AMED- HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, 2022’deki tüm saldırılara rağmen geri adım atmadıklarını belirterek, “Saldırılara karşı en büyük cevabımızı 2023’te vereceğiz, 2023 kadın düşmanı iktidarı yeneceğimiz yıl olacak” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, gündemdeki konulara ilişkin polis baskınına uğrayan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkezi Amed İrtibat Bürosu’nda açıklama yaptı. 2022 yılının kadınlar açısından zorluklarla dolu ama bir taraftan da mücadelenin bir an bile durmadığı bir yıl olduğunu ifade eden Başaran, “Ancak sadece Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu değil dünyanın dört bir tarafında rejimler ve iktidarlar açısından kadınlara halklara ezilmişlere saldırarak zorbalığı ve savaşı derinleştirerek geçirdikleri bir yıl olarak karşımızda duruyor. Rusya Ukrayna savaşının başlaması, Ortadoğu’da merkezileşen savaşın bu süreçte de daha da derinleştirerek uluslararası güçlerin kendilerini büyütme çabası olarak karşımızda duruyor 2022 yılı” diye belirtti.
‘JİN JİYAN AZADÎ’
Bu yılın en önemli gelişmelerinden birisinin Rojhilat’ta Kürt kadınlarının Jîna Emînî katliamından sonra başlattığı direniş olduğuna işaret eden Başaran, “İran’ın dört bir yanına ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla yayılan serhildan ve itiraz bugün sadece Rojhilat’ta, İran’da, Kürt kadınlarının dilinde değil, dünyanın bir tarafında ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganlarının yükseldiği bir yıldı. Yine Afganistan’da kadınların Taliban rejimine karşı mücadelelerini büyüttüğü bir yıldı. Hindistan’da, ABD’de, Şili’de dünyanın dört bir yanında erkek iktidarların kendilerini, rejimlerini kurumsallaştırmaya çalıştıkça kadınların da direnişlerini ve mücadelelerini enternasyonalist bir mücadele haline getirdiği yıl oldu. İran’da saç telinde bayraklaşan mücadele ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla vücut buldu. Ortadoğu’da krizden çıkmanın sesi, soluğu ve paradigması haline geldi. Bir kez daha Rojhilatta ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı atan kadınların şahsında Rojhilat’ta, Rojava’da yeni yaşamı ören kadınlar şahsında mücadele eden bütün kadınları saygı ve sevgiyle selamlıyorum. İtirazımızın, isyanımızın yeniyi inşa edeceği bir yüzyıl olacağı inancıyla selamlarımızı iletiyoruz” dedi.
310 KADIN KATLEDİLDİ
AKP ve MHP’nin savaş ittifakı olduğunu ve kadın kazanımlarını her saniye hedef aldığını dile getiren Başaran, “Tek tek yıl içerisinde mücadelemizle, emeğimizle elde ettiğimiz kazanımlarımız AKP – MHP ittifakı tarafından hedef alındı. Bu süreç içerisinde bir tek adamın ağzından çıkan sözle İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı ilan edildi. Dünya’da İstanbul Sözleşmesi’nin sadece Türkiye’de değil dünyada kadınlara çocuklarda ve LGBTİ’ye yönelik şiddeti önlemeye yönelik kıymetli bir sözleşme iken erkek egemen iktidar sözleşmeden geri çekildiğini ilan ederek kadın düşmanı politikalarını bir kez daha tescillenmiş oldu. Kadınlara karşı kışkırttıkları her gün kadınları hedef gösterdikleri erkeklere de büyük bir cesaret verdiklerini, ne olursa olsun öldürsen de birkaç yıl yatarım anlayışını toplum içerisinde yerleştirdiklerini biliyoruz. Maalesef tam da bu politikalar nedeniyle bu yıl içerisinde en az 310 kadın erkek şiddeti sonucunda katledildi. İktidar erkekleri cezasızlıkla ödüllendirmeye devam etti. Şiddete uğrayan kadınlar, kolluğa gittiklerinde destek alamadılar. Anadillerinden dolayı alamadıkları destek nedeniyle şiddet ortamına geri döndüler. Katledilen kadınları cinsiyetçi diliyle her defasında suçlu gösterecek biçimde yine iktidar medyası tarafından yaygınlaştırılmaya devam ettiler” diye konuştu.
