Dersim Tertelesi, Hitler Almanyası’nın Şoa’sını, yani soykırımının hemen öncesinde yaşanmış bir olgu olmasına karşın uluslararası soykırım araştırmacılarının üzerine yeterince eğilmediği bir konudur.
Soykırımı tanımlayan, olgunun yaşandığı dönemde üretilen özgün sözcükler vardır. Kırım, kıyım anlamına gelen Tertele de bunlardan biridir. Dersim Tertelesi. Kürt PEN’i başkanlarından Haydar Işık’ın bu adı taşıyan kitabı, Ayşe Nur Zarakolu’nun Belge Yayınlarından 1996 yılında çıkardığı kitap yasaklanmış ve DGM’de yargılanmıştır. Aynı yıl ANZ Pontos kırımına ilişkin kitapları da da ilk kez gündeme taşımıştı.
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonunun Berlin’deki merkezinde 17 Kasım’da düzenlenen bir toplantı ile sözlü tarih kayıtları USC Shoah Foundation’a (*) teslim edildi. Toplantının açış konuşmasını Alman Hükümetinde Tarım Bakanı olan Cem Özdemir yaptı. Toplantıda UCLA Ermeni Soykırımı Araştırma Programı Yöneticisi Prof. Dr. Taner Akçam, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu 2.Başkanı Kemal Karabulut, Dersim Tertelesi Sözlü Tarih Projesi sözcüleri Dicle Akar ile Hasan Dursun, USC Shoah Vakfı Müdür Yardımcısı Dr. Kori Street de konuşma yaptılar. Bu belgelerinin teslimi, konuya uluslararası Şhoah araştırmacılarının eğilmesini, karşılaştırmalı analizlerin yapılmasını kolaylaştıracak. Aşağıda Taner Aday’ın konuya ilişkin haberini paylaşacağım.
Cem Özdemir, “Bu projede emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Böylesi bir suçla yüzleşmek kolay değil. 15 yıl çalışıp, hem Türkiye’de; hem de diasporada 360 video kaydı yaptınız. Bunu da canı gönülden takdir ediyorum” diye başladığı konuşmasını , çalışmalara önemli katkısı olan Hasan Saltık’ı “Dersim Tertele’ kitabı için 10 yılını araştırarak, arşivleri değerlendirerek, fotoğraf toplayarak, görgü tanıklarının anlattıklarını okuyarak geçirdi” diye sürdürdü ve. Hasan Saltık ile eşi Nilüfer’e teşekkür etti..
Cem Özdemir, konuşmasının sonunda “2005 yılında bizzat Dersim’de idim. Bu bölgenin etkileyici zenginliğini gördüm. Munzur, Fırat, Kızılırmak, gibi dağlar ve nehirler; Kurmançi, Zaza, Türkçe, Ermenice gibi diller, Alevi, Sünni, Hıristiyanlık gibi din ve inançlar. Ama Dersim’in bu zenginliği kadar, acıların ve devlet zulmünün tarihi de bir o kadar uzundu ” dedi. Özdemir konuşmasına, “Açık ve demokratik bir toplum için, pogromların, katliamların ve soykırımların olmadığı bir gelecek için mücadele ediyorsak, enerjik bir sivil topluma ihtiyacımız var. Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu ile USC Shoah Vakfı bunun mükemmel örnekleridir” diye devam etti..
Toplantıya, Cem Özdemir dışında, SPD Milltvekili Sevim Aydın,Sol Parti’den Hakan Taş ile Berlin Kreuzberg Belediye Başkanı Clara Hermann katıldı.
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu 2.Başkanı Kemal Karabulut, Dersim Soykırımı’nı yaşayanların çocuklarının yıllarca kahredici bir sessizlikle büyüdüğünü dile getirdi. “Yaşanan tarifsiz acılara rağmen, kan ve intikam peşinde olmayacağız. Dersimlilerin istemleri alçak gönüllü, akılcı ve karşılanması kolay istemlerdir” dedi. 1935 yılında, TBMM çıkartılan, “Tunceli Kanunu” diye bilinen yasanın düzeltilmesini, bu yasanın Dersim katliamının meşrulaştırılması anlamı taşıdığını ekledi.
