CHP’nin, kamuoyunda sansür yasası olarak tanımlanan ‘Dezenformasyon Yasası’nın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruya Diyarbakır Barosu’ndan da destek geldi. Yasal olarak iptal başvurusu yapamayan baro, CHP’nin başvurusuna ‘mahkeme arkadaşı’ sıfatı ile hukuki destek verdi.
Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun”la ilgili tartışmalar devam ediyor. Basın ve ifade özgürlüğü örgütlerince “en sakıncalı hüküm” olarak tanımlanan 29’uncu maddenin iptali için CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurusuna Diyarbakır Barosu da destek verdi.
Baro, CHP’nin 7418 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinin acilen yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle yaptığı başvuruya, ‘mahkeme arkadaşı’ sıfatı ile hukuki destek verdi.
Hukukta mahkeme arkadaşı tanımı, bir hukuk ya da sivil toplum örgütünün, AYM’de tarafı olamadığı iptal davasında, mahkemeye hukuki gerekçeler sunarak, karar vermesinde yardımcı olunmasına düzenliyor.
Diyarbakır Barosu da AYM’ye bir dilekçeyle başvurarak, yasanın yürürlüğünün durdurulması ve iptalinin doğru olacağını belirtti.
Yanlış bilgiye karşı ifade özgürlüklerinin salt cezai müeyyidelerle korunamayacağını savunan baro dilekçede şu görüşlere yer verdi: “Bu hususta, dezenformasyonla mücadele etmek üzere tasarlanmış, suç saymaktan daha az müdahaleci etkili alternatif tedbirlerin alınabileceği açıktır. Bu bağlamda, ifade özgürlüğü için elverişli bir ortam sağlamak, kamusal istişare alanını oluşturmak ve medya çeşitliliğini teşvik etmek adına ilave tedbirler almalıdır. Düşünce ve ifade hürriyetinin kullanımı üzerinde, caydırıcı etkisi olacak, şeklen sansürü ortaya çıkaracak bir yargı tehdidinin “yanlış veya yanıltıcı bilgi”ye cezai müdahalenin demokratik bir toplumda gerekliliği oluşturmayacağının gözetilmesi gerekir.”
“Yasa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı”
Başvuruyu VOA Türkçe’ye değerlendiren Baro Başkanı Nahit Eren, yasanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu savundu.
Dezenformasyonun neye göre yapılacağının belirsiz olduğuna dikkat çeken Eren, şunları söyledi: “İnsanların ifade özgürlüğünü sınırlayan, düşüncelerinizden dolayı muhalefet ettiğiniz konu üzerinde yargılanma riski ile karşı karşıyasınız. Demokratik bir sistemde kabulü mümkün olmayan bir yasa. Neye göre, hangi paylaşım dezenformasyon olacak. Eleştiri hakkı dezenformasyon mu? Çok bir tehlikeli bir yasa. Herhangi bir iktidarın, herhangi bir uygulamasını yanlış bulduğunuzu dile getirirseniz, kim bunu neye göre dezenformasyon olarak kabul edecek?”
“AYM’ye başvurmak haktır ama muhalefet değil”
Haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten ve başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek veren Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok ise muhalefeti eleştirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ok, muhalefetin geç kaldığını savundu. AYM’nin ne zaman, nasıl bir karar vereceğinin bilinmediğine dikkat çeken Ok, AYM’ye başvurmanın yasal hak olduğunu ancak muhalefet olmadığını söyledi.
AYM kararının seçimden sonraya kalmasının bir anlamı olmayacağını dile getiren Ok, “Anayasa Mahkemesi’nden bu dengesiyle nasıl karar çıkacağını bilmiyoruz. Olumlu karar verecek olsa bile Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak bir muhalefet yöntemi değil. Muhalefetin en büyük eksikliği; bu kanun tasarısı Meclis’e gelene kadar hiçbir itirazda bulunmadılar. Daha önce kamuoyunu bilgilendirerek ve kamuoyunda bir muhalefet yaratarak iktidara geri adım attırabilirlerdi. Onu yapmadılar. Anayasa Mahkemesine başvurdular. Muhalefet edildiğini zannediyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin ne zaman, nasıl karar vereceğini bilmiyoruz? İktidar için bu yasa seçimlere kadar önemli. Seçimlerden sonra bu yasanın iptal edilmesi iktidarın umurunda olmaz. Seçime kadar bu yasanın kullanılması, bu bilgilerin dolaşımının engellenmesi önemli” diye konuştu.