‘GERİ ADIM ATMADILAR’
Kadınların 25 Kasım’da alanlarda erkek-devlet şiddetiyle karşı karşıya kaldığına vurgu yapan Başaran, devamında şunları söyledi: “Kadınların kolları bacakları kırıldı, gözaltında tacize uğradılar. Ama kadınlar bütün saldırılara, gözaltına alınmalarına rağmen sokaktan geri çekilmediler. İktidar bu yıl da kadınlarla baş edemediğini görmüş oldu. Kadınlar geri adım atmayacağını, atma konusunda hiç bir tereddütleri olmadığını gösterdiler. Bütün kazanımlarımız saldırı altındayken örgütlü mücadelemiz hedef haline geldi. Bir taraftan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na dava açıldı. Kürt kadın hareketine Tevgera Jinên Azad’a sistematik bir biçimde saldırıların gerçekleştirildiğini görüyoruz. Yılın son günlerine doğru TJA aktivistleri, kadın mücadelesi yürüten arkadaşlarımız, bu erkek egemen tekçi, militarist, savaş rejimine karşı kadın özgürlükçü perspektifi örme iddiasında olan TJA’lı arkadaşımız gözaltına alındılar ve 8 arkadaşımız tutuklandı. Bu mesajın sadece gözaltına alınıp tutuklanan arkadaşlarımıza yönelik olmadığını biliyoruz.
İktidar bize ‘mücadele etmeyin, algılara boyun eğin, evin içinde erkeğe dışarıda devlete biat edin, geri adım atın öncülük etmeyin’ diyor. Bu mesajı sadece mücadele eden kadınlara değil bütün kadınlara veriyor. Ama şunu biliyoruz ki kadın arkadaşlarımız Sebahat’lar, Ayla’lar, Gültan’lar, Bedia’lar ve rehin tutulan hiçbir arkadaşımız, bu saldırılara ve gözaltına alma operasyonlarına karşı geri adım atmıyor, duruşma salonlarında bu erkek egemen rejimi yargılamaya karşısında dimdik durmaya devam ediyor.”
KUMPAS VE ALGI OPERASYONLARI…
İktidarın kadın mücadelesi yürütenler yanında kadın siyasetçileri de hedef almaya devam ettiğini sözlerine ekleyen Başaran, “Bu süreçte Semra Güzel arkadaşımız suç işleri bakanı tarafından hedef alındı. Bir manipülasyon sonucunda dokunulmazlığı kaldırıldı, gözaltında başı eğilmeye çalışıldı ve geçtiğimiz hafta Meclis’te AKP-MHP vekillerinin verdikleri oyla Semra Güzel arkadaşımızın vekilliği düşürüldü. Demokratik ülkelerde halkın verdiği yetkiyi halk alır ama Türkiye’de maalesef halkın verdiği yetkiyi tanımayan faşist iktidar, her defasında türlü kumpaslarla halkın iradesini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bununla da yetinmeyip kumpas davalarıyla saldırılarını sürdürüyor. Kobanê kumpas davası devam ediyor. Geçtiğimiz hafta, en büyük bileşenimiz olan ve Kürt halkının öncülüğünü yapan DBP’ye operasyonlar yapıldı. İçerisinde Eş Genel Başkanımız Keskin Bayındır’ın olduğu onlarca arkadaşımız gözaltına alındı. Keskin Bayındır ve Diyarbakır İl Eş Başkanımız tutuklandı” diye konuştu.
Bu kumpas saldırılarının bir örneğinin Deniz Poyraz’ın katledilmesi olduğunu ifade eden Başaran, şunları söyledi: “Duruşması İzmir’de devam ediyordu. Önce duruşma Şakran Cezaevine kaçırıldı, son duruşmasında avukatların, milletvekillerinin, baro başkanlarının TBB Başkanının duruşmayı izlemesi engellendi. Bu dosya halktan kaçırıldı. Biz neden kaçırıldığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu katliamı yapan tek kişi değildi. Bu katliamı yapan sadece tetiği çeken değildi. Bu katliamın arasındakileri ve esas failleri gizlemek için dosya Şakran’a götürülerek halktan, avukatlardan kaçırıldı. Deniz Poyraz yoldaşımızın katliamının esas failleri arkasındaki güç yargılanana kadar mücadelemiz devam edecek.”
