M.B. isimli bir kişi martta evinde yere düştü. Yere düştükten sonra bel ve kalçasından ağrı çekmeye başlayan hasta, çeşitli hastanelerde muayene oldu.
Diken’in ulaştığı belgelere göre, bazı doktorlar ‘koksiks’ kemiğinde çatlak, bazılarıysa bu bölgede kırık olduğunu söyledi. Doktorlar ilk etapta hastaya rapor vererek ağrı kesicilerle dinlenmesini tavsiye etti.
M.B. sonrasında gündelik hayatına devam ettiğini, bu süreçte birkaç defa hastaneye gittiğini ama ağrılarının geçmediğini anlattı.
Kurban Bayramı’nda memleketindeki bir hastaneye giden M.B.’nin ‘manipülasyon’ tekniğiyle kemikleri düzeltildi. Tedavi kısa süreliğine de olsa işe yaradı ama bir ay sonra hastanın yine ağrıları başladı.
M.B. eylülde bu sefer Özel İstanbul Onkoloji Hastanesi’nde muayene oldu. Buradaki doktorlar koksiks kemiğindeki kırığın büyük olduğunu söyledi. Doktorlar ya ameliyat olması gerektiğini ya da kortikosteroid veya lokal analjezik enjeksiyon yapılması gerektiğini belirtti. Hasta da enjeksiyonu seçti. Buradaki doktor, bu işlemi kendisinin değil Özel VM Medical Park Pendik Hastanesi’nde bir doktorun yapacağını söyledi.
Tedaviden sonra bacağı tutmamaya başladı
M.B., bunun üzerine kendi arabasıyla ‘bel ağrısı şikayetiyle’ buraya geldi. Ameliyathanede üç yerinden lokal anestezi altında enjeksiyon işlemi yapıldı.
İki saat sonra eve gidebileceği söylendi ama bir saat sonra hastanın sağ bacağı tutmamaya başladı. M.B. doktorun anesteziden sonra bunun normal olduğunu söylediğini aktardı. İlaç ve kortizon tedavisi uygulandı. Sonrasında MR çekildi ama sorunun nedeni bulunamadı.
Altı gün hastanede kalan M.B., her seferinde “İnceliyoruz, biz de ne oldu bilmiyoruz” dendiğini kaydetti.
Başka hastaneye sevk edildi ama tedavi edilmedi
En sonunda da M.B., Bahçeşehir Üniversite Hastanesi Özel VM Medical Park Göztepe Hastanesi’ne sevk edildi. M.B.’ye, Göztepe Hastanesi’ndeki doktorların kendisinin raporunu incelediğini, M.B.’yi tedavi edecekleri söylendi.
M.B.’nin aktardıklarına göre, ambulansla Pendik Hastanesi’ne sevk edildi. Kendisine, ilgili doktorların hastanede olmadığı, muayenenin yarın olacağı iletildi. M.B., bu süreçte narkotik ağrı kesicilerle uyuyabiliyordu.
Ertesi sabah, doktorlar geldi ama M.B.’nin raporunu henüz okumadıklarını ve kendisiyle öğleden sonra ilgileneceklerini söyledi. M.B., acılar içinde kıvranırken doktorlara çok kötü olduğunu ve en azından kendisine ağrı kesici verilmesini istedi. Asistanlar da “Bize işimizi öğretmeyin” diyerek hastayla tartıştı.
Tedavisiz taburcu edildi
Sonrasında bir hemşire gelerek M.B.’ye taburcu edileceğini söyledi. M.B. ve yakınları, taburcu olmak istemediğini, tedavi olmak istediğini söyledi. Doktorlar, M.B.’nin tedavi olmak istemediği, doktorlara hakaret ettiği, hastaları rahatsız ettiği ve bu şekilde tedavi sürecine zarar verdiği gerekçesiyle kendisini tedavi etmeyerek taburcu etmeye karar verdi.
M.B. şu an başka bir hastanede tedavi görüyor. Kendisinin sağ kalçası ve bel bölgesindeki bütün sinirleri su toplamış, omurilik kökleri zarar görmüş ve enfeksiyon kapmış. Sağ bacağı da tamamen fonksiyonunu yitirmiş durumda. M.B., narkotik ağrı kesicilerle hayatına devam ederken ne zaman iyileşeceği belli değil.
M.B., tüm bu yaşananlarla ilgili Medical Park Hastanesi’ndeki ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Diken’in ulaştığı Medical Park, hukuki süreçler devam ettiğinden dolayı yorum yapmaktan kaçındı.
Hastanın avukatıysa şunları dedi: “Müvekkilin ağrıları nedeniyle uygulanacak işlem için kendisine ‘basit, risksiz ve kısa süren bir işlem olduğu’ söylenmesinden dolayı arabasını bizzat kullanarak gittiği hastanede yapılan işlem sonrası felçli duruma geliyor. Burada iki ihtimal söz konusu: Ya yanlış bir işlem veya yöntem kullanıldı ya da hekim dikkatsizliği ve deneyimsizliği sonucu bu durum meydana geldi. Ancak olayın daha da vahim olan tarafıysa yaşananlar sonrasında hastanenin hiçbir sorumluluk almadan müvekkili yaka paça taburcu etmesi. Bizler soruşturma sürecinde yaşanan bu talihsiz durumun aydınlatılacağını ve sorumluların tespit edileceğini umuyoruz.”
KAYNAK: DİKEN – MEHMET BARAN KILIÇ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***