ADANA – İmralı tecridi ve Kürt kültürel soykırımcılığının bir NATO aklı olduğunu belirten HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, “Kürt halkının özgürlük ısrarına vurulan darbe, tüm halklara da kaybettirecektir” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Adana İl Meclisi, “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim, örgütlü ve özgür toplumla yeni yaşamı kuralım” şiarıyla 12’nci Dönem İl Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Kurul, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Örgütü binasında gerçekleşti. HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ile HDP Adana İl Eşbaşkanları Helin Kaya ile Mehmet Karakış, ve HDP PM üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Çukurova Eş Sözcüsü Enver Güler, Özgür Kadın Hareketi’ne (Tevgera Jinên Azad-TJA), Adana Barış Anneleri Meclisi, Akdeniz Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AATUHAY-DER), Akdeniz Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AYKAYDER), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Yeşil Sol Parti, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve çok sayıda kişi katıldı. Divan seçiminin ardından saygı duruşu yapıldı.
‘HALKLAR NEFES ALAMIYOR’
Mereş, 19 Aralık, Roboski ve Paris Katliamlarında yaşamını yitirenleri anan HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, DBP’ye dönük operasyon, Paris’te Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne yapılan saldırı ile HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encu’ye bir polis tarafından atılan tokadı ve HDP’li Semra Güzel’in vekilliğinin düşürülmesini kınayarak sözlerine başladı. Siyasal ve kültürel soykırımcı ulus devlet gerçeği ile karşı karşıya olduklarını ifade eden Çiçek, dünyadaki halkların küresel kapitalist sistem karşısında nefes alamadığına dikkat çekerek, “Bugün itibariyle önümüzdeki tabloyu şöyle özetleyebiliriz; halklar, ezilen kimlikler, ötekilerle iktidar ve sermaye sahipleri arasında kavga büyüyor. Kriz derinleşiyor. Çelişki büyüyor, arkadaşlar. Aslında 2022 yılının özeti nedir, diye soracak olursak? Bizce en temel özeti budur. Yani Türkiye Cumhuriyet Devleti içinde odur, Ortadoğu’daki diktatörlükler için de gerçek budur. Amerika’sı, İngiltere’si, Rusya’sı, Çin’i için de gerçek odur. Kapitalizm varoluş krizi içindedir. Bir kriz sistemidir. Ve bunun karşısında halklar, ezilen bütün kimlikler, emekçiler, ekolojistler, inançlar gün ve gün bu sistem karşısında özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha fazla büyütmek, toplumsallaştırmak zorundadır. Zorundadır kelimesini bilinçli kullanıyoruz, çünkü biz biliyoruz ki; varoluşsal kriz yaşayan bu sistem aslında bizim için emek kavgası, demokrasi kavgası, özgürlük kavgası bizim için bir tercih değildir. Zorunlu olarak yüzleşmemiz gereken bir mücadele zeminidir” dedi.
‘BİR GASP İKTİDARIDIR’
Çiçek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 2022 yılı karnesine değinen Çiçek, “İkinci yüzyılına girerken bu devlet, yüzyılda tamamlayamadığı, tasfiye edemediği, yok edemediği, ötekileştiremediği bütün kimliklere yüzyıllık birikiminin, yüzyıllık saldırganlık bilincinin desteğiyle saldırmaktadır. Yani içinde bulunduğumuz süreç sadece belli siyasal organizasyonların Halkların Demokratik Kongresi’nin bileşenlerinin, Halkların Demokratik Partisi’nin sadece Belirli toplumsal grupların değil, bir bütün olarak ulus devletçi, tekçilikle, bu tekçiliğin hedefinde olan bütün halkların, bütün farklı kimliklerin tarihsel bir yüz yüze gelmesiyle, tarihsel karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanacak bir final yılı bizim için. Bütün bu saldırganlıkların