Kursiyer Teğmen Murat Çakır, 15 Temmuz’dan 12 gün sonra tutuklanıyor. Çakır, sözde yargılama sonrası 77 arkadaşıyla birlikte ‘müebbet’ hapis cezasına çarptırılıyor.
15 Temmuz sonrası tutuklanan ve cezaevine gönderilen Hava Kursiyer Teğmen Murat Çakır’ın annesi Sevinç Çakır, yaşadıklarını KHK TV’ye anlattı. 4 çocuk annesi Sevin Çakır, “Oğlumu içeri attılar içimi ateşle doldurdular. Bunu yapanlar zalim. Bu çocuklara bu darbeyi kim yaptıysa en büyük vatan haini o. Benim oğlum sınavı dereceyle kazandı. Milli sporcuydu. Makine mühendisliğini de kazandı. Hafız oldu. Bir insan ‘hain’ olmamak için daha ne yapmalı?” diyor.
Sevinç Çakır’ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNDEN YAZILAN SENARYOYU KABUL ETMEYİZ
Oğlumla birlikte bize zulmediliyor. Atfedilen suçları nasıl tarif edeyim; o benim oğlum. Anadolu’nun bir evladı o. Televizyonlarda anlatılan Murat değil o; o masum. Benim oğlumu aldılar benden üzerine başka bir hikaye yazdılar. Birileri kendi menfaatleri için, kendi ikballeri için çocuklarımızı başka bir hikaye yazdılar. Bunu da bizim kabul etmemizi istiyorlar. Bunu kabul etmem ben.
ÇOCUKLARIMIZA 17 GÜN SORGU ADI ALTINDA İŞKENCE YAPTILAR
27 Temmuz’da oğlumu göreve diye çağırdılar. Akıncı da bir otobüs bekliyormuş. Oğlumu ters kelepçe yapıp 27 Temmuz’da tutukladılar. 77 kursiyer teğmen, 16-17 gün bu çocuklara sorgu adı altında işkence yaptılar. O sırada 2-3 günde bir kontrole götürüyorlardı çocukları.
CEZAEVİNDE ZULMEDİLDİ, GARDİYANLAR DİLEKÇELERİNİ YIRTTI
6 yıl bitti, çocukların hepsi müebbet aldı. Sincan’dayken oğluma çok zulmedildi. Oğlum dilekçe yazıyordu, kabul bile edilmiyordu. Dilekçeler kayboluyordu. Bir gardiyan, gözünün önünde dilekçeyi yırtıyor, ‘Aaa! Dilekçen kayboldu’ diyor. Kantinden yiyecek vermiyorlardı. Sabah erkenden baskın yapıp, ‘arama var’ diyerek çocukları kış günü avluya çıkarıyorlardı.
Anne Sevinç Çakır, “Bana kimse darbeyi sormasın. Ben darbeyi bilmem, evladımı bilirim. Bize, ‘siz fetöyü savunuyorsunuz’ diye tuzak kuruyorlar. Biz fetö diye bir şey görmedik ki savunalım.” diyor.
ÇOCUKLARIN LOJMANI TALAN EDİLMİŞTİ
Darbeden sonra bize lojmanları boşaltın dendi. Fakat bizim üç bekar çocuğumuz bir aradaydı. Çocukların ailelerini biz tanımıyorduk. Bize ‘güvenlik nedeniyle üç aile buluşup öyle gelin’ denildi. Bizim birbirimizi bulmamız neredeyse 6 ayı buldu. Melih Döner, Abdullah Özbekler ve oğlum Murat Çakır.
Lojmanın elektriğini kesmişler. Çocukların lojmanında dolapları kurtlanmış. Biz birbirimizi bulup lojmana girdiğimizde lojman yağmalanmıştı. Melih’in 37 altını varmış. Abdullah’ın parası varmış, benim oğlumun da 600 doları varmış. Çocuklar bize tembih ettiler. Kapı açıldığında ben ne göreyim; elektrikli ev eşyaları yok, oğlumun elbiseleri yok. Talan edilmiş. Onlara nasıl tenezzül edersiniz de alırsınız?
