YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN
Masal şöyle başlıyor. Bir varmış, bir yokmuş. Berbat bir devlet varmış. Bu berbat devlet aslında devlet falan da değilmiş. Bu berbat devlet önüne geleni terörist olmakla suçlarmış. Ama suçladıkları kişiler de aslında terörist falan değillermiş.
Ama bu bir masal değil maalesef. Bu durum bir gerçek! Türkiye denen memlekette herkes potansiyel bir terörist. Bu potansiyel teröristler henüz potansiyel bir terörist olduklarının farkında değiller. Ancak öğrendiklerinde olayı idrak edecekler. Edene kadar teröristlikle itham edilen, suçlanan, ipi çekilen, itibar suikastına uğratılan vatandaşların kaderlerini sabah ekmekle beraber alınan ve kahvaltıda okunan gazetelerden okuyup akşam yemeklerinde aile sofralarından izlenen televizyonlardan izleyecekler. Ve onlara “vay vatan hainleri, vay namussuzlar, vay teröristler” diyecekler. Sonra sıra onlara gelince, “ama ben terörist değilim ki” diye ağlayacaklar. “Öbür mahalleden olanlar terörist değil miydi? Bu çok büyük bir haksızlık”.
Oysa bu günlere kolay gelinmemişti. Görünen köy kılavuz istemezdi. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurdu. Ne var ki ona buna terörist demek tatlıydı. Eski zamanlarda idam mahkûmlarının darağacında veya başı alınarak idamını izlemeye gelen ebleh kalabalıklar gibi, ipi çekilenlere eğlencelik atraksiyon olarak yaklaşıyorlardı. Oysa her şey gözlerinin önünde olup bitiyordu.
Dünyanın en büyük spor yıldızlarından, Avrupa gol kralı, milli takımda en çok görev almış ve en çok gol atmış eski futbolcunun alın teriyle biriktirdiği tüm birikimlerinin hukuksuzca üzerine oturduğu yetmezmiş gibi, onu bir de teröristlikle itham ediyor. Onu ele geçiremeyince yaşlı ve hasta babasını hapse tıkıyor. Üstelik bu insan yıllarca kendi partisinde görev almış, onun isteği üzerine siyasete girmiş, milletvekili seçilmiş, isimleri stadyumlara verilmiş, o stadyumlar devlet töreniyle açılmış falan, umurunda bile değil. ABD’li Hristiyan rahip ve misyoner Brunson’ı yakalatıyor, darbe organizasyonuyla, teröristlikle ve ajanlıkla suçluyor, ben varken asla çıkamaz diyor, ortada ne doğru dürüst bir iddianame ne de yargı kararı varken hapiste tutuyor, sonra ABD baskı yapınca apar topar bıraktırıyor. Adam ABD’ye gidince doğrudan ABD başkanını Beyaz Saray’da ziyaret ediyor, onunla beraber dua ediyor, ABD başkanı bastırdım aldım, ben ne dersem onu yapar diyor. Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel ve Meşale Tolu’yu yakalatıyor, bunlar azılı terörist, bunları asla bırakmayız diyor, bağırıyor, çağırıyor, sonra araya Alman makamları giriyor, Almanya’dan özel tahsis edilen devlet uçağıyla alınıp Almanya’ya götürülüyorlar. Deniz Yücel dünyanın en prestijli gazetelerinden Die Welt’teki kariyerine devam ediyor. Türkiye’nin uluslararası tanınırlığı en fazla olan gazetecisi Can Dündar’ı Suriye’deki MİT pisliklerini deşifre etti diye “ben onu bırakmam öyle” diyor, hapse tıkıyor, çıkınca adamcağız Almanya’ya gidip iltica ediyor, ona göre o bir vatan haini ve terörist. Oysa tüm dünya onun yazdıklarını okuyor, gerçek Türkiye’yi onun anlattıklarından tanıyor.
Örnekleri çoğaltmak olanaklı!
