ANKARA – Avukatların ve siyasetçilerin tahliye taleplerini sonlandırdığı Kobanê Davası’nda mahkeme heyeti ara kararını verecek.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşma periyodu, 8’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye devam ediyor.
Verilen aranın ardından söz alan avukat Ali Bozan, mahkemenin daha önce vermiş olduğu 43 No’lu ara kararın hukuka aykırı olduğunu belirtirken, “Bu ara kararlar savunma süresinin kısıtlanmasına yönelik kararlar değil, savunmaya hazırlık süresine dair kısıtlama kararlardır. Bu ara kararlardan vazgeçilmesini talep ediyorum” dedi.
Sadece tanık beyanları doğrultusunda siyasetçiler hakkında tutuklamanın devamı yönünde karar verilemeyeceğini ifade eden Bozan, “Tanıklar açık bir biçimde müvekkillerin Kobanê olaylarıyla ilgili doğrudan ilgileri olmadığını ifade ettiler” diye belirtti.
Tanık Menderes Öner’in ifadesini hatırlatan Bozan, “Öner MİT çalışanı olduğunu ifade ediyor. MİT, dosyanızda katılma talebi bulunuyor. Katılma talebi olan bir kurumun çalışanının ifadelerine mahkeme heyeti itibar ediyor” diye ekledi ve müvekkilleri hakkında tahliye talebinde bulundu.
Ardından konuşan HDP eski MYK üyesi Zeynep Karaman, mahkemenin gidişatı yönünden sürekli en başa dönüldüğünü söyledi. Karaman, “Figen, Gültan ve Sebahat arkadaşlar her şeyi çok iyi bir biçimde dile getirdiler. Ortada önemli çelişkiler var” dedi.
‘GÜNDÜZ BİZİ YARGILIYOR AKŞAM SUÇ ÖRGÜTÜNÜ YÖNETİYORDU’
Davanın eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın çete üyesi olduğunu hatırlatan Karaman, “Büyük suçlar işlemiş ve iddianameyi kabul etmiş. Bu mahkeme bu şekilde nasıl devam edecek? Gündüz bizi yargılıyordu, akşam da suç örgütünü yönetiyordu. Bu işleri para ve menfaat için yapmış. Bunu da MİT adına yapmış. 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin hâkimi sıfatıyla insanları ikna etmiş. Kobanê Davası’nı kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmıştır” diye konuştu.
Daha sonra söz alan avukat Veysi Eski, 1930’lar Almanya’sında Gobbels’in başlattığı “Saf Almanya” kampanyası başlattığı bilgisini vererek, meydanlarda Marks’ın kitaplarının yakıldığını hatırlattı. Eski, “Bugün AKP’liler ‘biz her konuda başarılıyız ama kültürel anlamda başarısızız’ diyor. Bugün kendilerine uymayan kitapları, Gobbels gibi yakma girişiminde bulunuyorlar. Bunu da yargı eliyle yaptılar. Müvekkilim Yüksekdağ’ın kitabının yasaklanması kararı verildi. Kayda geçsin” dedi.
Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamına dair iddia makamının kopyala-yapıştır iddialarla gerekçeler sunduğunu ifade eden Eski, “500’den fazla klasörde yer alan iddiaların bir tanesi bile atılı suçları kanıtlamayacak noktadadır. Müvekkillerimize ceza verseniz dahi Bahtiyar Çolak hükmün kurulmasına dair giden süreçte yer aldığı için bu yeniden yargılama nedenidir. Tutuk devam gerekçelerinde tanık Kerem Gökalp ve Tanık ABC123’ün ifadeleri baz alınmış. 78 sayfalık mütalaa ne kadar tekrarsa bizim savunmamız da o kadar tekrar olacak. Size anlatana kadar gerekirse 180 defa tekrarlayacağız. Gizli tanıkların ne şekilde hazırlandığını mahkemeniz açıklamak zorunda. ABC123’e dair bir soruşturma var mı? ABC123 o Çarşamba günü kapınızı nasıl çaldı? Sonra Merdan Ovalıoğlu olduktan sonra ‘Mahkeme başkanıyla birlikte savunmamı düzelttim’ dedi. Yerinizde olsam Merdan’a ‘haddini bil’ derdim ama sizin de zan altında kalmamanız için ‘SEGBİS kayıtlarınızı çıkarın’ dedik. Siz ise kaldırmadınız. Siz hala bizim açımızdan zanlısınız” şeklinde ifade etti.
