ANKARA – Ankara’da 9 gazetecinin tutuklanmasını protesto eden emek ve meslek örgütleri temsilcileri, tutuklamalarla halkın haber alma hakkının engellendiğini belirterek, Özgür Basın ile dayanışma içerisinde olacaklarını söyledi.
Gözaltına altına alınan 9 gazetecinin tutuklanmasına ilişkin Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) öncülüğünde Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Ankara bürosunda basın toplantısı düzenlendi. “Özgür Basın Susturulamayacak” pankartının açıldığı toplantıya, DFG, MKGP, Basın-İş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Merkez yöneticileri ve şube yöneticileri, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP PM üyesi Doğan Erbaş, HDP il ve ilçe yöneticileri, Alınteri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilcisi Tayfun Güngördü, Kamu Emekçiler Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Devrimci 78’liler Derneği, Mustafa Suphi Kültür Merkezi, Devrimci Parti, Karala Dergisi, Kızılbayrak, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), İşçi Meclisleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Ankara Tabip Odası (ATO), Batıkent Yeni Yaşam Derneği, İlmek Kadın Dayanışması, Ankar Düşünce Özgürlük Girişimi, Emekçiler Partisi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) temsilcileri katıldı.
‘ARKADAŞLARIMIZ GAZETECİLİK YAPTI’
Açıklamada ilk olarak MA editörü Özgür Paksoy konuştu. 9 gazetecinin gazetecilik faaliyetlerinden kaynaklı tutuklandığını belirten Paksoy, “Ankara Emniyeti 4 gün boyunca mizansen yaptı. Arkadaşlarımız gözaltına alınırken çektikleri mizansen görüntülerin beraberinde adliyede işkence uygulamaları ve hukuksuzlar silsilesi devam etti. Arkadaşlarımız gazetecilik faaliyetleri, yaptıkları seyahatler ve haberleri suçlama olarak yöneltildi. Birbirlerini tanıyıp tanımadıkları soruldu. Yaptığımız tek şey gazeteciliktir, hakikati topluma yansıtmaktır. Arkadaşlarımız gazetecilik yaptı, her haberlerinin altına imzamızı atıyoruz. Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz” dedi.
‘GERÇEKLERİ YAZDIĞIMIZ İÇİN…’
Gazeteci-Yazar Hüseyin Aykol, dayanışma için herkese teşekkür ederek, Özgür Basın’ın 33 yıldır faaliyete bulunduğunu hatırlattı. Aykol, “Gerçekleri yazdığımız için sürekli olarak hükümetlerin zulmüne uğradık. Haziran ayında 16 arkadaşımız tutuklandı, hala iddianameleri yazılmadı. 25 Ekim’de de arkadaşlarımızın evleri ve büromuz basıldı. Mesele şuydu; en başta kimyasalla ilgili haberlerdi. Ama esasen arkadaşlarımızın gazeteciliğine operasyon yapıldı. O gün de böyle bir basın toplantısı yapıp bunları anlatmıştık. O gün de bunu demiştim. Biz bu haberleri yapıyoruz, siz bunlara dava açabilirsiniz. Çağırsanız ifade vermeye geliriz. Şimdi de bu kimyasal haberini kim yaptı, nasıl yaptı? Yazan arkadaş da, yazı işleri müdürümüz de gelir ifadesini verirdi. Ancak bir terör operasyonu yapıldı, çelik yelekler uzun namlulu tüfekler. Arkadaşlarımız ‘terörist’ olarak gösterildi” diye belirtti.
