İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerle birlikte İstiklal Caddesi’nde inceleme yaptı. ‘İBB Miras’ ekiplerinin restore ederek İstanbul’a yeniden kazandıracağı tarihi mekanlardan Beyoğlu Sineması, Muammer Karaca Tiyatrosu, Botter Apartmanı ve Metro Han’daki çalışmaları gazetecilerle birlikte yerinde inceleyen İmamoğlu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da Tünel’de yanıtladı.
İmamoğlu, gazetecilerin; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun belediye personeline ve yakınlarına yönelik “terör” iddiaları ve “Gündemimizde İBB’ye kayyum ataması yok” açıklaması ile ilgili sorusu üzerine şunları söyledi:
“Gündemimizde kayyum ataması yok, demeye bile cesaret edemez. ‘Lütfetmiş’ diyeceğiz, ne kadar büyük iş yapmış? Yalan söylemeyi ve iftira atmayı kendine huy edinmiş bir kişiyle karşı karşıyayız. Ülkemiz için, milletimiz için gerçekten ciddi bir güvenlik sorunudur Sayın Bakan. Çok acıdır. Sözleri acıdır. İnsanlarımızı bölen, kurumlarımızı ne yazık ki bölen bir anlayışa sahip bir dile sahiptir. Bunun tedbirinin alınması lazım. Bu ülkemize, milletimize zarar veriyor. Şu anki hükümete zarar veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı’na zarar veriyor. Tedbir alması gereken kişi Sayın Cumhurbaşkanı’dır. İftiralarına ve yalanlarına devam ediyor.
“YALANI TESCİLLİ BİR İNSAN”
Milletimizin hafızasına tekrar kazıyarak söylemek isterim: 3,5 sene önce çıkıp, ‘Ortalama 700 terörist tespit ettik’ demiştir. ‘Evet, evet’ diye böyle hararetle de ifade etmiştir. Açılan soruşturmalar, yapılan işte mahkeme vesaire… Bir mahkeme açıldı. 41 kişi yargılandı. Hepsi de beraat etti. ‘Toplamda 700 terörist’ diyen bir bakan. Kocaman bir sıfırla sonuç bulmuştur bu süreç.
O bakımdan yalanı tescilli bir insandır. Yine ‘557 terörist’ deyip 86 bin İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanını zan altında bırakan bir açıklama yapmıştır. Hem de grup grup terör örgütlerinin ismini vererek sıralamıştır, haykırarak. Öyle bir haykırarak ki; ağız dil birbirine karışmış bir biçimde yüz ifadesi… Hışımla böyle çok kötü bir görüntü alan bir biçimde haykırarak, Meclis’te konuşan bu zat, ‘557 terörist’ demiştir. Üstünden 1 seneyi aşkın süre geçmiştir. Ve ortada hiçbir şey yoktur.
Hatta ikinci dereceden, üçüncü dereceden ailelerine giderek, müfettişleri her hafta buraya göndererek, müfettişlik müessesesini bile ne yazık ki ayaklar altına alacak şekilde hareket eden bir bakandır kendisi. Müfettişlerin nasıl rahatsız olduğunu, bu şehrin denetimini yapmakla yükümlü olan, sürecini yönetmekle yükümlü olan müfettişlerin bile nasıl rencide olduklarını yüzlerinden gören birisiyim. Üzüntüyle geliyorlar. Onların da haline üzülüyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihi, böyle yalanla, iftirayla dili dolu olan bir bakanı, kapkara bir leke olarak tarihine geçirmiştir. Buna sebep olanlar, bir an önce tedbir alsınlar. Tedbir alınması gereken ve bu ülke adına güvenlik tehdidi olan bir zattır. Söylediği söz için 2,5 sene önce demiştim, ‘Lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye.’ Bunu ispat edercesine her gün konuşan bir insandan bahsediyorum.