Sadece üniformaların bazıları ve bir de valiz valiz kitap kalmış. Oğlumdan kalan sadece 6-7 çuval kitabı eve getirdik.
ESKİ ASKER OLAN AVUKAT, ‘O KURŞUNLAR TSK’NIN ENVANTERİNDE YOK’ DEDİ
Avukat sıkıntısı çektik. Baronun verdiği avukatlar deneyimsiz, genç. Bir arayış içerisine girdik. 6 aile bir araya toplandık. Bir avukat daha önce askeriye de hakimlik yapmış sonra avukatlık yapmış. O gece otopsi raporlarına girmiş. ’15 Temmuz’da vurulan vatandaşların vücutlarından çıkan kurşunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin askeriyesinde bulunan kurşunlar değil’ dedi. Her birimizden o zamanın parasıyla 80-90 bin lira para talep etti.
Bunları duyunca tabi taşlar daha sonra yerine oturdu. 15 Temmuz’da dağıtılan silahlar vs. Medyada söylüyorlar işte.
SİNCAN’DA ÇADIR TİYATROSU KURULUYOR!
Mahkemeye gidip geliyoruz Sincan’a, garip garip şeyler oluyor. Otobüslerin önüne bir şeyler yazmışlar; Kızılcıhamam Gençlik kolları, Keçirören Gençlik Kolları… Birileri otobüslerle mahkemeye getiriliyor. Koca koca çadırlar kuruluyor. Dönerler, çadırlar, çorbalar. Onlar belli bir saate kadar sanki ‘nöbet’ tutturulur gibi. Çocuklarımıza küfürler, hakaretler…
Engelli kızımla bir gün mahkemeye gittim. Suçlananların yanına gitmek için polise söyledim. Orada bir adam bana ağır hakaret etti. Engelli kızım bağırmaya başladı. Bir akrabamız benim ağzımı kapattı, ‘Aman abla sen ne yapıyorsun, bak seni çekecekler kameralar’ dedi.
ÇOCUĞUM ‘GÖREVE’ ÇAĞIRILDI, DARBEDEN HABERİ BİLE YOKTU
Partilere gittik. Önce iktidar partisini denedik. Hani daha muhafazakar, anlayışlı olurlar diyerek. Onlar bizden kendilerini tamamen soyutladı. Sonra CHP’ye gittik. CHP milletvekilleri bize şöyle bir şey yapıyorlar; bire bir görüştüğümüz zaman ‘Sizin masum olduğunuzu biliyoruz, çocukların suçu olmadığını biliyoruz’ diyorlar.
O gün ‘terör’ denilerek çocuklarımız göreve çağırılmış. Çocukların o gece darbeden de haberi yok.
O geceden bir gün önce eşimle beraber gittik komşudan 50 kilo koyun yünü aldık, yıkadık. Öyle yorulmuşuz ki, yatınca uyanamamışız. Gece saat 3 gibiydi bizim ortanca gelin aradı. Kalk darbe oluyor dedi. Ben de ‘Darbe oluyorsa büyük komutanlar yapıyordur’ dedim. Ne bilim ben küçük çocuklara darbeci denileceğini.
OĞLUM BANA SORDU: ANNE NE OLUYOR?
Sonra uykum dağıldı, kalktım. Saat 3 buçuk civarıydı. Televizyonu açtık. Televizyonlar anlatıyor, ‘Akıncı’da ölüler var, darbenin üssü orası’ vs. Eşime ‘kalk gidelim’ dedim. Eşim, yollar kapalıdır, gidemeyiz dedi. Bizim çocuklara birşey olmaz, onlar emir kulu dedi.
