HABER MERKEZİ – İHD, bir çok kentte sürdürdüğü “Barış Nöbeti”nde, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve tutuklanan 9 gazetecinin derhal serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye’de barışın sağlanması için her ayın ilk Cuma günü tüm şubelerde eş zamanlı olarak tutulan “Barış Nöbeti” eylemini gerçekleştirdi. İHD Diyarbakır Şubesi üyeleri, eylem için dernek binasında buluştu. Barış Anneleri Meclisi ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyeleri de eyleme destek verdi. Nöbetin tutulduğu salona “Herkes için barış” pankartı asıldı.
TUTUKLANAN 9 GAZETECİ
Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcı Rahşan Bataray Saman, eylemlerinin ikinci ayında sürdüğünü hatırlatarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla çocuk ve kadın haklarının ihlal edilmesine dikkati çekmek amacıyla bu ay eylemlerini sürdürdüklerini söyledi. Ankara merkezi soruşturma kapsamında işkenceyle gözaltına alınıp tutuklanan 9 Kürt gazeteciye ilişkin de konuşan Saman, “Basına yönelik baskıları kabul etmiyoruz. Hakikatin sesi kısılamaz. Hakikati dile getirdiği için tutuklanan Şebnem hocanın yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Baskıların ortadan kaldırılması için mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.
‘ŞAVAŞIN MAĞDURU ÇOCUKLAR’
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (BMÇHS) kabulü ile barış hakkı, çocukların en temel haklarından biri olarak tanındığını hatırlatan İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Demir, “Bu hakkın çocuklar açısından yaşamsal önemi, silahlı çatışma ve savaş ortamının en büyük mağdurunun çocuklar olmasıdır. Çocuklar, başlatmadıkları, sürdürmedikleri ve tarafı olmadıkları çatışmalı ortamlarda yaşam hakkı ihlaline uğrama, yaralanma, sakat bırakılma, zorla çalıştırılma ve cinsel istismara maruz kalarak en ağır hak ihlallerinin doğrudan mağduru olmaktadır. ‘Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2011-2021 Tarihleri Arası Silahlı Çatışma Ortamında Çocuklara Yönelik Yaşam Hakkı İhlalleri’ raporumuzda da görüleceği üzere çocuklar evlerinde uyurken, yolda karşıdan karşıya geçerken zırhlı araç çarpması sonucu yahut oyun oynarken patlayıcı maddelerin infilak etmesi sonucu; evlerinin balkonunda başlarına isabet eden gaz fişekleri sonucu yaralanıyor, hayatlarını kaybediyorlar. Silahlı çatışmalar ve sonrası, patlamamış mayın ve silah artıkları sebebiyle de çocuklar da kalıcı hasarlar meydana gelmektedir. Çatışma ortamlarının tek sonucu çocukların fiziki bütünlüklerine zarar gelmesi ile de sınırlı kalmamaktadır. Şiddet ortamının doğal sonucu olarak çocuklar; anadilde eğitim, sağlık, aile bireyleriyle kendi kültüründe gelişme ve yetişme hakkından da mahrum bırakılmaktadırlar. Tüm bu savaş ortamı başta yaşam hakkı olmak üzere çocukların en temel haklarını ihlal etmektedir. Buna ek olarak birçok suç cezasız kalmaktadır. Bu cezasızlık hem kadına yönelik gerçekleşen durumlarda hem de çocuklara yönelik yaşanan ihlallerde bir politikaya dönüştürülmüştür” diye konuştu.
‘BARIŞI KADINLAR OMUZLAMIŞ’
Savaşın her ne kadar en mağduru olsalar da 50 yıllık şiddetli çatışmanın sarmalında kadınların yürüttüğü mücadele, sergilediği direniş ve fedakârlık sayısız örneklerle dolu olduğunu vurgulayan Demir, şöyle devam etti: “Binlerce faili meçhullerin ilk arayıcıları olan Cumartesi Anneleri, çatışma ortamlarında birden fazla çocuğunu yitiren Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kesintisiz mücadelesi, tüm toplumsal ayrışmaları bertaraf ederek ortak mücadele hattını oluşturma deneyimi olarak Barış İçin Kadın Girişimi, kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddet biçimine karşı toplumsal refleksi oluşturan Kadınlar Birlikte Güçlü zemini verilecek en somut ve değerli örneklerdir. Bu örneklerden de yola çıkarak Kadın hiçbir savaşın kaynağı ve sebebi olmamış fakat barışı tesis etmenin ağır tarihsel sorumluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Tüm savaş ve çatışmaların tarihsel akışında barışı tesis etmenin bedelini kadınlar omuzlamış, omuzlamaya da devam edeceklerdir. Buradan toplumsal barışın kendini kapitalizm ve patriarkaya dayandıran akıldan gelmeyeceğini, gelse bile kalıcılaşmayacağını anlamak, barış tartışmasının toplumsal bir mesele olduğunu görmeye, unutturulanı hatırlamaya dayanır. Tam da bu sebeple barışın aklını ve eylemini kadının toplumsal hafızası ile inşa etmek gerekir” dedi.
