Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, geçmişte Gülen cemaati ve Fethullah Gülen’le ilgili övgü dolu ifadeleri bir kez daha hatırlatılılınca “O sözler o dönemde söylenmiş sözler. Ama keşke söylememiş olsaydık” dedi. 17-25 Aralık’ı milat kabul ettiklerini, bu tarihten sonra Gülen cemaatine karşı cephe aldıklarını -kendi sözcükleri ve üslûbuyla- dile getiren Bozdağ’a siyasetçilerin ve hukukçuların tepkisi gecikmedi.
TELE1’de Gökmen Karadağ’ın sunduğu Açıkça programında konuşan hukukçu Salim Şen,”Bu açıklamalarından dolayı Bekir Bozdağ’a yazıklar olsun, sadece yazıklar olsun diyorum” ifadeleriyle sert çıktı. Bakan Bozdağ’a siyasi kimliğinden değil hukukçu kimliğinden dolayı ‘Yazıklar olsun” dediğini belirten Şen, hukuk nosyonunu konuşturdu: “Sokaktaki herhangi bir çocuğa bile sorsanız, suç ilişkisinin, zaman aşımının, bir failliğin ve suç unsurunun ne olduğunu size adalet bakanından daha iyi anlatır. Bu ülkenin adalet bakanı, suça siyasi bir mülahaza ile milat gibi bir zaman aşımı süresi, bir başlangıç tarihi koyamaz. Onun böyle bir yetkisi de görevi de yok. Bu ancak siyasi bir otorite ile yapılır.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
’17-25 ARALIK’TAN ÖNCE SÖYLEDİM, İZAHINI SEVSİNLER’
“Ben onu 17/25 Aralık’tan önce söyledim, o zaman terör örgütü sayılmıyordu…” İzahlarını sevsinler. “17/25 Aralık’tan önce bu sözleri keşke söylemedim” dediğiniz için kendinizi masum görüyorsunuz. Aynı şeyi söyleyenlerden yüz binlercesi bugün işsiz ve aç geziyor. Yüz binlerce KHK’lı benzer sözleri söyledikleri için, benzer paylaşımlar yaptıkları için sizin tarafınızdan kandırılarak bir sendikaya para ödedikleri için, cemaatin sohbetlerine katıldıkları için, “Ama keşke katılmasaydık” demelerine rağmen bugün işsizliğe mahkum, açlık içerisinde gelecekleri karartılmış bir şekilde yaşamaya sizin tarafınızdan mahkûm edilmişken, sizin çıkıp “Keşke söylemeseydim” deyip aynı sözleri söyleyerek bakan koltuğunda oturuyor olmanızın vicdani hesabını önce siz verin.
GÜLEN DAVASI NEDİR?
Askeri Mahkemelerde askeri hakim ve savcı olarak görev yapan, emekliye ayrıldıktan sonra çeşitli kişi, kurum, kuruluş ve şirketlere hukuk müşavirliği de yapan Av. Salim Şen, “Hukukçu adalet bakanına sesleniyorum. Şimdi size bir karar okuyacağım.” diyerek Gülen hakkında 2000 yılında açılan, “anayasal düzeni yıkarak dini esaslara dayalı bir şeriatla yönetilen bir din devleti kurmaktan dolayı yargılandığı” davayı gündeme getirdi.
Şen’in de hatırlattığı gibi Gülen, 28 Şubat sürecinin etkilerinin hâlâ devam ettiği o günlerde, “Türkiye’de anayasal düzeni değiştirmek ve laikliği kaldırıp yerine şeriat esaslarına dayalı devlet kurma amacıyla… yurt içi ve dışında dershane, okul, üniversite, yurt… kurduğu şirketler aracılığı ile eğitimli bir kadro ve ekonomik bir güç kurarak… devlet iradesini ele geçirmeyi hedeflemek… yurt dışına çıktığı 21 Mart 1999 tarihinden sonra da aynı amaç doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekle”suçlanıyordu.
BERAAT ETMEK YETERLİ DEĞİL Mİ?
Şen, Yargıtay’ın 2008’de -dikkatinizi çekerim- oy birliği verdiği beraat kararını önemsiz buluyor olmalı ki “2006 yılında yasayı değiştirerek Gülen hakkında açılmış bu terör örgütü davasında cebir şiddet unsurunu şart koştuğunuz için zorunlu olarak beraat kararı verildiğine itiraz eden Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliği bu.” diyerek Yargıtay Başsavcılığın 2007’deki tebliğine atıfta bulundu.
Hızını alamayan Şen, “Hangi tarihte terör örgütü sayılmıyormuş? Milleti kandırmayın. 2000 yılında hakkında terör örgütü kurmaktan dolayı dava açılmış bir kişiden bahsediyoruz.” dedi ve adını vermeden Ergenekon-Balyoz yargılamalarını, kozmik oda hikâyelerini ve daha bir çok şeyi art arda sıraladı.