AVUKAT ESKİ: BU İŞİN İHALESİ SİZE KALABİLİR
PYD’den HDP MYK’sına geldiği iddia edilen e-posta hakkında değerlendirmelerde bulunan Eski, “O dönemin PYD’si ile bugün sizin kafanızdaki PYD aynı değil. Bunu siz de biliyorsunuz. E-postanın geldiği dönemde PYD’nin terör örgütü listesinde yer almadığı açıkça ifade edildi. O dönem PYD yetkilileriyle görüşme yapıldı mı yapılmadı mı? Dışişleri Bakanlığı’na bu sorunun yönetilmesini talep ediyorum. HDP tweeti ile olayların arasındaki illiyet bağı iddiası. İlliyet bağının olmadığını bildiğinizi biliyorum. Tamamen oluşturulan algılar üzerinden yargı yürüyemez. Yargı algıları yargılama faaliyeti konusu yapamaz. AİHM’in Demirtaş Türkiye kararı net olarak ‘böyle bir bağ kuramazsınız’ diyor. O karar sizin dosyanızın içinde ancak karara aykırı kararlar verip müvekkilimizin özgürlüğünü elinden alıyorsunuz” sözlerini kullandı. Bu işin ihalesi size kalabilir” sözlerini kullandı. Eski, tüm siyasetçiler için tahliye talebinde bulundu.
HDP MYK’nın yaptığı çağrının bugünün koşullarıyla değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı da kendisine istinat edilen suçlamalara dair hiç bir somut delilin olmadığını belirterek tahliyesini talep etti.
KOZAN: MAHKEME GİZLİ TANIKLARA DAİR NEDEN BİR ŞÜPHE DUYMADI?
Sonrasında söz alan Ayla Akat Ata müdafi avukat Çiğdem Kozan, tanıkların gizli tanık olma koşullarının olmadığını aktarırken, “Açık tanıklar ifade verebiliyorken bir kısım gizli tanıklar ile ilgili gizlice dinlenmesi usulünü kabul etmiyoruz. Herhangi bir koşul ve ağır tehlike ihtimali mevcut değil. Eğer birşey olacak olsaydı Merdan Rüştü Ovalıoğlu, ABC123 iken ‘ben açık tanık olarak ifade vereceğim’ demezdi. Mahir, Ulaş ve Seher’e soru sormamız için mahkemeniz gizli dinleme kararı aldı. Onlardan önce dinlenen Hermes, Atlas ve A53 bu kadar açık yalan beyanlarda bulunurken mahkeme heyeti neden Mahir, Ulaş ve Seher’e dair bir şüphe duymadı? Bizlerden kaçırarak değil o tanıkları sorgulamamıza izin vererek tanığı dinlemeniz gerekirdi. Gizli tanık Ulaş’ın beyanlarında Akat Ata hakkında “kadro” tabiri dışında ciddi bir ifadesi yok” dedi.
‘İTİBAR EDİLMESİ GEREKEN TANIK GÜL TANRIVERDİ’
Gizli tanıkların farklı “kadro” tanımları yaptığına dikkat çeken Kozan, “Gizli tanık ML ‘örgüt içi eğitimlerden geçmeyen kadro olamaz’ dedi. Gizli tanık Mahir ‘tılsımlı sözleri söylemeyen kadro olamaz’ dedi. Tanık Merdan Ovalıoğlu da ‘Akat Ata çok övünür. Bu nedenle kadrodur’ dedi. Mahkemenizin asıl değerlendirmesin gereken tanık beyanı Gül Tanrıverdi’ye aittir. Kendisi ‘İsimler hakkında bilgim olsaydı söylerdim. Askeri siyasi eğitim alanları biliyorum ama burada öyle biri olmadığı için beyanda bulunmuyorum’ dedi. Kendisi arşiv biriminde yer alan biri. Bu nedenle en çok itibar edilmesi gereken kişi Tanrıverdi’dir. Onların birebir eğitim almasına gerek yok. Kendisi arşiv biriminde yer aldığı için hepsi hakkında bilgi sahibi olurdu. Mahkeme heyeti beyanlarında çelişki olmayan tanıklara itibar etmek zorunda” diye ifade etti. Kozan, “Yalancı tanıklar üreterek bir siyasi anlayışın, kadınların ve Kürtlerin yargılanması isteniyor” diye ekledi.
‘TAPE KAYITLARINDAN HANGİ BİRİ SUÇ?’
Akat Ata’nın mütalaada yer alan faaliyetlerinin, yasama dokunulmazlığı ile birlikte tamamının düşünce hürriyeti kapsamında olduğunu vurgulayan Kozan, “Daha önce Aksoy Türkiye kararından bahsetmiştim. Birleşen dosyasındaki tape kayıtları konulmuş. Müvekkilim tape kayıtlarının ikisinden de bahsetti. Biri de basına verilen bir demeç. Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşme tape kaydında geçiyor. Müvekkilim Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapmıştır ve müvekkilinin sağlık durumunu sormak kadar doğal birşey olamaz. Bu tape kayıtlarının hangi biri suçtur” diye sordu.
