Çin’de geçen hafta sonunda, daha önce hayatında hiçbir gösteriye katılmamış çok sayıda genç, hükümetin yaklaşık üç yıldır uyguladığı Covid’e sıfır tolerans politikasının son bulması talebiyle sokaklara döküldü.
Şanghay’da göstericiler önce gayet sessizdi. Şincan bölgesinin batısındaki bir apartmanda çıkan yangında hayatını kaybedenleri anmak için toplanmışlardı. Bir çoğu, bu insanların Covid kısıtlamaları yüzünden alevlerden kaçamadıklarına inanıyordu.
Çok sayıda polisin kuşatması altında, sessizce yaslarını yaşadılar. Ellerinde üzerinde hiçbir şey yazmayan, boş dövizler tutuyorlardı. Meydana çiçeklerini bıraktılar, yine sessizce.
Tam o sırada birileri “Özgürlük! Özgürlük istiyoruz! Kapatmalar son bulsun!” diye bağırdı. Gecenin saatleri ilerlerken kalabalık büyüdü ve daha da cesaretlendi. Yerel saatle sabaha karşı 03.00’de “Şi Jinping istifa!” sloganları duyuldu.
Yirmili yaşlarda bir gösterici bu sloganları duyunca odasından çıktığını ve sokağa fırladığını anlattı.
BBC’ye “Çok çok kalabalık ve öfkeli insanlar gördüm. Ama hiçbiri daha önce bir gösteriye katılmamıştı” dedi.
Tarihi anlar yaşandığını düşünmüş ve kaydetmek için kamerasını da götürmüştü.
“Polisleri, öğrencileri, yaşlıları, yabancıları, çok insan gördüm. Farklı görüşlerden insanlar vardı, ama en azından düşüncelerini dile getirebiliyorlardı. Bu bir araya geliş çok anlamlı. Benim için gelecekte çok kıymetli bir anı olacağını hissettim” diye anlattı.
BBC’nin konuştuğu bir genç kadın da gösteriyi kalabalığın dış çeperinden izlemiş. Bunun çok heyecan verici ama her an bozulabilecek bir an olduğunu hissettiğini anlatıyor.
“Bir tür rahatlama hissettim. Nihayet bir araya gelebildik, toplandık ve uzun zamandır söylemek istediğimiz bir şeyi söyledik” diyor.
Covid’e sıfır tolerans politikasının hayatlarının en güzel yıllarını çaldığını söylüyor.
Genç kuşağın, kazançlarını, hayatlarını kazanma, okuma ya da seyahat fırsatlarını kaçırdığını, bazen aylarca süren kapatmalarla ailelerinden ayrı kaldıklarını, hayatlarıyla ilgili bütün planlarını ertelemek zorunda kaldıklarını anlatıyor.
“Öfkeli, üzgün ve çaresiz” olduklarını ekliyor.
Geçen hafta sonu ülkenin bir çok büyük kentinde benzer gösteriler benzer çağrılar yapıldı.
Sosyal medya paylaşımlarında, ülkenin en seçkin yüksek öğretim kurumlarından Pekin’deki Singhua Üniversitesi’nin öğrencilerinin de gösterilerden esinlenerek toplandıkları görüldü.
Viral olan bir video klibinde, elindeki megafonla hızlı hızlı ve korku içinde konuşma yapan bir genç kız görülüyordu. Sesi yer yer titriyor ve gözyaşları içinde konuşuyordu. Fakat kalabalıktan birileri ona sesleniyordu: “Korkma, konuş, devam et!”
Öğrenci konuşmayı şöyle sürdürüyordu:
“İtibarımızı kaybetmekten korkup konuşmazsak, bence insanlar bize bakıp hayal kırıklığına uğrayacak.
“Singhua Üniversitesi’nin bir öğrencisi olarak bundan hayatım boyunca pişmanlık duyarım.”
Pazar günü Pekin’deki üniversite öğrencileri de protestolara katıldı
Tiananmen’i bilmeyenler: Cahil cüreti mi?
Gösterileri izleyen, daha ileri yaştaki gözlemciler ise 1989 yılında Pekin’deki Tiananmen Meydanı’nda yapılan büyük gösterileri hatırladılar. Yine daha fazla özgürlük talebiyle yapılan bu gösterilerin başını da üniversite öğrencileri çekmişti ve o zamandan bu yana geçen onlarca yıldır ülkede bir daha böyle bir manzara görülmemişti.
Kimileri bu gösterilere katılan yeni kuşağın, Tiananmen gösterilerinin nasıl kanla bastırıldığını yaşamadıkları için bu kadar coşkulu olduğunu söylüyor.
ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) Çin masasında araştırmacı Yaqiu Wang “Gençlik idealizmi ile acı verici hatıraların yükünü taşımıyor olmanın bir araya gelmesi gençleri, taleplerini dile getirmek için sokağa çıkarıyor” diyor.
