Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) bir yetkili, hatalığın yeniden yükselişe geçtiği bir ortamda küresel kolera aşısı stokunun halihazırda “boş ya da son derece yetersiz” olduğu uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler’e bağlı sağlık ajansı, küresel ölüm oranlarının arttığını, dünya çapında bu yıl kolera salgını bildiren yaklaşık 30 ülke olduğunu ve bunun da normal bir yıla göre yaklaşık üçte bir oranında daha yüksek bir seviye olduğunu belirtti.
Ajansın kolera ve salgın ishalli hastalıklarla mücadele birimi direktörü Dr. Philippe Barboza, “Elimizde aşı kalmadı. Daha fazla ülke (aşı) talep etmeye devam ediyor ki bu son derece zorlu bir süreç.” ifadesini kullandı.
Barboza, Dünya Sağlık Örgütü’n yanı sıra diğer kuruluşlar tarafından yönetilen aşı tedarikine ilişkin Uluslararası Koordinasyon Grubu tarafından kaydedilen acil durum stokuna atıfta bulundu.
Grubun stoklarına normal şartlarda yılda yaklaşık 36 milyon doz aşı girişi olsa da aşı kıtlığı, DSÖ’nün ekim ayında standart iki doz aşılama stratejisini geçici olarak askıya almasına neden oldu.
Sorunun bir kısmının Hindistanlı bir üreticinin ihracatı durdurma kararından kaynaklandığını belirten Barboza, bu konuya dair ayrıntı vermemekle birlikte Güney Afrikalı bir üreticinin üretime başlamayı planladığını bunun da birkaç yıl alacağını kaydetti.
“Kolera için aşı geliştirmek, yani temelde yoksul ülkeler için bir aşı geliştirmek, aşıdan elde edilen gelirin çok daha yüksek olduğu Covid aşıları geliştirmekten muhtemelen çok daha az cazip.” sözleriyle Hindistanlı üreticinin neden üretimi durdurduğuna dair ipucu verdi ve tepkisini dile getirdi.
DSÖ yetkilisi Barboza, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“21. yüzyılda insanların çok iyi bilinen ve tedavisi çok kolay olan bir hastalıktan ölmesi kabul edilemez.”
2022’de 26 ülkede kolera görüldü
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, 2017’den 2021’e kadar dünya genelinde kolera vakasının görüldüğü ülke 20’nin altındayken sadece 2022’de 26 ülkede kolera salgını görüldü.
Şiddetli yağışların sele yol açtığı Haiti ve Pakistan, iç çatışmaların sürdüğü Suriye ve komşu ülke Lübnan’daki salgın, diğer ülkelere göre daha büyük tehlike arz ediyor.
Küresel sağlık kuruluşları ve hükümetlerin tedbirleri sonucu yıllardır azalan kolera virüsü, çeşitli çevresel nedenlerle yeniden etkisini artırmaya başladı.
İklim değişikliğinin neden olduğu kasırga, şiddetli yağış ve kuraklık gibi afetlerin temiz suya erişimi olumsuz etkilemesi, kolera salgınını tetikleyen birincil etken olarak biliniyor.
Bunun yanı sıra yoksulluk ve çatışmalar da koleranın yayılmasına sebep olan faktörler arasında bulunuyor.
Kolera mikrobu
“Vibrio cholerae” isimli bakterinin yol açtığı bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığı olan kolera, enfekte olduğu kişide sulu ishal, kusma ve kas krampları gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor.
Bakterinin O1 ve O139 olarak adlandırılan alt türleri bulaşıcı özelliğe sahip olurken son yıllardaki vakaların büyük çoğunluğunu O1 alt türü oluşturuyor.
Dünyada ilk olarak 19. yüzyılın başlarında Hindistan’da ortaya çıkan virüs, kısa zamanda kıtalara yayılarak salgınlara neden oldu.
Tarih boyunca 6 büyük kolera salgını görüldü, bu salgınlarda milyonlarca kişi hayatını kaybetti.
Son yüzyılda ise 1961’de Güneydoğu Asya’da patlak veren salgın, 1971’de Afrika, 1991’de ise Amerika kıtasında görüldü.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***