CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibari ile bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi grup toplantımızdan hemen sonra TBMM’ye sunacağız” açıklamaları Türkiye gündeminin ana konusu oldu.
AKP’nin kurucuları arasında yer alan ve uzun yıllar parti içindeyken de başörtüsü mücadelesi için çalışan Fatma Bostan Ünsal, CHP’nin konu hakkında attığı adımı ve iktidarın tepkisini değerlendirdi. Ünsal kensinin geçmişte verdiği mücadeleyi de anlattı.
Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, başörtülü arkadaşlarının endişe içerisinde olduğunu, başörtüsü sorununun çözülmesinin ardından yasal düzenleme yapılması gerektiğini düşündüklerini ve kendisine ifade ettiklerini belirten Ünsal’a göre kendisi bu kanaati taşımıyor. Başörtüsüne dair olumsuz anlam taşıyan “yasaklama” gibi uygulamaların ayrımcılığa gireceğini belirten Ünsal, “Ayrımcılığı güzel işlediğin zaman bence ayrı bir düzenleme yapmaya ihtiyaç yok. Türkiye’nin tarihini dikkate aldığımızda ise CHP’nin attığı adım anlamlıdır. Gerçekten bu şekilde emin olamayan insanları tatmin edecek ve onları yatıştıracak bir çözümdür” dedi.
“KANUN TEKLİFİ ANLAMLI”
İnsanların başörtüsü yasakları konusunda kaygı hissettiğini, kaygı hissetmeleri yönünde özel bir çaba sergilendiğini ve bilinçaltlarının o yönde uyarıldığını ifade eden Ünsal, “Bu adım yeterli gelir mi? Bana göre yapacak olan yasal değişikliği de değiştirebilir ama hassasiyetleri dikkate alma adım kıymetli” dedi ve şöyle devam etti:
“Normalde şuna özgürlük olsun diye tek tek sayılmaz. ‘Başörtüsü özgür olsun, siyah ayakkabı özgür olsun’ dendiğinde bu sonsuz olur. Ancak yasaklar belirlenebilir. Genelde özgürlük olur, sınırlandırılacak şeyler sınırlanır. Evrensel olarak baktığınızda, Türkiye’de başörtüsü yasağı varken Amerika’da veya İngiltere’de herhangi başörtüsüne dair özel bir madde olmamasına rağmen ayrımcılık yoktu. Hâkim olarak bile görev yapılabiliyordu. CHP’nin adımı Türkiye’nin olumsuz tarihi dolayısıyla bu kaygıyı giderecektir. Türkiye’nin acı tecrübelerini dikkate alan bir çalışma ama insana, bu konuda özel bir muamele yapmak zorunda olmak da bir hayli dokunuyor. Kanun teklifi anlamlı ve çok büyük bir kesimi dikkate almaktır.”
“ALTIN TEPSİYLE SUNULMUŞ BİR ŞEY DEĞİL”
“Biz AK Parti içinde de başörtüsü mücadelesi verdik. O hiç fark edilmiyor. Sanki kadınların önüne serildi gibi algılanıyor” ifadeleriyle sözlerini sürdüren Ünsal, AKP içerisinde bu konuda yaşanan tartışmaları da anlattı. 2010 yılındaki AKP istişare toplantısında, “Başörtülü milletvekili adayı olsun” dediğinde “Zamanı değil” yanıtı aldığını belirten Ünsal sözlerini şöyle sürdürdü:
“’Başörtülü milletvekili adayı olsun’ dediğimde bu düşünülemez bir şeydi. Buna hem partiden hem de genel başkandan itiraz geldi. O dönemde başörtüsüne karşı olan kesim benim bu teklifime, ‘Neden olmasın’ derken, AK Parti içinde hem siyasetçiler hem de taban ‘Zamanı değil’ dedi. AK Parti o dönem ön almadığı için insanlar da bu hareketi sanki AK Parti’yi yıpratacak gibi gördüler. 2010 yılında bunu hissettim ve mücadelesini verdik. Kadınların bu mücadelesi bazen sadece bekleyerek, çalışma hayatına girmeyerek, sadece duruşuyla bile mücadele verenler oldu. Bunların hepsi kıymetliydi. Bu altın tepsiyle sunulmuş bir şey değil. Hatta sabırla elde edilmiş bir şey. AK Parti iktidarı öncesinde daha rahat biz bu konuyu dile getirirken AK Parti iktidarında devam etti. AK Parti döneminde de başörtülü kadınlar bunun sıkıntısını çektiler. Daha da zor bir biçimde bunu ifade ediyorlardı. AK Parti iktidarı öncesinde herkesi eleştirebiliyorduk ve sorunu dile getiriyorduk. İktidardan sonra bunu ifade etmek doğruyu söylemek gerekirse daha zordu.”
