Macaristan Başbakanı Victor Orban, bugüne dek gerek iç, gerek dış politikada, gerek ekonomik gerekse sosyal alanda, iktidarını tehdit eden pek çok krizi atlattı. Ancak şimdi on üç yıllık iktidarı boyunca karşılaştığı en büyük zorlukla karşı karşıya. Dolayısıyla 2023, adı Avrupa’da illiberalizmin yükselişiyle birlikte anılan siyasetçi için belirleyici bir yıl olabilir.
Macaristan, 2008/2009 yıllarındaki küresel mali krizin etkisiyle iflasın eşiğine gelmesinden bu yana en kötü ekonomik kriz ile boğuşuyor. Ulusal para birimi forint son aylarda büyük değer kayıplarına uğradı. Yüzde 20’yi aşan enflasyon ülkede giderek daha fazla insanı yoksulluğa sürüklüyor. Gıda ve akaryakıt fiyatlarına getirilen sınırlamalar beklenen etkiyi göstermedi ve reel sosyalizmin sona ermesinden bu yana ilk kez tedarik sıkıntısı baş gösterdi.
Sosyo-ekonomik alanlarda yaşanan bu zorluklara ilaveten AB, hukukun üstünlüğü ilkesinin uygulanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle Macaristan’a ayrılan milyarlarca euroluk fonunun büyük bir kısmını kesti. Ayrıca Brüksel’den yapılacak tüm ödemelerin tamamen iptal edilmesine kadar varan daha ağır yaptırımların da yolda olduğu mesajı verildi.
Tüm bunların yanında Orban hükümeti, Rusya yanlısı tutumunu sürdürmesi nedeniyle dış politika da Avrupa’da her zamankinden daha fazla izole edilmiş durumda.
Macaristan, Rusya’ya yönelik yaptırımları reddeden tek AB ülkesi. Ukrayna’ya kendi toprakları üzerinden silah sevkiyatını da yasakladı. Kiev’e yapılan milyarlarca euroluk AB yardımına ise gönülsüz onay oy verdi.
Orban bu tutumuyla AB içinde yalnızlaştı.
“Suçlu dış mihraklar”
DW’ye konuşan sol-liberal Budapeşte Siyasi Sermaye Araştırma ve Danışmanlık Enstitüsü’nden siyaset bilimci Peter Kreko, “Aslında Orban hükümeti hiçbir zaman şimdiki kadar zor durumda olmamıştı” diyor ve ekliyor:
“Bunu, hoşnutsuzluğun arttığını gösteren kamuoyu yoklamalarında ya da öğretmen ve eğitimcilerin aylardır devam eden protestolarında da görebilirsiniz.”
Ancak Kreko, Orban ve hükümetinin her türlü krizde suçu AB ya da borsa milyarderi George Soros gibi dış aktörlerin üzerine atmakta çok başarılı olduğunu belirtiyor.
Orban ve partisi Fidesz’in oldukça istikrarlı bir seçmen tabanına sahip olduğunu ifade eden Kreko, Macar hükümetinin böylece bu tür krizleri daha kolay atlatabildiğini belirtiyor.
Orban modeli kriz
George Soros tarafından Budapeşte’de kurulan ancak yasal değişiklikler nedeniyle Viyana’ya taşınmak zorunda kalan Orta Avrupa Üniversitesi’nde ders veren muhafazakar ekonomist Laszlo Csaba, Macaristan’ın şu an içinde bulunduğu sıkıntılı ortamı “Orban modeli kriz” olarak tanımlıyor.
DW’ye konuşan Csaba, “Bu modelin arkasında ucuz ve esnek para politikası ile israf politikası var. Ama artık sürdürülemez” diyor.
Csaba sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Genel olarak hükümetin durumu zor ama felaket değil. Macaristan bir resesyonla karşı karşıya ancak 15 yıl önceki mali krizde olduğu gibi uçurumun kenarında değil.”
AB’nin önümüzdeki süreçte Macaristan’a yönelik fonları ödeyip ödemeyeceği ülkenin kaderini belirleyecek. Nitekim AB, Polonya’dan sonra en fazla fonu Macaristan’a aktarıyor.
Öyle ki son yıllarda, Macaristan’ın gayri safi milli hasılasının ortalama yüzde üç ila dördünü bu fonlar oluşturdu.
