İZMİR – Politik cinayetler ve Deniz Poyraz davası konulu panelde konuşan panelistler, politik cinayetlerin yargılamalarında, katillerin devlet korumasında olduğunu vurguladı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, “Politik cinayetler, cezasızlık ve Deniz Poyraz davası” konulu paneli İzmir Barosu Konferans Salonunda düzenledi. Panele Deniz Poyraz’ın ailesi, kentte bulunan siyasi parti ve kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu üyesi Aykut Akdemir’in moderatörlük yaptığı panele Deniz Poyraz davası avukatlarından İmdat Ataş, gazeteci Ruken Tuncel ve İzmir Barosu eski başkanı Özkan Yücel konuşmacı olarak katıldı.
DÜZENDEN ADALET BEKLENMİYOR
İlk olarak konuşan Deniz Poyraz davası avukatlarından İmdat Ataş, Türkiye gibi ülkelerin politik süreçlerin çok çalkantılı olduğu ve politik cinayetlerin çokça yaşandığı ülkelerden olduğunu kaydetti. Son olarak Deniz Poyraz davasında yaşanan sürecin bu tür davalarda yaşanan sürecin örneği olduğunu söyleyen Ataş, “Uluslararası Ceza Mahkemelerinde adalet, gerçeği bilme ve tazminat hakkı ve bir daha tekrarlanmama garantisi karara bağlandı. Adaletin böylesi bir toplumsal sistemin ve düzende adaletin gerçekleşebileceğini düşünmüyorum. Ama bu adalet mücadelesi verilmeyeceği anlamına gelmiyor. Adalet mücadelesi yeni bir sistem ve düzen mücadelesiyle iç içe geçiyor” dedi.
GERÇEĞİ BİLME HAKKININ İHLALİ
Deniz Poyraz davasında gerçeği bilme hakkının da gözardı edildiğini kaydeden Ataş, “Bizden bu katliamın bir psikopatın yaptığı bir saldırı olduğuna inanmamız isteniyor. Hâlbuki verdiğimiz mücadelede bu kişinin devlet ve paramiliter güçlerle ilişkileri ortaya çıkarıldı. Ama yargı ve polis gücünü elinde bulunduran devletin bunları dikkate almaması cezasızlık politikasının temelini oluşturuyor. Bu politik gücü yıkıp ve yerine yenisini kuramazsak dün Deniz Poyraz katledildi ama yarın içimizden başkalarının uğradığı saldırıda aynı şeyleri konuşacağız. Bu bakımdan bu verilen mücadele yeniden tekrarlanmama garantisinin ölçüsüdür. Bizim bugüne kadar işlenen bu suçlar nedeniyle devletten çokça alacağımız var. Bunun için ciddi mücadele ve bedeller ödemek zorundayız” ifadelerini kullandı.
‘GENCER KENDİNDEN EMİN’
Ardından söz alan gazeteci Ruken Tuncel ise şunları söyledi: “Onur Gencer’in mahkeme salonundaki davranışları, aileyi, avukatları ve mahkeme heyetini tehdit eden duruşu çok şey söylüyordu. Bir katilin ne kadar korunduğunu, bu kendinden emin halinden bile anlamak mümkün. Arkanızda birisi olmayan bir durumda bu kadar net ve cesur davranamazsınız. Onur Gencer’de bu emin olma hali çok fazla. Kendisi bireysel kararı olduğunu söylese de ona nefretin işlendiği belli. Siyasi cinayetler artıyor ama katil profilleri de değişiyor. Hrant Dink davasında adil bir yargılama sağlanmadı deniz poyraz yaşandı. Eğer adalet sağlanmazsa bunun devamı gelecek ve karşımıza daha farklı katil profilleri çıkacak.”
DÜŞMAN HUKUKU
Son olarak konuşan İzmir Barosu eski başkanı Özkan Yücel ise tarafı yoksullar ve ezilenler olan davaların yargılamasında düşman hukukunun işletildiğini dile getirdi. Siyasi iktidarın ‘benim mağdurum’, ‘senin mağdurun’ anlayışını işlettiğini kaydeden Yücel, “İktidar düşman gördüğü kişilere karşı cezasızlık kültürünü işletiyor. Bu cezasızlık kültürü farklı işliyor. Kiminde etkin ve yetkin bir soruşturma yapılmadığı için failleri hiç bulamıyoruz. Tüm çabalarım yargı ve iktidarın duvarına çarpıp geri dönüyor. Kiminde ise failler bulunsa bile arka planı aydınlatılmıyor” diye belirtti.
BAĞIMLI YARGI
Tahir Elçi dosyasının Türkiye’de yargının nasıl taraflı davrandığının en güzel örneklerinden birisi olduğunu kaydeden Yücel, “Sanık olarak yargılandığımız davalarda zaten adaleti bulamıyoruz. Ama müşteki olduğumuz davalarda da adalete ulaşmak kolay olmuyor. Tahir Elçi davasında da yine tüm taleplerin reddedildiğini görüyoruz. O kadar ileri gidiyor ki kabul edilen bazı taleplerde de mahkemeye gerek duymadan ara kararlarla dönmeyi tercih ediyorlar. Deniz Poyraz davasında da soruşturma evresinden beri bazı delillerin toplanması konusunda talepler vardı. Ama bunların hiçbiri yerine getirilmiyor. Bu koşullar altında adalet tesis etmeye çalışıyoruz. Bunun sonucunda ortaya çıkan şeye ise adalet denilmesini bekleniyorlar” diye belirtti.
‘KATİLLER KORUNUYOR’
“Biz sadece tetiği çeken elin peşinde değiliz” diyen Yücel, “O el kadar o ele komut verenleri, ona yol veren, önünü açanların da sorumlu olduğunun farkındayız. Ama bunun adına hukuk diyerek yapılan işin yargılama olduğuna inanmamızı bekliyorlar. Oysa avukatların taleplerin geri çevrilmesi, bu tür davalarda avukatları istemediklerini gösteriyor. Hak savunucularını, avukatları ve demokratları kendilerine engel olarak görüyorlar. İktidar böyle yaparak katillere ‘Benden yanaysan ben seni korurum’ diyor. Devletin ceberut eli hakikati arayan vicdanlı insanların karşısına dikilmiş oluyor” ifadelerini kullandı.
‘TABLOYU TERSİNE ÇEVİRECEK GÜÇTEYİZ’
Bütün bunlara rağmen yurttaşın adalet beklentisi olduğunu söyleyen Yücel, “Ama maalesef bu görüntüden çok uzak bir ülkede yaşıyoruz. Sanıyorlar ki bu güç hali ilelebet devam edecek. Hiç öyle değil. Dönsünler baskıcı yönetimlerin sonrasında yargılamalara baksınlar. Ya da bu iktidarın bir parçasıyken 15 Temmuz 2016 sonrası ‘avukatımı istiyorum’ diyen insanlara baksınlar. Yargı herkes için ihtiyaç. Karanlık tabloyu rengarenk bir tabloya çevirecek, ülkeyi yaşanabilir, demokratik bir ülkeye çevirerek güçteyiz. O günler çok yakın” diye konuştu.
Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***