İSTANBUL – Şebnem Korur Fincancı’nın tahliye edilmemesine tepki gösteren aydın ve yazarlar, “Eğer bu ülkede doğruları söylemek suçsa biz de suçluyuz” diyerek ortak mücadele çağrısında bulundu.
Türkiye’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik kimyasal silah saldırısı görüntülerine dair yaptığı bilimsel değerlendirme nedeniyle “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ikinci duruşması, 29 Aralık’ta İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada mahkeme heyeti, Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 11 Ocak’a erteledi.
Duruma tepki gösteren aydın, yazar ve hukukçular, kararın siyasi olduğunu belirterek, Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını istedi.
POLİTİK BİR YARGILAMA
Fincancı davasının politik bir yargılama olduğunu belirten dava avukatlarından Meriç Eyüboğlu, görülen duruşmada verilen kararın çok önceden verildiğini kaydetti. Mahkemenin tarafsızlığına ve bağımsızlığına ikna olmadıklarının altını çizen Eyüpoğlu, “Biz mahkeme heyetinin reddini talep ettik. Ama bu talebimiz reddedildi. Reddedilme gerekçesi ise bizim davayı uzatmaya yönelik iddiasıydı. ‘Davayı uzatmaya yönelik talep’ denilmesi kadar tuhaf bir gerekçe olamaz. İtiraz edeceğiz ama belli ki bu heyet kararı verecek. Başından beri şaibeli olan bu süreç usulen tamamlanmış olacak ama kuşkusuz tarihte bunu yazacaktır” diye konuştu.
‘KİMYASAL KULLANMAK SUÇTUR’
Fincancı’nın bir bilim kadını olduğunu ifade eden yazar Temel Demirer, Theodor W. Adorno’nun, “Eğer bilim egemenlerin dediği şeyi tekrarlamak ise o bilim değildir, sadece lafazanlık ve soytarılıktır” sözlerini hatırlatarak, “Şebnem bir uzman olarak görüşünü söylemiştir. Çok açık ve net olarak bende ifade etmek istiyorum. Kimyasal kullanmak suçtur. Her kim kimyasal kullanmışsa suçludur ve bir savaş suçu işliyordur” dedi.
‘FİNCANCI ONURUMUZDUR, YARGILANAMAZ’
Cenevre sözleşmesini hatırlatan Dermirer, tüm devletlerin bu anlaşmanın altında imzası olduğunu kaydetti. Fincancı’nın bir hakikati dile getirdiğini ifade eden Demirer, “Eğer bu ülkede doğruları söylemek suçsa, Şebnem de ben de bu suçu işlemişiz demektir. Şebnem’i kimse yargılayamaz. Çünkü Şebnem’e verilecek bir ceza yoktur. Ona verilecek bir onur madalyası vardır. Şebnem onurumuzdur. Şebnem’e verilen ceza, Şebnem’in göğsüne onur madalyasını takmaktır. Bu şekilde Şebnem’i susturabilirler mi? Hayır. Şebnem’i yedi kat yerin altına da koysalar bir bilim insanı olarak söyleyeceğini söyler. Şebnem tam da bu yüzden onurumuzdur ve yargılanamaz” diye konuştu.
‘BİR DEMOKRASİ AYIBI’
TTB 2’nci Başkanı Ali İhsan Ökten ise, Fincancı’ya yönelik tutuklamanın bir demokrasi ayıbı olarak kayıtlara geçtiğini belirtti. Ülkedeki hukuksuzluğun geçmişten bu yana iktidarlar tarafından bir politika haline getirildiğine dikkat çeken Ökten, “BU alacakaranlıkta aydınlar, bilim insanları gözaltına alınıp haksız yere tutuklanabiliyor. Şebnem hocamız da bunun bir örneği. Hocamıza yöneltilen suçlamalarda gözaltına alınmasını dahi gerektirecek bir durum yokken, 2 aydır hukuksuz yere tutuklu bulunuyor” ifadelerini kullandı.
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
İktidarın, Fincancı üzerinden TBB başta olmak üzere ülkedeki tüm meslek örgütlerine yönelik bir korku ortamı yaratmaya çalıştığını ifade eden Ökten, yürütülen sürecin bunun bir yansıması olduğunu kaydetti. Fincancı’nın ardından TTB üyelerinin tamamına yönelik açılan soruşturmaya da değinen Ökten, bu açılan soruşturma davalarının yeni olmadığını belirti. TTB’nin 12 Eylül Darbesi’nden itibaren insan hakları ihlalleri konusunda mücadele ettiği için tüm iktidarların hedefi konumunda olduğunu sözlerine ekleyen Ökten, tüm baskılara rağmen bilimsel veriler doğrultusunda gerçekleri söylemeye devam edeceklerini belirterek, ortak mücadele çağrısında bulundu.
‘TTB SUSMAYACAK’
İstanbul Tabip Odası Kongre Delegesi Osman Küçükosmanoğlu da, yürütülen süreci “operasyon” olarak tanımladı. Asıl hedefin Fincancı üzerinden TTB’ye yönelik olduğuna işaret eden Küçükosmanoğlu, “Amaç bizim örgütümüzün susturulması, etkisizleştirilmesi. Çünkü TBB’nin yürüttüğü sağlık ve özlük hakkı mücadelesi siyasi iktidarı rahatsız ediyor. Bu yüzden de TTB merkez yöneticileri hakkında da örgüt üyeliğinden soruşturma açılıyor. TTB, tüm baskılara rağmen susmayacak. Demokrasi, insan hakları, barış ve sağlık hakkını savunmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***