Fotoğraf için not: Mihail Gorbaçov, 1988’de Ermenistan’da meydana gelen deprem sonrasında ABD’ye yapacağı resmi ziyareti iptal ederek, bölgeye gitmişti.
Kendimi bildim bileli koltuğundan olan her lider geçmiş ulusal ve uluslararası krizlerle ilgili kendisi ile yapılan söyleşilerde hep “kurtarabilirdik” , “çözülecekti” gibi sözler söyler. Öz eleştiri yapmaktan kaçınır ve o günün konjonktürünü bahane ederek çözümün gelmediğini söyler.
Şu anda 6’lı masa’da oturanlardan bazılarının yıllar yılı hükümette görev yapmış olup da şimdi “bizim zamanımızda böyle değildi sonradan bozuldu” sözleri gibi. Ama biz, oy verenler, aslında işlerin öyle olmadığını biliyoruz. Konjonktür dinlemeden gerekenin yapıldığı siyasi hamlelerle dolu dünya tarihi…
Bu hafta vefat eden Sovyetler Birliği’nin son lideri Gorbaçov’un ölümü ile bu konular bir kez daha gündeme geldi tabi. Batı’nın özgürlükçü, Rus liderlerin ‘yıkıcı’ hatta ajan diyebildiği Gorbaçov 91 yaşında hayata veda etti.
Her lider gibi o da görevi bırakmasının ardından bir vakıf kurmuştu. The Gorbachov Fund… Kim bilir ne paralar temizlendi orada.
Ama ben bu vakfın son dönemde yayınladığı Karabağ raporu üzerinden kendisinin de 2010 ve 2021’de verdiği mülakatlar üzerinden birkaç şeyi not etmek istedim.
Sovyetler Birliği’nin yıkılış, Türkiye’nin darbe ve sonrası dönemi ile Ermenistan ile Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve Karabağ savaşının patlak verdiği dönemlere denk gelir benim çocukluğum.
‘Kafası yaralı Rus lider’ olarak hatırlarım kendisini.
Şimdi o dönemin gazetelerine ve sonrasındaki analiz metinlerine baktığımda farklı pek çok şey öğrenebiliyoruz aslında.
Gelin Karabağ sorununun çözüme yaklaştığı söylenilen o dönemde kendisinin anlattıklarına ve yaptıklarına bakalım.
Sanırım Ermenilerin Gorbaçov’a her zaman biraz daha yakın olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ya da Gorbaçov’un Ermenilere.
Rusya’nın kaderinde var belki de şimdilerde Dışişleri Bakanı Lavrov’un Ermenilere yakınlığı konuşuluyor. Kim bilir belki de Sovyetlerin Ermenileri her zaman kayırdığı önyargısını Azerbaycan’ın kalbine Gorbaçov yerleştirmiştir.
Gorbaçov’un, Haydar Aliyev’i Sovyetler’deki politbürodaki koltuğundan eden lider olduğu için de olabilir tabii ki. (22 Kasım 1987)
Azerbaycan kendisinden her zaman Ermenilere yakınlığı sebebiyle endişe duydu. 2010 yılında daha bölgede ikinci savaş çıkmadan önce Radio Free Europe’tan Aza Babayan’a bir röportaj verdi Gorbaçov.
Bu röportajında 1988 yılında çözüme çok yaklaştıklarını, iki tarafın da bir anlaşmaya yaklaştığını söylemişti. Gorbaçov Vakfı’nın Karabağ raporunda ise 1988’de gelinen noktayla ilgili Azeri lider Abdul-Rahman Vezirov’un otonom bir Karabağ için anlaşmaya yakın olduğu söyleniyor.
Ünlü Ermeni şair Silva Gabudikyan öncülüğünde binlerce insanın Yerevan’daki meydanda Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması için slogan attıkları 1988’de Gorbaçov Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin genel sekreteriydi. İlk kez Sovyetler Birliği kendisine göre ‘milliyetçi’ olan bu talepleri görmezden gelemeyip Gabudikyan ve arkadaşlarını Moskova’ya davet etmişti görüşmek için. Sonrasında da Karabağ’ın bağımsızlık hareketi başlamıştı.
Gorbaçov bu görüşmede talepleri red etmiş ancak o dönemde Ermeni nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgedeki ekonomik sorunların çözülebilmesi için bir öz-yönetim şekli üzerinde anlaşılabileceğini düşünüyordu.
Karabağ 1989’da doğrudan Moskova’ya bağlı de facto bölge oldu.
