İSTANBUL – Semra Güzel’in vekilliği nedeniyle yapılamayan cezaevi kaydı, KHK ile ihraç edildiği hekimlik görevi üzerinden yapıldı. Avukatı Bülent Aşa, “Bu durum yapılan işlemin ne kadar hukuksuz olduğunu gösteriyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, hedef gösterilmesinin ardından dokunulmazlığı kaldırıldı. Dokunulmazlığının kaldırılmasının ardından Güzel hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Hakkında gözaltı kararı verilen Güzel, 2 Eylül’de İstanbul’da gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Güzel, adliye öncesi hastaneye sağlık kontrolü için götürüldüğü sırada ters kelepçelenerek, polis şiddetine maruz kaldı. İktidar yanlısı medya tarafından paylaşılan görüntülerde, Güzel’in ellerinin ters kelepçelendiği, polislerin başını eğmeye çalıştığı görüldü. Daha sonra Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne getirilen ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla Ankara Sulh Hakimliği’ne Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifade veren Güzel, aynı iddiayla tutuklandı.
Dokunulmazlığının kaldırılması, gözaltına alınıp tutuklanması ve maruz kaldığı “baş eğdirme girişimi”ni Güzel’in avukatı Bülent Aşa değerlendirdi.
HUKUKA AYKIRI
Müvekkilinin henüz milletvekili seçilmediği tarihlerde “çözüm süreci” nedeniyle yakını Volkan Bora ile fotoğraf çektirdiğini ve bu fotoğrafların 5 yıl sonra havuz medya eliyle servis edildiğine işaret eden Aşa, bu fotoğraflar üzerinden müvekkilinin kadın ve milletvekili kimliğinin hedef gösterildiğini kaydetti. Daha sonra dokunulmazlığının AKP, CHP, İYİ ve MHP oylarıyla kaldırıldığını anımsatan Aşa, bunun hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Meclise sunulan fezleke sayısına da işaret eden Aşa, bu fezlekelerin dörtte üçünün Kürt vekillere yönelik olduğuna dikkat çekti.
ÇİFTE STANDART
AKP ve MHP’lilere ait de fezlekelerin bulunduğunu ancak onların dokunulmazlığının kaldırılmadığına da değinen Aşa, durumun çifte standart olduğunu belirtti. Aşa, “Bu hukuk sadece Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) ile HDP’ye yönelik işliyor. Aslında bir ikili hukuk sistemi var. Bu hukuk sadece demokratik siyasi alan da mücadele eden Kürt vekillere uygulanıyor. Bu hukuk AKP, MHP, CHP ve İYİ partiye uygulanmıyor. Bu özelde demokratik siyaset alanına bir darbedir. Biz bunun yansımalarını geçmişte de görmüştük” dedi.
VEKİL OLDUĞU İÇİN KAYDI YAPILAMADI
Daha önce 2 Mart 1994’te Leyla Zana, Orhan Doğan, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk’ün yanı sıra 4 Kasım 2016’da ise Eş Genel Başkanlarının da aralarında olduğu HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını hatırlatan Aşa, “Semra Güzel’in vekilliği daha düşürülmedi. Şu an bir vekil tutuklu. Normalde tutuklanan her kişi cezaevine girerken, kuruma ‘kabul kayıt işlemleri’ yapılıyor. Bu işlemle kişi sisteme kaydediyor. Güzel’in kuruma kabul kayıt işleminde kayıt işlemi oluşturulmadı. Çünkü Semra Güzel’in halen vekil olduğu görünüyordu. Vekil olarak kaydedilmediği için vekilimize ‘vekilliğe seçilmeden önce hangi mesleği yapıyordunuz?’ diye sormuşlar ve hekim olarak kaydetmişler” diye belirtti.
Mevcut sistemin dahi bir vekilin tutuklanamayacağını belirtiğini ifade eden Aşa, “Bu durum yapılan işlemin ne kadar hukuksuz olduğunu gösteriyor” dedi.
İTİBARSIZLAŞTIRMA ÇABASI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Güzel’i hedef göstermesini hatırlatan Aşa, durumu “çirkinlik” olarak değerlendirdi. Güzel’in gözaltına alınmasının “başarı hikayesi” olarak lanse edilmeye çalışıldığını dile getiren Aşa, “Semra Güzel’in kılık değiştirdiğini, peruk taktığını, gözlük kullanarak Edirne’ de sınırı geçmek üzere yakalandığını servis etiler. Ancak biz vekilin kendisi ile görüştüğümüzde saçının kızıl olduğunu aynı şekil de gözlükte göz sorunu olduğunu bize anlatı. Hiçbir şekil de kılık değiştirmesi söz konusu değil. Amaç bir algı operasyonu yaratarak vekilimizi itibarsızlaştırma, küçük düşürmeye yönelik bir hareketi” diye konuştu.
‘ÖLÜM TEHDİTLERİ ALIYORDU’
Müvekkilinin yargıya güvenmediğini ve ölüm tehditleri aldığı için ifade vermeye gitmediğini dile getiren Aşa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla burada bir kaçış hikayesi yoktur. Sadece ölüm tehditleri yoğun olarak aldığını, yargı sistemine güvenmediğinden ötürü bu şekilde hareket etmiştir. Zaten yargı sisteminin güvenilmediğini görüyoruz şu an. HDP’li milletvekili, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri cezaevinde. Aslında bu da demokratik siyasete yönelik hukuksuzluğu gösteriyor. ‘Hukuk’ sadece Kürtlere işliyor. Hukuka olan güvensizliğinden dolayı böyle, gizlenme ihtiyacı duydu.”
GÖRÜNTÜDEKİ SES KESİLMİŞ
Güzel’in başının öne eğdirilmeye çalışıldığı görüntülerinin bilinçli olarak yayınlandığını ve görüntünün çekildiği alanda normal şartlarda basın çalışanlarının giremediğini işaret eden Aşa, şöyle devam etti: “Görüyoruz ki İçişleri Bakanı Soylu talimatıyla video alınmış. Biz vekilimizle görüştüğümüzde vekilimiz buna direndiğini, sözlü olarak da ‘bunu yapamazsınız benim başımı eğdiremezsiniz’ dediğini ve karşı çıktığını anlattı. Bu nedenle görüntüdeki sesi kesmişler. Aslında bu durum başlı başına bir işkence halidir. Meclis’te daha vekil olan bir vekilin ters kelepçe yapılarak ve başını eğdirerek saçlarından çekerek, bir görüntü vermek acizliklerini gösteriyor.”
BAŞ EĞMEYEN KÜRT GERÇEKLİĞİ
Müvekkilinin başının eğdirilmeye çalışmasına tepki gösteren Aşa, “Amaç, ‘biz size diz çöktüreceğiz, biz sizin başınızı ezeceğiz’ mesajı vermek. Şunun farkına varamıyorlar: 1938 yılında Dersim’deki Seyit Rıza idam sehpasın ‘ben sizin yalanlarınızla baş edemedim bu bana dert oldu, ancak ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun’ demiştir. İdam sehpasında da diz çökmeyen, başını eğmeyen Kürt gerçekliği var” diye belirtti.
SUÇ DUYURUSU
Soylu’nun hedef göstermesi ve müvekkili Güzel’e işkence uygulayan polis hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Aşa, aynı zamanda müvekkilinin hastaneye götürülürken kelepçenin çıkarılmadığını ve muayene yerinde bulunan perdenin çekilmemesi nedeniyle doktor hakkında da Türk Tabipler Birliği’ne şikayette bulunacaklarını ve tutuklamaya itiraza edeceklerini belirtti.
MA/ Mehmet Aslan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***