İSTANBUL– Tutuklu ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, dosyada yer alan CD’lerin sahte olduğunun ortaya çıktığını söyleyerek, “Belgeler sahte olsa dahi ‘biz yine de ceza vermek istiyoruz’ diyorsanız, verebilirsiniz. Ancak herkes bu belgelerin sahte olduğunu bilsin” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve beraberinde yargılanan 21 kişinin “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılandığı davanın karar duruşmasının birinci oturumu Çağlayan’da bulunan İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, izleyici ve avukat sayısı gözetilerek Silivri Cezaevi Kampüsü’nde bulunan duruşma salonlarından taşındı. Burada görülen duruşmaya Türk Barolar Birliği (TBB) Eriç Sağkan, Almanya, Belçika, Fransa, Yunanistan, ABD, Katalanya ve dünyanın pek yerinden avukat ve sivil toplum örgütü temsilcisi yanı sıra onlarca Baro Başkanı, avukat, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, milletvekili Rüştü Tiryakioğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu yanı sıra CHP milletvekili Ali Şeker ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Sera Kadıgil de katıldı.
Duruşmaya pek çok avukat, gazeteci ve izleyici ise yer olmadığı gerekçesi ile alınmadı. Duruşmaya Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde tutuklu olarak bulunan Kozağaçlı, Avukat Barkın Timtik ve Oya Aslan ile tutuksuz yargılanan birkaç kişi duruşmada hazır bulundu.
DAİŞ TÜRKİYE İLİŞKİSİ
Duruşmada ilk olarak söz alan Kozaağaçlı, duruşmaya alınmayanlara işaret ederek, daha büyük salonun verilmesi ve yargılamanın “halka açık” yapılması gerektiği belirtti. 20 ülkeden 60 avukat grubunun bu güne değin duruşmaya katıldığına dikkat çeken Kozağaçlı, daha önceki duruşmalarda sarf ettiği sözlerinden oluşan ifadesinin kitaplaştırıldığını ve bu kitabın Gaziantep 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği kararıyla toplatma kararı verildiğini anımsattı. Kozağaçlı, “Bizi tutuklayarak, bitiremezsiniz. Biz bir geleneğiz. Bir yerden kesersiniz diğer yerden filizleniriz” dedi. Daha önce bulunduğu Şam’a katıldığı toplantılara işaret eden Kozağaçlı, aynı dönemde DAİŞ’in de pek çok yere saldırdığını ve bu DAİŞ’lilerin yüzde 75’nin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini dile getirdi. Kozağaçlı, DAİŞ ve “cihatçıların” pek çok yeri yağmaladığını dile getirerek, bu yağma sonucu çalışan pek çok malın Antep’te bulunduğuna işaret etti. Kozağaçlı, “İnsanlar yardım istemek için, Suriye’ye dost olan kimse yok mudur diye sormak için bizleri çağırdılar. Yağmalanıp Türkiye’ye taşınmış malvarlıklarını gösterdiler. Kafa kesmeleri, çocuk kaçırmaları, tecavüzleri saymıyorum” dedi.
YAŞANANLARI HATIRLATTI
Daha sonra Beyrut’a gittiğini dile getiren Kozağaçlı, hakkında açılan soruşturma nedeniyle Türkiye’ye gelerek, Beşiktaş’ta savcı ile görüştüğünü ve soruşturma evrakının Ankara’ya gönderildiğini daha sonra ise takipsizlikle sonuçlandığını söyledi. Pek çok kez aynı durumun yaşandığını dile getiren Kozağaçlı, hiçbir durumda “kaçmadığını” ifade etti. Daha önce tutuklandığını ve tahliye edildiğini ancak aynı gün tekrardan tutuklandığını hatırlatan Kozağaçlı, “Ben geldim, beni mi arıyorsunuz, hayırdır dedim. Mahkeme heyetinin kendisi kaçtı, ertesi güne sahte bir heyet oluşturup ertesi gün beni tutukladılar. Ben kaçmıyorum. Ancak beni görünce önündeki evrakı bırakıp kaçanlar var. Bunları tescilli ahmaklık olduğu için anlatıyorum” dedi.
