Size bugün iki çok ilginç (!) toplantı ve SPK, BDDK izinleri üzerinden çok net bir Türkiye fotoğrafı çekmeye ve sunmaya çalışacağım.
İki toplantının konuları ve SPK, BDDK izinleri yan yana konduklarında sanki çok farklı konular imiş gibi duruyorlar ama aslında işin aslı pek öyle değil, bu üç konu da Erdoğan ve AKP’nin Türkiye’yi getirdiği yeri gösteriyorlar, resim çok net.
İlk konu ya da resim Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un dört büyük zincir marketin tepe yöneticileri ile yaptığı “etiket fiyatları” toplantısı resmi.
Söz konusu dört zincir market şunlar: Migros, BİM, ŞOK, A-101.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş dört CEO’yu makamına celbediyor ve asgari ücrette gerçekleşen zammın, bu zam bir biçimde memur ve emekli maaşlarına, asgari ücret üzerinde ücret alanlara da yansıyacak, zinhar fiyatlara yansımaması talimatını bildiriyor.
Sorarsanız da “Türkiye ekonomisi bir piyasa ekonomisidir” diyeceklerdir aynı malum zevat.
Ha, zincir marketler şayet rekabet kanununun yasakladığı bir uyumlu eylem dahilinde hareket edip fiyatları rekabet hukukuna aykırı bir biçimde belirliyorlar ise bu ülkede bir Rekabet Kanunu var, bir Rekabet Kurulu var, devreye girer, araştırmasını, soruşturmasını yapar, uyumlu eylem saptarsa da belirleyeceği cezayı keser bu marketlere.
Daha fiyatlarda asgari ücret artışına paralel bir artış dahi yaşanmamış iken Ticaret Bakanı’nın dört yöneticiyi huzuruna çağırıp aba altından sopa göstermesi çok kötü bir siyaset(!) yapma üslubu; bir gazeteden bu toplantının resmini bulursanız dört yöneticinin suratlarından düşenin bin parça olduğunu göreceksiniz.
Bu çirkin celp Türkiye’de bir süredir sayısız örneğini gördüğümüz, mesela KKM rezaleti, piyasa ekonomisinin yeni bir inen perdesi maalesef.
Türkiye ekonomisi artık bir piyasa ekonomisi değil, bütün piyasalarda yaşananlar, merkez bankasının kredi piyasalarını düşürdüğü durum bu duruma kanıt.
Piyasa ekonomisi bitti.
İkinci resim ise Ekrem İmamoğlu’nun yargılanması sürecinde ilk yargıcın görev yerinin değiştirilmesi (Samsun’a paketlenme) skandalı ile başlayan ve o çok hukuki kararın çıktığı celsenin bir gün öncesinde bir havalimanında gerçekleştiği iddia edilen, konuyla doğrudan alakalı bir bakanın da katıldığı iddialar arasında, Cumhurbaşkanın riyasetindeki toplantı ile “taşların yerli yerine oturması” ile nihayete eren resim.
Toplantı ve katılanlar ile ilgili havalimanı çalışanların şahadetleri var.
Zaten aklı başında kimse de İmamoğlu’na siyasi yasak getiren bu kararın Erdoğan’ın bilgisi ve onayı dışında alınabilmesinin mümkün olabileceğini düşünemiyor.
Bu ikinci resim de yargının, bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha perdesinin indirildiğini, ipinin çekildiğini gösteriyor.
Hukukun ve yargının ipinin çekildiğini görmek için bu son örneğe de hiç gerek yok ama Ticaret Bakanı’nın dört CEO ile verdiği resmin yayınlanması ile zaman bakımından çok denk düştü, bu nedenden bu örneği tercih ettim.
Hukuk ve yargı bitti.
Üçüncü resim de sermaye piyasalarına ilişkin çok sevimsiz bir resim.
Bir menkul değerler şirketi BDDK’ya banka kurmak için başvurmuş ve izin çıkmış; neden olmasın?
Aynı menkul değerler şirketi SPK’ya başvurup halka arz için de izin istemiş ve onay almış; neden olmasın?
Ama küçük bir sorun var burada.
Hem banka açmak hem de halka arz işlemlerinin ortak bir paydası var, tasarrufçuların, küçük tasarrufçular dahil, kaynaklarını alıyorsunuz ve kredi olarak, yatırım olarak kullanabiliyorsunuz yani birileri size tasarruflarını emanet edecekler.
Bunun yapılabilmesi için sizin sermaye piyasalarında muteber bir kişilik olmanız bankacılık mesleği için bir olmaz ise olmaz çünkü bankacılık demek güven demektir,
Bugün Sezgin Baran Korkmaz, Reza Zarrap Türkiye’ye dönseler, banka açsalar, çorba parası karşılığı izin de alabilirler, siz gider bu bankalara paranızı yatırır mısınız?
Maalesef bu banka açma ve halka arz izinlerini koparan ailenin geçmişinde savcılık iddianamelerine yansımış ve sermaye piyasaları ile uyuşması mümkün olmayan konular var.
Ne diyelim, hayırlı olsun, Allah küçük tasarrufçuyu korusun.
Türkiye’den iki toplantı ve SPK, BDDK kararları.
Sermaye piyasaları da bitti.
Türkiye’yi Erdoğan’ın getirdiği yerin fotoğrafı çok netleşiyor değil mi?
Seyreyle Dünyayı*.
*Grek alfabesiyle Türkçe yazılmış bir Karaman romanı-Evangelinos Misailidis
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***