‘40 GAZETECİNİN TUTUKLANMASI DÜNYADA OLAY OLURDU’
9 gazetecinin tutuklanmasına dair senaryonun önceden hazırlandığın dikkat çeken Aykol, şöyle devam etti: “Bu haberi neden yaptın dan ziyade sen şundan para almışsın şeklinde sorular soruldu. Ajansımız yasal bir ajans, çalışanı var, vergi levhası var, çalışanlarımızın maaşları var. Bu para alışverişini örgütsel işleyiş olarak göstermeye çalıştılar. Bahsi geçen paralar da çok büyük paralar değil maalesef. Buradan bir örgüt çıkarmaya çalıştılar. Yarın dava açıldığında serbest bırakılacaklar ama insanlar aylarca yatmış olacak. Benim anladığım şu, arkadaşlarımız seçime kadar içeride tutulacak haber yapmamızı engellemek ya da azaltmak istiyorlar. Bir ülkede 40 gazeteci tutuklansa dünya çapında olay olur. Şu an bizim 40 arkadaşımız cezaevinde, tutuksuz yargılanan 160’a yakın insanımız var. Neredeyse 200 arkadaşımızın üzerinde devletin kılıcı sallanıyor. Bu koşullarda çalışıyoruz ancak halkımız bizden haber almak istediği sürece haber yapmaya devam edeceğiz. 33 yıldır bunu yapıyoruz. Arkadaşlarımızı şehit ettiler, arkadaşlarımızı hapse attılar. Biz hep devam ettik, yine devam edeceğiz. Onlar hep aynı şeyi yapıp değişik sonuç almayı bekliyorlar ama bu olmadı, olmayacak.”
‘90’LARDAN BU YANA ÖZGÜR BASIN SUSMADI’
Herkesin üzerinde bir yargı baskısının olduğunu belirten İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, iktidar baskılarıyla tüm sosyal olayları kontrol altına almak istediğini ve halkın haber alma hakkını engellemek istediğini kaydetti. Öztürk, “Gazeteciler, halka haberleri ulaştırıyor ve biz de bu şekilde gerçekleri öğreniyoruz. Tüm medyayı kontrol altında tutan hükümet, geriye kalan yüzde 5’lik özgür basını da kontrol altına almaya çalışıyor. Sorulan sorulara bakınca tutuklamanın son derece keyfi yapıldığını görüyoruz. Suçlamalar bırakın tutuklamayı soruşturmayı bile gerektirmiyor. Sorulan sorular abesle iştigaldir. Terörle mücadele kanunlarının uygulanmasının hiç bir ölçüsü kalmadı. Geriye kalan insan hakları mücadelesini birlikte sürdürmektir. Biz tutuklanan arkadaşların haberlerinden çok sayıda hak ihlalini öğrendik. Bunların öğrenilmesini istemiyorlar. 90’larda çok sayıda gazeteci katledildi ama özgür basın susmadı. Umarım en kısa zamanda arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşur” ifadelerini kullandı.
‘ÖZGÜR BASINLA DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLACAĞIZ’
Karanlık bir döneme geçildiğine vurgu yapan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, seçim sürecine doğru giderken, gazetecilere dönük tutuklama furyasının endişe verici olduğunu kaydetti. Bozgeyik, “AK’nin raporlarında, düşünce ve ifade özgürlüğünün yoğun bir şekilde engellendiği görülüyor. Bu baskı sürecini otoriterleşmeye karşı hep birlikte dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Bir gün önce TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, tutuklandı. Arkasından 9 gazeteci arkadaşın tutuklanması, emek meslek örgütlerini kriminalize edici açıklamalar bir bütündür. Bu saldırıların bir nedeni de muhalefeti susturmaktır, dayanışma içerisinde olamayışımızı kullanıyor hükümet. Bu saldırıların ortadan kaldırılması için sıranın bize gelmesini beklemeden ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor, yoksa haziran seçimine kadar çok daha baskıcı uygulamalara maruz kalacağız. Özgür basın çalışanlarıyla dayanışma içinde olacağımızı ifade ediyoruz. Bu gazetecileri tutuklayarak özgür basını susturacaklarını sanmasınlar. Hepimiz çektiğimiz fotoğrafları, aldığımız haberleri, ajansa yollayarak dayanışma içinde olacağız” şeklinde konuştu.
