ANKARA – DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, partisine yönelik operasyonu kınayarak, Kürtlerin yeni yıla tutuklamalar ve katliamlarla girdiğini söyledi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 20’nci duruşmasının 4’ncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda devam etti. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Verilen aranın ardından duruşma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti.
Kobanê Davası iddianamesinde, PKK’nin HDP’ye bağlanıldığını ve tüm olaylarında HDP’nin üzerine yıkılmaya çalışıldığını söyleyen Kışanak, Suriye’de meydana gelen gelişmeler ve Kobanê’deki gelişmelerin dünyanın gündeminde olduğunu kaydetti. Kobanê’ye dair açıklama yapmayan tek bir kesimin kalmadığını dile getiren Kışanak, “IŞİD’in Ortadoğu’da büyük bir güç olarak ilerlemesi bütün bir insanlık olarak sorun haline gelmişti. IŞİD’in Şengal’de büyük bir katliam yapmıştı ve Musul’a doğru hızlı bir şekilde ilerliyordu. O günün koşullarını göz önünde alırsanız, tüm dünyada durdurulamaz bir ‘canavar’ korkusu yayılmıştı. Herkes IŞİD’in durdurulması için çağrılar yapılıyordu, böyle bir ortamda Türkiye’de elini taşın altına koyan siyasi aktörler ne yapsaydı. İnsanlığın felaketi karşısında susanlar suçludur, IŞİD’in durdurulması için çağrı yapan insanlar suçlanamazlar” dedi.
‘ÇAĞRILAR DEMOKRATİK BİR HAKTIR’
IŞİD’in Kobanê’ye girdiği takdirde Şengal’de yaptığı katliamın daha büyüğünü yapacağını dile getiren Kışanak, “Bizim açıklamamızı bir yere bağlayacaksanız, o zaman BM’nin ve komitelerinin yaptığı açıklamalara bağlayın. Herkes yaptı açıklama, böyle bir ortamda kasıtlı bir şekilde PKK’nin yaptığı açıklamalarla, demokratik kurumların yada aktörlerin yaptığı açıklamalarla hiçbir illiyet bağı olmadan bağdaşlaştırmak bir kumpastır. Ortada çok net bir şekilde demokratik bir hakkı kullanılmış çağrılar var. Türkiye’nin sınırlardır ve herkesten önce sorumluluk alma Türkiye’nin görevidir. Savcı Ahmet Altun’un kurmaya çalıştığı senaryo tel tel döküldüğü onlarca defa kanıtlandı. Ortada bir illiyet bağı yokken, bir kumpas kurulma niyetiyle aynı merkezden yapılan açıklamalar gibi sıralandı” diye belirtti.
‘IŞİD’E KARŞI ÇIKMAK SUÇ DEĞİL’
Tüm kesimlerin çağrı yapmasından herhangi bir sorun görmeyen iktidarın söz konusu HDP, DBP ve DTK’nin çağrılarını “provokasyon” olarak ele aldığını ifade eden Kışanak, “Yapılan açıklamalar, atılan tweetlerin hiçbiri şiddet içermiyor. Bu gösterilerde olaylar yaşanmaya başlandığı anda HDP’nin nasıl harekete geçtiği, hükümetle nasıl diyaloğa geçtiği onlarca kez anlatıldı. Bir tweet atınca isyan oluyormuş, bu kadar basit mi? IŞİD terörü başladığında Kobanê’de insanı koridorun açılması ve Türkiye’nin rol almasını düşünen bir insan olarak, bende bu yönde konuşmalar yaptım. Türkiye’den Kobanê’ye ne kadar yardım gidildiğini sorun istedik, onu da reddettiniz. Türkiye’de Kobanê’deki katliamların durdurulması için bir çaba içinde oldu, eksik olsa da. Türkiye bugün Amerika diye söyleniliyor ya Amerika bugün başkalarıyla iş tuttuğu için Türkiye başka yollara girdi. Ben bir kadın siyasetçi olarak, kadınların IŞİD tarafından satılmasını asla kabul edemezdim, bu da suç değil. Tıpkı HDP tweetinin suç olmadığı gibi, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın açıklamalarının suç olmadığı gibi. Bunlar suç değil, insanlığa karşı bir görevdir, buna karşı bir ceza tehdidi ortaya çıkmaması gerekirken çıkıyor” ifadelerini kullandı.
