Yağmur KAYA
Artı Gerçek – Emek ve Özgürlük İttifakı parti ve bileşenleri, il başkanları ve sözcüleri ile Haziran 2023 yılında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin İstanbul’da yürüttükleri seçim çalışmalarını ve güncel meseleleri konuşuyoruz.
Artı Gerçek’in HDP İstanbul İl Eş Başkanı Encu ve EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk’ün ardından üçüncü konuğu Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros.
Enflasyon ve hayat pahalılığının yaşamın bütün alanlarını etkilediğini vurgulayan Barbaros, “İşçi ve emekçilere 2023 yılı için nasıl bir ‘kader planı’ hazırlandığını görmek için bütçeye bakmak yeterlidir. Zaten bu Meclis’ten halkın yararına bir bütçe çıkacağını düşünmek saflıktan öte bir şey olur” dedi.
‘EMEKÇİLERE, SAVAŞA VE YOKSULLUĞA KARŞI ‘BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM’ ÇAĞRISI YAPIYORUZ’
Emek ve Özgürlük İttifakı seçime yönelik çalışmalara başladı mı, İstanbul’a ilişkin planlarınız, çalışmalarınız nelerdir?
İttifak güçleri olarak gündemle ve olası gelişmelerle ilgili sürekli bir görüş alışverişi içerisindeyiz. Seçime yönelik yol haritamız henüz netleşmemekle beraber, İstanbul başta olmak ülkedeki son gelişmelerin seçim sürecinin asıl olarak bir mücadele süreci olarak ele alınması gerektiği gerçeğini bir kez daha gösterdiğinde hemfikiriz. Doğal olarak seçim taktiğimiz de ortak mücadele platformumuza bağlı olarak şekillenecektir. Eylül ayında kamuoyuna açıkladığımız ortak bildirgemizin işçi ve emekçilere yaygın dağıtımını örgütlüyoruz. 4 Aralık’ta İstanbul’da çeşitli iş kollarından işçi ve emekçilerin katıldığı geniş bir toplantı gerçekleştirdik. Yine Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 15 Ocak’ta İstanbul’da bir miting düzenlemeye hazırlanıyoruz. Yoksulluğa, yasaklara, baskılara ve savaşa karşı emekçilere ‘birlikte değiştirelim’ çağrısı yapıyoruz.
‘SANAYİ ŞİRKETLERİ AKP DÖNEMİNİN EN KARLI GÜNLERİNİ YAŞIYOR’
2023 asgari ücretine dair parti olarak talebiniz ne? Mecliste görüşülen bütçe görüşmelerinde halkın yararına bir bütçe çıkacağını düşünüyor musunuz?
Türkiye’de yoksulluk sınırı dört kişilik bir ailenin en asgari giderleri temel alınarak belirleniyor. Dolayısıyla asgari ücret de bunun altında olmamalıdır. Asgari bir insanca yaşam için başka türlüsü mümkün değil. Bugün TÜRK-İŞ’in ve çeşitli sendikaların açıkladığı yoksulluk sınırı 25 bin liranın üzerinde. Ancak buna rağmen bizzat TÜRK-İŞ Genel Başkanı kırmızı çizgilerini açlık sınırına koyduklarını söyleyebildi. Bu, milyonlarca işçi ve emekçinin açlık ücretine çalışmasına onay vermektir. Herkes biliyor ki asgari ücret bugün artık temel değil genel bir ücret durumunda. Öyle ki çoğu sendikalı işyerinde bile ücretler, asgari ücretin biraz üzerindedir, o da fazla mesailerle birlikte. Oysa sanayi şirketleri, bankalar AKP iktidarında en karlı dönemlerini yaşadılar, yaşıyorlar. 2022 yılının ilk 9 ayında özel sektör şirketleri son kırk yılın en yüksek kar artışını gördü. Bankaların karı yüzde 400 arttı örneğin. Şirketlerin kasaları dolup taşarken emekçi halkın payına ne düştü? Boş beslenme çantaları düştü, çocuk işçiliğin resmileştirilmesi anlamına gelen MESEM’ler düştü, onlarca saat çalışıp ödenemeyen faturalar, ucuz gıda kuyrukları, fahiş ev kiraları düştü…
‘BAKAN NEBATİ FAKİRE VERMEK BEREKET GETİRİR DEDİ’
Şirketlerin kar oranlarıyla gözleri ışıl ışıl parlayan patron Bakan Nebati, asgari ücret tartışmalarıyla ilgili ‘Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir’ dedi. Yani asgari ücreti 8-10 bin lira yapacak bir zam kendi ağızlarıyla söyledikleri üzere sadakadır. Tüm emekçilere çağrımız o sadakayı patronların ve onların hükümetinin başına çalmalarıdır.
