ANKARA – Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit ve hak ihlallerine karşı bedenini ateşe veren Yakup Brukanlı, “Her insan kendi kimliğini, toplumsallığını ve onurunu her türlü saldırıya karşı korumalıdır” dedi.
Cezaevlerinde tecrit, baskı, şiddet derinleşiyor, insan hakları ihlalleri artıyor. Ağır tecrit ve hak ihlalleriyle gündeme gelen Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan ve ihlallere karşı 28 Ekim 2022 tarihinde bedeni ateşe veren Yakup Brukanlı, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutuklulara gönderdiği mektupla yaşadıklarını anlattı.
Mektubunda maruz kaldığı ihlallere yer veren Brukanlı, sessizliği protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verdiğini söyledi. Vücudunda oluşan 1, 2 ve 3’üncü derece yanıklar nedeniyle ciddi sağlık sorunu yaşayan Brukanlı’nın mektubunun bir kısmı şu şekilde;
SÜRGÜN EDİLDİ
“Mart 2022’de Dilok’tan Ereğli T Tipi Kapalı Cezaevine sürgün edildim. Yaklaşık 5-6 ay T tipinde kaldım. Burada kaldığımız süre zarfında iç ve dış politikaları göz önünde bulundurarak adapte olmaya çalıştık. Her yerde olduğu gibi bu süreç bizim için de çok sisli ve fırtınalı geçti. Sisli ve fırtınalı havalar birleşince Zeus’un gazabına uğradık. Biliyorum en temel özelliği cezalandırmadır. Onun benliğini, istediklerini kabul etmeyenleri en ağır bir şekilde cezalandırıyor. Hiçbir kaide ve kuralı tanımaz. Çünkü onun üstünde kimse yok. Durumlar böyle olunca, en son kendimizi burada gördük. Zeus her yerde var olunca, ‘Merhaba’ demeden onun kırbacıyla karşılaşıyorsun. Her zaman intikam peşinde. İlk merhabalaşmamız böyle başlayınca devamı da böyle oldu.
AÇLIK GREVİNE GİRDİ
İlk 15 arkadaşla buraya geldik. Odalar adı altında hepimizi hücrelere aldılar. ‘Oda’ olarak isim verdikleri için sistem tamamen böyledir. Her koridorda 6’şar hücre yan yanadır. Hepimizi bir blokta hücrelere koydular. Bu durumu kabul etmediğimizi söylemek ve odalara geçmemek için cezaevi müdürüyle görüştüm. İlgili kurumlara dilekçe yazdım. Olumlu bir cevap alamayınca Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazarak açlık grevine girdim.
PASLANMIŞ ZİHNİYETİ KIRMAK İÇİN…
Herkes yapılan bu keyfi ve hukuksuz muameleye karşı kulaklarını kapatıp sessiz kalınca ben de paslanmış anlayış ve zihniyeti kırmak için kendimce bu yöntemi doğru gördüm. İnsan kimliğiyle, toplumsal değerleriyle yaşayan bir varlıktır. Bunlar olmadığı zaman insanın sosyalitesinden ve varlığından bahsetmek mümkün değildir. Bu durum bilinçlenme durumuyla ilgili bir durumdur. Bir insanın toplumsal değerlerine karşı bilinçlenme düzeyi ne kadar gelişmişse, pratik tavrını da ona göre belirler. Bence ‘Ben benim’ diyen her insan kendi kimliğini toplumsallığını ve onurunu her türlü saldırıya karşı korumalıdır.
YARALARI SARIP GERİ GÖNDERDİLER
Sağlık durumumu şöyle anlatayım. Vücutta yüzde 30-35 düzeyine yaralanmalar var. 1, 2 ve 3. derece yanıklar var. İlk hastaneye götürüldüğümde tedaviyi kabul etmedim. Sadece yaraları sarıp geri gönderdiler. Günlük olarak revirde pansumanları değiştiriyorum. Birinci derece yanıklar iyileşti. Üçüncü derece yanıklar ikinci dereceye düştü ve ikinci derece yanıklar ise devam ediyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***