UZUN TUTUKLULUĞA DİKKAT ÇEKTİ
Kobanê Davası’na da işaret eden Kozağaçlı, dava kapsamında yargılanan pek çok kişinin olduğunu ancak davanın her an bitirilmek istendiğine dikkat çekerek, “Benim davam 10 yıldır bitmiyor. Bir dava 10 yıl boyunca neden sürer? Mesela şu yukarıda görülen çok sanıklı dosya. Dosyaya bakın, 200 sanık, 3 gün dahi ara veremiyorlar. 35 gündür üst üste duruşma yapıyorlar. Ne kadar sürdü biliyor musunuz yukarıda sürdürülen dava? Bozmadan sonra 6 ay içinde bitecek. Bu dava neden 10 yıl sürer? Çünkü tuttuğunuz dal çürük, elinizi attığınızda elinizde kalacak. Kimse bu dosyayı bitirecek kişi olmak istememiş. Çok iş yaptık deseniz, tanıklarımızı dinlemediniz. Savcı kendi tanıklarını bile dinletmek istemiyor. Çünkü gerçek insan bile değiller. Sorsalar, polis ‘biz bulamadık öyle bir kişi’ diyecek” ifadelerini kullandı. Kozağaçlı, “Hiçbirini dinlemeye cesaret edemiyorsunuz” diye tepik gösterdi.
EGEMENLER VE HALKLAR TARAFI
Dosyanın savcısının 37, hakimin ise 42 kere değiştiğine dikkat çeken Kozağaçlı, bu güne değin 3 bin 500 avukatın da duruşmaya katıldığını bilgisini paylaştı. Kozağaçlı, “Şu anda burada iki taraf bulunuyor. Bir taraf egemenleri diğer taraf ise halkları ifade ediyor. İki tarafız: siz ve biz” dedi. Avukatlık yaptığı 26 yıllık süreçte hakkında birçok davanın açıldığını dile getiren Kozağaçlı, son yıllık süreçte yaşanan durumlara ve 15 Temmuz 2016’da yaşandığı ileri sürülen askeri darbe ardından hakim ve savcıların birbirini tutukladığı ve işkence ettiğini belirtti. Kozağaçlı devamla “Bunu niçin anlatıyorum: bizim dosyamızın savcı ve hakim suçluluğuyla alakası vardır. Örneğin Kobanê Davası’nda yer alan Bahtiyar Çolak’ın da yer alan çete teşhir oldu” diye konuştu. Kozağaçlı, pek çok yerde hakim ve savcının içinde yer aldığı uyuşturucu çetesine işaret ederek, yargılamaların bu tür hakim ve savcılar tarafından yapıldığına değindi.
‘YÖNETEMİYORSUNUZ’
Kozağaçlı, “Dosyada yer alan 79 savcı ve hakimi sağ olduğumuz sürece takip edeceğim. Hak etmedikleri bir yere veya avukatlığa döndüklerinde itiraz edeceğim. Bizi haksız hapiste tutunuz. Ailemiz ve çocuklarımızdan ettiniz. Bunu öyle yanınıza bırakmayacağız. Helalleşeceğiz” dedi. Kozağaçlı, daha önce tutuklanan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, ÖHD üyesi ve pek çok avukata işaret ederek, haksız tutuklama ve yargılamalara maruz kaldığını dile getirdi. Siyasi tutuklulara da işaret eden Kozağaçlı, avukatlığa başladığı sırada bu sayının 5 bin olduğunu şu an ise binleri 10 binleri aştığını dile getirdi. Kozağaçlı, “Ya bu coğrafya ‘terörist’ yetiştiriyor ya da siz yönetemiyorsunuz. Sayın başkan yönetemiyorsunuz. Bu 10 yıl süreçte ülke öyle bir hale getirildi ki bu şekilde yönetemezsiniz. Yaklaşık 1 buçuk milyon kişiyi ‘terör’ iltisaklı hale getirdiniz. Dünya ortalamasının 50 katı ‘terörist’in olduğu bir ülkede siz nasıl yaşayacaksınız?” diye sordu.
‘O LOKMA DEĞİLİZ’
Adaletin sağlanması için devletin tarafsız olması gerektiğini dile getiren Kozağaçlı, “Hukuksal adalet başka türlü olmaz. Hukuk üç kişilik bir gösteridir. Hukuk yapmanız gerekiyor. Hukuk son derece siyasaldır. Bu bir modeldir. Bu model için bazı numaralara uymanız gerekiyor. Ancak hukuk, tahakküm aracı olarak kullanılıyor. Bunu hukuk diye yutturamayacaksınız. O lokma biz değiliz. Bize karşı düşmanlık algısı içindesiniz” dedi.
