YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN
Bir: Meral Akşener, AKP’yi HDP’yle görüşmekle suçluyor. AKP’nin daha önce HDP’yi teröristlikle itham ettiğini, ama şimdi utanmadan onunla aynı masaya oturduğunu söylüyor. Bu arada AKP’den “AK Parti” diye bahsediyor, ama neyse. Bu yan bir konu. Burada eleştirilmesi gereken temel mesele, bir önceki yazımda ele aldığım gibi, AKP’nin önüne gelen herkese terörist demesidir. Akşener de HDP’ye baktığında PKK’nın uzantısı bir parti görüyor. Onun algısına göre de HDP terörizmle bağlantılıdır. Burada AKP’nin veya HDP’nin bir araya gelip görüşmekten ne beklediklerinden tümüyle bağımsız olarak altını çizmemiz gereken, Kürt siyasi hareketinin herkesle ve her zaman görüşmesi gerektiği, görüşebileceği, görüşmesinde yarar olduğu gerçeğidir. Çünkü HDP’nin siyaseten esas ilgilendiği konu ikinci sınıf vatandaş olan Kürtlerin haklarını savunmak, onları geliştirmek, anayasal ve yasal güvenceye kavuşturmak, berbat uygulamaları düzeltmektir. Kimse HDP’nin bunu neden yaptığını soramaz. HDP dışında programına Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümünü alan başka bir siyasi parti var da benim mi haberim yok? HDP karar alıcıları öncelikle “en alttakiler” olan Kürtlerin hukukunu savunacak. Buna alışacaksınız.
İki: AKP, HDP ile bir araya gelmiş. Elbette bunda eleştirilecek çok şey var. Fakat bunu yapmadan önce eleştirilmesi gereken, neden CHP’nin, İYİP’in, Deva’nın ve diğerlerinin HDP’yle görüşmediğidir. AKP görüştü diye hayıflanmak ne ki? Bırakın bu çaresizliği azizim. Büyüyün biraz. Olgunlaşın. Politikayı öğrenin. Ortadoğu’nun at terbiyecisi, at binicisi anlamındaki ilm-i siyasetini değil ama! Önce Eski Yunan’dan bu yana kent (polis) işlerini ilgilendiren her şey anlamındaki politikayı öğrenin! Bakın AKP’lilerin ve MHP’lilerin de, muhaliflerin de anlayacağı şekilde izah etmeye çalışayım. Çünkü biliyorum, kafanız kumda, ne duymak, ne görmek mümkün. Umarım bu sesi duyarsınız. HDP bir muhalefet partisi. Oyları yüzde 11’in üzerinde. Eğer birinci turda Erdoğan’ı yenmek istiyorsanız, HDP’yle uzlaşacaksınız. Yok onları aynı masa etrafında görmek istemiyoruz, bunlar bölücü, bunlar terörist falan diyorsanız, üzgünüm, seçimde birinci tur size hayal. Dahası, ikinci turda da Kürtler nasılsa eşek bağlasak ona oy vermek zorunda türü bir akıl yürütme de politik yüksek matematikte garanti bir sonuç değildir. Demek ki AKP, HDP’yle görüşünce sizin demeniz gereken, “onlar görüşüyorsa biz neden görüşmeyelim” olmalıdır. Dediğim gibi, bu iş ilkokul dört sınıf başkanlığı seçimi değil.
Üç: Bu muhalefet cephesi fikrini ilk dillendiren bendim. Gerçi kimse dinlemedi, ama son 6 yılda yazmadıysam en az beş kez yazmışımdır. Çeşitli programlarda da dillendirdim, neden gerekli olduğunu da izah ettim. Sonuçta bir araya geldiler, iyidir, hoştur! Fakat bu iş beş Türk’ün bir araya gelip ülkeyi kurtarması şeklinde tezahür eden kahvehane muhabbetlerinden bir derece olsun ileri olmalıdır. Yoksa beklentim çok mu yüksek? Yani, tamam bir araya gelin, konuşun edin de, bir zahmet bir protokol tutun. Bir program belirleyin. Mesela bir asgari müşterekler beyanınız falan olsun. Ne talep ediyorsunuz? Neyi eleştiriyorsunuz? Alternatiflere dair önerileriniz nedir? Örneğin, bu adalet mekanizmasının saraya bağlanmış olması, ekonomi politik sorunlar, dış politika, daha somutu, mesela NATO, Ukrayna-Rusya meselesi, ya da Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğüne dair duruşunuz – aklınıza gelen neyse artık. Bunlar bir belli olsun kardeşim! Mostralık masa başına geçip İstanbul hatırası türü Avni fotoğrafları vermek, kusura bakmayın ama tam bir boomer tipi siyasal davranış. Siz kime hitap ettiğinizi sanıyorsunuz? Bu iş 1960’larda kasaba köy gezip demir kırat-Karaoğlan türü pastoral iletişimlerle, ya da yerli malı haftasından esinlenen ekonomi politik tasavvurlarla, olmadı, kulaktan dolma teknoloji, bilim, bilgi devrimi falan türü beş dakikalık video paylaşımlarıyla olmaz. Bunları size söyleyen yoksa, bakın ben buraya yazmış olayım. Çünkü sizlerin politik danışmanları ya çok çapsız, ya da siz onların dediklerini yapmayacak kadar bu işlerden kopuksunuz. Birincisiyse, onlardan hemen kurtulun, yerlerine daha iyi danışmanlar alın. İkincisi geçerliyse, gelin bu sevdadan vazgeçin, emekli olup torun sevin ya da balığa çıkın.
