YORUM | AHMET KURUCAN
Bir arkadaşımın mesajı ile haberdar oldum. Türkiye’nin en önemli gündemi bu dedi bana. Yıllar önce gerçekleşmiş ve yeni ortaya çıkan 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evliliğinden bahsediyordu. Bir tarikat üyesinin bir başka tarikat üyesinin kızıyla yaptığı ve annenin değil ama babanın rızası olduğu söylenen evlilik bu. Söz konusu tarikat resmi açıklamada bulunmuş. Kendilerini itibarsızlaştırma adına atılan bir iddia olduğunu söylemiş. Konunun bu yönü sanırım devletin resmi ve ilgili organlarının devreye girmesi ile netlik kazanır. Dolayısıyla ben meselenin habercilik boyutunu ilgilendiren bu yönünü değil aksine sosyal medyada binlerce insanın yorum yazdığı dini boyutu ile alakalı bir iki noktaya işaret etmek istiyorum.
Arşivime baktım. 2013’te Zaman gazetesinde, 2018’de bu sayfalarda konu ile alakalı iki yazım yayınlanmış. İlki ‘İslam’da Evlilik Yaşı’ başlığını taşıyor. İkincisi ise ‘Diyanet ve Küçük Yaşlarda Evlilik.’ İkinci yazımda Diyanet’in verdiği cevaz fetvası gündeme geldiğinde bir yazı kaleme almış ve asıl sorunun kökenine inmeye çalışmıştım.
Entelektüel bir soğukkanlılık ve titiz bir dürüstlük kaydını koyduğum o yazımda meselenin fıkıh kitaplarındaki yerini anlatmış ve ardından o içtihadi bilgilerin verili sosyo-kültürel hayatla ile alakalı olan yerini anlatmaya çalışmıştım.
Dünkü tartışmalara ve yazılanlara kısa bir göz gezdirdim, bir arpa boyu mesafe katetmemişiz. İşin en ilginç yanı bence şu: bu tartışmalara küçük yaşlarda evliliğin olabileceğini söyleyenler de olmayacağını söyleyenler de İslam dinine, Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e tabiri caizse vuruyorlar. İlk grup farkında olmadan İslam’a taraftarlık, Kur’an ve Hz. Peygambere tabi olma vasfıyla bunu yapıyor, ikinci grup da düşmanlık saikasıyla. Yazık ki ne yazık!
Bir husus daha, her iki grup da işin doğrusunu öğrenme zahmetine katlanmayı düşünmüyorlar görebildiğim kadarıyla. Bu vahim hadiseyi meşrulaştırmak için Talak Suresi 4. ayet ve Hz. Aişe Validemiz’in Hz. Peygamber ile evlilik yaşı kullanılıyor ama yaklaşım keyfiyetleri sadece meal ve tercüme düzeyinde. Gerek ayet metnine gerekse evlilik hadisesine literalist/zahiri bir yaklaşım sergiliyor ve dediğim gibi metin lafzının taşımış olduğu anlam üzerinde akıl yürütmelerle ahkam kesiyorlar. Ayetin nüzul zamanına gitmeyi hiç düşünmüyorlar. Nüzul toplumunun bu iki konu üzerindeki örf ve adetini, dönemin medeni yaşamı içindeki sosyo-kültürel ortamın bu ayet ve evliliğe nasıl bir etkisi olduğunu kaale almıyorlar. Hemen her meselede uzman görüşlerine müracaat eden, bir google taraması ile akademik yayınlara ulaşıp doğru bir kanaate ulaşan bu insanlar nedense aynı duyarlılığı burada göstermiyorlar. Türkçemizdeki meşhur deyimle “ilim sahibi olmadan fikir sahibi olma” dedikleri bu olsa gerek.
Neden bunu diyorum? Çünkü gerek Youtube platformunda gerekse yazılı platformalarda hem Talak 4. ayette geçen henüz regl olmamış çocukların boşanma iddetleri hem de Hz. Aişe Validemiz’in evlilik yaşı ile alakalı o kadar çok bilgi var ki tarafsız bir gözle, hakikati ve doğruyu bulma düşüncesiyle yukarıda ifade ettiğim gibi entelektüel soğukkanlılık ve samimi bir dürüstlükle o okumalar yapılsa son tahlilde İslam’a zarar veren o tartışmalar yapılsa bile daha sahih bir sonuca ulaşılırdı.
Buraya kadar yazdıklarımdan söz konusu tartışmalara medar olan evliliğe cevaz veriyor anlamı çıkmasın. Hayır, asla ve kat’a. Bunu ispat sadedinde daha önce yayınlanan o yazılarıma ve dün yazdığım iki tweete bakmak yeterli. Dünkü tweetlerde şunları dedim: “6 yaşındaki bir kızın evliliğine dinen, hukuken, ahlaken hangi açıdan bakarsanız bakın asla onay verilemez. Bunu yapanların, meşru görenlerin, fetva verenlerin bırakın İslamiyetten insanlıktan nasibi yoktur. Nokta.” “6 yaşındaki kız çocuğunun evliliğinin din dışı, hukuk dışı, ahlak dışı, olduğunu söylemek için uzman olmaya gerek yok, insan olmak yeterli.”
Bitireyim; evlilik medeni bir akittir, dini değil. Bu bir. İki, evlilikte evlenecek kadın ve erkeğin ne anne babasından ne yakın ve uzak çevresinden baskı görmeksizin kendi gönül rızaları ve bu rızalarını gösteren net irade beyanları esastır. Üç, evlilik akdinin sahih olabilmesi için biyolojik yeterlilik olarak kabul edilen akıl baliğ olmak yetmez, rüşd dediğimiz evlilik hayatını götürebilecek, sorumluluklarını üstlenebilecek, akitten doğan haklarını koruyabilecek akli olgunluk da şarttır. Şimdi bu üç şart üzerinden bakın, babanın 6 yaşındaki kızını evlendirmesinde bu şartların hangisi var?
Küçük yaşlarda evlilik maalesef bu ülkenin kaderi. Yıllar önce kimin yaptığını unuttum ama bu derin toplumsal yaraya parmak basan Aksiyon dergisinde “Çocuk Gelinler” diye bir kapak dosya çalışması yapılmıştı. Anlaşılan o ki yıllar geçiyor ama parçalanmış, bir türlü biz olamamış ve hala kendi kamplarında yaşayan toplumun bazı kesimleri değişmemekte direniyor.
Yazımı sözünü ettiğim o yazımın son paragrafını yeniden dikkatlerinize sunarak sonlandırıyorum: “Sonuç, sosyal-siyasal-kültürel-iktisadi arka plan şartlarına bağlı olarak Müslüman hukukçuların üretmiş olduğu üretilmiş düşüncelerin, doğru ve yanlış olma ihtimaline açık görüşlerin, en geniş anlamıyla fıkhî yaklaşımların dinin sabiteleri, değişmez, değiştirilemez gerçekleri gibi algılandığı zihin yapısı değişmeden ve değişen zihni yapıya göre içtihadî yaklaşımlar yenilenmeden bir yere varmamız mümkün değildir. Bu açıdan günlerdir kamuoyunu meşgul eden bir tartışma ne bir ilktir ne de son olacaktır. Bu zihniyet devam ettiği müddetçe daha çok böyle tartışmalar yaşarız. Kazananı olmaz bu sürecin ama kaybedeninin başta din, ardından bütün Müslümanlar ve özellikle yeni yetişen nesiller olacağında hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***