‘BİZLERİ YOK SAYAMAZSINIZ’
6-8 Ekim eylemlerinin araştırılması için HDP’nin verdiği önergelerinin AKP ve MHP oyları ile reddedildiğini hatırlatan Kışanak, maddi gerçeğin ortaya çıkması için taleplerinin hiçbirine cevap verilmediğini ifade etti. Kışanak, şunları söyledi: “İktidar ile HDP zaten çözüm sürecinden kaynaklı çalışıyorlardı. Suriye’de yaşananlardan kaynaklı çözüm sürecin etkilememesi için herkes daha fazla hassas davranıyordu. Devlet heyeti de İmralı’da Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıyordu, Kandil’de aynı şekilde. Bu görüşmelerinin ana konulardan bir tanesi de Kobanê idi. Ne oluyorsa birden bütün bunlar yok oluyor. HDP’liler, Kürt siyasetçiler olarak bu denklemin dışına atılıyoruz. Tarih sayfasında bizimle ilgili sayfalarını yok sayıyorlar. On tane sayfa varsa beşi HDP’nindir, bizleri yok sayamazsınız.
KDP’NİN SINIRA GÖNDERİLMESİ
Eğer bizi, Kürt halkını olaylardan sorumlu tutsaydı, KDP’ye en ağır silahlar verilip sınıra gönderilmezdi. Devlette, iktidar da bunu biliyor. O zamanda görüşmeler devam ediyordu, Salih Müslim ile görüştükten sonra Süleyman Şah türbesini taşıdılar. Hani biz isyan çıkarmak istiyorduk, hani biz Kurdistan’ı kurmak istiyorduk. İşte böyle olmadığını devlet de iktidar da biliyor öyle olmadığını. Hükümete yönelik çözüm sürecinin bitmesi için bazı çevrelerin yoğun baskısı o kadar artmış ki çözüm sürecini bitirdiler, bize siyasi bir darbe yaparak cezaevine koydular. Daha güçlü, daha otoriter bir rejim kurmak için. 2018 AİHM kararının Demirtaş için verdiği karara karşı bugün bu dava ile kumpas kurdular işte tüm mesele bu.
TERÖR KORİDORU
Türkiye başından beri Suriye’ye müdahale edecek koalisyonların içerisinde yer aldı. Emperyalistler oyun kurucu, Türkiye’de arka bahçe haline geldi. Bugün hala sorun olarak duran gruplar eğitildi, gönderildi ve IŞİD’de bundan baya yamalandı. İktidarın iki amacı vardı. Birincisi; iktidar artık Kürt sorununa karşı başlattığı diyalogu bitirmek istiyordu ve bu bahane oldu. Suriye’de olası bir gelişmede Kürtler haklarını alabilecek bir rejim mi kuracak, yoksa Kürtlere hiçbir hak verilmeyecek mi? Mesele buraya geldi. İkincisi; iktidarın Osmanlı hevesleri vardı. Gelinen noktalara baktığımızda, Türkiye’nin sınırında çok ciddi bir terör koridoru var. Yeni Osmanlı hevesleri bitmez tükenmez bir savaş girdabına girdi. Şii blokunu zayıflamak isterken, daha fazla güçlendi.”
BEŞTAŞ DOSYASININ BİRLEŞTİRİLMESİ TALEBİ
Kışanak, sağlık sorunları nedeniyle savunmasına 5 dakika ara verdi. Bu sırada mahkeme heyeti, dosyaya yeni eklenen evrakları okudu. Gelen evraklar arasında HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’ın Diyarbakır 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın Kobanê Davası ile birleştirilmesine dair talebinin yer aldığı yazı okundu.
