David Vergili *
Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük hava saldırılarını sürdürüyor. 23 Kasım gecesi Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile Qamişlo kentinin doğusundaki Tirbespi (al-Kahtaniyeh) yakınlarındaki Süryani (Asuri-Arami-Keldani) ve Sutoro (Polis Güçleri) Genel Komutanlığı’nın askeri akademisi hedef alındı. 24 Kasım’da ise, Tirbespi’ye bağlı Süryani köyleri, havan ve ağır silahlarla bombardımana tutuldu. Avrupa Süryaniler Birliği (ESU), Türkiye’nin saldırılarına dair açıklama yayımladı.
ULUSLARARASI GÜÇLERE ÇAĞRI
Avrupa Süryaniler Birliği’nin açıklaması şöyle: “Ortadoğu’daki şiddet, talan ve anti demokratik politik uygulamalardan dolayı, ana vatanlarından göç eden Avrupa’daki Süryanilerin bir kurumu olarak, son günlerde Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı dünya kamuoyunu ve uluslararası güçleri tutum almaya davet ediyoruz. Bilindiği gibi 19 Kasım tarihinde Türkiye ordusu onlarca savaş uçağıyla ve her türlü gelişmiş silahlarla Kuzey-Doğu Suriye’de, Özerk Yönetimin alanlarına bomba yağdırarak, ağır tahribatlara can ve mal kayıplarına sebep olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, desteklediği cihadist guruplarla birlikte uzun yıllardan beri Suriye ve Irak’ın önemli bir coğrafyasında operasyonlar gerçekleştirmektedir. Bu saldırılar sonucunda bazı alanları işgal etmiş, dolayısıyla demografik değişimi ve insanların Avrupa’ya göçünü hızlandırmıştır. Kuzey-Doğu Suriye ve Kuzey Irak’ta saldırıya maruz kalan alanlarda yüzlerce Süryani halkın yerleşim birimleri bulunmaktadır.
SÜRYANİLERİN YAŞAMI TEHLİKEDE
19 Kasım tarihinden bugüne kadar Suriye’nin Amuda kasabasından Derik kasabasına kadar bombalanan alanda Süryanilere ait yerleşim birimlerindeki ekonomik ve toplumsal alt yapılar (petrol kuyuları, benzin istasyonları, elektrik üretim merkezleri, buğday depoları, eğitim okulları, hastaneleri, imalathaneleri) vurulmuştur. Bu nedenle Qamişlo, Hesêke, Kahtaniye, Derîk, Til Temîr şehirlerinde ve bağlı köylerde yaşayan Süryanilerin hayatı ve gelecekleri büyük bir tehlike içerisine girmiştir. Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nde farklı etnik ve dini kimliklere sahip olan Süryani, Kürt, Ermeni, Arap halklar bir arada yaşamaktadırlar. Bu halklar, yerleşim birimlerini ortak bir şekilde yönetip, dört bir yandan kuşatılmalarına rağmen kendi imkanlarıyla ve uluslararası koalisyonun desteğiyle ayakta kalmanın mücadelesini vermektedirler.
AKP TOPLUMSAL BARIŞI YOK ETTİ
Ortadoğu’da Demokratik Özerk bir modelin gelişmesine kaynaklık ve öncülük edebilecek bu yapı, statükocu devletler tarafında ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bu inkarcı ve insanlık değerlerini ayaklar altına alan siyaset, yüzyıldan beri Süryani halkına karşı yürütülmektedir. Kuzey-Doğu Suriye halkları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından silahlandırılan ve desteklenen başta IŞİD vahşet örgütü ile diğer cihadist guruplara karşı büyük bir direniş sergileyerek varlıklarını savunmuşlardır. Bu mücadelede başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin de büyük bir katkısı olmuştur. Ancak Türkiye’de AKP-MHP hükümeti, etnik kimliklerin varlığını, demokratik bir sistemin gelişmesini, kendi çıkarlarına ve ırkçı zihniyetlerine aykırı gördükleri için bütün bölgeyi çatışma alanına çevirmişlerdir. Dolayısıyla kutuplaştırma ve ötekileştirme siyaseti nedeniyle, toplumsal barış ortamı yok edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti’nin, yürüttüğü bu savaş politikası nedeniyle Türkiye’nin içinde ve komşu ülkelerde yaşayan Süryani ve Hıristiyan dinine mensup olan insanların ve diğer azınlıkların geleceğe olan güvenleri ve huzurları kalmamıştır. Bunun için Avrupa Süryaniler Birliği olarak başta Avrupa ülkeleri, Birleşmiş Milletler ve NATO’dan, Kuzey-Doğu Suriye halklarını, Ortadoğu’daki Hıristiyanları savunmak amacıyla harekete geçmeleri ve destek sunmalarını talep ediyoruz.”
* Gazeteci
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***