ŞIRNAK – Cansız bedeni yerlerde sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in annesi Nazire Birlik, yaşadığı acının 7 yıldır dinmediğini söyledi. Avukat Ramazan Demir ise 7 yıldır ilerlemenin olmadığı dosyaya, hiçbir savcının dokunmadığını belirtti.
Şırnak’ın Dicle Mahallesi’nde 3 Ekim 2015’te yaralı bir şekilde gözaltına alınıp 28 kurşunla katledilen Hacı Lokman Birlik’in (24) cansız bedeni, zırhlı polis aracına halatla bağlanarak yerlerde sürüklendi. Birlik’in cansız bedeninin yerlerde sürüklendiği anlara dair görüntüler, polisler tarafından sanal medyada paylaşıldı. Ancak zırhlı araçta görevli polisler hakkında açılan ve sadece 4 polis hakkında “kıdem durdurma” cezasının verildiği soruşturmada, 7 yıldır hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Birlik’in bedeninin bağlandığı zırhlı araçta telsizle konuşan dönemin Özel Hareket Şube Müdürü M.K ile 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü E.R. hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı.
Anne Nazire Birlik, oğlu için 7 yıldır verdiği mücadeleyi anlattı, aile avukatı Ramazan Demir cezasızlık politikasına değindi.
7 YILDIR ACISI DİNMEDİ
Anne Nazire Birlik (74), oğlunun katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen 7 gün önce yaşanmış gibi acılarının taze olduğunu söyledi. “Allah kimseyi yüreğiyle sınamasın” diyen anne Birlik, “Her şey Allah’ın kaderi ama bazı durumlar insan eliyle gerçekleşiyor. Kürt halkının yaşadıkları keyfi bir kaderdir. Bu kader, düşmanlığın kaderidir. Eşitlik ve İslam kaderi değildir. Bu durumlar İslam’la bağdaşmayan şeylerdir. İslam’da herkes eşittir ve aynı hakka sahiptir. Fakat Kürtlere bu hak, insanlar tarafından verilmiyor” dedi.
KÜRTLERE KARŞI KİN
Oğlunun öldürüldüğünü taziyeye gelenlerden öğrendiğini ifade eden Birlik, “Böyle bir zulüm görmedik. Bir anne geldi, elimi tuttu ve başsağlığı dileyerek, ‘oğlunun boynuna ip geçirenlerin boynuna da ip geçirilsin’ dediğinde, oğlumun boynuna halat geçirildiğini öğrendim. Başka bir anne ‘oğluna 28 kurşun sıkanların canına da 28 kurşun sıkılsın’ dedi. Oğlumun nasıl bir vahşetle katledildiğini öyle öğrendim. İnsan bir kurşunla da öldürülebilir. Neden 28 kurşun sıkıldı? Oğlumun otopsisine giren savcı bile ‘bu kadar vahşet olmaz’ dedi. Kürtlere karşı kinle dolmuşlar. Yürekleri kararmış. Bir Kürt ellerine girdiği zaman ölü de olsa, canlı da olsa, ne olursa olsun saldırıyorlar. Neden Kürtlerin mezarlıklarını yıkıyorlar? Bu şekilde kinlerini döküyorlar. İnsanların mezarlarını yıkıyorlar, mezarlıklardaki isimleri bile yakıyorlar” diye konuştu.
‘BİRLİK İLE YÜREĞİMİZE SU SERPİLİR’
Kürtlerin saldırılara karşı birlik olması gerektiğini vurgulayan anne Birlik, “Maalesef aynı aileden bir kardeş gerilla, biri asker, biri korucu, biri kelleci… Birlik nasıl sağlanacak? Bir Kürt’ün diğer Kürt’e yüreği yanmadığı müddetçe, ittifak sağlayamaz. En önemli eksiğimiz de ittifakımızın olmamasıdır. Eğer Kürtler birbirlerine dürüst olsaydı ve birlik içinde olsalardı, kimsenin onlara gücü yetmezdi. Kürtler, aklı ve cesareti ile mükemmeldirler. Kürtler, ittifaklarını kursalar, bir olsalar, kimliklerini, kültürlerini korusa, biz annelerin yüreğine biraz da olsa su serpilir. Herkes yapılanları yüreğinde hissetmeli. Eğer Kürtlerin yüreği birbirine yanmazsa, kimsenin yüreği yanmaz” diye belirtti.
‘FİKİRLERİNE SAHİP ÇIKILMALI’
Hacı Lokman Birlik’e sahip çıkmanın “yazık oldu” demekle olamayacağını dile getiren anne Birlik, “Oğluma sahip çıkmak, ‘Yazık oldu, kötü oldu, yüreğimiz yandı’ diyerek olmaz. Oğluma ve onun arkadaşlarına sahip çıkmak, onların fikirlerine, yoluna ve amacına sahip çıkmakla olur” diye seslendi.