Zarfı yırtmadan açmak
Kimilerine göre ise bu tez göstericilere haksızlık ediyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Wen-ti Sung, şu anki üniversite gençliğini “Çin’in gördüğü en iyi yetişmiş kuşak” diye niteliyor ve gençlerin taktik dehasını hayranlıkla izlediğini söylüyor.
“Kırmızı çizgileri iyi biliyorlar. Zarfı yırtmadan açmanın yollarını arıyorlar” diye ekliyor.
Şanghay’daki göstericiler Şi’nin istifasını istedi. Ama hemen hemen bütün diğer gösterilerde göstericiler fazla politik olacağından kaygılandıkları talepleri dile getirmekten geri durdular.
Boş dövizler gösterilerin sembolü oldu. Polis Covid’e karşı sıfır tolerans politikalarının son bulmasını isteyen sloganlar atmamalarını söyleyince, buna daha çok test, daha çok kısıtlama talep eden alaycı sloganlarla tepki verdiler.
Wen-ti Sung “Çin hükümetinin kendilerine yöneltebileceği bütün suçlamaları en etkisiz hale getirecek şekilde öngörülü ve dikkatli hareket ettiklerine bir bakın” diyor.
Göstericiler ayrıca mesajlarını gölgeleyebilecek, saptırabilecek mesajlara karşı da dikkatliydi.
Pekin’de göstericilere dışarıdan bağıran bir adam “bu gösteriler dışardan etkileniyor” deyince kalabalıktan ona “Dışardan etki derken Marx ve Engels mi mesela? Stalin mi? Lenin mi yoksa?” diye seslenenler oldu.
Pekin’deki göstericilerden biri devam etti:
“Şincan’daki yangını çıkaranlar da dış güçler miydi? Giju’daki otobüsü deviren dış güçler miydi? Herkesi gece yarısı buraya toplayan dış güçler mi?”
Kalabalık hep bir ağızdan “Hayır!” diye haykırdı.
Pandemi öncesi Çinli gençler genellikle geleceklerinden umutluydu. Covid nedeniyle konulan sınırlamalar ve ekonominin durgunluğa girişi bunu tamamen değiştirdi.
Şanghay’daki gösteriyi kamerasıyla izlemeye çıkan genç Çinli “Dünyayı dolaşamıyorum. Ailemi görmeye gidemiyorum” dedi. Güneydeki Guanju kentinde yaşayan ve kanser hastası olan annesi için kaygılandığını anlattı.
Kent yetkilileri Guangju’nun çoğu mahallesindeki kısıtlamaları Çarşamba günü kaldırdıklarını açıklamışlardı.
Genç Çinli şimdi annesini görmeye gitmek istiyor. “Çok uzun bir zamandır annemi görmedim, yüzüne dokunmadım, onunla bir yemek yemedim. Umarım bu kapatma politikasından biran önce vazgeçilir” diyor.
BBC’ye konuşan gencin daha sonra polis tarafından gözaltına alındığı haberi geldi.
BBC’nin görüştüğü kişilerin çoğu ve internetten mesaj verenlerin büyük bir kısmı ülkelerinin ilerlemesini istediklerini söylüyorlar.
Gösterilerde kalabalıklar defalarca Çin milli marşını söyledi ve özellikle de “Ayağa kalk! Ayağa kalk! Ayağa kalk! Ve vatanı savun” nakaratına gelince seslerin gürleştiği çoşkunun arttığı hissediliyordu.
Wen-ti Sung Çin’in uluslararası alanda hızla güçlendiği bir dönemde büyüyen bu genç kuşağı farklı kılan şeylerden birinin kuvvetli yurtseverlik duyguları olduğunu söylüyor ve onları “liberal milliyetçiler” diye tanımlıyor. Bir yandan sisteme kuvvetle inanıyor diğer yandan başarısız olduğu konularda hesap vermesini talep ediyorlar.
Sung hükümete karşı çıkılmayan havanın birden düzen karşıtlığına dönüşebileceğine de işaret ediyor. Ama yine de göstericiler şimdilik, protestolarının meşru ve anayasal olduğunu göstermeye çok istekli görünüyor.
Singhua Üniversitesi kampüsünden internete yansıyan görüntülerde, konuşmacı gösterileri amacından saptırmak isteyenlerin olabileceği uyarısı yapınca kalabalıktan “Burada yasaları çiğneyenlere yer yok” sloganları yükseliyor.
Aynı kayıtta bir erkek öğrencinin kaygıyla, “Gösteriler kontrolden çıkarsa o zaman gerçekten mahvoluruz” dediği de duyuluyor.
Aynı ses şöyle sürdürüyor:
“Böyle bir deneyimimiz hiç olmadı. Ama yavaş yavaş öğreneceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***