YORUM | ALPER ENDER FIRAT
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok az bir süre kaldı. Muhalefet iyi, en iyi hatta daha en iyi adayı aradıklarından bahsederek seçime kimin öncülüğünde gideceklerini belirlememeye devam ediyor. Altılı masa içinde kimin aday olacağı konusunda ciddi bir anlaşmazlık sürerken, bu göreve aday isimlerden Ekrem İmamoğlu’na mağdur olmaya yetecek kadar bir ceza verilmesi bütün dengeleri alt üst etti.
Bu cezanın arkasında kim ya da kimler var?
Ekrem İmamoğlu’nun YSK’ya hakaretten ceza alması mutlak surette siyasi bir karardır. Meselenin bir yönü -bu eğer İmamoğlu’nun önünü kesme kastıyla verilmiş siyasi bir kararsa-, bugüne kadar yüzbinlerce insanın tamamen siyasi kararlarla kamudan atılıp, mahkum edilmesine seyirci olan ve yargının verdiği kararları doğru kabul eden muhalefetin, bu karara mırın kırın etmeye hakkı yoktur. Kazanın doğurduğuna keyifle inanıyorsanız, öldüğüne de inanacaksınız!
Olayın diğer yönü de bu siyasi cezayı kimin ya da kimlerin verdirdiğidir. İmamoğlu’nu Büyükşehir Belediyesine aday olarak getiren iradenin bu cezada etkili olup olmadığı sorusunun cevabı çok önemlidir. Bu ceza öncelikle herkesin aklına, AKP en çok İmamoğlu’ndan çekiniyor düşüncesini iyice yerleştirdi. Gerçek böyle mi yoksa Recep T. Erdoğan’ı hazırladıkları yollardan onun da geçmesini isteyen birileri mi var bunu zamanla anlayacağız.
Bu kararla muhalefetin adayının İmamoğlu olmasını isteyenler, Kılıçdaroğlu’nu bir emrivaki durumla karşı karşıya getirmek istemiş de olabilir.
Ben en çok, daha önce kimsenin ismini bilmediği, kamuoyunda çok da bilinen biri değilken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kimin aday gösterdiğini merak ediyorum. Evet kamuoyu onu Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday gösterdiğini biliyor ama gerçekten öyle mi? Kemal Kılıçdaroğlu’na kim önerdi ya da kimler onun başkan adayı olmasını istedi bilemiyoruz.
Tıpkı 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı akşamı nelerin yaşandığını muhalefetin neden kuyruğunu kısıp sahayı iktidara bırakıp gittiğini bilmediğimiz gibi. 24 Haziran akşamı hala koskocaman bir boşluk ve bir bilinmez olarak orada duruyor. Bu konu net olarak aydınlığa kavuşturulmadığı müddetçe seçimlerin ve siyasetin gerçeklerin üzerine örten bir kabuktan başka bir anlamı varmış gibi gelmiyor.
2014 seçimlerinden bugüne muhalefet, AKP’nin iktidarda kalması için gereken her şeyi yaptı. 15 Temmuz rejiminin çizdiği çizgiden dışarı çıkmadan muhalefetçilik oynadı. Bu muvazaalı muhalefetin en somut örneği de kuşkusuz 24 Haziran seçimleridir. Seçimin olmadığı zamanda gak guk edip suya tirit meselelerle muhalefet yapanlar, asıl olması gereken zamanda, tam iktidara hesap sorulacağı günde ortadan kaybolarak iktidarı devirmek gibi bir niyetlerinin olmadığını ayan beyan gösterdiler.
O akşam Muharrem İnce’nin, Meral Akşener’in sokağa çıkmasını, sandıkların başında durmasını, kamuoyunda seçimi yönetmesini engelleyen gücün bundan sonra da bunları yapmayacağının garantisi nedir? Aynı güçlerin bugün bir siyaset mühendisliği içinde olmadığını kim garanti edebilir?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***