‘PARİS KATLİAMI PLANLAYICILARI AÇIKLANSIN’
AKP ve MHP iktidarının yarattığı Kürt ve kadın düşmanlığının sonuçlarına yurtdışında da tanık olduklarına işaret eden Başaran, devamında şöyle konuştu: “Önce Nagihan Akarsel arkadaşımız şahsında kadın mücadelesinde yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Nagihan arkadaşımız Süleymaniye’de 11 kurşunla katledildi. Yine geçen hafta Paris’te 3 Kürt Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezinde katledildi. Biz defalarca ifade ettik. Daha önce de Paris’te benzer bir katliam yaşanmıştı. 3 Kürt kadın Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez Avrupa’nın en büyük merkezlerinden biri olan Paris’te 10 yıl önce katledilmişti. Eğer o gün failleri bulunup yargılansaydı, gerçek failleri açığa çıkarılsaydı, bugün yaşanan bu katliam gerçekleşmeyecekti. Fransız Hükümetine çağrılarımızı yapmıştık, tekrar ediyoruz. Bunun Kürtlere yönelik bir saldırı olduğunu ifade ediyorsanız sadece tetiği çekenleri değil, esas planlayıcıların da açığa çıkarılması gerektiğini ifade ediyoruz.”
‘2023’TE CEVABI VERECEĞİZ’
Katliamlarda tepkisiz kalan Türkiye’ye tepki gösteren Başaran, “Maalesef Kürtler bu süreçte her yerde (özel olarak Kürt kadınlar) Türkiye, Kürdistan ve dünyanın her yerinde hedef oluyor. Biz mesajı alıyoruz. Bu mesajın karşısında direnerek, mücadele ederek, örgütlülüğümüzü büyüterek bu faşist iktidarı 2023’te göndererek en büyük cevabı vereceğiz. Ne fezlekeler, ne katliamlar, ne rehin almalar bu halkın ve kadınların mücadelesine geri adım attıramayacak” dedi.
‘ENSAR AÇIKLANSAYDI HİRANUR YAŞANMAZDI’
2022 yılının AKP ve MHP ittifakının kara lekesi olduğunu ve çocuk istismarına damga vuran bir yıl olduğunu da belirten Başaran, şunları dile getirdi: “Bugün cemaatlerde, tarikatlarda, yurtlarda, okullarda çocuk istismarları gerçekleşiyorsa bu iktidarların, bu kesimlere verdiği güç, cezasızlık ve üstünü örtme politikalarıyla bağlantılıdır. Bakın, İnsan Hakları Derneği’nin 2018 Raporuna göre Türkiye’de çocuk istismarında 3’üncü sıradayız. Bu korkunç bir veri. 2022 yılından bugüne 440 bin çocuk istismar sonucunda doğum yapmış. 440 bin çocuk! Bunlar korkunç rakamlar. İşte zamanının Aile Bakanının ‘Bir kereden bir şey olmaz’ söylemi bugün bu tabloyu açığa çıkardı. Hiranur Vakfında da benzer bir yaklaşımın olduğuna şahitlik ettik. Çocukları ve kadınları korumaktan sorumlu bakan 2 yıl boyunca Hiranur Vakfındaki istismardan haberdar olduğunu çıkıp pişkin bir şekilde açıkladı. Yetmedi, bizi hedef gösterdi. 2 yıl boyunca bakanlık bundan haberdar. Bu dosyaya müdahil olunmamış; kadınlar mücadele etmezse, toplum meselenin üzerine gitmezse tutuklama olmayacak. 2 yılın sonunda Bakan çıkıp olağan bir durum gibi haberdar olduklarını ifade ediyor, pişkin pişkin muhalefete ve kadınlara saldırmaya devam ediyor. Ensar Vakfındaki istismarların üzerine gidilseydi, bugün Hiranur Vakfında bu tablo açığa çıkmazdı. Aileden sorumlu bakanın kadın ve çocukları koruma iddiası olsaydı, bunları yaşamazdık.
Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bir kez daha sesleniyoruz: Bakanlığınızın kapsamına giren hiçbir vatandaşı koruyacak yeterlilikte olmadığınızı bir kez daha gösterdiniz. Böyle bir iddianızın olmadığını gösterdiniz. Sizin derdiniz sadece sıcacık koltuklarda oturmak ve iktidarınızı korumaktır. Çocukları istismarla yüz yüze bırakmaktan, kadınları şiddetle yüz yüze bırakmaktan vazgeçin; o koltukları terk edin. Beceremiyorsunuz, başaramıyorsunuz bırakın biz çözelim. Çözme irademiz de var.”