‘TANIK’ DİNLENMİYOR
Verilen aranın ardından tekrardan söz alan Kozağaçlı, Gezi Davası’nda savcının “yeniden kıymetlendirme” şeklinde söz konusu “delilleri” yeniden el aldığı ve bu şekilde tutuklama yaptığını işaret ederek, kendi dosyalarında bu durumun dahi yaşanmadığını ve mütalaanın iddianamenin kopyası olduğunu dile getirdi. Aleyhte ifade eden tanıklara da değinen Kozağaçlı, “İlk günden beri tek farklı bir şey yok. Tık yok. Bu beyanlar yalandır. Madem yalan değilse 10 yıldır dinlememek ve karara çıkmamak nedir? 9 yılın sonunda iddia edilen Belçika ve Hollanda evraklarını bulup ATK’ye gönderdiniz. 9 yılda bir evrak bulmak nedir? 10 yıldır mütalaa tekrarlanıyor. Bunu çok defa tekrar ettiğinizde doğruya dönüşeceğini mi düşünüyorsunuz?” diyerek, tepkisini dile getirdi.
SAVCI, AVUKAT VE POLİSLERE DİKKAT ÇEKTİ
Şu anda tutuklu bulunduğu dosyanın açılmasına neden olan Avukat Süleyman Taşçı’nın aleyhinde ifade verdiğini söyleyen Kozağaçlı, bu avukatın emniyet mensupları ile çalıştığın, insanlar hakkında ifade verdiği için para aldığını dile getirdi. Taşçı’nın daha sonra tutuklandığını ve bu durumları itiraf ettiğini belirten Kozağaçlı, birlikte çalıştığı savcı ve polislerin tek tek ismini verdiğini aktardı. Soruşturmayı açan savcının kaçtığını, aleyhte ifade veren avukatın ve adli kolluğun tutuklandığını ve geriye “tanıkların” kaldığını ifade eden Kozağaçlı, dinlenmesini istedi. Kozağaçlı, “Sizin kararınız önceden beli ise getireceği bir şey yoktur. Şunu bilin: bu süreden sonra suç artık soruşturmayı açan savcı Adem’in değildir. Hakkımda ifade veren tutuklama neden olan kişi şu anda tutuklu? Buyurun çağırın gelsin. Tek bir tanık dahi dinlenmedi. 14 tane tanık var ancak bunlardan çoğu gerçek kişi değil. Çünkü evraklar sahtedir” dedi.
‘AYNI CEZAEVİNDEYİZ’
Tanıkların soruşturma açan Adem Özcan tarafından dinlendiğini ve mahkeme ve savcı huzurunda dinlenmediğini de belirten Kozağaçlı, “Adem doğru söyleseydi firar eder miydi? HSK bu kişi için sizi uyardı biz de uyardık, uyarıyoruz. Yalana inanmayacaksınız” diye kaydetti. Tutuklanmasına neden olanlarla şu an aynı cezaevinde bulunduğu paylaşan Kozağaçlı, “Benim yattığım hapishanede tahliye için kimden ne kadar para istendiğini duysanız aklınız dururdu” diye belirtti.
‘EL BİRLİĞİ İLE KATLETTİNİZ’
“Hapishane ile korkutamazsınız, teslim olmayız” diyerek, sözlerini sürdüren Kozağaçlı, “Tek başımıza da kalsak haysiyetimizi koruyacağız. Bizi haksız yere ve zorla tutuğunuz için insanlar tarafından şereflendiriliyoruz” dedi. Adil yargılanma talebiyle girdiği ölüm orucunda yaşamını yitiren Ebru Timtik’e de değinen Kozağaçlı, “Ebru’nun ölümü bu dosyanın kıyametiydi. El birliği ile Ebru’yu katlettiniz” diyerek, tepki gösterdi. Kozağaçlı, daha sonra Timtik ile birlikte yaptıkları savunmadan kesitler okudu. Kozağaçlı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yargıtay bozma kararı vermek için Ebru’nun ölümünü beklediler. Yargıtay Ebru’yu öldürdü. Ebru, bu dosyaya şahit olarak şehit düştü.”