‘SAVAŞI KABUL ETMİYORUZ’
Barışın sağlanmasının ancak toplumsal bir talep haline gelmesi ile mümkün olduğunu sözlerine ekleyen Demir, “Bu beklentilerin ve gerçeğin bilinci ile coğrafyamızda halen süren savaş ve çatışmaların tanığı olarak barışı savunmak bizler için vazgeçilmez bir durumdur. Bu amaçla da bir kez daha; barış sürecinin inşasında kararlı olan herkesin ve kesimin hakikat, adalet ve eşitlik temelinde yürütülecek barışın sağlanması için yan yana bulunmaya davet ediyoruz. Savaş politikalarını kabul etmiyoruz barışta ısrarcıyız!” dedi.
Açıklamanın ardından katılımcılar, barış üzerine sohbet ettiler.
ADANA
İHD Adana Şubesi, “Herkes için barış” talebiyle dernek binalarında Barış Nöbeti eylemi gerçekleştirdi. Açıklamaya insan hakları savunucularının yanı sıra HDP il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada konuşan İHD Adana Şubesi Başkanı Avukat Yakup Ataş, Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunu belirterek, bu temel sorunun en önemli halkalarından birinin ifade özgürlüğü, bir diğerinin ise basın özgürlüğü önündeki engeller olduğuna dikkat çekti.
‘HALKIN HABER ALMA HAKKI İHLAL EDİLİYOR’
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasını hatırlatan Ataş, “Bu hukuksuzluğa derhal son verilmeli, dünyaca tanınırlığa ve saygınlığa sahip, bir bilim insanı ve insan hakları savunucusu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
Özgür Basın çalışanı 9 gazetecinin tutuklanmasına dikkat çeken Ataş, gazetecilik faaliyetleri ve basın özgürlüğü kapsamındaki çalışmaların hiçbir şekilde suça konu edinemeyeceğini belirtti. Yapılanın halkın hakikati öğrenme hakkının ihlali olduğunu dile getiren Ataş, Fincancı ve gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu.
MERSİN
İHD Mersin Şubesi de “Barış Nöbeti” eylemi bu hafta da devam etti. Nöbet eyleminde bu hafta “Kadınlar barış diyor barışı konuşuyor” konusu tartışıldı. Nöbete HDP, Halkevi ve birçok kurum ziyaret etti. Nöbetin yapıldığı salona “Eşitlik özgürlük, demokrasi ve insan hakları için barışa ihtiyacımız var” pankartı asıldı. Burada açıklama yapan İHD Mersin Şube Eşbaşkanı Zeynep Benli, savaş ve çatışma ortamında kadınların yaşadıkları sorunları aktardı.
‘BARIŞ TESİSİ’
Barış inşası sürecinde toplumsal cinsiyetin oldukça önemine vurgu yapan Benli, “Savaş ve çatışmalarda istismar ve işkencenin her türlüsü ile karşılaşan kadınların yaşadıkları duygusal ve psikolojik sonuçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Savaşlar, kadınları savunmasız bırakmakta çocukları ile birlikte çatışma ortamlarından kaçarken hedef haline getirmektedir. Kadınların, çatışmaların önlenmesi, çözümlenmesi ve barışın tesisi için önemli rolleri olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
ANKARA
İHD Ankara Şubesi, dernek binasında Barış Nöbeti’ni sürdürdü. “Kadınlar barış istiyor” talepli nöbet eyleminde, “Barış hakkını savunuyoruz, barışa ihtiyacımız var, barış için nöbetteyiz” yazılı pankart açıldı. Bu hafta, İranlı Sosyolog Sara Bherirad, Devrimci 78’liler Federasyonu, İlmek Kadın Dayanışması ve birçok kadının katılımıyla nöbet tutuldu.
Nöbet eyleminde konuşan Bherirad, şunları söyledi: “İranlı kadınlar yıllarca verdikleri mücadele ile bugünlere geldi. Her gün itirazlar ile kimliklerini var etmeye çalıştılar. Mahsa’nın katledilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Artık yeter dediler ve bunu çok güzel yaptılar. Bu mücadele dünyada büyük yankı oluşturdu.”
İran’ın batılı bir halk olmadığını ifade eden Bherirad, “Sizler tarafından destek ve haykırış, İran medyasında çok etkili oluyor. Onlar da ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Umuda sarılmalıyız” ifadelerini kullandı.
VAN
İHD Van Şubesi’nde nöbet eylemine kentteki sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler de katıldı. Barış Nöbeti’nde Süleymaniye’de katledilen akademisyen Nagihan Akarsel, tutuklanan gazeteciler ve TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın yer aldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. İHD Van Şube yöneticisi Hamdi Bayhan, barış taleplerini yineledi.
HDP Van İl Eşbaşkanı Fikret Doğan, “İnsanım diyen herkesin barış hakkına, insanlığa, bütün canlıların barış hakkına sahip çıkması gerekiyor. Bu sürece karşı mücadele etmek için bireysel ve kurumsal olarak herkesin kendi alanında bu hakkı savunması gerekiyor. Bunun için güç birliği yapmak gerekiyor” çağrısı yaptı.
Serhat Göç Derneği Eş Başkanı Gülşen Kurt, TUHAY-DER Van Şubesi Eşbaşkanı Edibe Babur, Mezopotamya Ajansı muhabiri Adnan Bilen ile DBP Van İl Eşbaşkanı Harun Okay da barış talebine dair birer konuşma yaptı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***