“15 Kasım 1937 Seyit Rıza ile yoldaşlarının idam edildiği gündür. Siyasi tarih, o günü, bu “olayı” gelişmeler açısından kapanmış görebilir. Ama tarih, o günleri, dönemi daha başka değerlendirir. Bu nedenle, bilgilerin, belgelerin aktarılması, tarihi, somut olarak değerlendirmek açısından son derece önemlidir.
Dersim Tertelesi Seyit Rıza ile o gün, o “olayın” -resmi tarihe göre- birinci derecede sorumluları tutuklanıp, “cezalandırılmaları” ile son bulan bir olay değildir. Seyit Rıza ile arkadaşlarının idamı değildir asıl konu!
1938 Dersim’i Seyit Rıza ile arkadaşlarının idamı ile “bitiren” bir tarih anlatısının tek yanlılığıdır. Bu, on binlerce insanın, politik bir kararla yok edilmesinin, Seyit Rıza ile arkadaşlarının idamı üzerinden, politik düzeyde aklanması çabasıdır. Konu, Dersim özelinde, yeni kuşaklara yanlış bir tarih bilinci verilmesi, onların bir anlamda tarihsizleştirilmesidir.
Dersim Tertelesi’ni, belli bir politik ideolojinin bakış açısı ile değerlendirmek gibi kolaycı bir yaklaşımla ele almak yerine, olayları gerçekçi bir açıdan ele almak, buna göre değerlendirmek, tarihe karşı sorumluluk duymakla igilidir.
İşte, 17 Kasım 2022 tarihinde, Berlin Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nda yapılan, bu sözlü tarih görüşmeleri tutanaklarını’nın, dünyanın en büyük görsel arşivi olan SHOAH VAKFI’na teslim töreni,Türkiye demokrasi tarihi açısından bir dönüm noktası olarak da görülebilir.
Dersim Sözlü Tarih Çalışmaları, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu ile Clark Üniversitesi işbirliği ile 2009 yılında başlatılmıştı. İlk aşamada, 1937-38 katliamlarından kurtulan, sekiz ayrı ülkede yaşayan insanlarla 360 görüşme yapıldı. Projenin bilimsel yönetim sorumlusu Prof. Dr. Taner Akçam’ın deyişi ile “Arada ufak tefek kazalar oldu ama bu gün 2009’da başlayan bir hayal gerçekleşti’.
Dersim Federasyonu’nun örgütlediği kitlesel bir şölen sonunda, kendisine sorulan, bu konuda ne gibi bir yardımı olabileceği sorusuna, “Dersim katliamı tanıkları ölüyor, hemen sözlü tarih projesi başlatın. Ben elimden gelen her türlü yardımı yapacağım” diye cevaplayan Prof. Dr. Taner Akçam gibi, Dersim Federasyonu da sorumluluğunu yerine getirdi. Gene Taner Akçam’ın deyişi ile, “Hüseyin Akar’a verilen söz” yerine getirildi.
Taner Akçam’ın konuşmasında söylediği, Winston Churchill’in “Şimdi bu son değil. Sonun başlangıcı bile değil. Ama belki de başlangıcın sonudur.” Bu proje için söylenebilecek en özlü sözdür!
Dersim Tertelesi Sözlü Tarih Projesi sözcüleri Dicle Akar ile Hasan Dursun, Dersim 1938 katliamından 72 iki yıl sonra, katliam kurbanlarının çocukları, torunları olarak, 2009 yılı Aralık ayında aynı salonda “resmen” başladıklarını bildirdiler.
Aynı yıl Berlin, Rüdesheim, Dersim’de yapılan çalıştaylarda, söyleşilerin, tutanakların nasıl yapılacağı konularında eğitimler düzenlendiğini, böylece 2014 ile 2014 yılları arasında 8 ayrı ülkede yaşamakta olan 350 38’mağdur ile 700 saate varan kayıt yapıldığını duyurdular.
Bir çok gönüllünün yanı sıra, Prof. Dr. Taner Akçam’ın denetlediği, Prof. Deborah Dwork, Prof. Martin van Bruinessen, Prof. Hans Lukas Kieser ile Karen Jungblut’tan oluşan Akademik Danışma Kurulu oluşturulduğunu dile getiren D. Akar ile H. Dursun, yaşamının sonuna kadar çalışmaları denetleyen, Metin Bozdağ’ı da saygı ile andılar.