‘SARAYDAN YÜRÜTÜLÜYOR’
Cumhuriyetin 100’ncü yılına girerken, 9 gazetecinin tutuklanmasını kınamak için toplandıklarını söyleyen HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu Cumhuriyet kimler için? Bu Cumhuriyetin neresindeyiz?” diye sordu. Koçyiğit, “Gelen sorulara baktığımız zaman arkadaşların halkın haber alma hakkını savundukları için tutuklandıklarını görüyoruz. Kimyasal silah haberini neden yaptınız diye delil olarak gösterildi. Ama asıl sormamız gereken; ‘Kimyasal gaz kullandı mı?’ Bu sorunun muhatabı da Türkiye Cumhuriyeti devleti hükümeti ve savunma bakanıdır. Sorduğumuz soruyu sormaya devam edeceğimiz, soru şudur, siz bu gazları kulandınız mı? Kullanmaya devam edecek misiniz? Kullanmadıysanız da bağımsız heyetler bölgede araştırma yapsın, bu konu netleşsin. Hem Fincancı hem arkadaşlarımıza karşı bir cadı avı başlatılmış durumda. Bu av saraydan yürütülüyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bizler özgür basın emekçilerine borçlu ve minnettarız” diye konuştu.
‘APE MUSA’NIN GENARELLERİ SUSMAZ’
Osman Şiban’ı, Roboski’yi, Ceylan Önkol’u, Aysel Tuğluk sürecini ve binlerce hukuksuzluğu Özgür Basın’ın kaleminden ve gözünden öğrendiklerini hatırlatan Koçyiğit, şöyle konuştu: “Bu geleneği bilenler olarak şunu biliyoruz ki, Apê Musa’nın generalleri susmaz. Bu nedenle her birimiz bu süreçte basın emekçilerinin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Önümüzde çok zorlu bir 8 ay var. 7 Haziran sürecine benzer. Bu süreci algı operasyonları ve dezenformasyonlarla hedef göstermelere karşı yan yana dayanışma içinde çıkacağımıza inanıyorum. Her iki ajansa da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM ile yazdığı ifade özgürlüğü kitabı Berivan Altan’ın evinden alındı. Kolluk neyin yasaklı kitap olduğunu dahi bilmiyor, buna teslim olmuyoruz.”
‘CEVABIMIZ DAYANIŞMA OLACAK’
Türkiye’de gazetecilerin tutuklanmasının yeni bir şey olmadığını kaydeden DİSK Ankara Temsilcisi Tayfun Güngör ise, yargıyla beraber tüm toplumun çürütülmek istendiğini ifade etti. Güngör, “Biz bu ülkedeki tüm ihlalleri bu arkadaşlarımızdan öğrendik onlara teşekkür borcumuz var, onları sahiplenmek durumundayız. Eğer Türkiye’de ekmeğin hakça bölüşülmesini istiyorsak, daha güzel günler istiyorsak, tüm toplumun basınımıza yapılan bu incitici, onur kırıcı, adliye süreçlerine karşı çıkması gerekiyor. Türkiye’de 12 Eylül’de dahil olmak üzere adalet bu kadar yargının sopası olmadı. Arkadaşlarımızı incittiler, onlara haksızlık ettiler, bunları gözlüyoruz. Buna karşı cevabımız dayanışma olacaktır. Gazeteciliğin suç olmadığını buradan bir kez daha ifade ediyoruz” sözlerini kullandı.
‘HALKIN HABER ALMA HAKKI İHLAL EDİLDİ’
TGS Ankara Şube Başkanı Sibel Hürtaş da, Ankara Emniyeti’nin gazeteciler için “halkı kin ve düşmanlığa sevk eden” haberlerden kaynaklı gözaltı yaptığını lanse ettiğini anımsattı. Hürtaş, “Ortaya çıkanlar bize gösterdi ki bir suç yaratılmaya çalışılıyor. Bu çaba sonuca ulaşamıyor, 16 Haziran’da 16 arkadaşımız tutuklandı hala bir iddianame yok. Hala suç üretemediler. Arkadaşlarımıza sorulan sorular haberleri, evden elde ettikleri deliller de kitap ancak ortada bir gerçek var bu arkadaşlarımız işkence ve kötü muameleye uğradı ve bizim de halkında haber alma hakkı ihlal edildi. Bir kez daha söyleyelim buradan suç çıkaramayacaksınız çünkü gazetecilik suç değildir” diye belirtti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***