“Balkan pazarı gibi”
Aralık 2022’nin ortalarında, uzun süren müzakerelerin ardından, AB Komisyonu Macaristan’a yapılacak 6.3 milyar euroluk ödemeyi durdurdu. Gerekçe olarak hukukun üstünlüğü ilkesinin uygulanmasında yaşanan eksiklikler ve yolsuzluk iddiaları gösterildi. Ayrıca Aralık ayının sonunda Brüksel, Macaristan için bütçede ayrılan ki bu 22 milyar euroyu 2027 yılına kadar dondurmakla tehdit etti.
AB’nin bu kararı Macaristan’ı çok ciddi bir ekonomik krize sürükleyebilir.
Ancak Macaristan’da neredeyse hiç kimse bu noktaya gelineceğine inanmıyor.
Ekonomist Laszlo Csaba, “AB geçmişte Macaristan’a karşı hep sert açıklamalar yaptı, ancak bunları pratikte uygulamadı” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Bu nedenle AB fonlarının bir kısmının ödenmeye devam edeceğini düşünüyorum. Eğer artık hiçbir ödeme yapılmazsa, AB Macaristan üzerindeki etkisini de kaybedecektir ve bu Brüksel’in çıkarına değil. Dolayısıyla müzakere süreci artık biraz Balkan pazarına benzeyecek ve sonunda bir uzlaşmaya varılacak.”
Ancak siyaset bilimci Peter Kreko, Orban’ın hukukun üstünlüğü konusunda taviz vermeye istekli olduğuna dair yanılsamalara kapılmamak gerektiğini belirtiyor.
“Bir aslanın bir anda vejetaryen olmasını bekleyemeyiz” diyen Kreko sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Hükümetiyle özdeşleşen kayırmacılık ve yolsuzluğu ortadan kaldırmak Orban’ın çıkarına olmaz. Çünkü bu, yakın dostlarının ya da aile bireylerinin hapse bile girebileceği anlamına gelir. Ayrıca liberal olmayan sistemlerin, özellikle de ekonomik darboğazlarda açılım yapmaları karakteristik bir özellik değildir. Aksine, bunlar kendilerini daha da kapatırlar.”
Her iki uzman da Orban’ın krizi hem siyasi hem de ekonomik olarak “manevralarla atlatmaya” çalışacağını düşünüyor.
Ekonomist Csaba, “Matolcsy örneğinde” bunun bir işaretini gördüğünü belirtiyor.
Orban’a yakınlığıyla bilinen Macaristan Merkez Bankası Başkanı György Matolcsy, Aralık ayı başında ekonomi politikasını alışılmadık şekilde açık sözlülükle eleştirmiş ve dolaylı olarak kemer sıkma önlemleri alınması çağrısında bulunmuştu. Matolcsy’nin bu açıklamaları Macaristan’da Orban yönetiminin eskisi kadar istikrarlı olup olmadığına ilişkin bir tartışmayı da tetiklemişti.
“Çok az iş yapıyor ve çok geç kalıyor”
Csaba, Macaristan başbakanının ülkedeki gidişatı bir şekilde kontrol altında tutmayı başardığını belirterek, “Orban’ın her görev için iki tip adamı var. Biri Matolcsy gibi daha gerçekçi, diğeri ise iyimser. Başka bir seçenek kalmadığında, sert ve gerçekçi önlemlere başvuracak, ama aynı zamanda ondan her zamanki gibi büyük laflar duymaya devam edeceğiz” diyor.
Siyaset bilimci Kreko, şu anda Macar dış politikasında da benzer şekilde iki yönlü bir strateji uygulandığını belirtiyor.
Macaristan’ın en yakın müttefiki Polonya ile arası Orban’ın Rusya’ya destek vermesi nedeniyle açıldı. Macar başbakan Aralık ayında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı savaştan ABD’yi sorumlu tutacak kadar ileri gitmişti.
Buna karşın Cumhurbaşkanı Katalin Novak’ı ise Kiev’e bir ziyarete gönderdi ve eskiden yoğun şekilde Rusya yanlısı propaganda yapan hükümet yanlısı medya artık daha sık “Rusya’nın saldırganlığından” bahseder oldu.
Ancak Kreko, Orban’ın bu politikalarıyla krizi atlatıp, dış politikadaki yalnızlığını sona erdirebileceğinden ve AB ile olan anlaşmazlığı çözebileceğinden şüphe duyuyor.
Siyaset bilimci, Orban’ın siyasetini şu sözlerle özetliyor: “Çok az iş yapıyor ve çok geç kalıyor.”
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***