ANKARA – Sivas Katliamı davasında avukatlar, bir kez daha firari sanıkların bulunup Türkiye’ye getirilmesi için Adalet Bakanlığı’nın sıkıştırılmasını istedi.
Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nde 33 kişinin yakılarak katledilmesine dair firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karakaş hakkında devam eden davanın 29’uncu duruşması Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı çok sayıda Alevi örgütü temsilcisi, avukat ve demokratik kitle örgütü temsilcisi izledi. Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak, katliamda kardeşi Gülsün Karababa’yı kaybeden Hüseyin Karababa söz aldı.
‘SOYKIRIM DAVASI’ TALEBİ
Katliamın politik bir katliam olduğunun zabıtlara geçmesini isteyen Karababa, “Alevi katliamlarının tümü politiktir. Madımak da Alevi soykırımının bir zinciridir. 16 Eylül günü Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı Madımak Otel’inin önünde açtığım ‘Alevi Soykırımı’ pankartı nedeniyle hakkımda halkı kin ve düşmanlığa itmek suçundan ifademi aldı. Soykırım yapılmıştır. Alevi toplumu yerinden yurdundan edilmiştir. Yüzde 80’e varan Alevi toplumu yerlerinden edilmiş, vatansız ve yurtsuz bırakılmıştır. Alevilerin bu ülkede can ve mal güvenliği yoktur. Alevi soykırımının devamını önlemek için bu davanın soykırım davası olarak devam etmesi gerekmektedir” diye konuştu.
‘TANSU ÇİLLER DİNLENSİN’
Dava avukatlarından Coşkun Özgür Piroğlu, davayı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtti. Piroğlu, “Bu katliamın arkasındaki karanlık güçler ortaya çıkarılmamıştır. Devlet Denetleme Kurulu, 2014’te hazırlamış olduğu Madımak Katliamı Raporu var. Raporu mahkemeye sunuyorum. Devlet Denetleme Kurulu, Madımak Katliamı’ndaki devlet kusurunu raporda ortaya koymuştur. Bizzat dönemin başbakanı Tansu Çiller’in, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in ve dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamanlıoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istiyoruz” taleplerinde bulundu.
‘OLAYIN ARKASINDAKİLER YARGILANSIN’
Süreç uzadıkça adalete olan inançlarının azaldığını belirten avukat Hüsniye Şimşek, “Taleplerimiz dikkate alınmıyor, reddedilmekle yetiniliyor. Yargılanan sanıklar, benzini taşıyan ve çakmağını çakan sanıklar. Bunlarla yetinilmesiyle bu davanın aydınlatılmayacağını düşünüyoruz. Bu katliamın arkasındaki siyasi ve bürokratik sorumlularının yargılanmasından yanayız. Mahkemenin bu durumu aydınlatmada sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu eksiklikler tamamlanmadan yargılanmanın eksik olduğunu düşünüyoruz. Etkin bir yargılama bekliyoruz, mahkemenin burada yapacağı karar tarihe geçecektir” ifadelerini kullandı.
ZAMAN AŞIMI UYARISI
Avukat Ali Yılmaz, katliamın insanlığa karşı bir suç olduğunu vurguladı. Yılmaz, “30 yıl geçmiş, hiçbir şekilde kabul etmemenize rağmen 10 ay sonra zaman aşımı tartışması yaşanacağını biliyoruz. Buna ilişkin çeşitli taleplerimiz olmuştu. Size cevap vermek zorunda olan Adalet Bakanlığı’na ve diğer kuruluşlara müzakerenin ivedilikle cevap verilmesini talep ediyoruz” dedi.
‘FİRARİ SANIKLARI GETİRİN’
Yargılamayı yapan mahkeme üyelerinin olayı bilmediklerini ifade eden avukat Şenal Sarıhan, “3 kadın arkadaşımız yargılama kürsüsünde oturuyorsunuz. Bu olay olduğunda ya yoktunuz ya da çok küçüktünüz. Biz hem katliamı biliyoruz hem de 30 yıldır bu katliamın avukatlığını yapıyoruz. Dava dosyasında eyleme katılan 15 bin kişi olduğu bilgisi yer alırken, yargılanan kişi sayısı 128 olmuştur. Özellikle firari sanıklar kırmızı bülten ile aranıyor. İnsanlık onurunu tekrar ayağa kaldırmak mahkemenin görevidir. Sizden istediğimiz kırmızı bültenin gereğini yapın, firari sanıkları buraya getirin” diye konuştu.
Sarıhan, şöyle devam etti: “Zaten çok az ceza verilirken zaman aşımı çoktan oldu. Bu bir adam öldürme değil. Bu olay insanlığa karşı bir suçtur. Alevi topluluğu kıyıma ve soykırıma uğruyor. Ağır bir şiddet ile karşı karşıya kalıyor. Katliam sistemlerdir, bir gruba, bir topluma karşıdır. Yargının bu katliama göz yummaması gerekiyor. Devlet bu toplum ile barış içerisinde yaşayabilecekse, yapılması gereken kaçmış olanları huzura getirmektir. Adalet Bakanlığı’na defalarca yazdık, devlet bunları yakalamak noktasında nasıl bu kadar rahat olabilir? Adil bir soruşturma yapılmadı, adil bir karar verin. Bu duruşma, bu katliam, insanlığa karşı bir suçtur ve sonuna kadar gideceğiz.”
‘KATLİAMLA YÜZLEŞİN’
Avukat Ayça Çağlar, istenilen evrakların gönderilmesi için Adalet Bakanlığı’nın sıkıştırılması gerektiğini ifade etti. Çağlar, “İnsanlık onurunu yükseltici bir karar verilmediği sürece nefes almaktan utanç duyuyorum. Sizin de bu utancı duymanızı istiyorum” dedi.
Avukat Songül Ocak Başer, katliamla yüzleşilmesi gerektiğini vurguladı. Başer, “Bu insanlık suçunun işlendiği olay Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği bir faaliyetidir. Bu koruma görevini yapmayan, kamu görevlileri hakkında araştırmaya gidilmemesi ve basit bir adam öldürme olarak yargılanmanın devam etmesi yanıltıcı olacaktır. Olayı önlemeye yönelik bir müdahalenin olmaması bir ihmalin ve işin arkasında farklı bir durumun olduğunun göstergesidir” diye kaydetti.
26 OCAK’A ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, firari sanıklar hakkında Adalet Bakanlığı’na yeniden müzekkere yazılmasına ve eksik evrakların giderilmesine karar verdi. Dönemin başbakanı, belediye başkanı, valiliğinin dinlenilmesi talebinin dosyaya katkı sağlanmayacağından kaynaklı reddine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 26 Ocak’a ertelendi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***