2023 bütçesi de işçinin, emekçinin, eğitim ve sağlık hakkının yok sayıldığı, alın terinden toplanan kaynakların faiz, teşvik, rant, vergi affı adı altında sermaye aktarıldığı, emekçiler üzerindeki vergi yükünün arttığı bir bütçe olarak Meclis’ten geçti. İşçi ve emekçilere 2023 yılı için nasıl bir ‘kader planı’ hazırladığını görmek için bu bütçeye bakmak yeterlidir. Zaten bu Meclis’ten halkın yararına bir bütçe çıkacağını düşünmek saflıktan öte bir şey olur. Ülke kaynaklarının kimin yararına kullanılacağını halkın mücadelesi belirler. Bu nedenle insanca yaşam için mücadeleyi hep birlikte büyütmeliyiz.
HALKIN TEMEL GÜNDEMİ EKONOMİK SIKINTILAR
Emek Partisi olarak işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin arasında çalışma yürütüyorsunuz. Memleketin hali, yurttaşların durumuna ilişkin neler söylemek istersiniz? Çıkış yolu nedir sizce?
Uzun süredir işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların en temel gündemini ekonomik sıkıntılar oluşturuyor. Bu tüm ülke için böyle ama İstanbul’da çok daha ağır yaşanıyor. Enflasyon ve hayat pahalılığı yaşamın bütün alanlarını etkiliyor. Son birkaç yıldır sürekli yoksullaşan işçi ve emekçiler gıdası, barınması, ulaşımı, eğitimi, sağlığı için adeta yaşam savaşı veriyor. Milyonlarca işçi fabrikalarda, insanlık dışı koşullarda dur durak bilmeden çalıştırılıyor. Giderek daha yoğun çalışan genç kamu emekçileri İstanbul’da barınabilmek için iki üç kişi birlikte ev tutuyor. Kadınlar ev ile iş arasında ve şiddet sarmalında hayatta kalmaya çalışıyor. Çocuklar okula aç gidiyor. Üniversiteliler gelecek kaygısı içinde boğuluyor. İstanbul’daki yüzbinlerce göçmen daha da ağır koşullarda yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. Üstelik bütün kötülüklerin sorumlusu olarak hedef gösteriliyorlar.
Bu tablo karşısında harekete geçen, taleplerini dile getiren her kesime yönelik dizginsiz bir baskı ve sindirme politikası uygulanıyor. Özellikle Taksim’deki patlama bahane edilerek İstanbul’daki baskının dozu artırıldı.
‘İSTANBUL’U ÖRGÜTLÜ BİR ŞEKİLDE YAĞMALIYORLAR’
Bu sefalet düzeninin en büyük sorumlusu kapitalistler ve onların hizmetindeki tek adam yönetimidir. İstanbul’u sömürü ve rantın merkezi olarak örgütlü bir şekilde yağmalıyorlar. İstanbul’un işçi ve emekçilerinin örgütlülüğü ise oldukça zayıftır. Ne kadar çalışırsa çalışsın İstanbul’da hayat pahalılığına yetişemeyen bir işçinin, emekçinin tek başına üstesinden gelebileceği sorunlar değil bunlar.
‘BİR ARAYA GELİP HAKLARINA SAHİP ÇIKMALILAR’
Biz Emek Partisi İstanbul örgütü olarak bütün gücümüzle bu durumu değiştirmek için çalışıyoruz. İstanbul’un kadın ve erkek bütün işçileri, emekçileri ve gençleri içinde bulunduğumuz durumu değiştirmek ve geleceğe umutla bakabilmek için sendikalarda, emek ve meslek örgütlerinde, birliklerinde, dayanışma derneklerinde, üniversitelerde, okullarda öğrenci örgütlerinde bir araya gelip haklarına sahip çıkmalıdırlar. İstanbul’un emekçi mahallelerinde yaşanan kadınların kendi dayanışma örgütlerini kurmasını ayrıca önemsiyoruz.