TAHLİYE TALEBİ
Tutuk devam gerekçesinde yer alan kaçma şüphesi”ne dair konuşan Kozan, “Her bir kişi için kendisi özelinde değerlendirmelerde bulunabilirsiniz. Müvekkilim hiçbir zaman adli kontrol hükümlerini ihlal etmemiştir. Mahkeme heyeti, Zeki Çelik’i değil adli kontrol şartlarını ihlal etmeyen kişileri dikkate alsaydı o zaman. Müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum” diye aktardı.
Ardından konuşan HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz müdafi avukat Ayşen Akçay Senem, iddia makamının mütalaasında yer alan kimi ifadelerin çelişkili olduğunu belirtirken, “Müvekkilin anılan MYK toplantısında olmadığı delillerce ispat edilmiş durumda. PYD’den gelen mesaj içeriğinin MYK çağrısıyla bir illiyet bağının kurulamayacağı çok basit bir araştırmayla ortaya çıkacağını defalarca izah ettik. Bu mail sadece müvekkilime değil, uluslararası boyutta da çok sayıda kişi ve kuruma gönderildi. Müvekkilimin tutuklu kalmasına yönelik kaçma şüphesi gösteremiyorsunuz çünkü bunu destekleyecek bir durum yok” dedi ve müvekkilinin tahliyesini talep etti.
Söz alan HDP eski MYK üyesi İsmail Şengül müdafi avukat Cenk Yiğiter, HDP tweetinin bir protesto çağrısının olduğunu ifade ederken , “Hangi kelimeler kullanıldı ki insanlar tahrik edildi? 15 Temmuz 2016 akşamı Erdoğan açıklamalarda bulundu. Açıklamada ‘bütün halkımızı meydanlara davet ediyorum. Bu darbecilere gereken dersi vereceğiz’ diyor. Buradan ‘gideyim de bir el bombası alıp darbecilere bomba atayım’ diye mi anlamamız gerekiyor. Bizim meselemiz de bundan ibarettir. AİHM bu ifadelerin siyasi olduğunu ve bu çağrı ile yaşananlar arasında bir nedensellik bağının olmadığını belirtmiştir” şeklinde konuştu.
Şiddet içeren eylemlerin 7 Ekim’de başladığını hatırlatan Yiğiter, “Benim gördüğüm kadarıyla şiddet içeren görüntülerde küçük gruplar var. 10-20 kişilik gruplar molotoflar atıyor. ‘HDP çağrı yaptı da binler on binler ellerinde HDP flamalarıyla bir yerleri taşladı’ diye bir durum da yok. Çatışma alanlarında da ortada polis yok. FETÖ Çatı Davası’nın soruşturma dosyasında yer alan polis fezlekesinde ‘Van ilindeki protesto esnasında yanan bir araca yaklaşan panzer aracının diğer araçları yanan araca yaklaştırması sonrası soruşturma açıldığı öğrenilmiştir. FETÖ-PDY’nin Kobanê olaylarını fırsat bildiği öğrenilmiştir’ ifadeleri yer alıyor” diye aktardı.
‘KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ YOK’
Mahkemenin tanık ifadelerine itibar ettiğini belirten Yiğiter, “Biz ise hiç etmiyoruz. Buradaki tanık ifadeleri spekülasyondan ve tahminden ibarettir. Gizli tanık Ulaş bunu açıkça ifade etmiştir. Bu nedenle itibar etmemeniz gerekir. Ayrıca iki periyottur gelen HTS sonuçları geldi. 6 Ekim 2014 günü Ankara Çankaya’dan sinyal veren bir telefon kaydı yok. Bu nedenle kuvvetli suç şüphesi kalmamıştır. İsmail Şengül’ün üniter devleti ortadan kaldırmayan yönelik bir kastının olduğuna dair bir emare bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı ve tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme başkanına “Siz kendinizi tanık Merdan Ovalıoğlu’nun yalanlarına kaptırmıştınız” diyen avukat Kenan Maçoğlu ise mahkeme heyetinin bağımsız bir çizgisinin olmadığını söyledi ve “Cesaret edemezsiniz. Size verdikleri sınırın ötesinde hareket ettiğinizde sınırlı adımlar atabiliyorsunuz” dedi. Maçoğlu, şöyle devam etti: “Çıkın, ‘ben buradaki siyasetçileri siyaseten yargılıyorum. İşimizi yapıyoruz’ deyin. Bugüne kadar yapmış olduğunuz şey: İBB seçimlerinde seçim iptali sonrası AKP’li bir yetkilinin ‘hiçbir şey olmamışsa bile bir şey olmuştur’ tavrıdır” diye belirtti.
Mahkeme heyeti, avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***