HABER MERKEZİ – Fransa’nın başkenti Paris’te 2’nci katliamın üzerinden 48 saat geçmeden saldırganın gözaltı kararının kaldırılarak, psikiyatriye sevk edilmesi, soruşturmanın “adli olay” olarak yürütülmesi, akıllara 10 yıl önceki katliamda tek başına tutuklanan ve yargılanmadan ölen Ömer Güney’i getirdi.
Fransa’nın başkenti Paris’te Strasbourg Saint Denis Mahallesi’nde bulunan Kürt Kültür Merkezi’ne gerçekleşen silahlı saldırı da KCK Yürütme Konseyi Üyesi Emine Kara (Evin Goyi) ile Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl hayatını kaybetti. Saldırının hemen ardından polis dernek çevresini çembere alırken, kimsenin bölgeye girmesine izin vermedi. Saldırgan daha sonra yine Kürtlere ait bir restoran ve berber dükkanına da saldırı gerçekleştirirken berber dükkanında yurttaşlar tarafından yakalandı. Ancak Fransız polisi failin kendisinin yakaladığını saatler sonra ise saldırganın isminin William M. olarak açıkladı. Emniyet, saldırganın ifadesinde ırkçı olduğunu kabul ettiğini belirtti.
SALDIRGANIN HEDEFİ EMİNE KARA
Saldırıda saldırganın, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Emine Kara’nın başına yakın mesafeden ateş açması ve Kara’nın yaşamını yitirip yitirmediğini kontrol etmesi dikkat çekerken, burada asıl hedefin Kara olduğu belirtiliyor. Savcının olayı “adli bir vaka” olarak ele alıp soruşturması da, Ocak 2013’teki Paris Katliamının soruşturmasını akıllara getirdi.
Saldırının ardından yaşanan gelişmeleri derledik.
Saldırının hemen ardından dünya kamuoyundan büyük bir tepki oluştu. Saldırıdan sonra olay yerine gelen Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Gerald Darmanin saldırganın kısa bir süre önce cezaevinden şartlı tahliye edildiğini belirterek, “Şahıs cezaevinden kısa bir süre önce tahliye edilmiş. Ancak şimdi ne şekilde tahliye edildiğini araştırıyoruz. Bu kişi Fransız mahkemeleri tarafından tanınan sabıkalı bir kişi” dedi. Saldırganın herhangi bir siyasi tarafla ilişkisinin bulunmadığını iddia eden Gerald Darmanin, “Elimizde siyasi bir bağlantısının olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Ancak sağcı olduğunu ve daha önce birçok sağcı örgütte yer aldığını biliyoruz. Ancak bunun için herhangi bir sağcı örgütü suçlamak istemiyoruz. Bu saldırı özellikle Kürtlere mi yoksa yabancılara mı yönelik tam olarak bilmiyoruz” diye belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, Kürtlere yönelik “hain saldırıyı” kınadığını söyledi.
KCK’DEN AÇIKLAMA
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yaptığı açıklamada, Evîn’in (Emine Kara) KCK Yürütme Konseyi Üyesi olduğunu duyurdu. KCK, Paris’teki katliamın 9 Ocak Katliamı’nın devamı olduğunu ve saldırının AKP-MHP iktidarı ve MİT tarafından planlandığını belirterek, Fransa’nın töhmet altında kalmak istemiyorsa, katliamı aydınlatması gerektiğini vurguladı.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ise, saldırının Ankara’da planladığını belirterek, “Kim olduğunun bir önemi yoktur. 10 yıl önce nasıl ki Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez arkadaşlarımız katledilmişse bu saldırı da benzeridir. Türkiye devleti sorunu ulusallaştırıyor. Rojava, Güney’de yaptığı saldırıları Avrupa’ya taşıyor” dedi.
KCDK-E SOKAKLARA ÇAĞIRDI
Katliam sonrası Avrupa Kurdistanlı Demokratik Toplumlar Kongresi (KCDK-E) açıklama yaptı. Fransa’daki tüm Kürtlere seslenilen açıklamada, “Paris’teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi önünde bir araya gelmeye ve diğer Avrupa ülkelerdeki halkımızı ve dostlarımızı bulundukları şehirlerde katliamı kınamak için eylem yapmaya çağırıyoruz” denildi.