‘EZİLEN TÜM KESİMLERİ MİTİNGE ÇAĞIRIYORUZ’
İşçiler, emekçiler de ancak örgütlü bir güç haline gelerek kapitalistleri ve hükümetini yenilgiye uğratabilir ve insanca yaşam koşullarını kazanabilir. 15 Ocak’ta İstanbul’da düzenleyeceğimiz mitinge yönelik çalışmalarımızı bu anlayışla yürütüyoruz ve İstanbul’da yaşayan Türk, Kürt, Arap, sömürülen ve ezilen bütün işçi ve emekçi kardeşlerimizi mitinge çağırıyoruz.
‘İKTİDAR İSTANBUL’U YANİ GÖZBEBEĞİNİ KAYBETTİ’
İmamoğlu’na verilen cezaya ilişkin ne düşünüyorsunuz?
İstanbul herhangi bir kent değil, tek adam iktidarının gözbebeği. Ama iktidar gözbebeğini kaybetti. Üstelik şaibeli bir şekilde iptal ettirip seçimi tekrarlatmasına rağmen… “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” diyen bizzat Erdoğan’ın kendisidir. Bu nedenle tek adam yönetimi İstanbul’da seçimi kaybetmeyi sindiremedi. Erdoğan 2019’da yapılan yerel seçimlerden beri her fırsatta bunu ifade etti ve İstanbul Belediyesi’ne el koymanın yollarını aradılar. İstanbul Belediyesi’ne yönelik bu hamle aynı zamanda tek adam yönetiminin, Türkiye’yi de kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapmayı göze aldığının göstergesidir.
Grev yasakları, halkın haber alma hakkı, basın ve ifade özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş hakkı, kültürel etkinlikler vb. demokratik hak ve özgürlüklere yönelik yasaklar, siyasi yasaklar, HDP’li belediyelere yönelik kayyumlar, TTB ve TMMOB’a baskılar, hak alma mücadelelerine uygulanan polis şiddetiyle muhalefeti bastırma uygulamaları sistematik bir şekilde artıyor. Üstelik yargı da İstanbul örneğinde olduğu gibi bu uygulamaların payandası haline getiriliyor. İşçilerin hak mücadelelerinde işlemeyen, kadın katillerini durdurmayan, çocukları tecavüzcülerden korumayan yargı, söz konusu iktidarın çıkarı olunca ışık hızıyla işliyor.
Tek adam iktidarı yaşadığı güç kaybından çıkışı baskılarda, yasaklarda, gerilim politikalarında arıyor. İstanbul halkının bu çıkışı Erdoğan’a kapatması gerekiyor.
‘ESAS OLAN İSTANBUL HALKININ ÖZGÜVENLİ MÜCADELESİDİR’
Emek Partisi olarak tek adam yönetiminin ve Cumhur İttifakı’nın gerici faşist bir devlet örgütlenmesi için attığı her türlü adıma karşı demokratik hak ve özgürlükleri savunacağız. Altılı masanın ve Ekrem İmamoğlu’nun siyasi anlayışlarını ya da yerel yönetim anlayışını desteklemiyoruz, ancak burada temel noktamız demokratik haklara ve siyasal özgürlüklere sahip çıkmaktır. Başta CHP olmak üzere Altılı Masa’nın halkın İmamoğlu’na verilen ceza karşısındaki tepkisini seçim desteğine indirgeyen yaklaşımını da eleştiriyoruz. Esas olan İstanbul halkının özgüvenli, örgütlü, kitlesel mücadelesidir. Bu mücadelenin en önemli dayanakları da yerellerde oluşacak birlikler olacaktır.
Ferhat Encü: İmamoğlu’nu desteklemeseydik faşizm daha fazla kurumsallaşacaktı
EHP Genel Başkanı Öztürk: Ülkemizdeki asgari ücreti başka ülkenin vatandaşına söylemekten utanacak pozisyondayız
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***