zirveleşmesi, derinleştirilmesinin temelinde bu tablo yatmaktadır. Devletin bu gerçeğiyle hepimiz yüzleşmek zorundayız. Bugün itibariyle özellikle Kürt sorunu bağlamında ortaya çıkan bütün gelişmeleri, Türk ulus devletinin inkarcı, tekçi, homojen ulus yaratma inşasında çomak sokan bir Kürt halk gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Tekçilik üzerinden inşa edilmek istenen sistemi yürüttüğü mücadele ile büyüttüğü mücadele ile parçalamış, ulus devletçi toplumsallığı şiddet toplumunu, milliyetçi toplumu inşa etmeyi engelleyen Kürt Özgürlük hareketine dönük tarihsel bir intikam saldırısı aynı zamanda. Tüm tarihsel gelişmelerden bağımsız olarak Kürt örgütlü mücadelesine saldırı değil, Kürt örgütlü mücadelesi şahsında yüzyıllık başarısızlığının intikamcılığıyla ikinci yüzyıla girerek, aynı 20. yüzyılında başlarında 1920’lerde 1930’larda olduğu gibi ikinci yüzyıla giderken bu tekçi cumhuriyeti geri dönülmez bir şekilde inşa etmenin hedefiyle kararlılığıyla hareket etmektedir. AKP-MHP faşist iktidarı bu topraklarda hüküm sürmüş, inkarcı iktidarların zirve yapmış halidir. Kötücü, halk düşmanı, halka yabancı, topluma yabancı, toplum düşmanı iktidar gerçekliği süreci içerisinde en zirve yapmış, hem sınıfsal hem ideolojik hem de talancı siyaset bağlamında en tehlikeli iktidardır. Halkların başında en fazla bela olmuş, sermayeye en fazla dost, iktidar odaklarına en fazla dost, yine küresel kapitalist şirketlere, onun devletlerine en fazla hizmete koşturulmuş, bir gasp iktidarıdır” diye konuştu.
‘BU BATAKLILIĞI KURUTMAK GEREK’
Çiçek konuşmasının devamında tüm “yaşanmışları ve kötüleri” AKP’ye yıkmanın yerine benzerlerinin gelmesi halinde engellenemeyeceği uyarısında bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Bu iktidarla mücadele faşizmle mücadele kadar kararlı görmekle birlikte bu iktidarın yıkılışından sonra bu topraklarda demokrasinin ve özgürlüklerin toplumsal demokrasinin, eşitliğin, adaletin gelişmesi için kalıcı bir sistemin inşası içinde mücadele yürütüyoruz. 23 Haziran seçimin olduğunu düşünelim, 24 Haziran her şey güllük gülistanlık olmayacak. 31 Mart sonrası olmadığı gibi, oldu mu arkadaşlar? O yüzden bu tespiti hep birlikte yapalım; AKP-MHP faşist iktidarı 100 yıllık tekçi cumhuriyetin başaramadığı, beceremediği, halk düşmanı politikaları yine bu devletin tarihsel aklından izin alarak, destek görerek, çek alarak, kendi ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Bu tekçi faşist düzenin, antidemokratik düzenin toplum düşmanı düzenin devam etmesi için bir taraftan tarihsel devletin hedeflerini hayata geçirmeye çalışırken, bunun karşılığında hem uluslararası güçlere hem tarihsel devlet aklında kendisi bir kredi almıştır. Yani şunu demektedir. Çok açık bir şekilde söyleyeyim, ‘Siz başaramadınız, Kürtlerin özgürlük mücadelesini, statü taleplerini ben tasfiye edeceğim. Siz başaramadınız sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da Kürdün özgürlük mücadelesini, emekçinin emek mücadelesini, inançların eşit yurttaşlık mücadelesini, doğanın sermaye karşısındaki mücadelesini, kadının erkek egemen sistem karşısındaki özgürlük çığlıklarını, hepsini ben tasfiye edeceğim. Ve bu tasfiye sermaye güçlerine, uluslararası güçlere yarayacak. Ben sizin en büyük hizmetçinizim. Bu hizmet karşılığında benim ömrümü ayakta tutun’ diyor. Bakmayın öyle milli ve yereli geçindiklerine tam tersi bu toprakların kültürüne, geleneğine en fazla yabancılaşmış, en fazla düşmanlaşmış, bir iktidar gerçekliğidir. İşte o bataklıktan besleniyor. Bizim işimiz önce o batağını kurutmaktır. İktidar devrildikten sonra karşısına yeni restorasyoncu güçleri getirmek değil, benzerini getirmek değildir.”