AVUKAT DEMİR: SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ
Hacı Lokman Birlik’in aile avukatı Ramazan Demir, katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen ölüm şekli ve sonrasına dair herhangi bir soruşturmanın yürütülmediğini söyledi. Hacı Lokman Birlik’in hukuka aykırı bir şekilde, orantısız bir güçle ölümünün ilk günden beri soruşturulmadığını belirten Demir, sadece Birlik’in cansız bedenine yapılan işkencenin görüntüye alınması, yayılması, başkalarıyla paylaşılması ve sanal medyada paylaşılmasıyla ilgili soruşturmanın yürütüldüğünü kaydetti.
7 YILDIR İŞLEM YAPILMADI
Tüm taleplerine ve müdahalelerine rağmen savcılık ve kolluk makamının ısrarla görüntülerin sadece başkalarıyla paylaşılması ve o görüntülerin yayılmasıyla ilgili soruşturma yürüttüğünü dile getiren Demir, “Yaklaşık 8-9 savcı dosyayı gördü. Ancak her gelen savcı ısrarla bu talepleri görmezden geldi. O delillerin toplanması ve o operasyonda yer alan kolluk kuvvetlerinin ifadelerinin bu yönden alınması ile ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Güvenlik güçlerinin Lokman Birlik’e özel bir kasıtla hareket ettiğini söyleyebilecek durumdayız. Bedenine yapılan eziyet, o sürüklenme görüntülerinin hepsi aslında bu iddiayı destekleyen şeyler. Yapılan sadece ölünün hatırasına hakaret değil. Bedeninin kendisine yapılanın ailesi ve yakınları açısından doğurduğu eziyet halinin özellikle kast edildiği, özellikle bu amaçla hareket edildiğini düşündürüyor. Bu yüzden aslında hukuken bunu bir yere koyabilecek bir durumda değiliz. Çünkü hukukta bunun yeri yok. Sizinle çatışmaya giren biri olsa dahi, onu sağ yakalamaya çalışmakla mükellefsiniz. Sizi bağlayan bir hukukunuz, Anayasanız var. Kolluk görevlisinin yükümlülüğü getirip yargıya teslim etmektir” şeklinde konuştu.
SAVCILAR DOSYAYA DOKUNMADI
Hacı Lokman Birlik’in katledilmesine ilişkin hukuki bir adım atılmadığı için 2 yıl önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını aktaran Demir, “Sürekli talep etmemize rağmen bu yönde herhangi bir adli, hukuki bir adım atılmadı. Bu soruşturmanın aile açısından hukuken sorumluların ve faillerin, hem öldüren hem de ölümünden sonra bedenine yapılan uygulamalarla ilgili faillerin bulunamayacağını, artık bu soruşturmanın bizim açımızdan etkisiz kaldığı gerekçesiyle 2 yıl önce AYM’ye başvurduk. Orada hem yürütülen soruşturmanın ölüm boyutuyla etkisizliği hem bedenine yapılan işkenceyle ilgili yürütülen soruşturmanın tamamen taraflılığı ve bir bütünen de aslında bu ve benzeri işkencelerin sadece Kürtlere uygulandığından bahisle, ayrımcılık yasağından AYM’ye başvurduk. Bugün itibariyle AYM de dosyayla ilgili her hangi bir işlem yapmış değil. Hala inceleme sürecinde. 7 yıl önceki dosya nasıldıysa, bugünde aynı şekilde dosyaya giren bakanlık teftiş raporlarına rağmen her gelen savcı ısrarla herhangi bir işlem yapmamaya ve dokunmamaya gayret etti. Ve bugüne kadar ilerleyen, delil toplayan, soruşturmayı genişleten ya da bizim taleplerimizle ilgili işlem yapan bir savcılık makamı göremedik. O yüzden AYM’ye başvurduk. Ondan gelecek cevaba göre de yeni adımlar atacağız” diye konuştu.
DEVLETİN CEZASIZLIK POLİTİKASI
Bugüne kadar somut bir adımın atılmamasının Türkiye’de uygulanan cezasızlık politikasının sonucu olduğunu vurgulayan Demir, şunları söyledi: “Sadece Hacı Lokman Birlik dosyasında değil, genel olarak Türkiye’de sokağa çıkma yasağı sürecinde ve diğer bütün münferit olaylarda kolluk güçlerinin faili olduğu suçlar ve olaylarla ilgili etkili soruşturma diye bir şey yok. O kolluk güçlerinin işlediği iddia edilen suçlarla ilgili tek bir soruşturma işlemi yapılmıyor. Bu konuda bir devlet tavrı var. Bu bir devlet politikası. Çünkü elimizde bunun aksini gösterebilecek tek bir örnek yok. İlla kameralar önünde işkence yapıldığı görülecek ki o insanlar hakkında dava açılsın. Ama ötesini ne hakimler görmeye çalışıyor ne de savcılar. Çok sabit olmasına rağmen birçok olayda, davada hakim ve savcıların özellikle kolluk güçlerini koruyan, kollayan ve o cezasızlık politikasına döşenen yeni taşlar ördüğünü görüyoruz. Bu hiç değişmedi, bugünde devam ediyor.”
MA / Rukiye Adıgüzel – Ömer Akın
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***