SİZE DE ‘YAZIKLAR OLSUN’ MU DİYELİM?
E, hani hukuki davalara hukuk penceresinden bakacaktık sayın Salim Şen? Sizin Bekir Bozdağ’a dediğiniz gibi “Yazıklar olsun” mu diyelim?
Tamam, “Neden haberiniz yoktu? Kemalistleri onlara kırdırırken haberiniz yok muydu?” diyorsunuz da dönemin başbakanının “Ben bu davaların savcısıyım” sözlerini unutuyor olamazsınız.
Askeri vesayetin bir şekilde kaldırıldığı doğru fakat peşinden sözünü ettiğiniz “…binlerce subayı, binlerce akademisyeni, aydını hayatlarından ettiniz. Bir o kadar onlarca kişinin ölmesine sebebiyet verdiniz.” ifadelerini abartılı hatta düpedüz yalan değil mi? Elbette bir kişiye yapılan hukuksuzluk da fecaattir, bir kişinin kaybının da hesabının verilmesi gerekir de, hatırlayınız lütfen. Ergenekon davalarındaki sanık sayısı 274.
Bütün bu süreçlerin tarafı olan Bozdağ ve siyasi kliği o dönem hukuksuzluğa uğradığını ileri sürdükleri kişiler devşirmekle; kimine gazetelerinde köşe vermekle, kimilerine parti rozeti takmakla uğraşıyorlar.
Sizin de söylediğiniz gibi her şeyin bedelini ödeyen yüz binlerde masum KHK’lı -üstelik bu- mahkemelerden aklandığı halde, savcılıklardan takipsizlik kararı verildiği halde açlığa mahkûm edilerek işsiz. Bu yıkımda, bu ekonomide hayatlarına devam etmeye zorlanıyor.
Bakınız, sayın Kemal Kılıçdaroğlu bile sokakta yürüyemiyor artık. “Çarşıda yakaladılar. ‘Beni devletten attılar ama ben mahkemeden beraat ettim’ diyor. Beraat edenin hakkı teslim edilmez mi?” diyor.
Peki, herkesin hakkı teslim edilir de beraat kararı bile, beraati Yargıtay tarafından onanan Gülen’e hakkı teslim edilmez mi?
Ülke hep mi kinle, öfkeyle mi yönetilecek?
YARGI SÜRECİNE BAKMIYORSANIZ WIKIPEDIA’YA BAKIN
Tamam, hukuk büronuzun raflarına sıra sıra dizdiğiniz kalın hukuk kitaplarınıza bakmaya vaktiniz belki yok ama bildiğim kadarıyla erişimi bir süre engellenen Wikipedia açık. Gülen Davası maddesine lütfen bakınız: “Yargıtay Başsavcılığının talebi reddedildi ve Haziran 2008 de Yargıtay genel kurulu tarafından Gülen’in oybirliğiyle beraati onandı.”
2006’da dayatılmaya çalışılan ve “Silahsız terör örgütü” gibi ucube ifadelerin olduğu teklif reddedilmiş; siyasi ve toplumsal muhalefetin gücüyle TBMM yeni bir düzenleme yapmış.
Keşke benzer bir hassasiyeti Ergenekon ve Balyoz sanıklarının üstelik böyle bir yasa düzenlemesine de bile gerek olmadan teker teker serbest kaldığı yıllar için de söyleseydiniz.
Ya da meslektaşınız Av. Figen Çalıkuşu’nun Karar’daki bugünkü yazısına bakın isterseniz. İki davayı kıyaslıyor Çalıkuşu, “Geçmiş yıllarda farklı davalarda yargılanıp beraat eden iki sanık vardı. Şimdi birlikte aynı davada sanıklar; Fethullah Gülen ve Levent Göktaş… Hukuksal süreci kısaca anımsatayım.” diyor ve tane tane anlatıyor.
Fethullah Gülen hakkında 1999 yılında soruşturma açıldığını hatırlatan Çalıkuşu, beraat sürecini, “2007 yılında Yargıtay 9. Ceza Dairesi onama kararı verdi. Yargıtay C. Başsavcılığı itiraz etti, 2008 yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulu Gülen’in beraatını oybirliğiyle onadı.” diyerek özetliyor.
Levent Göktaş’ın ise 2009 yılında Ergenekon soruşturmasından gözaltına alındığını ve tutuklandığını söyleyen Çalıkuşu, Göktaş’a yöneltilen soyut suçlamaları değil, suçlarını yazıyor.
Göktaş’ın nasıl serbest kaldığına ilişkin değerlendirmeniz de var mı sayın Şen?
Yoksa size de biz “Yazıklar olsun” mu diyelim?
Daha Fazla Göster:
Bekir BozdağFethullah GülenFigen Çalıkuşugülen cemaatiSalim Şen
CEM MORA
18 Kasım 2022 GÖRÜŞ
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***