KADIN YOKSULLUĞU
2022 yılında yaşanan ekonomik kriz ve yoksulluğu da hatırlatan Başaran, şunları ifade etti: “Bu süreç içerisinde erkek siyaset, bütçeyi yine savaşa, ranta ve faize yatırdı. Bu süreç içerisinde kadınlar daha çok yoksullaştı. Kadın işsizliği sadece bu sene içerisinde 10 binden fazla arttı. Her 100 kadından sadece 18’i kayıtlı ve güvenceli çalışıyor, genç kadın işsizliği yüzde 28,3, tarımda çalışan kadınların yüzde 98’i güvencesiz olarak çalışıyor. Buna karşı iktidar toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını politik belgelerin tümünden çıkardı. Kadın erkek fırsat eşitliğini dahi kullanmaktan vazgeçen bir iktidar var. Son bütçede de neredeyse kadın adının geçmediğini gördük. Silaha yatırdıkları parayla kaç sığınma evi açabileceğinizi siz hesaplayın. Savaşa, ranta ayırdıkları bütçe ile toplumda nasıl bir dönüşüm yapacaklarını varın siz hesaplayın. Bu iktidarın bu becerisi olmayabilir ama bizim bu iddiamız var. Yerel yönetimlerde bu iddiamızı gerçekleştirdik.”
‘KADIN ÖZGRÜLÜKÇÜ SİYASETİ KURACAĞIZ’
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme çalışmalarını yaptıklarını sözlerine ekleyen Başaran, “Bizler 2023 yılında, yeni yüzyılda da tam da erkek egemen, milliyetçi, tekçi siyasete karşı kadın özgürlükçü siyaseti kuracağız. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeyi, kadın yoksulluğunu bizler hep beraber kaldıracağız. İstanbul Sözleşmesini tekrar uygulayacağız. Eşbaşkanlık sistemini siyasetin her alanında biz uygulayacağız. Kadın özgürlükçü politikaları merkezimize alacağız. Cinsiyet temelli bütün ayrımcılıkları biz kaldıracağız. Engelli kadınlara asgari ücretten az olmayacak temel yurttaşlık geliri ödeyeceğiz. Tüm sığınma evlerine erişimi sağlayacağız. Engelli kadınlar ve engelli çocuk anneleri için yaşam destek merkezleri açacağız, biz başaracağız” diye belirtti.
‘TECRİT KIRILINCAYA DEK NÖBETİMİZ SÜRECEK’
Savaş ve tecrit politikalarının kadınlara yönelik saldırılardan bağımsız ele alınmayacağını vurgulayan Başaran, şöyle devam etti: “Ağırlaştırılmış tecrit ile İmralı’da Sayın Öcalan’dan aylardır haber alınamıyor. Bu tecrit politikaları savaşı, yoksulluğu, toplumsal ayrıştırmayı beraberinde getiriyor. Bu nedenle günlerdir milletvekili arkadaşlarımızla beraber Adalet Bakanlığının önünde nöbet tutuyoruz. Eş Genel Başkanlarımız, Parti Sözcümüz, DBP Eş Genel Başkanları bu süreçte Sayın Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvurular yaptı. Sonuç alana kadar Adalet Bakanlığının önündeki nöbetimize devam edeceğiz. Çünkü tecridin hepimizin yaşamında etkisi olduğunu, kadınların yaşamına şiddet ve yoksulluk olarak, toplumu ayrıştırma olarak döndüğünü görüyoruz. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kırılıncaya kadar nöbetimiz devam edecektir.”
‘BAŞARI YILI OLACAK’
“2022 mücadele ile geçti, 2023 başarı ile sonuçlanacak” diyen Başaran, sözlerini şöyle tamamladı: “2022 yılının son saatlerindeyiz, 48 saat sonra yeni bir yıla gireceğiz. 2023 Türkiye’de Cumhuriyetin de 2’nci yüzyılı olacak. Bu yüzyılda kadınlara, halklara, Kürtlere kaybettirmeye çalışan bu iktidara karşı kadınlar, Kürtlerin, halkların yüzyılı olacağı yeni bir yaşamı inşa etme hedefinde olacağız. Dün Şebnem Korur Fincancı’nın duruşması vardı. Kürdistan Bölgesel Yönetiminde yürütülen savaşta kimyasal kullanma iddiaları ile ilgili yaptığı beyanatlar nedeniyle yargılandığı dosyaydı. Orada paylaştığı şiirden kısa bir kesikle konuşmamı sonlandırmak istiyorum. Bu yılın tam da onun ifade ettiği bir yıl olacağı temennisi ile yaklaşıyoruz. Şebnem Korur Fincancı, Melih Cevdet Anday’ın şiirin okuduğu kesiti okuyarak Şebnem hocaya selamlarımı iletiyorum:
‘O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle gülü bülbülü
Çifter çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayın on dördü’
Emin olun ki 2023 yılını bu faşist, tekçi, kadın düşmanı iktidarı yeneceğimiz başarıya ulaşacağımız bir yıl olacağını temenni ediyoruz. Bütün halkımıza yeni yılda barış ve özgürlük diliyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***