Toplantıya katılan USC Shoah Vakfı Müdür yardımcısı Dr. Kori Street, konuşmasına “Bu gün burada, USC Shoah Vakfı ile Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu arasındaki ortaklığı kamuoyuna duyurmaktan onur ve mutluluk duyuyorum” diye başladı.
Vakfın, “Schindler’in Listesi” filminin yapılmasından sonra 1994 yılında kurulduğunu dile getiren Dr. K. Street, vakfın, soykırımdan kurtulanlar ile tanıkların anlatımlarını kayıt altın almak, onları sonsuza kadar saklamak, bu anıları, eğitim ile araştırma yoluyla yaşatmak için kurulduğunu söyledi.
Arşivin, kitle katliamı ile soykırımdan kurtulanlar ile tanıklara ait 55.000 anlatıyı içerdiğini söyleyen Dr. Steet, “Bu tanıklıkların, seslerin, empati, saygı geliştirme amacımıza uygun olarak, her yıl küresel olarak, on milyondan fazla öğrenci ile ilgilenen bireylere ulaştırıldığını” duyurdu.
Dersim Federasyonu’un USC Schoah Vakfı’na sağladığı söyleşileri almaktan onur duyduğunu söyleyen Dr. Street, “ Bu etkileyici tanıklıkları, görsel tarih arşivimizdeki 55.000 diğer tanık söyleşileri ile birlikte korunacak, dijitalleştirecek, indekslenek, böylece dünya çapında erişilebilir hale getirilecektir. Holokost, Ermeni Soykırımı, Tutsilere yapılan 1994 soykırımı, bir düzine başka yaşanmışlıklar da kayıt altına alınmıştır. “ dedi.
350 küçük bir sayı olarak görülebilir, ancak bunlar, ortak bir sesi, sonuç olarak kurumun Görsel Tarih Arşivi aracılığıyla dünyanın her yerinde sesini duyuracak bir halkı temsil ediyor olacaklar diyen Dr. Street, konuşmasını “ Prof. Taner Akçam’a ve UCLA Promise İnsan Hakları Enstitüsü’ne bu kolleksiyonun arşivde kullanılabilir hale getirilmesine, dünyanın dört bir yanındaki araştırmacıların, eğitimcilerin kullanımına sunulmasına yardımcı olmak için projede ortak olacakları için minnettarım” diyerek sonuçlandırdı.
Toplantının son konuşmasını UCLA Ermeni Soykırımı Araştırma Programı Yöneticisi Prof. Dr. Taner Akçam yaptı. Kısa ama anlamlı konuşmasında, Dersim katliamından bir rastlantı sonucu kurtulmuş olan proje yöneticilerinden Dicle Akar’ın babası Hüseyin Akar’a verdiği sözün yerine getirilmiş olasından duyduğu mutluluğu, kendi rolünün sınırlılığını, bu projenin muhteşem bir ekip çalışması ile gerçekleşmiş olduğunu söyledi. Ama Cemal Taş’ın görüşmelerin gerçekleşmesindeki rolünün de bilinmesi gerektiğini istedi.
Taner Akçam, “Dersim Sözlü Tarih projesi, akademi ile toplum buluşmasının muhteşem bir örneğidir, ilerde de öyle anılacaktır… Her şey yeni başlıyor. Önümüzdeki en büyük görev, 360 görüşmenin indekslenmesidir. İndekslenme bittiği an, Dersim Katliamına ilişkin yer, kişi, aşiret, olay, bilmek istediğiniz her şey arama motoruna istediğiniz sözcüğü girdiğiniz an, hangi görüşmenin kaçıncı dakikasında olduğu karşınıza çıkacaktır. Bu yeni yolculukta, federasyona ve sözlü tarih projesi komite üyelerine hepinizin destek vermenizi bekliyoruz” dedi. Akçam, konuşmasını “Türkiye, insan haklarına saygı duyan, demokratik bir ülke olmak istiyorsa, tarihindeki acıları hatırlamak ve hatırlamayı kurumsallaştırmak zorundadır. Dersim Sözlü Tarih Projesi bu anlamda, gelecek Türkiye’nin güzel bir filizidir. Hepinizi bu yeni yolculukta bizimle birlikte yürümeye davet ediyorum” diyerek bitirdi.
(*) USC: Güney Kaliforniya Üniversitesi.; UCLA: Kaliforniya Üniversitesi.
Shoah: İbranice Katastrof, felaket, yıkım, holokost, soykırım.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***