Yalanına, iftirasına devam ediyor. Yazılar yazacağım, daha önce yazdığım gibi iftiralarına dönük. Bana cevap bile veremedi kurumlar. Hem bakanlık veremedi hem valilik veremedi. Hatta birbirlerine pas attılar. Şimdi bu iddialar için de yazı yazacağım ben. Bizzat yollayacağım. Adım gibi eminim, buna da cevap veremeyecekler. Şu an görev yaptığı kurumda; genel müdüründen bakan yardımcısına, valilerinden herkese varıncaya kadar, herkesi zor durumda bırakmaktadır. Emniyet kuvvetlerinin yöneticilerine varıncaya kadar herkesi zor durumda bırakmaktadır. Güvenlik sorunudur. Bir şehre gelip, o şehrin ilçe başkanıyla, partinin il başkanıyla görüşen ama o şehrin valisini dikkate almayan, o şehrin belediye başkanıyla görüşmeyecek kadar demokrasiden uzak, özel görevli bir insan gibi hareket eden bir anlayışa sahiptir. Benim bildiğim içişleri bakanı az konuşur, çok iş yapar. Gizemlidir. Çünkü bu ülkenin namusu, şerefi ona aittir, benim de dahil. Ama bu, öyle birisi değil. Gizem gösterir. Oturur. Sakin durur. Ayda bir konuşur. Her gün konuşuyor. Herkesin tweetine cevap veriyor. Her vatandaşa cevap veriyor. Böyle içişleri bakanı olur mu ya? Evinden kovarlar bu adam. Bence evine bile huzura giremiyordur yani. Evinden bile kovuyorlardır bunu. Milletimiz, memleketimiz inşallah bu kötü dilden, bu kötü ve ahlak dışı dilden, yalan dolu iftira edilen bir an önce kurtulur.”
“AYNI ÖZLE BAKMIYORUM”
İmamoğlu, İstanbul Valiliği’nce İstiklal Caddesi’nde alınan bazı yasaklarla ilgili soruya ise, “Ben, etkinlik vesaire bu tür konulara aynı gözle bakmıyorum. Süreci irdeleyeceğiz. Güvenlik tedbirleri açısından yanında olduğumuz kararlar var, ama bazı hususların süresiz bir şekilde tariflenmesine de bir o kadar karşıyım. Bunların makul süreleri olmalı. Sayın Vali’mizle bir araya geliriz, konuşuruz. Ondan sonra gerekli açıklamayı yaparım” yanıtını verdi.
“BİZ BU ŞEHRİN DEPREMLE İLGİLİ SORUNUNU 20 YILDA ÇÖZERİZ”
Öte yandan İmamoğlu, “Depremin ardından AK Partili belediyelerden bazı iddialar gelmeye başladı. Bunlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelikti. İBB’nin Deprem Risk Yönetimi için ayrılan bütçeyi azalttığı iddiaları var. Bu iddialar doğru mu?” sorusunu da şu şekilde yanıtladı:
“Sadece şunu söyleyeceğim bu iddialarda bulunan AK Partili yöneticilere. 20 yılda yaptıkları kentsel dönüşüm uygulamalarıyla bu ülke devam etse, 100 senede daha bitiremiyor İstanbul’un kentsel dönüşümü. Ama bizim 3 senede ortaya koyduğumuz cesaretli duruşla, biz bu şehrin depremle ilgili sorununu 20 yılda çözeriz. Bunlar böyle devam etsinler, yüz yılda çözemezler bakın. 100 yılda İstanbul’un şu anki mevcut hali eskimiş olur. Beceremediler, başaramadılar. Depremde bir araya gelme teklifini tereddütsüz, kayıtsız, şartsız gittim Sayın Bakan’a dedim ki, ‘Genel Başkan’ımdan izin alarak geliyorum. Biz, bütün siyasi yeleklerimizi bırakıp, sizin önderliğinizde kurulacak İstanbul Deprem Konseyi’nde görev almaya hazırız’ dedim. Endişe ettiler. Bir araya gelemediler. Onun için biz, açığız. ‘Devleti, milleti, milletin geleceğini, bekasını ilgilendiren her hususta, her masaya koşa koşa gideriz’ diyoruz. Ama bu tür mevzuları konuşacağımız -o iddiada bulunan kimse bilmiyorum- belediye başkanları varsa onların bizim masamıza koşa koşa gelmekten endişe edeceklerini net biliyorum.”
Kaynak: ANKA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***