Bu durum ne Ermenistan’ı ne de Azerbaycan’ı tatmin etmişti. Tam tersine bölgedeki tansiyonu yükseltti. Zaten Sovyetler’in yıkılmasından hemen sonra ilk Karabağ savaşı yaşandı.
İki taraftan da binlerce insan hayatını kaybetti.
Güney Kafkasya Araştırmaları Merkezi Direktörü Ferhad Mammadov, bu konuda Sovyetler Birliği’nin taraflı tutum aldığını belirttiği makalesinde, Bakü’de Ermenilere yapılan saldırılarda, Karabağ’da, Sumgait’te olayların patlak vermesi ve katliamların yaşanmasında KGB’nin parmağı olduğunu söylüyor.
Ukraynalı siyasi analist ve aynı zamanda eski bir Gorbaçev Vakfı çalışanı olan Ilya Osadchuk’un 2021’de yaptığı bir konuşmada o dönem KGB’de çalışan Viktor Chebrikov’e dayandırdığı bilgiler de bu iddiayı doğrular nitelikte.
Gorbaçov, Rusya’nın önde gelen medya organı Kommersant’a verdiği söyleşilerden birinde aslında bugün Karabağ’da zorlanan çözüm önerilerinin çok daha eski kökleri olduğunu anlatıyor:
“Orada neler yapabileceğimizi biliyordum. Devrim sırasında ve sonrasında iç ve dış sınırlar belirlenmiş ve topraklar bölünmüştü. Topraklar, komşuların birbirlerine bağımlı olmalarını sağlayacak şekilde bölünmüştü. Bu da bölgelerde çatışmalı alanlar yaratıp bu alanlarda çözüm için merkezi hükümetin müdahalesini zorunlu kılmaya yarayacaktı. Bu sebeple de taraflar, çözüm ve arabuluculuk için Moskova’yı kendileri araya sokacaklardı. Bölgede merkezi hükümetin gücü de bu şekilde resmileşecekti.”
Öteki yandan Karabağ’da sorunlar Sovyetler’den önce de vardı, sonrasında da oldu. Bu çok eski ve çözülmesi zor bir sorun.” (http://www.kommersant.ru/Doc-y/1330534)
Gorbaçov bu röportajların satır aralarında aslında bizim çok da bilmediğimiz bazı konuları da doğrulamış oluyor. Son savaş öncesinde Ermenistanlı siyasetçilerin yapıcı olmayan söylemleri ve savaş sonrasında zafer sarhoşu Azerbaycan lideri Aliyev’in, Ermenilere karşı aşağılayıcı söylemlerinin aslında Azerbaycan siyasetinde çok köklü bir yeri olduğunu sanki görmüş Gorbaçov. 2010 yılında verdiği röportajda bakın ne diyor:
“İki taraf da sürekli beni diğerini desteklemekle suçladı. Ama durum bu değildi. Her zaman ulusal davalar için çıkarılan çatışmaların çözümü bir tarafın zaferi ve öteki tarafın mağlubiyeti ile çözülemez. İki tarafta da bir konsensüs sağlanmalı.”
Öte yandan Gorbaçov’un Karabağ’da yükselen tehditleri gördüğü de açık,:
“O bölgenin artık Azerbaycan’da geri dönmesi mümkün müdür emin değilim. Bu nasıl olabilir bilmiyorum. O dönemde bu bölgeye bir otonomi verilmesi hala mümkündü ama şimdi, emin değilim”
Gorbaçov’un emin olmadığı savaşın çıkabilme ve batının buna gözünü kapama ihtimali idi.
Avrupa’nın bir olup müdahale etmesi sonrasında güney Kafkasya’da bir çözümün sağlanabileceği belirtilen Gorbaçov Vakfı raporunda, AB’nin birlik olarak müdahalesinden söz ediliyor.
Gorbaçov’un görmediği oldu, batı göz yumdu, konjonktür gereki eşit olmayan taraflar arasında savaşa izin verildi. Azerbaycan kazandı ve Karabağ yenildi.
Belki de Gorbaçov haklı. Bunu bilenler AB’nin Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki rolünü bildikleri için bunu sürdürüyorlar.
Ben bu yazıyı yazarken Paşinyan ve Aliyev bir kez daha Avrupa Komisyonu Başkanı Charles Michael ile buluşuyordu.
Deneyimli siyasetçilerin bilgilerine önem vermek ve üzerinde düşünmek gerektiği kanaatindeyim.
Şunun üzerine biraz düşünelim, ne dersiniz?
“Ulusal davalar için çıkarılan çatışmaların çözümü bir tarafın zaferi ve öteki tarafın mağlubiyeti ile çözülemez.”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***