ANKARA – Bolu Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerinin giderek arttığını belirten İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, tutukluların tahliyelerin “Gözünün üstünde kaşın var” bahanesiyle engellendiğini söyledi.
Bolu F tipi Cezaevi’nde bulunan tutuklular, yaşanan hak ihlallerine karşı başlattıkları açlık grevini sürdürüyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, Bolu Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine dair konuştu.
YOĞUN HAK İHLALİ YAŞANIYOR
Son zamanlarda Bolu F Tipi Cezaevinden yoğun bir hak ihlali başvurusu aldıklarını fakat cezaevi idaresi ile bir görüşme gerçekleştiremediklerini belirten Çevirmen, “Zaten önceden de gelen ihlaller vardı ama onun son süreçte daha da katlanılır çekilmez hale geldiği için çeşitli eylemler yapıyorlar. Açlık grevi de şu an devam ediyor. Çok yoğun hak ihlalleri var ona değinmek gerekir. Özellikle sosyal faaliyetler çok kısıtlanmış. Pandemi döneminde neredeyse yok durumuna gelmişti tedbirlerden kaynaklı. Ancak şu anda herhangi bir pandemi tedbiri devam etmemesine rağmen halen bu şekilde devam ediyor” dedi.
TUTUKLULARDAN PROTESTO
Çevirmen, cezaevinde tutukluların sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere 40 saatin üzerinde katılması gerektiğini fakat idarenin ayda 1 saat çıkardığını belirtirken, tutukluların bu durumu protesto etmek amacıyla 1 saatlik faaliyeti kullanmadığını ifade etti.
GÖRÜŞ SÜRELERİ YARIM SAAT EKSİK UYGULANIYOR
Adalet Bakanlığı’nın 1,5 saat olarak belirlediği görüş süresinin Bolu F Tipi Cezaevi’nde 1 saat uygulandığını ve tutuklu ailelerinin büyük çoğunluğunun yüzlerce kilometre uzaktan görüşe geldiğini vurgulan Çevirmen, görüş saatlerinin değişkenlik arz ettiğini, bir iki gün kala görüş gününün belirlenmesinden dolayı hem tutuklular hem de ailelerin mağdur edildiğini söyledi.
TACİZE VARAN ARAMALAR
Tutukluların revire çıkmalarının ya da doktor muayenesinin ayları bulduğunu, hastane sevklerinin de neredeyse yok denecek kadar az olduğunun altını çizen Çevirmen, şöyle konuştu: “İlaç almada, tedavi olmada, muayene edilme ile ilgili pek çok sorunlar kronik hale gelmiş durumda. En büyük sorunlardan bir tanesi de son yıllarda artan neredeyse tacize de varan aramalar. Ayda en az 3 olmak üzere 4 ya da 5 kez genel arama adı altında arama yapılıyor ve eşyalar dağıtılıyor, parçalanıyor. Kantinden satın almış oldukları daksil, cımbız ya da küçük makas, sürekli kullanmış oldukları radyolar ellerinden alınmış vaziyette. Yaşamlarını idame ettirmek için kullanmış oldukları bu malzemeler tekrar talep edilmesine rağmen verilmiyor.”
‘TUTUKLLU TALEPLERİ DİKKATE ALINMIYOR’
Tutukluların oda değiştirme taleplerinin dikkate alınmadığını, oda değişim talebi olmayan tutukların kendi inisiyatifi dışında odalarının değiştirildiğini söyleyen Çevirmen, “Pek çok yaşanan hak ihlallerinden kaynaklı çeşitli protesto eylemleri yapıyorlar. Bunlardan bir tanesi şu anda açlık grevi devam ediyor. Basın İlan Kurumundan onaylı olmadığı müddetçe hiçbir gazete içeri alınmıyor. Bu büyük bir sıkıntı. Bilgi alma edinme hakkından mahrum bırakılıyor mahpuslar. Kullanmış oldukları televizyon, buzdolabı, semaver, ketıl ile kullanmış oldukları elektrik ücretleri kendilerinden alınıyor ve bunların birim fiyatları normal konut birim fiyatlarından hesaplanmıyor. Fabrika tarifesi şeklinde alınıyor. Oysa mahpusların aileleri zaten çok yoksul aileler bir gelire de sahip değil mahpuslar. Buna rağmen böyle bir yaklaşım söz konusu. Bundan kesinlikle vazgeçilmesi gerekiyor ancak hala devam ediliyor” diye belirtti.
GÖZLEM KURULU TAHLİYELERİ ENGELLİYOR
Denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme zamanı gelmiş tutukluların tahliyelerinin, İdare ve Gözlem Kurulu’nun, “Gözünün üstünde kaşın var” bahanesiyle engellendiğinin altını çizen Çevirmen, “Gözlem kurulları sadece hukukla ilişkisi olan savcının bulunması ve diğer üyelerin aslında hukuksal hiçbir vasfa sahip olmayan kişilerden oluşuyor ve bir mahkeme gibi hareket ediyor. Örneğin geçenlerde bir mahpusun ailesi aramıştı ‘30 yıl biz hani dayandık, bir ümitle bekliyorduk yakınımızı ancak ümitlerimiz kırıldı’ dedi. Yani tekrar gözlem kurulu kararı ile tahliyesinin engellenmesi hem mahpusun kendisinde bir tahribat yaratıyor hem de beklenti içerisinde olan ailesinde çok büyük sıkıntı ve tahribat yaratıyor” dedi.
METAL KAŞIK GÜVENLİ DEĞİL!
Güvenlik gerekçesiyle tutuklularda bulunan metal kaşık, tabaklarının toplandığını, yerine ise plastik tabak, kaşık verildiğini ifade eden Çevirmen, bu durumun insan sağlığına uygun olmadığını aktarırken, “Gelen başvurulardan bir tanesi de yine aramalarda kitaplar çıkarıldı koğuşlardan. Şu anda özellikle yeni idarenin değişmesinden kaynaklı olarak hapishanede koğuşta 3 kitap kişi başı tutulması gibi bir durum söz konusu oldu. Yani mahpusun zaten herhangi bir iletişimi söz konusu değil, ziyaret konusu sıkıntılı ailelerden uzak yerlerde yaşıyor, avukatlarını neredeyse hiç göremiyorlar, gazeteler alınmıyor, dergiler alınmıyor” diye kaydetti.
‘TALİMATLAR ADALET BAKANLIĞI’NDAN’
İnfaz yasasıyla birlikte siyasi tutsakların yönelen tecrit koşullarının olduğunu ve siyasi tutsaklara yönelen baskının siyasi atmosferle ilgili olduğunu belirten Çevirmen, Adalet Bakanlığı ve Ceza Tefkivevleri’nden gelen talimatlar doğrultusunda bu uygulamaların yaşandığını söyledi.
‘CEZASIZLIK POLİTİKASI HAKİM’
Çevirmen, yaptıkları başvurularla ilgili herhangi bir olumlu dönüş alamadıklarını kaydederek, işlenen suçlar konusunda cezasızlık politikasının hâkim olduğunu ifade etti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***