rollerini nasıl içselleştirmeye ve kabul etmeye başladıklarını çok açık bir biçimde gösterdi.”
Shuvalov’un yönettiği Kremlin kalkınma bankası VEB, konuya ilişkin sorularımızı yanıtsız bıraktı.
Dvorkovich Rusya’da kaldı ve “Ukrayna’da yaşanan trajik olaylar konusunda ahlaki ve güçlü bir tavır aldığını” söyleyerek Ağustos ayında Fide‘ye yeniden seçildi.
Eski üst düzey bir yetkili şunları dile getiriyor:
“İşlerini bırakmamayı tercih edenler için bu işleri her zamanki gibi sürdürmek, giderek artan bir şekilde bir tür rahatsızlık yaratıyor. Bu insanlar seçimlerini yaptılar. Artık yaşananları protesto etmek ve vazgeçmek için çok geç. Ayrılma şanslarını kaybettiler.”
Prokopenko, ekonomik kargaşadan büyük ölçüde etkilenmemiş olan Moskova’da bunun giderek daha kolay hale geldiğini söylüyor.
Prokopenko, “Moskova’nın her yerinde ‘özel operasyon kahramanlarının’ yazılı olduğu reklam panoları var ancak insanlar hala taze istiridye yiyor” diyor.
“Savaş bu tür bir TV şovu haline geldi ve pek çok insan düzenli olarak devlet televizyonlarındaki propagandaların izleyicisi değil. Neler olup bittiğini anladığınız anda ya kendi yolunuzu seçmelisiniz ya da mültecilere ve ülkeden ayrılmaya çalışan insanlara yardım etmelisiniz Bu, iç Moğolistana taşınmak gibisinden kişisel bir mücadele türü.”
Halkın savaşa dönük desteğini açıklama yönündeki baskının giderek artmasıyla, birçok insan savaşı tamamen görmezden gelmeye çalıştı.
Maliye bakanlığının Eylül ayındaki yıllık konferansında, Başbakan Mihail Mişustin, Rusya’nın Batı yaptırımlarına karşı direncini selamlayan ve ekonomi kabinesini bu yaptırımları aştığı için öven bir açılış konuşması yaptı ancak bu yaptırımların neden uygulamaya konduğundan hiç bahsetmedi. Nabiullina ve diğer üst düzey yetkililerden oluşan bir heyet, konferansın ilerleyen aşamalarında Rus ekonomisi için atılacak sonraki adımları “Ukrayna” kelimesini bir kez bile telafuz etmeden tartıştı.
Üst düzey bir Rus devlet bankacısı, “bu adamlar önergeleri incelemek dışında başka hiçbir halt yapmıyorlar. Sistemde kendileri olmadan her şeyin daha kötü olacağına inanıyorlar ama asıl mesele hakkında konuştuklarını duyamazsınız” diye ekliyor.
O Artık Bir Parya
Putin’i Ocak ayında yaptırımların olası tehlikeleri hususunda uyarmaya çalışan grup içinde, savaşa dair en çok üzülen Gref olmaya devam ediyor.
Sberbank’ın başında geçirdiği 15 yılda, can çekişen ve yozlaşmış Sovyet tekelini dünyanın en önemli bankalarından birine dönüştürdü.
Dört eski üst düzey Sberbank yöneticisi bu başarıya ilişkin şunları aktardı:
“Birçok insan Gref’in Sberbank başarısının, Putin’i serbest piyasa merkezli bir reformun mümkün olduğuna ikna edebileceğini düşünüyordu.”
Ancak yaptırımlar Rusya’nın küresel piyasalarla olan ilişkisini kestiği için, Gref’in inşa ettiği her şey yok oldu.
“Gref sıklıkla Silikon Vadisi’ndeydi ve Jack Ma gibi insanlarla arkadaştı. Gelinen noktada ise o şimdi bir parya” diyor eski bir Rus yetkili.
Bugün gelinen nokta açısından Yeni Rusya’da Gref’in liberalliği, “paralel ithalat” ve kayıt dışı ekonomiyle tam bir tezat oluşturuyor.
Sberbank’ın eski bir yönetim kurulu üyesi olan Guriev, Rusya’nın mevcut kurumsal kültürünün Batılı standartları karşılamadığını ve bu standartların da geleceğin Rusya’sında değer verilen unsurlardan olma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu dile getiriyor.
“Gelinen noktada bu şirketlerden sorumlu olan kişiler iyi bir donanıma sahip değiller.”
Sberbank’ın Kasım ayındaki yıldönümü kutlamalarında Gref, Bolşoy Tiyatrosu’nu kiraladı. Bankaya yakın iki kişiye göre, Sberbank’ın hissedarı olan Maliye Bakanlığından veya Merkez Bankasından kimse gelmedi:
“Bu durum gerçekten üzücüydü. Ortamda şampanya olmasına rağmen kimse şaka yapmıyor ya da bir şey söylemiyordu. Üzülerek öylece duruyorlardı.”
Her şeye rağmen Gref’in aklında belli başlı planlar var. Yöneticilerinden, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg tarafından dile getirilen sanal gerçeklik dünyasına benzer bir “meta evren” inşa etmelerini talep etti.
Ancak yaptırımlar böylesi projeleri zorlaştıracak: Rusya’nın gelişmiş mikroçipleri ve Batı yapımı sunucuları ithal etmesi yasaklandı ki bu, teknoloji sektörünü yıllar öncesine götürme potansiyeline sahip. Ancak işinde kalmaya karar verdikten sonra Gref, bütün zorlukların üstesinden gelmek istediğini söyledi.
Kasım ayında Nabiullina ile birlikte bir panelde Gref, “hayat daha canlı, renkli ve ilginç hale geldi. Önümüzdeki yıllarda daha da ilginç olacak gibi gözüküyor” dedi.
Yazar: Max Seddon ve Polina Ivanova
Çeviri: Hasan Ayer
Orijinali
https://www.ft.com/content/fe5fe0ed-e5d4-474e-bb5a-10c9657285d2
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***