Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’de yargılanan, sadece Bylock kullandığı ve Bank Asya’da hesabı olduğu için terör örgütü üyesi olduğu suçlamasıyla 6 yıl 3 hapis cezası alan Yüksel Yalçınkaya değil. Yargılanan istihbarat teşkilatı adı altında topluma tuzak turan MİT, hukukun en temel ilkelerini bilerek ve isteyerek görmezden gelen, -Doğu Perinçek’in tabiriyle- ‘siyasetin köpeği’ olmuş Türk yargısı. AİHM, 15 Temmuz’dan sonra kurulan ve hukuku hiçe sayan tek adam rejimini yargılıyor.
AİHM kararı sonrası en az 6 yıl 3 aydan başlayan cezalar alan binlerce insan için zorlu süreç sona erecek. O karar hukuksuz bir şekilde ceza veren yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin alnına kara bir leke olarak kazınacak. Mahkeme başkanı, üyesi sıfatı olan yargıç görünümlü tiplerin hesap vermesinin önünü açılacak. Verdikleri kararların karşılığı olması gerekiyor. Mağdur ettikleri her kişi hakkını almalı ve de alacak.
HEYECANLI BAKANLIK BÜROKRATLARI
Adalet Bakanlığı duruşmaya neredeyse 50 kişilik bir ordu ile katıldı. Duruşma arasındaki heyecanları ise görülmeye değerdi. Bu telaş aslında yargılanın kendileri olduğunu bildiklerini gösteriyor. Hukuksuz yargılamaların farkındalar ve bunun uluslararası mahkeme tarafından alınlarına yapıştırılmasını engellemeye çalışıyorlar.
AKP yargısının ağa babaları çok iyi biliyorlar; sürecin sonunda bütün suçu kendilerinin üzerine yıkacak ‘kusurlardan münezzeh’, devamlı ‘kandırılan’ kişinin karakterini. Bu kişi hayatta hata yapmaz, devamlı kandırılır ama püri paktır. 15 yıl kabinesinde bakanlık yapan Ali Babacan’ı, kendisinden sonra Başbakan olarak atadığı Ahmet Davutoğlu’nu hedefe koydu. Türkiye’nin en iyi üniversitesini birincilikle bitirmiş Babacan’ı iş bilmez ve yeteneksiz ilan etti. Siyasi hayatında ne kadar başarısız olursa olsun iyi bir akademisyen olan Ahmet Davutoğlu’nu ‘hırsızlıkla’ suçladı. Yargıçlar akıllarını Saray ve diğer güçlerin hizmetine verdikleri için bir toplumsal gruba karşı uygulanan ‘sosyal kırım’a aracılık ettiler.
Adalet Bakanlığı bürokratlarının telaşı, eski bir AKP’li vekilin kardeşi olan Türk yargıç Saadet Yüksel’in Yüksel Yalçınkaya’nın avukatlarına yönelttiği soruda da görülebilir. Yüksel bir yargıç gibi değil AKP hükümetinin sözcüsü gibi davrandı. Avukatlara duruşma sırasında taktik vermesi de gözden kaçmadı.
KİTLESEL SOYKIRIMA İMZA ATANLAR HESAP VERECEK
Ekonomik kriz nedeniyle rejimin destekçi oranındaki azalma, AİHM’den gelecek bir ihlal kararı gerçek failler Erdoğan, Hakan Fidan, Hulusi Akar, yargıçlar, işkenceci polisler, cezaevilerinde hukuksuz şekilde tutuklu ve mahkumlara eziyet eden cezaevi müdürleri ve gardiyanlar için yargı yolunu da açacak. Gün gelecek bu kırımın emrini verenler ve uygulayanlar hesap verecek. Oylarıya destek verenlerin durumu ise İslami holdinglere bütün birikimlerini yatıran gurbetçiler gibi olacak. Ellerindeki birikimlerin gitmesinin yanında bu ‘hırsızlık’ şebekelerinin adlarını ağızlarına almayacak ve unutmaya çalışacaklar.
Bu rejimin uygulamalarının ve de sahiplerinin başka mahkemeler yargılanacakları günler de gelecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***