“DAHA CESUR OLUNABİLİRDİ”
AKP’nin “vesayet odakları” nedeniyle de başörtüsü konusunda adım atamadığını kabul ettiğini ifade eden Ünsal, “Nitekim parti hakkında kapatma davası da açılmıştı. Ama bazı alanlarda daha rahat hareket edilebilirdi. Daha cesur olunabilirdi” dedi ve şöyle sözlerini sürdürdü:
“AK Parti’nin ilk döneminde Meclis danışmanları ‘Başörtülü olmayacak’ diye şey gelmişti. Benim eşim (Ahmet Faruk Ünsal) ve Lokman Ayva başörtülü danışman aldı. 2 kişiyle sınırlı kalmayıp elli kişi olabilirdi, ne olacaktı, bilemiyoruz. Ama daha çeşitli yöntemler bulunabilirdi. Yasaklanınca insanlar daha çok başörtülü kız öğrencileri gördüler. Çalışanlar çok olmadığı için bu konuda çok mücadele edilmedi. Öğrenci üzerinde çok duruldu. İnsan hakları üzerinden çok adım atılmadı. ‘Eğitim, çalışma ve siyaset hayatından dışlanıyorlar bu ne kadar da insan haklarına, kadın haklarına aykırı’ gibi net bir pozisyon hiçbir kimsede göremiyorduk.”
“KILIÇDAROĞLU’NUN ATTIĞI ADIMI TEBRİK ETMEK LAZIM”
AKP kanadından yapılan açıklamaları “çok talihsiz” olarak niteleyen, “mesele bir hakkın ifasıysa” buna tepki göstermemek gerektiğini belirten Fatma Bostan Ünsal, “Biz zahire bakarız. İyi niyet beklemek zorundayız” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“‘Doğru’ denmesi, ‘Ne güzel’ denmesi gerekir. Tebrik edilmesi, Türkiye’nin bu noktaya gelmesinden gurur duymak gerekir. ‘Artık bu mesele aşıldı, hadi başka meseleleri çözelim’e gelir. Bunu suistimal olarak değerlendirmek tam tersine bu meselenin AK Parti’nin tekelinde olmasının engellenmesine bir itiraz olarak görüyorum. Çok talihsiz. Buna sevinmemek hatta üzülmek ve eleştirmek bu meseleyi AK Parti’nin siyasi ajandasına mahsus bir konu olarak görmek demek. Ne kadar da tehlikeli. Hangi siyasi parti, iktidar olursa olsun bu konunun sorun olmaması demokrasinin, bizim kazanımımız diyerek sevinç duymasını beklerdim. AK Parti son dönemde tamamen milliyetçi ve muhafazakâr kesime hitap eden bir parti haline geldi. Sadece hem söylem olarak hem de hitap ettiği kesim olarak milliyetçi muhafazakâr kesime hapsolunca bu gündemi sürekli kendilerinin ileri götüreceği şeklinde bir bakış açısı geliştirdiler. Burayı da kaybederlerse zemin kalmayacak. Çok talihsiz oldu. Çok açık sırıtıyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***