Sabah 6,30 gibi Murat’ım geldi. Nasıl sarılıyorum böyle. Oğlan şaşkın. ‘Anne ne oluyor’ dedi. ‘Anne biz bir şey görmedik’ dedi. Sonra elini yüzünü yıkadı yattı. Komutanına bilgi veriyordu, ben buradayım diye. 12 gün boyunca köyde kaldı.
12 GÜN SONRA TUTUKLANDI
12 gün sonra gitti ben iş başı yapacak sanıyorum. Meğerse oğlum tutuklanmış. Benim bir gün sonra haberim oldu. Sonra kendi kendimize, ‘tabi darbe oldu, çocuklara bazı sorular soracaklardır tanık olarak’ dedik.
47 kişiyi bir koğuşa koymuşlar. 3-4 çocuk bir yatağı nöbetleşe paylaşıyorlar. Orada işt aileler anlatıyorlar; o gece daha yeni evli olan, eşi hamile olan kursiyerler vardı orada tanıştık. Ben onları görünce kendimi kaybediyordum. O süreci yaşamak çok zordu. Yeni doğmuş çocuğuna dokunamyor, cam arkasından görüyorlar. Şİmdi ilkokula başlayan çocuklar var.
Lokantada yer ayırtmışlar o gün, yemeğe gideceklermiş. Hani darbeden haberleri var diyorlar ya! Çocuğun biri annesini aramış o gün, ‘anne sen mantı yap, akşama geliyorum’ diyor. Hani bize örgüt örgüt diyorlar ya; biz nasıl bir örgütüz ki 3 kişi bir araya gelip lojmanı boşaltamadık.
HASET VE KISKANÇLIK O GECE HORTLADI
O süreçten sonra akrabalarımızda bir uzaklaşma oldu. Hani hep Murat gözdeleriydi. Murat F-16 eğitimi alıyrodu, pilot olacaktı. Başarılıydı. Hep sevilendi. Milli sporcuydu benim oğlum. Ama şurayı ayırt edemiyorlar; “Hükümet tutukladıysa fetöcüdür. Biz çocuğmuzdan eminiz ama öbürleri fetöcüdür.” diyorlar.
Bir gün beni aradıktan sonra kız kardeşimin telefonu açık kalmış. Tuşuna basmayı unuttu. Şöyle dedi, “Allah adamı nörüyor görüyon mu? Bizim bacı ‘oğlum pilot oldu’ diye kasılıp geziyordu.” Başarı nasıl böyle kıskanıldıysı, o gece o hortladı.
BİR İNSAN ‘HAİN’ OLMAMAK İÇİN NE YAPMALI?
Bir insan hain olmamak için ne yapmalı? Anadolu lisesini kazanmışsın. Askeriyeyi kazanmışsın. Milli sporcu olmuşsun. Askeriyeden önce makine mühendisliğini kazanmışsın. Çocuğum cezaevinde hafızlığı bitirdi. Bir insan hain olmamak için daha ne yapabilir ki? Hain olmamak için benim oğlu ne yapmalıydı ki?
NİHAL OLÇOK’A: ÇOK AYIP!
Torpille adam bulup çocuğunu işe koyanlar dönüp bize, “Senin çocuğun soru çaldı.” diyor. Benim oğlum sınavda ilk bine girdi. El insaf be! Halk TV’de konuşuyor. Soru çaldılar diyor. (Nihal Olçok) Müslümansan zanla konuşma. Bir anne olarak Abdullah’ın (Olçok) ölümüne ben çok üzülmüştüm ama sen benim acıma hiç saygı duymadın Nihal hanım. Bizim çocuklarımıza soru çaldı demek gerçekten çok ayıp.
Bizim çocuklarımızın başarısını perdelemek için bir fetö yalanı uyduruldu siz de o yalanı söyleyerek bizi bir kere daha dövüyorsunuz.