TEHLİKELİ KUMPAS GİRİŞİMİ
Gelen evraklara dair söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Neden bütün yargılamalar bu dosyaya ekleniyor?” diye sordu. Demirtaş, “Sarayda kurulmuş bir masa var, bütün birimlere yazılan yazı gereğince buradaki bütün siyasetçilerin isimleri nerelerde geçerse geçsin, bu davaya dosya eklenilecek denilmiş. Meral Danış Beştaş’ın hala dokunulmazlığı devam ediyor, Diyarbakır karar veremediği için topu buraya atıyor. Meral Danış ile ilgili bu dosyada nasıl bir itham var. Hakimin neden aklına bu dosya geliyor. Burada nasıl bir fiili itibar var, Meral hanım da bu kumpasa bir şekilde dahil edilmek isteniliyor. Bunların tamamı merkezi idarenin nasıl çalıştığının göstergesidir. Bunu sormanız lazım, sizin cevap yazarken, 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne birleştirme talebi reddiyle birlikte, ‘Başka mahkeme mi kalmadı neden Kobanê davası’ demeniz lazım. Ama önümüzdeki seçimleri manipüle etmeye, grup başkanvekilimizi ve vekillerimizi Kobanê sanığı yapmaya dönük tehlikeli bir kumpas girişimidir. Mahkeme bunu kabul ederse, çok daha ağır bir suça dahil olacak. Benim propaganda suçunun bu dosyaya birleştirilmesini kabul etmediniz, Meral Danış Beştaş’ın bu dosya ile nasıl bir alakası var. Bunların hepsi Kobanê kumpas davasının seçime kadar uzatılma çabadır. 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi suç işlememek için size gönderiyor.”
KÜRT SORUNUNA YAKLAŞIM
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, DBP’ye yönelik Diyarbakır merkezli operasyona değindi. Tuncel, “Meral Beştaş dokunulmazlığı olduğu halde dosyası buraya getirilmek isteniyor, yetmiyor Semra Güzel arkadaşımızın vekilliği düşürülüyor. Paris’te bir saldırı olmuş. Bütün bunlar birbirinden bağımsız değil. Bu da bize 9 Ocak 2013 Paris Katliamını hatırlatıyor. Yeni yıla girerken Kürtler yine tutuklamalarla, katliamlarla giriyor. Bir şablon var o şablona göre ifade veriliyor, bunu da dosyaya ekliyorsunuz. Dosyanız çöktü, azmettirmekten bizi yargılayamıyorsunuz, tweet meselesi zaten çöktü. Ahmet Altun’un boş dosyasını doldurmaya çalışıyorsunuz. Bunlar hepsi bir strateji etrafında oluyor. Bütün bunlar Türkiye’nin Kürt sorununa dönük yaklaşımıdır. İktidarın tek adam rejiminin anayasasını yapmak için yaptığı şeyler. Şebnem hocaya en üstten ceza isteniyor. Bunların hepsi Türkiye’nin içerisinde girdiği bir durum. Önümüzde seçim var, bunun değişmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Beğenmediğimizi söylediğimiz için öldürülüyoruz, tutuklanıyoruz, parlamentodan atılıyoruz. Nereye kadar. DBP’ye yönelik operasyonu kınıyorum. İki yıldır burada yargılanıyoruz, dilimizde tüy bitti, bu dosya kumpas dosyadır. Bu sadece Kürtlere değil, Türkiye halkına da bu kötülüğü yapmayın” sözlerini kullandı.
Verilen 5 dakika aranın ardından Gültan Kışanak savunmasına yeniden devam etti. Duruşma periyodunun bir işkence periyoduna dönüştüğünü dile getiren Kışanak, hem periyot sorunu hem sağlık sorunlarından kaynaklı savunmasını sağlıklı yapamadığını söyledi.
Duruşma 26 Aralık’ta devam edecek.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***