‘TECRİT NATO AKLIDIR’
İktidara karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı yapan Çiçek, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılmış tecride dikkat çekerek tecridin tüm ülkeye ve topluma yayıldığını sözlerine ekledi. Tecridin politik güç haline gelip toplumsallaştığını dile getiren Çiçek, Kürt halkının yürüttüğü mücadelenin evrensel bir kimlik haline geldiği için bu kadar ciddi saldırılara maruz kaldığına değindi. İmralı tecridinin sadece iktidarın tasarladığı bir tecrit sistemi olmayıp, NATO ve küresel güçlerin tasarladığı bir sistem olduğuna değinen Çiçek, “99’da yapmak istedikleri şuydu; Bir Kürt-Türk savaşı çıkarıp, Kürtlerin özgürlük mücadelesini tasfiye etmekti. Sayın Öcalan; demokratik cumhuriyet fikriyatıyla, paradigmasıyla bunu boşa çıkardı. Sonra baktılar olmuyor, tecrit ve işkence sistemini derinleştirdiler. Her türlü yasal haklarını aşama aşama askıya aldılar. Ve ondan sonra ortaya çıkan gerçek şuydu; nasıl bir cevap verildi, tecrit ve işkence sistemine Sayın Öcalan dedi ki, ‘Kürtler varlık ve yokluk mücadelesini yürütecek, kendi öz örgütlenmelerini yapacak, ama bu devletlerin ittifakı karşısında hem kendi yürüyüşleri için hem de halkların ortak yürüyüşleri için ortak mücadele zeminleri yaratmak zorunda. Devletler ittifak halinde ise halklar, ezilenler ittifak halinde olmak zorunda’ dedi. Ve bugün içinde mücadele yürüttüğümüz bu fikriyatı oluşturdu. Ve tecrit ile işkence sistemini böyle boşa çıkardı. Ama sonra ne oldu, karşı bir darbe, ben buna 3’üncü komplo dönemi diyorum. 21 aydır, 22 aydır, mutlak haber alamama, habersiz bırakma, mutlak iletişimsizlik politikasıyla bugün itibariyle Sayın Öcalan’dan ve onun fikriyatından, ona gönül verenlerden tarihsel bir intikam alınmak istenmektedir. Kürt ikinci yüzyıla girerek tekrardan betonun altına gömülmek isteniliyor. Öyle sıradan bir haber alamama hali değildir. Hukuk bizim için burjuvazinin egemenliğin meşruiyet aracıdır. Tarihsel haksızlıkların biçimsel adalet adı altında kendisini meşrulaştırma aracıdır. Şimdi bugün hukuktan bahsedebilir miyiz? Faşizm böyledir işte, kendi koyduğu hukuku bile uygulamayacak bir rejimin adıdır faşizm. Uygulanamayacak, bu böyle sıradan bir hukuk oyunu değildir, tarihsel bir ittifak vardır. Kendisi yıllar önce şunu söylemişti; ‘Bakmayın bunlara böyle; bunların gücü bir yere kadar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin rolü gardiyanlıktır. Ben NATO’nun, uluslararası güçlerinin esiriyim. Eğer oradaki oyunları, yaklaşımları bu tarihsellikle okuyamazsak bu karşı yürüteceğimiz mücadelenin tarihselliğini çok farkına varamayacağız.’ Bu bizim için çok nettir. Kürt soykırımcılığı bir NATO aklıdır. Bir küresel aklıdır. Bunun bölgelerdeki taşeronları vardır, bugünümüz iktidarını bu taşeronluk üzerinden değerlendireceğiz. Yanına şunu koyuyoruz; Kürt mücadelesi tasfiye olursa, son direniş olan Kürt direnişi işgal edilirse; Kürt kaybederse; sadece Kürtler değil, Kürtlerin ayakta tuttuğu bütün özgürlük değerleri, bütün direniş değerleri, bütün ortak mücadele zeminleri hepsi birlikte kaybedecektir. O yüzden o tarihsel sözü hatırlattı arkadaşlar, ‘Ermeni’yi dövdürtmeyecektik’ şimdi Kürdü dövdürtmemeliyiz arkadaşlar” dedi.
Çiçek’in konuşması ardından HDK Adana İl Meclisi’nin yönetimi belirlendi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***