‘NİYE ÖLDÜRDÜNÜZ?’
Timtik’in İsmet Özdemir’in ifadeleri doğrultusunda “öldürmeye teşebbüs” suçlaması ile yargılandığını söyleyen Kozağaçlı, öldürmeye teşebbüs edilen kişinin ortaya çıkarılmadığını dile getirdi. Daha sonra Özdemir’in ifadesini değiştirdiğini söyleyen Kozağaçlı, polisleri suçladığını kaydetti. Özdemir’in silahları da polislerden aldığına dair aktarımda bulunan Kozağaçlı, “Ebru’yu niye tutukladığınız ve siz Ebru’yu niye öldürdünüz? Adam öldürdüğünü söylüyorsunuz. Adam nerde? Yıl 2022 polis hala sözde yaralanmış adamı arıyor” bilgisini paylaştı.
BELÇİKA-HOLLANDA BELGELERİ
Dosya kapsamında yer alan “Belçika/Hollanda belgelerine” de işaret eden Kozağaçlı, bu belgelerin Belçika ve Hollanda’da bulununduğu iddia edildiğini ve Türkiye’nin istinabe yoluyla bu belgelerin istendiğini aktardı. Kozağaçlı, her iki ülkenin de bu belgeleri vermediğini söyledi. Hollanda’da dava açılmadığını dile getiren Kozağaçlı, söz konusu belgeler nedeniyle gözaltına alınanların serbest bırakıldığını belirtti. 2005’ten beri bu belgelerin Türkiye tarafından istendiğini kaydeden Kozağaçlı, “En son istemeye ‘sizin polise verdik’ diye yanıt veriyorlar. Savcı, 10 Ocak 2007’de polis Ramazan Akyürek’e yazı yazıp belgeleri istiyor” diye konuştu.
DOSYAYA FAZLADAN BİR CD EKLENMİŞ
Sözlerini sürdüren Kozağaçlı, “Ramazan, biraz bekleyip Emniyet mensubu Fikret’e 6 hardisk 3 tane DVD teslim edip savcıya gönderiyor. Ramazan Fikret’e verirken, 1 CD’yi 2 CD oluyor. Bu belgeler Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gitti. ATK hazırladığı raporda, hardisk ve DVD’lerde bir şey olmadığını söylüyor. CD’nin Türk malı olduğunu ve Türkiye’de üretildiği tarihi açıklıyor. ATK, eşleme bulduğunu söylemiyor. Eşleme bulduğu tek şey Ramazan tarafından konulan CD’dir” dedi.
ADRESLER DE SAHTE
Bu belgeleri Belçika polisinden alan Türk polislerinin tümünün sahte evrak üretmekten tutuklu bulunduğu bilgisini paylaşan Kozağaçlı, bunların delil değerinin olmadığını söyledi. Kozağaçlı, “Polisin üzerinde oynadığı ve değiştirdiği belgelerdir. Bunlar bir yerde bulunmamış ve üretilmiştir. Hükme dayanak olarak kullanacağınız ünlü belgeler de bunlar. El koyma, açma ve bilirkişi incelemesi yok” şeklinde ifadeler kullandı. Dün akşam avukatların 300 sayfa olan evraklarda yer alan adresleri incelediğini ve yer alan tüm adreslerin sahte adresler olduğunu dile getiren Kozağaçlı, “Polisin bu evrakları hazırlayıp, kopyasını çekip içine de sahte adresler de koyup delil olarak gösteriyor” dedi. Belçika polisinin Türk polisinin yazışmasına da işaret eden Kozağaçlı, içinde çok tehlikeli yazışmaların olduğuna işaret ederek, Belçika polisinin, “Gelin bize yardım edin ve size lazım ne varsa alın” dediğini söyledi.
Bu belgelerin pek çok dava kapsamında hakimler tarafından istendiğini aktaran Kozağaçlı, daha önce hiçbir hakime yanıt dahi verilmediğini paylaştı. Kozağaçlı, “Belgeler sahte olsa dahi ‘biz yine de ceza vermek istiyoruz’ diyorsanız verebilirsiniz. Ancak herkes bu belgelerin sahte olduğunu bilsin” diyerek, sözlerini bitirdi.
Kozağaçlı’nın savunması ardından duruşma sona erdi. Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***