COP27’den özel bir kayıp/zarar fonu oluşturulması kararı çıktı ancak fonla ilgili kararlar BAE’de yapılacak COP28’e bırakıldı. Fosil yakıtlardan çıkışa net bir atıf yapılmaması ise hayal kırıklığı oldu.
Bu yıl Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 27’nci Taraflar Konferansı’nda (COP27) ana hedef BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris Anlaşması ile belirlenen hedeflere yönelik eylemlerin hızlandırılması amaçlanıyordu.
Görüşmeler boyunca, yoksul ülkelerin iklim krizinin etkileriyle baş edebilmelerine yardımcı olacak finansman konusunda derin görüş ayrılıkları yaşandı. İklim aktivistleri Mısır’dan yine hayal kırıklığı ile evlerine döndü.
Yine sıcaklık artışlarını 1,5°C derecede sınırlamak için tüm fosil yakıtların kullanımının aşamalı olarak azaltılması fikri, maalesef iki haftalık COP27 görüşmelerinin en derin anlaşmazlık konularından biri olarak ortaya çıktı.
Hatta öyle ki, finansman üzerindeki ısrarlı anlaşmazlıklar iki haftalık görüşmelerin haftasonuna da sarkmasına yol açtı.
İklim krizinin giderek artan şiddeti, sıklığı ve aciliyet gerektiren etkileriyle başa çıkabilmek için özellikle yoksul ülkeler fona ihtiyaç duyuyor.
Böyle bir fon oluşturulması talebi yıllardır gündemde ancak kararlı adımlar atılamıyor ve uygulamaya bir türlü geçilemiyor.
Bu konu, BM görüşmeleri çerçevesinde “kayıp ve zarar” olarak biliniyor. Zengin ülkeler, iklim değişikliğine neden olma konusunda önemli bir rol oynadıkları için, gelecek yüzyıllar boyunca bunun bedelini ödemek zorunda kalacaklarından korkarak çok uzun yıllardır buna direnç gösteriyorlar.
Ancak son yıllarda giderek artan iklim krizi kaynaklı felaketlerle bunların neden olduğu kayıp ve zararlar konusu nihayet Mısır’da müzakere gündemine girdi.
Bir diğer hararetli temel tartışma da, tüm fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması konusunda oldu. Gelişmiş zengin ülkeler çevreyi en çok kirleten iklim krizinin baş sorumlusu olarak kabul edilen fosil yakıtların ve özellikle kömürün kullanımını aşamalı olarak durdurmak istedi.
Ancak, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan büyük ekonomiler buna karşı çıktı.
Bu 10 yılın sonunda Çin, tarihsel kümülatif emisyonları bakımından ABD’yi geçecek. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmasına rağmen hala gelişmekte olan bir ülke olarak sayılıyor. Tabi diğer yandan ABD, iklim finansmanı sağlama ve dünyanın en büyük karbon salımı sorumlusu olarak gelişmekte olan dünyayı destekleme sorumluluğunu yerine getirme konusunda sürekli olarak başarısız oluyor.
Diğer yandan, iki haftalık zirve, Avrupa’da devam eden bir savaş, enerji piyasasındaki dalgalı seyir ve yaygın tüketici enflasyonu arasında, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel kararlılığın bir testi olarak da nitelendiriliyor.
Nihayetinde ülkeler pazar günü erken saatlerde COP27 iklim zirvesinde iklim krizi kaynaklı felaketlerden zarar gören yoksul ülkelere yardım etmek için bir fon oluşturan, ancak bunlara neden olan emisyonlarla mücadele çabalarını artırmayan nihai anlaşmayı kabul etti.
COP27’de ülkelerin ortaya koyduğu kararlar paketi, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C derece üzerinde sınırlama taahhüdünü yeniden teyit etti.
Paket aynı zamanda ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerine uyum sağlama eylemlerini güçlendirmenin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteğini de artırdı.
Özel bir kayıp ve hasar fonu oluşturmak için hızla onay verildi ancak fona kimin ödeme yapması gerektiği de dahil olmak üzere fonla ilgili en tartışmalı kararların çoğu gelecek yılki COP28’e bırakıldı.
Basın açıklamasında, “Hükümetler, gelişmekte olan ülkelere kayıp ve zarar konusunda yardımcı olmak için yeni finansman düzenlemelerinin yanı sıra özel bir fon oluşturmak için çığır açan bir karar aldı. Hükümetler ayrıca, gelecek yıl COP28’de hem yeni finansman düzenlemelerinin hem de fonun nasıl faaliyete geçirileceğine ilişkin tavsiyelerde bulunmak üzere bir ‘geçiş komitesi’ kurma konusunda anlaştı. Geçiş komitesinin ilk toplantısının Mart 2023’ün sonundan önce gerçekleşmesi bekleniyor” ifadeleri yer aldı.
Özetle, Fonun operasyonel detayları 2023’ün sonunda Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yapılması öngörülen bir sonraki konferansta onaylanması hedefiyle daha sonra belirlenecek.
Sonuç metni, Hindistan ve diğer bazı delegasyonlar tarafından “tüm fosil yakıtların” kullanımının aşamalı olarak azaltılmasını talep eden referansı içermedi.
Onun yerine ülkeleri, geçen yıl Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinde kararlaştırıldığı gibi, “karbon tutma teknolojisine sahip kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılması ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak sonlandırılması” yönünde adımlar atmaya çağırdı.
Bugün yaşadığımız cehennem simülasyonunun failleri olan petrol, gaz ve kömürden oluşan fosil yakıtlardan kurtulmak için aşamalı, adil bir dönüşüm içeren uyum ve çıkış politikalarını içeren taahhütler neden hala sonuç metnine giremiyor anlamak mümkün değil…
Ne yazık ki, küresel iklim hareketlerinin çağrılarına rağmen sonuç metninde açık ve net olarak ifade edilmedi.
Maalesef gelinen noktada, iklim acil durumu halen anlaşılamamış olsa gerek ki iklim krizine karşı mücadelede daha fazla ilerleme kaydedilmesi gereken bir dönemde, kimse buna hazır değil…Bu fazlasıyla hayal kırıklığı yaratan, mücadeleyi ümitsizliğe sevk eden, şevk kıran bir nokta…
Yel değirmenlerine karşı savaştan geriye böyle bir keder kalıyor, ancak iklim krizi mücadelesi de bugün artık geri dönülemeyecek kadar ileride, oradan dönüş yok, bu mücadeleyi verenler her şeyde önce kendi doğrularını savunmaya devam edecek…
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***