BİZ FETÖ DİYE BİR ŞEY GÖRMEDİK Kİ SAVUNALIM
Ben 15 Temmuz’dan sonra bütün ailelere fetöcü gözüyle baktım. Benim doğumduğum evladımı benim elimden aldılar ve üzerine başka bir kişilik yazdılar. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bizi şöyle bir tuzağa düşürüyorlar; biz çocuklarımızın masumiyetini savunurken bize ‘Siz fetöyü savunuyorsunuz’ diyorlar. Biz fetö diye birşey görmedik ki savunalım.
Bize onların çizdikleri kalıbın içinden çıkmamamızı istiyorlar. Biz onların içinde hiç değiliz.
MUHALEFETİN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ
Biz muhalefet partilerine gittiğimiz zaman da aynı şeyi yapıyorlar. ‘İşte soru çalındı, fetö terör örgütü. Hem vur abaliya yapıyorlar, hem de sizi savunduk diyorlar. Ya böyle birşey olamaz ki! Biz o kadar yalnız bırakıldık ki!
Oğlum tutuklandı. Yine ah vah etmiyorum. Bir hapiste nasıl yatılır onu da öğretti oğlum bana. ‘Anne diyor sana mektup yazmaya zamanım yok’. Dedim oğlum nasıl. ‘Anne ders çalışıyorum, dinimi daha iyi öğreniyorum’ dedi. Şu anda oğlum hafız oldu içeride. Cezaevinde ilahiyat okuyor.
İÇİREDİ 1.117 KİTAP OKUYAN ÇOCUK VAR
Bu çocuklara bu darbeyi kim yaptıysa en büyük vatan haini o. Almanca, Fransızca, İngilizce’yi ana dili gibi konuşan çocuklar var. Bin 117 tane kitap okumuş çocuklar var içeride. Bu çocukları içeride tutanlar en büyük vatan hainliğini yapıyorlar.
Çocuğumuzu okutalım, vatanına milletine faydalı olsun dedik. Vatanım için canım feda. Bana zulmedenler bana göre hain. Benim elimden evladımı aldılar, yüreğime bir ateş doldurdular. İçim cayır cayır yanıyor. Ama buna rağmen vatan sevgimden bir gram taviz vermem ben. Çünkü bana göre benim oğluma hainlik yapıldı, darbe bize yapıldı.
BANA KİMSE DARBEYİ SORMASIN; BEN EVLADIMI BİLİRİM, DARBEYİ DEĞİL
Geleceğe dair hayal kuramıyorum. Bana kimse darbeyi sormasın. Daha darbenin raporu ortada yok. Koskocaman Meclis darbenin raporunu sunamamış ki! Kendi halinde tavuk besleyen bir Anadolu kadınına darbeyi sormayın. Hulusi Akar ‘ben darbeyi bilmiyorum’ diyecek gidip bakan olacak, Cumhurbaşkanı ‘kandırıldım’ diyecek ama darbeyi bana soracaklar. Ben darbe falan bilmem. Ben doğurduğum çocuğu bilirim. Ben bu vatana tertemiz, özümle bir evlat verdim.
BANA BENİ YÖNETENLER HAİNLİK ETTİ
Benim vatanım bana hainlik etmedi. Şu anda yönetenler bana hainlik etti. Vatan benim, bayrak benim. Kim kiminle ‘al gülüm, ver gülüm’ yaptı; çocuklarımıza bir tuzak kurdu. Süleyman Soylu çıkıyor ‘Bu darbeyi fetö mü yaptı ki’ diyor. (ABD’nin yaptığını söyledi)
Deselerdi ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kadrolarıyla çalışmayacağım ben bunu kabul ederdim. Bana biat eden elemanlarımı yerleştireceğim, bunlarla devam edeceğim deseydi. Biz oraya bir koltuk sevdasıyla gitmedik ki, benim oğlum dünyanın her yerinde iş bulurdu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***