Ünlülerden örnekler verdim ya, ünlü olmayanlardan örnek vereyim biraz da, olur mu? Mesela iki milyon kişi hakkında terörizm, terörizm finansmanı, teröre yardım-yataklık, terörle iltisaklı ve irtibatlı olmak, teröristin yanından, altından, üstünden geçmek falan gibi suçlamalarla soruşturma açtırıyor. Yargıdaki adamları da bayağı ciddi şekilde dediğini yapıyorlar, iyi mi? Yani, dile kolay, Türkiye’de her 40 kişiden birine terör soruşturması açtırtıyor. Bunlar aileleriyle beraber en az 10 milyon kişi. Millet malak gibi bu haberleri falan TV’lerden izliyor, gazetelerde okuyor, ama tek kişi çıkıp da “oğlum siz salak mısınız, bu kadar terörist nerede görülmüş” demiyor. Daha da garibi, millet birbirini ihbara ve ispiyona başlıyor. Kocasını boşamak isteyen kadın, öğretmeninden şikâyetçi olan öğrenci, yükselmek için rakibini sabote etmek isteyen meslektaş, rütbe almak isteyen asker, komşusunun gürültü yapmasına sinirlenen alt komşu… Aklına gelen, kafasına göre ona, buna, şuna terörist diyor. Kimse de “yahu bu işin de artık cıcığını çıkardınız” demiyor.
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, gelişmiş ülkelerin ve hukuk devletlerinin yargı sistemleri ve bürokratik birimleri, büyük güçlerin istihbarat servisleri, düşünce kuruluşları ve insan haklarında uzman sivil toplum kuruluşları “bu yapılanlar normal değil, bir memlekette her sekiz kişiden biri terörist olamaz, olan bir devletin zıvanadan çıkma halidir” türü raporlar yayınlıyor, Türkiye ahalisi tınmıyor. Türkiye’den kaçıp demokratik ülkelere iltica edenlerin sayıları patlıyor, Suriye-Afganistan düzeyine fırlıyor, tüm iltica dosyalarında Türkiye’nin bir muz cumhuriyetinden gerilere düştüğü yargı kararlarına giriyor. Türkiye hala sen de teröristsin, o da terörist, sizler de teröristsiniz, gerekirse topunuza terörist derim, ben tek gelirim, kimseyi takmam modunda.
Gazete çıkarıyorlar, terörist! Eleştiri yazıyorlar, terörist. Karikatür çiziyorlar, terörist. Yabancı dil bildi diye terörist. Resmi olarak açılmış, resmi kurumlarca denetlenmiş, raporlanmış bankada hesabı var, terörist. Okula çocuğunu yazdırmış, terörist. Kermeste dolma ve kısır yapmış, terörist. Resmi sendikaya üye olmuş, terörist. YÖK’e bağlı üniversitede hocalık yapmış, terörist. Ankesörlü telefondan bir yeri aramış, nereyi aradığı da belli değil, hop terörist. Cebinden bir Amerikan doları çıkmış, terörist. İngilizce dil sınavından yüksek puan almış, evet, bildiniz, terörist. Solcu, terörist. Dinci, terörist. HDP? Eğer CHP ile görüşürse terörist, yok efendim AKP ile görüşürse değil. Ama CHP her halükarda terörist!
Yahu herkes terörist, bir siz terörist değilsiniz sanki. Mendebur, bu nasıl iş?
Kardeşim, bunların düşüp kalkmadığı kimse yok Türkiye denen memlekette. Bunlar iş tutarken, canım cicim, ne ala memleket. Aslansın, kaplansın. Tek gelirsin. Kazan-kazan! Din kardeşlerim. Kürt kardeşlerim. Liberal kardeşlerim. Yaşasın AB, yaşasın AB yanlıları. Yaşasın Ergenekon savcıları. Getirin makam aracımı, tahsis edin. Olmadı heykelini dikelim. Sonra? Vay, o cemaat, bu cemaat ha, gel bakalım, terörist! Kürt, bak sen, bölücü, 15 çocuk yapıyorlar bir de! Terörist. Liberal? Liboş yani. Dış mihrakların ajanı, pis terörist, dinsiz, mankurt terörist üstelik. Katmerli terörist. Gezi olaylarının planlayıcısı terörist! Devlet düşmanı terörist! E birader sizin reisle iş tutarken iyiydi hani? Bunu dedin mi, hop, sen de gel bakalım, terörist!