FRANSA POLİSİNDEN SALDIRI
Yapılan çağrılar üzerine Kültür Merkezi önünde bir araya gelen yüzlerce yurttaşa Fransa polisi tarafından biber gazlı ve coplu saldırı gerçekleşti. Yakın mesafeden atılan gaz bombalarından çok sayıda eylemci yaralandı. Eylemciler, Fransız polisine taşlarla karşılık verdi. Atılan taşlardan polislerin de yaralandığı belirtildi. Paris Emniyeti, konuya dair yaptığı açıklamada olayların provokasyon sonucu olduğunu açıkladı.
Polis yine Marsilya’da katliamı protesto etmek amacıyla toplanan kitleye de saldırdı. 24 Aralık günü Avrupa’nın birçok kentinden gelen on binlerce yurttaş katliamın yaşandığı Kültür Merkezinden yürüyüş düzenledi. Fransa polisi ise tekrar kültür merkezi önüne geçmek isteyen kitleye biber gazı ile saldırırken birçok yurttaş yaralandı. Saldırılara rağmen kültür merkezinin önüne geçen yurttaşlar ise burada oturma eylemine başladı.
FRANSALI SİYASİLERDEN TEPKİ
Paris’te gerçekleşen kitlesel anmaya katılan Paris milletvekili Sylvain Maillar, “Fransa Cumhurbaşkanı, İçişleri bakanı ve Başbakanının gerçeğin açığa çıkarılması için harekete geçtiklerini ifade etmek için buradayım.Size bir söz vermek istiyorum, gerçeği öğrenmemiz gerek” dedi.
Paris Belediye Başkanı Alexandra Cordebard da, “Paris Kürtlerin toprağıdır. Bu on yıllardır böyle. Dün biz de sizlerle birlikte bu saldırıda 3 kişiyi kaybetti, bundan 10 yıl önce La Fayette sokağında onurlandırdığımız 3 kadın devrimci gibi. Kürt halkının acısını paylaşıyorum. Kürt halkının bizim değerlerimizi savunmak için ödediği bedelleri biliyoruz, bunun için teşekkür, hayranlığımızı ve öfkemizi bugün burada ifade ediyoruz. Buradan söylemek istiyorum, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Paris Barosu Başkan Vekili Vincent Nioré, “Paris avukatlarının ve baro başkanının dayanışma mesajlarını iletmek için buradayım. Dün yaşanan cinayet sadece bir ırkçı cinayet değildir, bu planlı ve örgütlü bir saldırıdır, bir terör saldırısıdır” diye belirtti. Komünist Parti’nin tüm milletvekilleriyle katıldığı mitingde konuşan Genel Başkan Fabien Russel, “Bugün yüreğimizin kanadığını ifade etmek istiyorum. Kalbimiz kanıyor, çünkü Kürt halkı bir tarihi bir devrim kenti olan Paris’te bir kez daha vuruldu. Bunu kabul etmiyoruz” dedi.
Fransa Ana Muhalefet Partisi NUPPES lideri Jean-Luc Mélenchon ise şunları söyledi: “Dün katledilenler politik militanlardı. Onların ortak mücadelemize olan bağlılıklarını anıyorum. Onların arasında Evîn yoldaşımız da vardı, Fransa’daki Kürt kadınlarının başkanı ve DAİŞ’e karşı savaşın kahramanıydı ve cephede yaralanmıştı. Anısı önünde eğiliyoruz.”
AVRUPA VE KÜRDİSTAN’DA KİTLESEL EYLEMLER
Yapılan çağrılar üzerine Avrupa ve Kürdistan’ın dört bir yanında katliamı kınayan açıklama ve yürüyüşler gerçekleştirildi. İsviçre’nin Cenevre, Zürih, Basel, Locarno, St Gallen, Solthurn, Luzern, Almanya’nın Stuttgart, Hannover, İsveç’in Stockholm, Yunanistan’ın Atina, Avusturya’nın Tirol, Fransa’nın Paris, Bordeaux ve Grenoble kentlerinde on binlerce yurttaş katliamı protesto etti. Yürüyüşler sırasında sık sık “Bijî Serok Apo”, “Bijî Berxwedana Paris’e”, “Şehîd Namirin” ve “İntikam” sloganları atıldı.