Dört: Bakın bu ülkede en kolay şey muhalefet yapmak. Bunu hem Kürt siyasi hareketine, hem de Türk partisi görünümünde olan ulusalcı-sol soslu, sağ-nasyonalist soslu, muhafazakâr soslu, İslamcı soslu Türk üstünlükçü partilere söylüyorum. Paradigmayı değiştirmezseniz yenileceksiniz. Bunun için önce rejimin diskurundan uzaklaşmanız, ondan arınmanız ve kati surette ondan uzak durmanız lazım. Daha açık yazayım. Topunuz hep beraber 15 Temmuz diskurunu, 17 Aralık olayını ve “paralel devlet sivil darbe yapıyordu” mitini, “FETÖ” diskurunu, KHK’lıların başına gelenlere dair resmi söylemi reddedeceksiniz. Bunu yaptınız, yaptınız. Yapamadınız veya yapmadınız, o zaman siz de rejimin parçasısınız. Ama orijinal değilsiniz. Sizin gibi rejim dümen suyunda çakma muhalefet varken, bu halk gider gene rejimin orijinalitesinin insanda vücut bulmuş hali olan Erdoğan’a oy verir. Ben ondan daha anti-“FETÖ’yüm”, ben Yunanistan meselesinde ondan daha şahinim, ben devlet tapıcılığında ondan daha ileriyim falan türü taktikler, hep ona yarar, haberiniz olsun. Dolayısıyla, dediğim gibi, ayrı bir paradigma yaratacaksınız ve halka bunu anlatacaksınız. Kimse size başkanlığı altın tepside sunmayacak. Uyanın! Ben derin devletle daha güzel işbirliği yaparım türü kurnazlıklarınız işlemez. Ben milliyetçiyim, ben daha şahinim, ben daha iyi kükrer, daha iyi gaz verir, daha iyi vatan-millet-Sakarya yaparım türü siyaset taktikleri, Erdoğan’a işlemiyor. İdare edelim, halkın duymak istediklerini söyleyelim, böylece Erdoğan seçmeninden oy çalıp başkan çıkartalım türü bir strateji, üzgünüm ama başarısızlığa mahkûm. Çünkü Erdoğan hakiki, siz onun çakmasısınız. Ondan başka biri olduğunuzu ispatın tek yolu, onunkinden başka bir paradigma kurmak, onun söylediklerine karşı çıkmak ve ondan farklı şeyler söylemek. Bu olmadan onunla mücadele edemezsiniz.
Beş: Gündemi siz belirleyin. Mesela gidin Selahattin Demirtaş’la görüşün, yer yerinden oynasın. Gidin hapishanedeki diğer siyasi mahkûmları ziyaret edin. İnsanlara bu siyasal mahkûmların düşünce suçlusu olduklarını anlatın. Osman Kavala’yı, Sedat Laçiner’i, Hidayet Karaca’yı, hapisteki anneleri ve bebeklerini, Kürt belediye başkanlarını gündeminize alın. Şekilden değil ama ciddi olarak! Erdoğan’ın 17 Aralık dosyasını bir açın. Yolsuzlukları deşifre edin. Bu süreçte Erdoğan Ergenekoncularla nasıl anlaştı, nasıl yargıyı kontrolü altına almayı başardı, nasıl basını susturdu, gazeteleri kapattı, bu süreç nasıl 15 Temmuz’a giden yolun taşlarını döşedi – bunları insanlara hatırlatın. Sonra sıra 15 Temmuz’a gelsin. Gerekirse kendi aranızda bir araştırma komisyonu kurun, bu komisyona ulusal ve uluslararası saygın isimleri atayın. Seçimlere kadar bu işi araştırsınlar. Bu arada uluslararası işbirliklerinizi arttırın. Her bir hamleniz gündemi belirleyecektir. Bu seçimler eğer iki paradigmanın çarpışması değil de, aynı paradigmanın iki farklı versiyonunun mücadelesi şeklinde olacaksa, dediğim gibi siz kaybedeceksiniz.
Altı: Eylemlerinizle rejimi rahatsız edin. Politika salt konuşmak değildir. Aynı zamanda duruştur, eylemdir, bizzat fiildir yeni. Bu konuda tümüyle bomboşsunuz. Dünyada baskıcı rejimlerle muhalefet nasıl mücadele etmiş, biraz okuyun, araştırın. Halkla bütünleşmek için bunu yapmak zorundasınız.
Yedi: Birleşin! Önce birleşmeniz lazım. Aranızdaki tüm ideolojik ve programsal farklılıkları bir kenara koyun.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***