Devletin anayasal düzenine sivil darbe yaptılar. Mahkemelerin bağımsızlığına kan doğradılar. Askeriyeyi tarumar ettiler, düşman ordusundan beter zarar verdiler, düzenini, hiyerarşisini, 200 yıllık okullarına varıncaya kadar resmen bilfiil tecavüz ettiler. Devletin anayasasını fiilen ortadan kaldırdılar. Anayasasına uymayan bir rejim kurdular. Bu rejimi bir polis ve istihbarat rejimine çevirdiler. Siyasi parti liderlerine kadar içeri attılar. Ekonomiyi çökerttiler. Hırsızlıklarıyla ve yolsuzluklarıyla ülkeyi soyup soğana çevirdiler. Hazineye dadandılar, vergi paraları üzerinden zengin oldular. Yabancı ülke ajanlarından komisyon alıp ülkeyi dumura uğrattılar, devleti felç ettiler, toplumu hücresel seviyede ahlaksızlaştırıp sosyal kanser ortamı yarattılar. Fakat sorsan, bunlar yerli-milli, geriye kalan terörist.
Daha önce beraber fotoğraf ve video çektirdiği, defalarca buluştuğu, görüştüğü gazetecinin terörist olduğunu söylüyor, İsveç başbakanının Ankara ziyaretinde gerçekleşen basın toplantısında, dünya basınının gözleri önünde ismini söyleyerek Türkiye’ye iadesini istiyor. Mikrofondan konuşuyor. Diyor ki özetle, bize iade edin, çünkü seçimler yaklaşıyor. Sonra? Sonrası mı var! Bunu şöyle bir allandıralım, ballandıralım, büyük devlet, dünya lideri, masa-yumruk-dobra, dış güçler, faiz lobisi, Yahudiler, ha bak az daha unutuyordum, Rumlar ve afedersiniz Ermeniler. Yetmedi mi, o zaman biraz sala, şehitler, mermi birim fiyatları falan. O da olmadı, üç mesai darphane, seçim ekonomisi ve sıcak para. Baktık yetmiyor, nasılsa bizde üç paralık ajanslar, satılmış televizyonlar, Pravdalaşmış gazeteler, esas duruşta bekleyen YSK. Ne? Bunları mı eleştiriyorlar? Kimler? Evet, isabet buyurdunuz efendim yine, elbette ki teröristler.
Oysa gerçek şu ki, milyonlarca vatandaşının uydurma, anayasal olmayan, yasalara dayanmayan suçlamalarla terörist olduğunu iddia eden ve onları dehşet bir zulümle takibata alan bir devletin devlet olup olmadığını sorgularlar.
Bu böyle devam edemez. Bu belli. Ama soru şu: Bu acı ve sefalet ne zaman bitecek? Ne zaman bu büyük aşağılama sona erecek? Bu felaket ne zaman yitecek? Ne zaman birileri bunların cezasını verecek? Olanları herkes görüyor. Herkes durumu bal gibi biliyor. İç basınç tahammül ötesidir. Olanları hazmedemeyip utanan ve ayağa kalkan birinin “yeter be!” demesiyle tepetaklak olacak bu sirk. Kim olacak o kişi? Ne zaman ayağa kalkacak? Bilmiyorum. Bildiğim, zulmettiklerinin sayısı zulümlerinin baş edemeyeceği seviyeyi çoktan aştı.
Kararlılıkla ve dimdik söylemeye devam etmeli:
“Biz terörist değiliz, sen de devlet değilsin”.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***