Yine Kuzey ve Doğu Suriye kentleri olan Qamişlo, Şehba Kantonu’na bağlı Ehdas, Kobanê, Tıl Koçer ve Amude’nin yanı sıra Halep, Mexmur Mülteci Kampı ve Amed başta olmak üzere birçok kentte protesto eylemleri düzenlendi. Açıklamalarda bu katliamların Kürtlerin direnişini kırmadığı ve kırmayacağını belirtilerek, AKP-MHP iktidarının artık son dönemecinde olduğunu belirtildi.
ADLİ OLAY SORUŞTURMASI
Fransız basını olayın ardından, saldırganın 8 Aralık 2021’de Paris’te bir göçmen kampına kılıçla saldırı düzenleyip iki kişiyi yaraladığı, iki kez “cinayete teşebbüs“ suçlamasıyla yargılandığını duyurdu. Saldırganın 12 Aralık’ta adli kontrol şartıyla cezaevinden salıverildiği, “silah taşıma yasağı” bulunduğu belirtildi. Tüm bu açıklama ve tepkilere rağmen Paris Savcılığı, “ırkçı cinayetler ve cinayetlere teşebbüs” suçundan “adli bir olay” soruşturması başlattı. Savcılık, önce saldırganın gözaltı süresinin 24 saat daha uzattığı daha sonra ise sağlık gerekçeleriyle gözaltı kararını kaldırdığını açıkladı. Savcılık duruma ilişkin yaptığı açıklamada, saldırganın Paris Emniyet Müdürlüğü Psikiyatri Hastanesi’ne kaldırıldığını bildirerek olaya ilişkin olarak soruşturmanın yürütüldüğünü açıkladı. Fakat dünya kamuoyunda oluşan tepkiler sonrası emniyete bağlı klinikte saldırganın gözaltına alınmaya uygun olduğuna karar verildi ve yeniden gözaltına alındı. Ancak olayın örgütlü bir saldırı olup olmadığı ve Fransa İçişleri Bakanı’nın olayın Kürtleri özellikle hedef almadığı yönündeki açıklamalar, dosyanın bundan sonraki evresine dair kuşkulara yol açtı.
2013 SALDIRISIYLA BENZERLİK
Yaşanan gelişmeler ve Fransalı yetkililerden gelen açıklamalar akıllara 9 Ocak 2013’te yine Paris’te Kürt Enformasyon Bürosu’na yapılan saldırıyı getirdi. O saldırıda Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Dogan ve Leyla Şaylemez, Ömer Güney isimli tetikçi tarafından katledilmişti. Ancak yaşanan katliamın ardından Ömer Güney hakkında 2013 yılında “cinayet” suçundan soruşturma dosyası açıldı. 2013’te yaşanan suikastla ilgili soruşturma Mayıs 2015’te tamamlandı. Fakat dava aşamasına geçilemedi. Davanın “terör örgütüyle ilişkili suikast” suçlamasıyla 23 Ocak 2017’de görülmesi planlanırken, Güney’in 17 Aralık 2016’da öldüğü açıklandı.
GÜNEY-MİT BAĞLANTILARI
Güney’in MİT’e çalışıyor olmasını görmezden gelen ya da üstüne gitmeyen Paris Savcılığı, Güney’in katliamdan 20 gün önce Türkiye’ye yaptığı seyahatlere dair Türkiye’den istediği belgelerde de ısrarcı olmadı. Aileler tarafından 2018’de yargıya yapılan yeni şikâyet başvurusu ve dilekçeye ekli pek çok belge, MİT’in cinayetlerdeki muhtemel rolünü işaret ederken Güney’in katliamdan önce sık sık Türkiye’ye gidip geldiği görülüyor.
ARKASI KARANLIK KALDI
Ayrıca, Güney’in Fresnes cezaevindeyken ziyaretçileriyle yaptığı görüşmelerin sesli kayda alınması, Almanya ve Belçika’daki MİT casuslarıyla sıkı ilişkiler içinde olduğunu ortaya çıkardı. Alman polisinin yaptığı baskınlar; Ömer Güney’in Salpetriere hastanesindeki tedavi seanslarından birinde MİT’in lojistik desteğiyle kaçırılma planını son anda engelledi. Yine Almanya ve Belçika’da ortaya çıkan bulgulara rağmen olayın arka planının aydınlatılması için bir adım atılmadı. Paris’te yaşanan son gelişmeler ve açıklamalarda olayın bu şekilde üstünün kapatılarak ‘psikopat’ birinin tek kişilik cinayetleri olarak gösterilmek isteniliyor.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***