Artan kira ve konut fiyatları, temel ihtiyaçların neredeyse hepsine günlük olarak gelen zamlar, dar gelirlilerin lokmasını küçülttü. 5 bin 500 TL olan asgari ücret Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (Türk-İş) 2022 Temmuz verilerine göre 6 bin 840 TL olarak hesaplanan açlık sınırının altında kaldı.
Asgari ücret ile çalışan sayısı ise, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) 2021 yılı verilerini göre 10 milyon aştı. Yine DİSK-AR’ın Temmuz 2022 dönemini kapsayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 12 Eylül’de yayınlanan raporda, geniş tanımlı işsiz sayısı 8,5 milyonu aştı.
Her geçen gün daha da derinleşen ekonomik krize sanayi kentlerinin başında gelen Antep’te yurttaşlar, yaşadıkları geçim sıkıntısını anlattı.
ÇALIŞMAK İÇİN OKULU BIRAKTI
Ailesine destek vermek amacıyla çalışmaya başladığını ve bu sebeple okulu bırakmak zorunda kaldığını belirten tekstil işçisi İbrahim Çetin (18), çalıştıklarını ancak ne bir yere vardıklarını, ne de bir şey alabildiklerini söyledi. Küçüklüğünden bu yana çalışmak zorunda kaldığını dile getiren Çetin, ancak neredeyse her gün yapılan zamlar sebebiyle emeğinin karşılığını alamadığını ifade etti. Bir süre önce satın aldığı ayakkabıyı gösteren Çetin,“Geçen sene 100 TL’ye aldığımız ayakkabıyı bu sene 650 TL’ye alıyoruz. Bir genç olarak nasıl geçineceğim? Günde 13 saat havasız bir ortam da çalışıyoruz. İş bittikten sonra eve geliyorum ve sadece oturuyorum. Dışarı çıkmak istesem bunun için para lazım” diye konuştu.
‘ASGARİ ÜCRETLİ KOT BİLE ALAMIYOR’
Tekstil işletmesi olan Muhammed Çetin (24), yaşanan ekonomik sıkıntıların sebebinin iktidar olduğunu vurguladı. Asgari ücrete zam yapıldığını, ancak her ürüne de zam geldiğine dikkati çeken Çetin, üreticiler olarak herhangi bir destek almadıklarını söyledi.
Çetin, “Benim kendi tekstil mağazam var. Ama ben kimsenin haftalığını yükseltemiyorum. Bana zam yapın diyorlar ama ben sigorta ödüyorum onun maliyeti geçen senenin 3-4 katı. İşverene ‘zam yapsın’ diyorlar ama ilk önce devletin kendisini düzeltmesi lazım. Türkiye’nin alım gücü düştüğü için iç piyasaya çalışamıyoruz. Kot pantolon üretiyoruz, ancak bugün girdiğin herhangi bir mağazada kot fiyatları 300 TL’den başlıyor. Asgari ücretli biri bunu nasıl alabilir?” diye sordu.
‘CANIMIZDAN BEZDİK’
Tekstil işinde sigortasız olarak çalıştığını anlatan Alev Topaloğlu (48) da “11 saat ayaküstü çalışıyoruz. Otobüs parası, sabah öğle yemeği derken para yetiştiremiyoruz. Evimiz kira, kızım, eşi ve torunum ile aynı evde yaşıyoruz. Onlar da ev bulamıyorlar. Kızım hemşire ama yerleşemedi. Bir kalıp peynir 15-20 TL’den 40-50 TL’ye yükseldi. Her hafta alışveriş yaparsak bu giderlere nasıl yetişeceğiz? Bu yaşam tarzından memnun değiliz canımızdan bezdik” dedi.
2 ADET ‘ÇALIŞAMAZ’ RAPORUNA RAĞMEN ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR
Eşi yıllar önce vefat etmiş olan aşçı Elmas Tosun (48) da çocuğuna asgari ücretle bakmaya çalıştığını söyledi. Tosun, “Bu maaşla nasıl geçinebiliriz ki? Evlilik çağında çocuğum var ama ‘nasıl geçinecek’ korkusu ile evlendiremiyorum. Dışarı çıktım ama eve eli boş dönüyorum. Her şeyimizden kıstık. Evde sadece ben ve oğlum yaşıyoruz ama kullanmadığımız elektrik ve suyun faturası haddini aşıyor” diye belirtti.
Hastalığı sebebiyle tedavi gördüğünü dile getiren Tosun, 2 adet çalışamaz raporuna rağmen geçim sıkıntısı sebebiyle çalışmak zorunda kaldığını ifade etti.
‘EK İŞLERLE BİRLİKTE ZAR ZOR GEÇİNİYORUZ’
Üniversite mezunu olmasına rağmen asgari ücretle bir giyim mağazasında çalışmak zorunda kaldığını dile getiren Enes Çubukçu (25) da geçim sıkıntısı sebebiyle ek mesaiye kaldığını kaydetti. Çubukçu, şöyle devam etti:
“Yeni evlendim. Masraflarımıza, evlilik borçları da eklendi. Evimiz kira, aylık 1400 TL ödüyoruz. Fatura ve borçlar var bir de mutfak masrafları. Zaten en çok parayı oraya ödüyoruz. Ek işlerle birlikte zar zor geçiniyoruz.”
Siyasi atmosferin yaşanan ekonomik krizi tetikleyen temel sebeplerden biri olduğunu hatırlatan Çubukçu, gidişat sebebiyle endişeli olduklarını belirtti.
‘MESELE SADECE EKONOMİK KRİZ DEĞİL, İNSANİ DEĞERLER…’
Yurttaşların aylık gelirleriyle giderlerin karşılanamadığını vurgulayan Hüsamettin Eren (56) isimli yurttaş da duygusal ve popülist yaklaşımlarla sorunun çözülemeyeceğini, meselenin sadece ekonomik kriz olmadığını ifade etti. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
“En azından insanların süt içebileceği, peynir yiyebileceği asgari şartların sağlanması gerekiyordu. Örneğin, bir üniversiteli okul bittikten sonra iş bulabilmeli. Toplumun tamamını kapsayıcı fikirlerle siyaset yapılması lazım. Bunu ilkokul döneminden başlayarak öğretmemiz lazım, çünkü bu bir süreçtir. Ayrı düşünüp ayrı inanabiliriz bu önemli değil. Ama en azından ortak değerlerimiz olan insani yaşam normlarında bizi mutlu edecek toplumsal bir bellek oluşturabilmeliyiz. Bu da bilinçle olur. İnsanlar ahlaki değer, evrensel hukuk değerlerine göre yetiştirilmeli.”
BİR SU 4 TL
Günlüğü 200 TL’ye çalışmak için Urfa’dan Antep’e geldiğini kaydeden Umut Özdemir (17) isimli genç ise, çalıştığı parayla barınma masrafını zor karşıladığını söyledi. Küçük bir şişe su için bile 4 TL para vermek zorunda kaldığını sözlerine ekleyen Özdemir, “Asgari ücretin 10 bin TL olması gerekirken şu an yarısı. Günde 8 saatlik çalışma diyorlar ama sabah 8’de gidiyoruz gece 10’a kadar. Mesai ücretlerinin ödenip ödenmeyeceği ise işverene kalmış bir şey” dedi. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***