Gazeteci Uğur Dündar, yazısında 6’lı masadaki partilere cumhurbaşkanı adayının nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.
Dündar yazısına, “Hiçbir ismi işaret etmiyor, seçimi “Altılı Masa”ya bırakıyorum” notunu düştü.
Dündar’ın bugünkü yazısında cumhurbaşkanı adayı için sıraladığı kriterler şöyle:
■ Öncelikle aday, toplumun güvendiği biri olmalı…
■ Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine bağlılığı ve Atatürkçülüğü asla tartışılmamalı…
■ Seçildiği takdirde parlamenter demokratik sisteme dönüş için üzerine düşeni eksiksiz yapacağı, laik-demokratik hukuk devletini tüm kurum ve kuruluşlarıyla yeniden inşa edeceği konusunda en ufak bir kuşku duyulmamalı…
■ Hak, hukuk ve adalet yolunda yürümeli, kişiliği basın ve düşünce özgürlüğünün teminatı sayılmalı…
■ Adı söylendiğinde akla, yakın geçmişteki baskılara karşı çıkmış, kumpas davaları zulmüne direnmiş, hukukun üstünlüğü için büyük mücadele vermiş bir ‘özgürlük savaşçısı’ gelmeli…
■ Kutuplaşmaları sona erdirip toplumun büyük özlem duyduğu uzlaşıyı sağlayacağına, tüm Türkiye’yi her türlü tehdide karşı birlik ve bütünlük içinde tutacağına, kimseyi ötekileştirmeyeceğine yürekten inanılmalı.
■ Tertemiz bir geçmişe, dürüst, hoşgörülü, mütevazı ama aynı zamanda cesur bir kişiliğe sahip bulunmalı…
■ Çankaya Köşkü’nde yaşarken tıpkı Büyük Önder Atatürk gibi kişisel masraflarını maaşından karşılayacağını, savurganlık ve gösterişten uzak duracağını taahhüt etmeli.
■ Yolsuzluk ve hukuksuzlukların üzerine gidileceğine, sorumlulardan bağımsız yargının önünde hesap sorulacağına, kamu kaynaklarını yağmalayanlar dünyanın neresine kaçarsa kaçsınlar, getirilip yargılanacaklarına ve tüyü bitmemiş yetim hakkının olduğu kör bir kuruşa bile sahip çıkılacağına söz vermeli…
■ Dış politikada ülkemizin çıkarlarını önde tutarak, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini benimseyeceğini haykırmalı…
■ Yargıya, kışlaya ve okula siyaset sokulmayacağına yemin etmeli…
■ Ekonomideki kötü gidişi durdurmak, üreten, ürünlerine dış pazarlarda alıcı bulan, istihdam yaratan ve tasarruf eden bir ekonomiye kavuşmak için zaman kaybetmeden yapısal reformların gerçekleşeceğini, üretimde yüksek teknolojiye geçileceğini, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Türkiye’nin “dijital devrim” ülkesi olacağını duyurmalı…
■ Ulusal gelirin hakça paylaşılacağını açıklamalı…
■ Her alanda yandaş kayırmacılığının sona ereceğine, çağdaş eğitime dönüleceğine, liyakatin esas alınacağına, gençlerin önlerinin açılarak yurt dışına göçün durdurulacağına toplumu inandırmalı…
■ Söylem ve eylemleri, sığınmacılarla düzensiz göçmenlerin belirli bir program dahilinde ülkelerine geri gönderileceklerinin ve demografik yapımızın yozlaşmasının önüne geçileceğinin güvencesi olmalı…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***